Her ülkenin bir 'terör'ü var
ABD'nin soğuk savaş sonrası gündemine 'terörü' almasıyla her ülke işine gelmeyen durumu 'terör' olarak nitelemeye başladı
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-09 10:22:09
Soğuk savaş yıllarında Sovyetler Birliği ile birlikte iki kutuplu dünya düzenindeki tehdit algılarıyla yaşayan Amerika Birleşik Devletleri, Sovyetler'in dağılmasının ardından gündemine terörü aldı. Bu "terör" öylesine netameli bir tehdit idi ki, artık her ülke, işine gelmeyen her şeyi bu sıfatla tarif etmeye başladı.
ABD'NİN TEHDİT ALGISI
11 Eylül saldırıları, hem Amerika Birleşik Devletleri hem de dünya için bir dönüm noktası oldu. Washington'un dış tehdit algısı da zaman içinde dönüşüm gösterip duruyor. ABD'de "dış tehdit" kavramının sınırları George Bush döneminde çizildi. Bush, ABD'yi tehdit eden ülkeleri "şer ekseni" tanımlamasıyla dünyaya duyurdu. Önce bin Ladin'in peşine düşen Washington, Afganistan işgaliyle dışarıdan gelebilecek tehditleri yok etme yoluna gitti. Ancak Washington'un hamleleri bu kadarla sınırlı kalmadı. Amerikan muhalifi her ülke artık şer ekseni içine dâhil edildi ve bu ülkelere çeşitli müeyyideler uygulandı. Bu ülkeler arasında başı İran çekti. Irak, Suriye, Kuzey Kore, Libya, Venezüella ve Küba da bu listenin alt sıralarında yer aldılar.
Daha sonra ABD birliklerinin 2003 yılında işgal ettiği Irak listeden çıktı. Ancak diğer ülkeler listedeki yerlerini korudular. Son dönemde Amerika Birleşik Devletleri'nin dış tehdit algısına bir de ekonomi eklendi. Tüm dünyayı saran ekonomik krizle birlikte özellikle Çin gibi Asya ülkeleri Washington'un tahtını sallamaya başladı. Çin'in para birimi Yuan'ın değerini düşük tutması ve dünya ticaretindeki payı, Amerika Birleşik Devletleri ekonomisi için önemli bir tehdit unsuru haline geldi.
RUSYA'NIN DIŞ TEHDİT ALGISI
Elbette Amerika Birleşik Devletleri gibi Rusya için de tehdit algısı değişim gösterdi. Önceleri Kuzey Atlantik ittifakı yani NATO, Kremlin'in resmî belgelerinde tehdit olarak niteleniyordu. Sonra Rusya federasyonun güvenlik algısı öncelikle kendi coğrafyasına yöneldi.
Zira dünyanın yedide biri oranında bir coğrafyaya yayılmış olan geniş Rus coğrafyasının içinde bulunduğu handikaplar dış tehdit algısının merkezini oluşturuyor. Kremlin, NATO'nun Avrupa'nın doğusuna doğru genişlemesini uluslararası güvenliği artarak tehdit eden bir durum olarak tanımlıyor.
Kremlin yönetiminin uluslararası alanda sıkıntı çektiği konuların bir diğeri ise nükleer silahlanma ve füze savunma sistemleri... Amerika Birleşik Devletleri tarafından Avrupa'ya yerleştirilen bataryalar, Rusya tarafından açık bir tehdit olarak niteleniyor. Henüz Kremlin ile Washington arasında konuyla ilgili yapılan görüşmelerden bir sonuç alınabilmiş değil... Uzun süren bu anlaşmazlıkta Rusya, Moskova ve endüstri bölgelerinin korunması için 2 adet S-400 füze savunma sistemi yerleştirmişti.
Kremlin yönetiminin güvenlik algısında Irak, Afganistan ve Ortadoğu'daki istikrarsızlık ile Afrika ve Asya'daki problemler de geniş yer alıyor. Millî güvenlik belgesinde Rusya ve komşuları üzerinde negatif etki oluşturacak unsurlar ayrıntılarıyla belirtiliyor. Kremlin yönetiminin dış tehditlere karşı hamleleri bu kadarla sınırlı değil...
Rusya, özellikle askerî alanda önemli sayılabilecek teknoloji ve kapasite artırımına gidiyor. Kıtalararası nükleer başlıklı balistik füzeler taşıyan nükleer denizaltıları geliştiren Rusya, Amerika Birleşik Devletleri'nin Karadeniz ve Kuzey Kutbu bölgelerindeki teşebbüslerini etkisiz hale getirmeye çalışıyor.
IRAK'IN TEHDİT ALGISI
Bombalı saldırılar ve mezhep gerginliği, Irak için öncelikli tehdit algısını oluşturuyor. Amerikan işgali sonrası saldırılar tırmanışa geçerken, mezhep gerginliği konusunda da tansiyon bir türlü düşürülemiyor.
Sadece Aralık 2012'de bombalı saldırılar nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 144'ü buldu. Bağdat yönetiminin Şii karakterinin giderek daha baskın hale gelmesi, gerginliğin en önemli nedeni olarak gösteriliyor. Kürtler ile Araplar arasında yaşanan gerilimde de Kürtlerin etnik aidiyetinden çok, mezhep tavırları öne çıkıyor. Sebebi ne olursa olsun, yaşanan gerilimin yakın bir gelecekte özellikle Bağdat - Erbil arasındaki ilişkiyi çatışma boyutuna taşıması en büyük endişe kaynağını meydana getiriyor.
Cumhurbaşkanı Talabani'nin sağlık meseleleri sebebiyle vazifesinde olmaması da anlaşma sağlanması yolundaki ümitlerin azalmasına neden oluyor.
İRAN'IN TEHDİT ALGISI
Tahran yönetiminin tehdit olarak gördüğü ülkelerin başında İsrail geliyor. İsrail bölgede nükleer silah sahibi olan tek ülke konumunda...
İran ise bölgede güçlü bir İsrail'in varlığından endişe ediyor. İran'ın nükleer programı iki ülke arasındaki güvensizliği artırıyor. Tahran yönetimi, nükleer faaliyetlerin barışçıl amaçlı olduğunu savunuyor. Ancak İsrail'e göre İran'ın asıl hedefi nükleer silahlara sahip olmak...
Tel Aviv yönetimi, İran'ın nükleer programından vazgeçmesi için bu ülkeye uygulanan müeyyidelerin arttırılmasını, sonuç alınamazsa da nükleer tesislerin imha edilmesi için İran'a yönelik bir operasyon düzenlenmesini istiyor.
İsrail'in muhtemel bir operasyon için en fazla destek beklediği ülke de Amerika Birleşik Devletleri... ABD bugüne kadar Tahran yönetiminin nükleer faaliyetleri nedeniyle pek çok ambargo kararı aldı. İran'ı siyasi ve ekonomik olarak yalnızlaştıran yaptırımlar, aynı zamanda yol açtığı ekonomik bunalım sebebiyle, bir iç tehdide dönüşüyor. Halk çoğu zaman bu yaptırımlar sebebi ile İran yönetimini eleştiriyor.
1991'de Irak'a yapılan müdahalenin ardından Körfez'de artan Amerikan askerî varlığı da İranlı yöneticiler tarafından bir tehdit olarak algılanıyor. İranlı askerî yetkililer, Malatya'ya yerleştirilen füze savunma sisteminin de asıl hedefinin İran olduğunu iddia ediyorlar.
İran için Suriye meselesi de önemli bir problem... Zira Suriye İran'ın etki alanındaki en önemli ülke... Tahran yönetimi; Maliki'nin liderliğinde bir Irak, Esad'ın Devlet başkanı olarak kaldığı bir Suriye ve Hizbullah'ın güçlü olduğu bir Lübnan ile oluşan ve "Şii hilali" olarak da nitelendirilen koridoru, kendi güvenliği açısından önemli buluyor. Tahran yönetimi, Arap baharı ile birlikte yaşanan değişimden memnun değil. İran'ın Bahreyn ve Yemen'deki gelişmeler karşısındaki tutumu, izlenen mezhep öncelikli politikanın bir ispatı olarak yorumlanıyor.
İran'ın komşularından Afganistan'da yaşanan istikrarsızlık da Tahran hükümeti için ayrı bir tehdit unsuru... Afganistan çıkışlı uyuşturucunun dünya pazarlarına ulaştırıldığı güzergâhların başında yer alan İran, uyuşturucu ticaretinden kazanç sağlayan organize suç örgütleriyle mücadele etmek zorunda kalıyor. Ayrıca, ülkedeki bağımlı sayısının yüksek olması da endişeleri artıyor.
PAKİSTAN - HİNDİSTAN ANLAŞMAZLIĞI
Uzun yıllar boyunca Pakistan için en büyük dış tehdit algısı, defalarca savaştığı ve Keşmir meselesi nedeniyle aralarındaki gerilimin hiç azalmadığı Hindistan idi. Ancak 11 Eylül saldırıları ardından el Kaide ve Taliban konularıyla boğuşan Pakistan'ın tehdit algısı da değişti.
Dört kere savaştığı Hindistan, Pakistan'ın uzun yıllar boyunca en büyük tehdit algısı oldu. Pakistan için Keşmir'deki kontrol bölgesi ile iki ülke arasında uzanan sınır hattında askerî yığınak ve savunma sistemlerinin konuşlandırılması konuları hayatı önem taşıyor.
KOSOVA'NIN DIŞ TEHDİT ALGISI
Kosova'nın dış tehdit algısını öncelikli olarak Sırbistan oluşturuyor. Sırbistan Kosova'yı bir ülke olarak tanımıyor. Bu sebeple iki ülke hududunda sık sık gerilim yaşanıyor. Sınır güvenliği ise ortak denetimle sağlanmaya çalışıyor.
Sırbistan ile Kosova arasındaki ortak sınırların birlikte denetimi konusunda sağlanan anlaşma uyarınca, uygulama ilk olarak Merdere ve Yarinye kapılarıyla başladı. Avrupa Birliği gözetimi altında süren uygulama Merdere sınır kapısında problemsiz bir şekilde devam ederken Yarinye'de Sırp grupların tepkisiyle karşılandı. İki ülke arasında 2012'nin Aralık ayında varılan "entegre sınır yönetimi anlaşması" bölgede yaşayan Sırplar tarafından kabul edilmiyor.
Kosova tarafında yaşayan Sırp girişimciler yeni anlaşma uyarınca ödemek zorunda oldukları gümrük vergisini Priştine yönetimine vermek istemiyor. Ancak bütün bu gerilimlere rağmen, sınırların ortak yönetimine ait anlaşma kapsamında aynı uygulama Leu Barli ve Birnyak sınır kapılarında da hayata geçirildi. Brüksel'de varılan anlaşma şu an dört sınır kapısında uygulanıyor. (KuzeyHaberAjansı)
SON VİDEO HABER
Haber Ara