Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Beyrut ve Filistin kasabının hayatı film oluyor

2001-2006 arasında İsrail Başbakanı olan, Filistinlilere yönelik yaptığı katliamlarla anılan ve yıllardır bitkisel hayatta olan Ariel Şaron'un hayatı film oluyor

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-08 00:39:32

Beyrut ve Filistin kasabının hayatı film oluyor
Tunuslu Yönetmen İman bin Hüseyin, Ariel Şaron'un hayatını konu alan belgesel film hazırladı. Tunuslu genç yönetmen İman bin Hüseyin, ''Safiyye: Diplomatik Rehine'' adında yeni bir belgesel film hazırladığını söyledi. Film, Fransa'da yaşayan Safiyye adlı Cezayirli bir genç kızın bir Yahudiyle yaptığı evliliği ve daha sonra yaşanan olayları konu ediniyor. Safiyye, hamile olarak ana yurdu Cezayir'e kaçıyor. Yahudi kocası, Safiyye'nin çocuğu doğurduğunu öğrenince çocuğu almak için her yolu deniyor. Sonunda Cezayir'e gidiyor ve çocuğu annesinden kaçırıyor.

Olayı araştırmak için Cezayir'e gittiğini söyleyen Tunuslu yönetmen B. Hüseyin, ''Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin ve bir grup Cezayirli diplomatın, Safiyye'nin çocuğunu kaçırma olayına karıştığını'' ileri sürdü.

BİRÇOK DEVLET YETKİLİSİNİN SANDALYESİ SALLANACAK

Film gösterime girdiğinde ''birçok devlet yetkilisinin sandalyesini sallayacağını'' ileri süren Yönetmen bin Hüseyin, konuyla ilgili daha fazla ayrıntı vermedi.

İman bin Hüseyin, ''Sinemanın bir misyonu olması gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden çalışmalarımın merkezine insan öykülerini koyuyorum. Yaptığım filmler üzerinden toplumsal bilince katkıda bulunmaya çalışıyorum'' dedi.

Ümmetin zihnini meşgul eden ancak sinema camiasının dokunmaya cesaret edemediği konuları ele aldığını ifade eden Bin Hüseyin, ''Sinemada bir konuyu işlemeye karar verirken konunun doğruluğu ve misyon kriterlerini işletirim. Bu da benim çalışmalarımın ciddiye alınmasını sağlıyor. Benim filmlerimde ezilmişlerin ve zulmedilenlerin büyük bir yeri var'' dedi.

-Ariel Şaron'un hayatı film oluyor-

Bu günlerde Ariel Şaron'un hayatına dair belgesel film çalışması yaptığını belirten Bin Hüseyin, ''Buna 'obsesif bir takıntı' da diyebilirsiniz. Ben sinema eğitimi almaya başladığım günlerden beri bu insan kasabıyla ilgili bir filim yapmayı hep kafamda kurdum. Filmin senaryosunu hazırlamaya o zaman başladım. Son dönemde bazı Arap siyasetçilerin ve işadamlarının Ariel Şaron'a katliamlarında destek olduğunu keşfettim'' diye ifade etti.

Bin Hüseyin, bu film ile gelecek Arap ve Müslüman kuşaklara tarihi bir belge bırakmak ve yeni kuşakların düşmanlarını tanımasını hedeflediğini belirtti.

-20 yıl saklananların hikayesi: El-Muhtefun-

İman Bin Hüseyin'e kısa bir süre önce tamamladığı ve Tunus İnsan Hakları ve Geçiş Dönemi Adalet Bakanlığı tarafından ödüllendirilen El-Muhtefun (Saklananlar) adlı sinema-belgesel çalışmasını sorduk.

İman Bin Hüseyin, ''Film, Diktatör Zeynel Abidin Bin Ali döneminde 20 yıl boyunca farklı yöntemlerle saklanan muhalif 4 kişinin hikayesini anlatıyor. Her şeyden önce bir insan öyküsü. Adı Bin Ali olan diktatörün, muhaliflerine yaptığı zulüm ve işkenceleri gözler önüne seriyor. Bu insanların yaşadığı trajediyi gün ışığına çıkarmak istedim. Öykülendirmeyi bizzat olayın kahramanlarının ağzından yaptım. ''Saklanma'' ortak paydasında buluşan 4 insanın hikayesini çektim. Haklarında tutuklama kararı verilmiş 4 insan... Tek suçları diktatör Bin Ali'nin politikalarına itiraz etmeleri. İşkence ve zulümden kaçarak farklı yöntemler geliştirmişler. Film, bu insanların ve ailelerinin yaşadığı gerçek hikayeleri anlatıyor'' diye konuştu.

Rejimden kaçanlardan birinin annesinin ''Tutuklanma ve hapis, saklanmaktan bin kat daha kolaydır herhalde'' dediğini anlatan Bin Hüseyin, şunları söyledi:

''Diktatör ve polis devleti olan acımasız Bin Ali rejiminden korunmanın tek yolu saklanmaktı. Bu 4 kişi, Tunus dışına kaçamayınca evlerinin içinde saklanmak için farkı yöntemler uyguladılar. Birisi evinin altına bir mezar kazdı ve orada yaşamaya başladı. Diğeri gardırobun arkasındaki duvardan açtığı gizli kapıdan girilen bir oda yaptı. Küçük kızının büyümesine duvarların arkasından tanık oldu. Uzun yıllar kızının yüzünü göremedi. Bu çalışmanın bir diğer özgün tarafı da kahramanlarının, gerçek hayatta o hadiseleri yaşayan kişilerin bizzat kendilerinin filmde oynaması.''

-Tunus'ta devrim sonrası süreç-

İman bin Hüseyin, ''Devrim sonrası Tunus'ta İslamcı bir parti iktidar oldu. Bu süreçte kültür sanat ve ifade özgürlüğü alanında bir baskı olduğunu düşünüyor musunuz?'' sorumuza ''Bence devrim sonrası süreçte baskı olduğunu söylemek insafsızlık olur. Aksine bu süreç, sanatçıyı motive ediyor ve destekliyor. Biz sanatçılar olarak sanatımızı ifade etme konusunda tam bir özgürlük yaşıyoruz'' cevabını verdi.

Bin Hüseyin, Tunus sinemasının bugünkü durumuna ilişkin ''Tunus sinemasının gelişmesi konusunda çalışmalar var. Ancak Kültür Bakanlığı'nın genç yeteneklere desteği cılız kalıyor. Bizim akademik, teknik ve yetenek kapasitemiz çok iyi. Orijinal sanat ürünleri ortaya koymamız için bir eksiğimiz yok. Tunuslu sinemacılar, devrim sonrası demokratik geçiş sürecinin sağlıklı işlemesine katkıda bulunacak filmler de yapmalı'' görüşünü dile getirdi.

Türk sineması ve dizilerine ilişkin görüşlerini sorduğumuz İman bin Hüseyin ''Türk sineması son dönemde müthiş bir atılım yaptı. Muhteşem Yüzyıl dizisinin yönetmenini, kıyafet ve dekor seçiminde çok başarılı buldum'' dedi.

Tunuslu Yönetmen İman bin Hüseyin sinemaya 2009 yılında ''Kırmızı Sis (Ed-Dababu'l-Ahmer)'' adlı filmiyle adım attı. Gerçek hayatta yaşanmış ensest ilişkileri konu edinen ve sinema eleştirmenleri tarafından beğeniyle karşılanan film, tartışmalara neden olmuştu.

-Ariel Şaron kimdir?


Eski İsrail Başbakanı ve ana muhalefet partisi Kadima'nın kurucusu Ariel Şaron, 14 yaşında İsrail ordusuna katıldı, Tel Aviv Üniversitesi'nde hukuk öğrenimi gördü. Şaron, 1967'deki 6 gün savaşında yer aldı ve 1972'de ordudan ayrıldı. Şaron, 6 Ekim 1973'de Yahudilerin dini bayramı 'Yom Kippur'a denk geldiği için bu şekilde anılan savaşta Mısır'ın tüm Sina yarım adasını alması üzerine tekrar orduya çağrıldı.

1973'de Knesset'e giren Ariel Şaron, 1982 yılında savunma bakanı oldu. Şaron, bu yıl içerisinde İsrail ordusuna Lübnan'da bulunan Filistin mülteci kampları Sabra ve Şatilla'ya saldırma emri verdi ve saldırıda 800 ile 3 bin 500 arasında Filistinli ölürken, bin 800 Filistinlinin kayıp olduğu açıklandı. Tarihe 'Sabra ve Şatilla Katliamı' olarak geçen saldırıyı araştırmak için 1973'de İsrail hükümeti tarafından kurulan Kahan Komisyonu'nda suçlu bulunan Şaron, yargılama sonucu bakanlık görevinden alındı.

1990-92 yılları arasında yerleşim bakanlığı yapan Şaron, bu süreçte 1967 savaşında İsrail'in işgal ettiği Batı Şeria ve Gazze'yi yerleşime açtı.

1998 yılında Dışişleri Bakanı olan olan Şaron, 1999'da Likud Partisi'nin lideri oldu. Şaron'un 2000 yılında polis korumasıyla Mesci-i Aksa'ya girmesi, 2. İntifada'nın başlamasına neden oldu.

2001- 06 yıllarında İsrail Başbakanı olan Ariel Şaron, 2005'de Likud Partisi'nden ayrılarak Kadima Partisi'ni kurdu. Ariel Şaron, 2006 yılında beyin kanaması geçirdi ve hala bitkisel hayatta yaşıyor.

AA

Haber Ara