Dolar

34,9472

Euro

36,7140

Altın

2.979,43

Bist

10.125,46

Esed'e İran ve Sırp desteği

Askerleri, generalleri hatta en yakınındaki isimler bile Beşar Esed'i terkedince dışarıdan İranlı pilotlar ve Sırp nişancılar getirildi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-05 14:54:11

Esed'e İran ve Sırp desteği
TIMETURK / Haber Merkezi

Cephede ikinci günüm....

Minnakh Askeri Havalimanı'nın yanındaki mevzilerden birindeyim. Tepemizde yine MİG'ler dolaşıyor. Suyufi Eş Şahba (Halep Kılıçları) grubunun lideri Ebu Sabit, tam tepemizdeki uçağı gösterip,”Bak bu pilot İranlı” diyor. “Uçağın içindeki pilotun iranlı olduğunu nereden biliyorsun? Buradan görünüyor mu?” diye soruyorum.

Ebu Sabit, “Bu pilot Suriyeli olsaydı coğrafyayı çok iyi bilirdi. Tepemizde daireler çizmez, anında bombayı bırakır giderdi. Ama bu kesinlikle İranlı, o yüzden hedefi onaylatmaya çalışıyor” diyor. Bu sözlerinin çok iddialı olduğunu söylüyorum. Ebu Sabit iddiasını sürdürme niyetinde; “Muhalif grupların elinde çok sayıda İranlı var. Şu anda Katar'da Esad'a karşı çarpışırken ele geçirilen muhaliflere karşılık pazarlıklar sürüyor. Hatta biz burayı ilk muhasara ettiğimizde gözlerimizle gördük; iki nakliye uçağı sürekli cephane getiriyordu. Biri Suriye'ye, diğeri Rusya'ya aitti...”

UHUD'UN ACISI TEKRARLANMASIN


Çatışmalar gün boyu sürüyor... Atılan bir pusu, diğer mevzileri tutan farklı mücahit gruplardan yeterli destek alamayınca erzak ve cephane taşıyan bir helikopterin inişine engel olamıyorlar. Bu hem moral bozukluğuna hem de ani bir istişare toplantısına sebep oluyor. Akşam üzeri havalimanı çevresindeki grupların liderleri Ebu Sabit'in başkanlığında toplanıyor. Uzun uzun tartışıp, konuşup strateji belirliyorlar. Ebu Sabit, liderlere, “Bakın bu meseleyi ganimet toplama çabasına dönüştürmeyin. Biz kendimizi savunuyoruz. İnsanların ölmemesi, bu zulmün bitmesi için mücadele ediyoruz. Uhud'da Efendimizin, 'Mevzileri ne olursa olsun terketmeyin' ikazlarına rağmen Müslümanların mevzileri bırakarak ganimet toplama yarışına girmelerinin akabinde yaşanan o acıları unutmayın!” diyor. Akşama doğru çatışmalar yine hareketleniyor. Ebu Sabit, “Önceki akşam gaz attılar. Bugün yine her an atabilirler. İstersen bu akşam seni bölgeden çıkarabiliriz” teklifinde bulunuyor. Kabul ediyorum, gecenin ilerleyen saatlerinde Türkiye sınırındaki Azez'deyim.

ÖSO YANLIŞ YAPIYOR

Geceyi buz gibi mülteci kamplarında dişlerime sağlamlık testi yaparak geçiriyor, sabahın ilk ışıklarıyla Halep'e doğru yola çıkıyorum. PKK kamplarının bulunduğu iddia edilen Afrin'in köylerini geçip iki saatlik yolculuğun ardından Halep'teyim...
Halep'i 2011 Mart'ında, yani olayların başladığı ilk günlerde ziyaret etmiştim. O güzelim çarşılardan, pazar yerlerinden eser kalmamış. Ortalık enkaz yığını. Sokaklarda ters çevirilmiş otobüsler, yakılmış tanklar, vurulmuş binalar gözünüze batıyor. Hatta bombalardan bir kısmı yıkılan apartmanlarda hâlâ insanlar oturmaya devam ediyor. Sokaklarda adım başı pet şişelerde benzin, mazot satan seyyarlarla karşılaşıyorum. Sağlam kalan iki fırının önünde ise uzun uzun ekmek kuyrukları oluşmuş.
El Muğirat grubunun lideri Ebu Yusuf'la karargâhta randevumuz var. Halep'in daha iç kısımlarına, hastane bölgesine gidiyoruz. Duvarlarında Beşar Esad ve Hafız Esad'ın yüzleri karalanmış resimlerinin olduğu bir koridordan geçip Ebu Yusuf'un yanına ulaşıyorum.

Bir süre önce teslim olan ya da yakalanan Esad askerlerine ait yüzlerce kimlik üzerinde inceleme yapan Ebu Yusuf'la uzun uzun konuşuyoruz. Suriye'nin içine düştüğü girdabı ve Özgür Suriye Ordusu ile ilgili endişelerini gizlemiyor: “ÖSO'yu sizler gibi biz de TV'lerde görüyoruz. Ne yapmaya çalıştıklarını gerçekten anlamakta zorlanıyoruz. Asla onaylamadığımız acayip davranışlar sergiliyorlar. Bu işi şova dökmek, Suriye halkının geleceği ile oynamak, birilerine koz vermektir. İnsan kesmek doğru bir davranış mı? Savaşın da bir hukuku var. Eğer birini ele geçirdiyseniz, ona savaşın kuralları çerçevesinde muamele edersiniz. Yoksa Esad'ın şebbihalarından ne farkınız kalır? Bir de Esad'dan bıkıp ordudan ayrılanlar var. Bu insanların Türkiye'ye sığınmalarını anlamıyoruz. Asker dediğin cephede olur. Biz tankı, topu, füzeyi, uçağı tanımazken burada çarpışıyoruz. Onları da aramızda görmek isteriz..”

Esad'ın ülkeyi mezhep savaşına sürüklediğinin altını çizen Amr Bin As grubunun liderlerinden Ebu Hasan ise şunları söylüyor: “Esad, burada hergün cami, hastane, fırın, pazar yerleri bombalıyor. Sivil halk katlediliyor. Ancak sadece Sünnilere ait yerleşim alanları vuruluyor. Biz Nusayrilerin yaşadığı yerler vurulsun demiyoruz. Ama artık bu da görülsün istiyoruz. Birileri gidip Nusayri köylerini basıyorsa bu da tasvip edilecek bir durum değildir. Esad, İran ve Lübnan'la mezhep birliği yapıyor. Bazı batılı yayın organları da 'Önümüzdeki dönemde Aleviler burada adım dahi atamayacak' diye yorumlar yapıyor. Bunlar Suriye'yi bugün içinde bulunduğu durumdan daha kötüye götürür. Bu toprakların selamete kavuşması yıllar alır...”

DİKKAT SIRP SNİPER VAR!

Halep sokaklarında geçen hafta vurulan fırınları görüntülemek derdindeyim. Amr Bin As grubuna bağlı muhaliflerin güvenlik tedbirleri arasında birkaç sokağa giriyorum. Yıkık binaların bulunduğu bir sokağa girdiğimde koşarak bize doğru gelen insanlarla karşılaşıyorum. Çatışma çıktığını söylüyorlar, geri dönmek zorunda kalıyorum. Havalimanına yakın bir bölgeye geldiğimizde ise caddeyi kesen muhalif bir grup, araç içindeki şahıslara kimlik kontrolü yapıyor. Kimi aradıklarını bilmiyorum. Ancak aradıkları şahısların o araçların içinde oradan geçecek kadar saf olmadıklarını tahmin edebiliyorum. Tek mesele “biz güçlüyüz ve burası bizim kontrolümüz altında” mesajı vermek.

Biraz daha ilerliyoruz. Binalardan bulunduğumuz caddeye doğru taciz ateşi yapılıyor. Muhalifler ateş edenlerin kim olduğu konusunda meraklanıyorlar. Küçük bir istihbarat çalışmasından sonra bölgeden ayrılmam noktasında fikir birliğine varıyorlar. Güvenliğimi sağlayan grubun lideri, “Arkadaşlarımız, binalarda Sırp keskin nişancıların olduğunu söylüyor. Seni hemen buradan çıkarmak zorundayız. Yoksa koruyamayız. Biz de kayıp veriririz. Bu riski göze alamayız!” diyor.

Bölgeden çıkıyoruz ancak istihbarat akışı sürüyor. “Halep havalimanı civarında çatışmalar şiddetli bir şekilde sürüyor. Yabancıların da olduğu bir grup pusuya düşürülmüş, uçaklar da bombardımana başlamış! Ölü ve yaralılar var...”

SURİYE BEYAZ ADAMI BEKLİYOR

Vakit ilerliyor, hava kararmaya başlıyor... Güneş, yıkık dökük binaların arkasında ay ile nöbet değişimi yapıyor. Gündüz gönüllerde kararan Halep, gece de gözlerde kararmaya başlıyor. Ve ben Türkiye sınırına doğru yola çıkıyorum. Alışkanlıktandır... “Eeee, peki ne olacak bu Suriye'nin hali?” dediğinizi duyar gibiyim... Anlatayım; Filler nasıl terbiye edilir bilir misiniz?

Siyah elbiseler giyen 3-5 kişilik bir grup ormanlık alanda büyükçe bir çukur açar ve üzerini otlarla kapatır. Çukurun üstüne de fillerin sevdiği yiyeceklerden bol miktarda yerleştirir ve beklemeye başlarlar. Fil, karnını doyurmak için adımını attığı anda çukurun içine düşer. Siyah elbiseli adamlar günlerce file hem işkence eder hem de aç bırakırlar. Yaklaşık iki hafta sonra beyaz elbiseli bir adam gelir, filin karnını doyurur, yaralarını tedavi eder ve çukurdan çıkarır. Fil artık o beyaz adamın hizmetindedir.
Suriye'yi çukura düşürenler de emin olun beyaz adam gelinceye kadar işkenceye devam edecektir!



HALEP ORADA İNSANLIK NEREDE?

Halep'in o güzelim çarşılarından, pazar yerlerinden eser kalmamış. Ortalık enkaz yığını. Sokaklarda ters çevrilmiş otobüsler, yakılmış tanklar, vurulmuş binalar gözünüze batıyor.



EKMEK, ALTINDAN KIYMETLİ!


Halep sokaklarında geçen hafta vurulan fırınları görüntülemek isterken, sağlam kalan iki fırının önünde ise uzun uzun ekmek kuyruklarının oluştuğunu görüyorum. Herkes 1 ekmek alabilmenin derdinde...



ASKER DEDİĞİN CEPHEDE OLUR

Muhalifler Esad'ın ordusundan ayrılan askerlere sesleniyor: “Bu insanların Türkiye'ye sığınmalarını anlamıyoruz. Biz tankı, topu, füzeyi, uçağı tanımazken burada çarpışıyoruz. Onları da aramızda görmek isteriz..” Çevreme bakıyorum, yıkılan apartmanlarda hâlâ insanlar oturmaya devam ediyor...



HAYAT DEVAM EDİYOR

Halep'te bir yandan da günlük hayat devam ediyor. Sokaklarda adım başı pet şişelerde benzin, mazot satan seyyarlarla karşılaşıyorum. Arada bir de “çatışma var” diyerek koşan insanlarla... (Türkiye)



SON VİDEO HABER

Suriyeliler teröristleri taşlayarak kovdu

Haber Ara