Haber Merkezi / TİMETÜRK
2013’ün ilk günlerinde İsrail Ulusal Kütüphanesi’ne Afganistan’dan istisnai bir paket ulaştı. Pakette Taliban’dan alındığı söylenen 29 adet eski Tevrat rulosu vardı. İsrail Kanal 7’si ayrıca yüzlerce ek parşömenin fahiş fiyatlar nedeniyle arkada bırakıldığını bildirdi. Yazma eserler 10’ncu ve 11’ncü yüzyıla aitti ve uzmanlarca 19’ncu yüzyılda Kahire Geniza’sının bulunmasından beri en önemli keşif sayılıyordu. Hatta Ölü Deniz Yazmaları’nı bile geride bırakıyordu. (Bu iddia oldukça şüphelidir.) Haberlerin ardında ise Taliban’ın İsrail’le ticari ilişkilerinin olduğu gerçeğiydi. Kaldı ki İsrail ve Afganistan’ın diplomatik ilişkileri bile yoktu.
Şu gerçek ki İbrani medyasına gözü kapalı güvenilmez. Birçok kez İsrail’de manşet olan kuyruklu yalanları yazmıştım. Buna rağmen Afganistan’ın ABD’nin maden taşeronundan başka bir şey olmadığı günlerde bu haber gerçek olabilir ki İsrail ve Afganistan’ın uzun tuhaf bir ilişkiye sahiptir. Dahası Kanal 7’nin itibarı da söz konusudur. Ayrıca Ulusal Kütüphane bunları ergeç sergileyecektir.
Neden?
Neden eski Tevrat ruloları almak için tehlikeli bir noktaya gidilsin ki? Nihayetinde hepsi aynı görünüyor ve aynı metni içermiyor mu? Aslında hayır. Matbaa öncesinde mukaddes kitaplar, yazıcılarca elle kopyalanırdı. Bu kişiler, İsa’dan yüzyıllar öncesinde bilinen siyasi bir zümre Ferisiler’e dönüşen bir loncada toplanırlardı. Zaman içerisinde bugünkü Talmud (Yahudi Kanun Kitabı) hahamları haline geldiler. Bu yöntem sadece külfetli ve pahalı değil aynı zamanda hatalara da açıktı. Gerçekte tüm modern Tanahlar, düzeltilmemiş hataları içerir. Eski bir sürümle güncellenemeyen tipografi hataları olduğu gibi bırakılırdı. Bu aynı zamanda siyasi nedenlerden ötürü metne kasti manipülasyonlara da izin veriyordu. Eski kopyalar tanınamayacak kadar bozuktur ve yenileri de istenilen değişiklikleri sonraki nesilleri aktarıyordu. Ferisiler için neredeyse mükemmel bir sistemdi ancak bir noktada bir hata yaptılar ve bugün tahriflerini açık işaretlerini görebiliyoruz. Bu tahriflerin birkaçını analiz etmiştim. Bugün kullanılan Tanah’ın Masorotik metni, 10’ncu yüzyılda Tiberya’da bir araya getirildi ve Aaron Ben Asher tarafından derlendi. Masoretik metin Tanah’ın bilinen en eski tarihlisine ne kadar sadıktır?
Ulusal Kütüphane tarafından alınan rulolar, Masorotik metinle çağdaş olduğu için güncellemek için kullanılabilir. Ayrıca başka bir bölgede yazıldıkları için aşırı derecede önemlidir. Hıristiyanlıkla ilgili peygamber metinlerinin hahamlarca kasıtlı olarak değiştirildiğine dair ilave kanıtlar sunabilir. Bu aynı zamanda Kanal 7’nin Ölü Deniz Yazmalarıyla ilgili küçümseyici tavrını da açıklayabilir. Ölü Deniz Yazmaları, son dönem haham eklemesi olan Esther Kitabı (Tanrı’dan bahsetmeyen tek kitaptır!) hariç tüm Eski Ahit kitaplarını içeren tarihi İbrani metnidir. Samiriye ve Yahudi metinleri arasındaki çelişkiler hakkında da ipuçları sağlayabilir. Samiriyeliler, Yahudi Ahit’ini 5’nci yüzyılda Ezra Hasofer’in sahtekarlığı olarak kabul ederler.
Rulolar, modern bir sahtekarlık olasılığı elendikten sonra satın alınmıştır. Eğitimli bir yazıcı tek bir rulo üzerinde 18 ay harcar. Ruloların sahteliği ve her birindeki 304 bin 805 harfin derinlemesine incelendiği fikri uygun değildir. Yani çifte vatandaşlığı olan bir İsrailli ya da Amerikalı bir Yahudi, Afganistan’a gönderilmiş ve bazı rulolar yerel çarşıda uzun bir pazarlıktan sonra satın alınmıştır. İpek Yolu dünyanın anayolu olduğundan beri orada hiçbir şey değişmedi.
Taliban ve İsrail
Yahudi topluluklarının yaşadığı her yerde bu türden olaylar beklenebilir. Yahudilerin Afganistan’daki varlığı 7’nci yüzyıla kadar gider. 12’nci yüzyılda orada 80 bin Yahudi yaşadığına ilişkin bilgiler vardır. Ancak 1222’deki Cengiz Han’ın işgali onları kırıp geçirdi. Bugün orada bin kadar Yahudi’nin gizlice yaşadığı düşünülüyor. Kalanlar ise İsrail, ABD ve İngiltere’ye gittiler. Geleneksel olarak İpek Yolu üzerindeki ticaretle ilişkili uğraşları vardı ve büyük oranda Herat’da yaşıyorlardı. Bu, Kanal 7’ye göre yüzlerce rulonun varlığını açıklayabilir. Oradaki yerel cemaat bu kadar fazlası için geniş değildir.
Buna rağmen bu olayın arkasında yerel Yahudi cemaatinden fazlası vardır. Yaklaşık 10 yıl kadar önce en büyük İbrani gazetesi Yedioth Aharonot, Cuma ekinin büyük bir kısmını Peştun halkının kayıp kabilelerden biri olduğuna ayırmıştı. Bu haber, Peştunların sözlü gelenekleriyle de örtüşüyordu. Dahası bu, Nimetallah el-Haravi’nin 1612 tarihli “Afganların Tarihi” adlı kitapta da bahsediliyordu. Eğer bu doğruysa Dönüş Yasası uyarınca İsrail’e ayak başarmaz İsrail vatandaşlığına sahip olacaklardı. Dünya genelinde yaklaşık 50 milyon Peştun halkı var. Yani bu, İsrail Devleti’ne dostane bir son verme yolu olabilir. Bu olasılık bahsedilen gazetede tartışılmıştı. Ardından yapılan kuşkulu genetik testler, Afganların Hint halkıyla akraba olduğunu ve Yahudi soyundan gelmediğini iddia etmişti. İlaveten buna kanıt olarak dillerinin Hint-Avrupa olduğu ve Sami olmadığı gösterilmişti. Buna rağmen bu tür efsaneler önemli kültürel roller oynayabilir. Yahudi gazeteci Peştun halkınca çok iyi karşılanmıştı. 1996’da Afganistan İslam Emirliğini kuran Taliban, etnik Peştun’dur. 5 yıl sonra İsrailli bir gazeteci kabul ettiler. 10 yıl sonra bir servet karşılığında Tevrat ruloları sattılar.
Resimler: Geniza Parşömeni, Herad'daki Yahudi Mezarları ve İpek Yolu
Roitov.com’daki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.