Davutoğlu'ndan Esad'a jet yanıt
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Beşşar Esed'in konuşmasına ilişkin, ''Şimdi 60 bin kişinin öldüğü bu büyük yıkımdan sonra, bu boş vaatlerle ve bütün dünyanın tanıdığı Suriye muhalefetini tanımamak suretiyle yol almak mümkün değil'' dedi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-06 15:37:37
Bakan Davutoğlu, Swissotel'de düzenlediği basın toplantısında 5. Büyükelçiler Konferansı'nı değerlendirerek, gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Beşşar Esad'ın konuşmasını dakika dakika takip ettiğini ifade eden Davutoğlu, ''Özetle şunu söylemem gerekiyor. Maalesef, Beşşar Esad ne Ortadoğu'da olanları ve Ortadoğu halklarının o haklı taleplerini, ne de kendi ülkesinde 2 senelik büyük yıkımın sorumlularını anlamış görünüyor'' diye konuştu.
Esed'in Suriye halkının gönlüne hitap etmediğini, taleplere yönelik anlamlı bir çerçeve sunmaktan uzak olduğunu anlatan Davutoğlu, sorumluluğun sadece dış güçlerde aranmaması gerektiğini kaydetti.
Davutoğlu, şöyle devam etti:
''Şehirleri bir yıkıma dönüştüren 2. Dünya Savaşı'ndaki gibi hava bombardımanını dışarıdan gelenler mi yaptı? Halep'in, Humus'un o görüntüsü açıklanabilir mi? Hangi meşru yönetim kendi halklarını, şehirlerini bombalayarak bu yıkımı gerçekleştirebilir? Bütün bunlarda kendi sorumluğunun dışına çıkarak tarihi süreçle ilgili yaptığı tespiti yanlış.
Demek ki bir odaya kapanmış, aylardır sadece kendisine gelen ve kendisine yaranmak için sunulan istihbarat raporlarını okumuş. Eğer Suriye halkına vaat ettiği bir şey varsa, bu şehirleri dolaşsın. Bu açıklamaları kapalı salonda değil, kendi halkı içinde yapsın.''
''TEKLİF ETTİĞİ YÖNTEMLER KONUSUNA GELİNCE...''
Beşşar Esad'ın teklif ettiği yöntemin daha önce de konuşulduğuna dikkati çeken Davutoğlu, 2 yıl önce kendisiyle görüştüklerinde 14 maddede benzer hususların bulunduğunu anlattı.
''O zaman bu kadar büyük yıkım yaşanmamışken harekete geçilmiş olsaydı, o zaman da referanduma, seçime gidilirdi'' diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
''Ama artık yaşananlar dolayısıyla inandırıcılığını kaybetti. Şimdi söylediğinde yeni bir şey yok. Aylar önce bize söylediğinin aynısı ama o günden bu yana yaşananlar değişti. O zaman 3-5 bin civarında ölüm vardı. Şimdi 60 bin kişinin öldüğü bu büyük yıkımdan sonra bu boş vaatlerle ve bütün dünyanın tanıdığı Suriye muhalefetini tanımamak suretiyle yol almak mümkün değil.
Biz de İsveç Dışişleri Bakanı ile sabah (yaptığımız değerlendirmede) yeni bir şeyler söylemesi konusuna düşük ihtimal vermiştik ama şu ana kadar yaşadıkları Beşşar Esad'ın ne yeni yeni bir şey söylediğini ortaya koyuyor, ne de geleceğe dönük ikna edici perspektif ortaya koyuyor.''
***
Davutoğlu, 5. Büyükelçiler Konferansı kapsamında Swiss Otel'de düzenlediği basın toplantısında, Beşşar Esad'ın bugün yaptığı açıklamalarda yeni bir husus olmayacağını tahmin ettiklerini, yine de bir umutla beklemelerine karşın açıklamaların kendilerini yanıltmadığını kaydetti.
Uluslararası toplumun insani yardımın ulaşması konusunda acilen harekete geçmesi gerektiğini ifade eden Davutoğlu, ''Esad, aynı metinleri okurken Suriye'de insanlar yiyecek ekmek bulamıyor, ısınamıyor'' diye konuştu.
Davutoğlu, Esad'ın halkın temsilcileriyle diyalog içine girip geçiş sürecine yönelik görüşmeler yapması gerektiğini de kaydetti.
İzmir'de düzenlenen 5. Büyükelçiler Konferansı'nın çok başarılı geçtiğini ifade eden Davutoğlu, artık gelenekselleşen ve uluslararası nitelik taşıyan büyükelçiler buluşmasında katılımcıların birçok alanda bilgi edinme ve istişarede bulunma fırsatını bulduklarını söyledi.
İMRALI'DAKİ GELİŞMELER SORUSU
Bir basın mensubunun terörün sona erdirilmesi yönünde son dönemde yapılan girişimler ve Barzani başkanlığındaki Kürt yönetimine destek verilmesine yönelik değerlendirmesini sorması üzerine Bakan Davutoğlu, şöyle konuştu:
''Son dönemde belli hareketlenme var ama yeni başlamış bir süreç değil. Esas itibariyle Sayın Başbakan'ın 2005'te Diyarbakır'da yaptığı konuşma sonrası da sürekli aynı yöntemi takip ettik. Bazen yöntemi sanki farklı yöntemler görüntüsü şuradan çıkıyor, biz bu yöntemi çözüm üretmek için kullanırken, terör örgütü sürekli saldırdığı için bazen mücadele dozu müzakere dozunun ötesine geçmiş olabilir. Ama biz hiçbir zaman bunu terk etmedik. O günden bugüne 'Türkiye demokratik bir ülke olarak bütün meseleleri tartışıp çözer ve bu konuda etkili olabilecek her muhatabı muhatap olarak görür ve ciddiye alır' tezinden hareket ettik.
Son haftada bu konuda yürütülen çalışmalar tam bir koordinasyon içinde bütün kurumların kendi üzerine düşeni yaptığı, Dışişleri Bakanlığı'nın da üzerine düşeni yaptığı süreçtir. Maalesef geçen sene içinde Ortadoğu'da yaşanan gelişmeler terör örgütünde vahim bir görüntüye yol açmıştır. 2011 seçimleri sonrası da o kadar olumlu bir atmosfer vardı ki Silvan saldırısı ile sabote edilmemiş olsaydı belki bu kadar kayıp yaşanmayacaktı.
Şu anda önemli olan bu sürecin başarıya götürülmesi. Sayın Barzani değil sadece, diğer bütün çevre aktörleri ile temasımız sürüyor. Bir ülke içinde demokratikleşme ne kadar sağlanır, insanlarımızın aidiyetleri ne kadar sağlamlaştırılırsa dışarıda da o kadar etkin olabiliriz. Ortadoğu'ya bakarken Arap, Türk, Kürt, Sünni, Şii ayrımı yapmadık. Temel insan hakları çerçevesinde baktık.''
SON VİDEO HABER
Haber Ara