Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Atatürk'ü istismar etmenin dayanılmaz hafifliği

Türkiye'de Atatürk'ü yaşarken istismar etmeye başlayanlar ölümünden 80 yıl sonra bile aynı istismar ile insanların üzerinde baskı oluşturmaktalar.. Bu memlekette Atatürk’ün tam olarak ne dediğinin ve nasıl biri olduğunun halk kitlesi tarafından tam olarak anlaşılması ve yine halk tarafından gönülden sevilmesinin önündeki en büyük engel ise…

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-11 00:03:57

Atatürk'ü istismar etmenin dayanılmaz hafifliği
Türbelere bez bağlar gibi her iş yerine Atatürk resmi asmak, her boş meydana bir büst dikmek neyin ifadesi olabilir? Fransız Kız Lisesi’nin kapısına “Ne Mutlu Türküm Diyene” yazmakla ne anlatılmak isteniyor olabilir?... tren istasyonlarından resmi devlet dairelerine kadar duvar gazetesi ciddiyetine bile ulaşamayan Atatürk köşeleriyle ne çağdaşlaşmak, ne de içinde bulunduğumuz bunalımlardan kurtulmak mümkün değildir. Atatürk adına Atatürkçülük iddiasıyla yapılanlar neyle kıyaslanabilir?...

Gazeteci yazar Abdurrahman Dilipak’ın sarfettiği bu sözler aslında Türk halkının pragmatist tarafını ortaya koyuyordu. Menderes’in resmini asınca başlarıbeladan kurtulamayan insan kitlesi, bu resim yerine Atatürk’ün resmini asınca hem kendileri hem de astıkları resim sayesinde mekânlar bir nevi dokunulmazlık kazanıyordu.


Hatta bundan 20-30 sene evvel Atatürk resimleri çeşitli suçlamalarda da sağlam bir kaynak teşkil ediyordu. “Flaş flaş flaş CHP mitinginde Ecevit’in resmi Atatürk’ün resminden daha büyüktü. Refah Partisi toplantısında Atatürk’ün küçük dahi olsa bir fotoğrafı yoktu…” türünden haberler ciddi basının Atatürkçülük konusundaki hassasiyetinin bir göstergesi idi!!!


Atatürk heykelleri de bu memlekette mühim bir geçim kaynağı idi… ama ortada büyük bir sıkıntı bulunmakta idi. Zira memleket sathında bulunan milyonlarca heykel ne birbirlerine ne de Atatürk’e benzemiyordu. Her biri bambaşka adamlardı. Peki ama bu heykellerden acaba kimler ne kadar kazanıyordu?... bu soru kelimelerle ifade edilemese de her zaman sessiz çoğunluğun kafasındaki soruydu… 27 Mayıs darbesinden sonra Milliyet Gazetesince başlatılan “Heykelsiz illere heykel”kampanyasının bir benzeri de 12 Eylül 1980 darbesinden sonra dönemin Milli Eğitim Bakanı tarafından başlatıldı. Ama bu kez Pazar daha büyüktü;“Her okula bir büst…”


E-5 Karayolunun Tuzla kesiminde Atatürk büstü, heykel, mask üreten fabrikanın sahibi Necati İnce, 1980’den 1990’a kadar yani 10 sene içerisinde 2000’den fazla büst, 5000’den fazla mask, 200’ün üzerinde de heykel ve büyük anıt yapmıştı. Kendi ifadesine göre askeri darbeler dışında işlerin yolunda olduğu dönemler milli bayramlardı… (Kim demiş ki darbe kimseyi memnun etmiyor diye..)


Piyasadaki heykel talebinin büyük bir kısmını karşılayan Necati İnce, Güzel Sanatlar Akademisi giriş sınavlarından sıfır almıştı. Yani bu itirafı kendisi yapıyor. Ama aslında bu itirafı yapmasına gerek yok zira bunu anlamak için yaptığıheykellere bakmak yeterli olacaktır.


Cadde cadde , bulvar bulvar Atatürk.


ABD’nin Türkiye’deki elçiliklerinin Ankara’da Atatürk Bulvarında, İzmir ve Adana’da ise Atatürk caddesinde yer alıyor olması hiç de garip değildi. Çünkü her il ve ilçe merkezinin merkez caddesi mutlaka Atatürk caddesidir ve bu caddenin ortasında da bir adet Atatürk İlköğretim Okulu veya Atatürk Lisesi vardır. Ayrıca bu memlekette yine her yeni şeye Atatürk’ün adını vermek gibi bir adet de söz konudur. Atatürk Kupası, Atatürk Köprüsü, Atatürk Havaalanı, Atatürk Barış Ödülü, Atatürk Spor Salonu, Atatürk Barajı, Atatürk Kültür Merkezi vs. Atatürk’ün 100,doğum yılımünasebetiyle yurdun dört bir yanına açılan “Yüzüncü Yıl okullarının, bütün okullara asılan “Atatürk 100 yaşında” tabelaları ise ayrıca bir inceleme konusu. Çünkü bu tabelaların net rakamını hiç kimse bilmiyor.


Bu memlekette Atatürk’ün tam olarak ne dediğinin ve nasıl biri olduğunun halk kitlesi tarafından tam olarak anlaşılması ve yine halk tarafından gönülden sevilmesinin önündeki en büyük engel nedir? Tabi ki Atatürkçüler… daha başka bir şey söylemeye gerek yok sanırım…

Ahmet Anapalı
[email protected]

Haber Ara