Afrika için bir Somali acısı daha mı? işte Mali gerçeği...
Bağımsızlığını kazandıktan sonra uzun süre, askerî diktatörler tarafından yönetilen Mali, yeni bir askerî darbe ve ülkenin kuzeyinde hâkimiyeti ele geçiren El Kaide bağlantılı gruplar nedeniyle zor günler geçiriyor. Uluslararası kamuoyu tepkisini dile getiriyor ancak somut herhangi bir adım hâlâ atılmadı. Binlerce kişi evlerinden ayrılmak zorunda kaldı. Afrika için yeni bir Somali acısı daha mı gerçekleşiyor?
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-05 22:52:07
19. yüzyılda Fransa tarafından işgal edilen Mali, 1960 yılında Senegal ile federasyon devleti kurarak bağımsızlığını kazandı. Ancak bu federasyon deneyimi çok kısa bir süre sonra sona erdi ve aynı yıl içinde 1991'de gerçekleşecek askerî darbeye kadar tek parti ile yönetilen Mali Cumhuriyeti kuruldu. Dünya'daki birçok askerî darbeden sonra yaşananın tersine darbeye öncülük eden Albay Amadou Toumani Touré demokratik ve çok partili yapıya sahip bir devlet oluşturdu. Özgürlük savaşçısı olarak nitelenen Touré, ertesi yıl yapılan ilk demokratik seçimlerde Mali'nin seçimle işbaşına gelen ilk başkanı oldu.
Kuzeydeki İsyan: Tuaregler
Mali'nin, başkent Bamako'nun da bulunduğu güneyinde devlet kontrolü sağlanmış ve demokratik uygulamalar hayata geçirilmiş olmasına rağmen ağırlıklı olarak göçebelerin yaşadığı kuzeyde uzun yıllardır devam eden bir çatışma hâli mevcut. Tuaregler, Nijer, Cezayir, Libya ve Mali'de yaşayan etnik bir grup. Afrika kıtasında yapay sınırlardan dolayı farklı ülkelerin vatandaşı konumunda olan milyonlarca Tuareg olduğu tahmin ediliyor.
Libya'da Muammer Kaddafi'nin yönetimi ele geçirmesinden sonra, komşu devletlerde azınlık konumunda olan Tuareglere, isyanlarında destek verdiği ve bu nedenle Mali gibi ülkelerde bu grubun merkezî devlete karşı silahlı mücadeleye devam edebildiği iddia ediliyor. Özellikle Kaddafi'nin devrildiği 2011 yılında binlerce Tuareg'in Kaddafi saflarında savaştığı, devrimden sonra ise silahları ile Mali'ye geçerek isyanı güçlendirdiği ise bilinen bir gerçek.
Başkan Touré yönetimdeki siyasi iradenin kuzeydeki isyanı yıllardır sona erdirememesi, 7.000 kişilik Mali ordusunda rahatsızlıklara neden oluyordu ve bu rahatsızlıklar sonucunu Mart 2012'de gerçekleştirilen askerî darbe ile gösterdi.
İsyanı bastırmayı amaçlayan darbe yönetimi bir anlamda durumun daha da kötüye gitmesine neden oldu. Darbeden sadece günler sonra Azawad Ulusal Kurtuluş Hareketi'nin (MNLA) isyancıları, kuzeyin neredeyse tamamını ele geçirerek bağımsız bir devlet kurduklarını ilan ettiler. Ancak MNLA'nın bu zaferi El Kaide bağlantılı grupların Mali'nin dokuz şehrinden üçünü (Timbuktu, Gao ve Kidal) kontrol altına alması ile kısa sürede geri plana itildi.
El Kaide'nin Yönetimi Ele Geçirmesi ve Uluslararası Tepkiler
El Kaide'nin Sahra Bölgesi bağlantısı olan Ensar Dine, MNLA'nın hâkimiyet kurduğu bölgelere askerî boşluktan da yararlanarak yerleşmiş durumda. Ensar Dine yönetimindeki bölgelerde, ağır bir şeriat hukuku uygulanmaya koyulmuş. MNLA'nın aksine Ensar Dine'nin kuzeyde Mali'den bağımsız bir devlet kuruma amacı bulunmuyor. Yine de şeriatın ülkenin tamamında uygulanması istekleri merkezî hükûmetin ve başta Mali'nin komşuları olmak üzere uluslararası kamuoyunun büyük tepkisini çekiyor.
12 Ekim'de Fransa'nın öncülüğünde Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, aldığı karar ile Mali devletince talep edilecek uluslararası askerî desteği sağlamaya hazır olduğunu ve 45 günlük bir süre içinde detaylı bir planın Güvenlik Konseyine sunulmasını istediğini bildirdi. Birleşik Devletler Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, ekim ayının son günlerinde gerçekleştirdiği Cezayir ziyaretinde, olası bir uluslararası operasyonun nasıl olabileceğine ilişkin Cezayir Devlet Başkanı Abdelaziz Bouteflika ile görüş alış verişinde bulundu.
BM'nin Mali'den gelecek uluslararası güç taleplerine hazır olduğunu bildirmesine rağmen hâlen böyle bir güce hangi ülkelerin destek vereceği, ne zaman gerçekleşeceği ve kimin yöneteceği belirsizliğini koruyor. Mali'nin bugünü ve geleceği için komşularının, tarihî olarak Mali'ye karşı sorumlulukları olan devletlerin ve uluslararası kamuoyunun daha kesin adımlar atması gerekiyor.(Hasan Er-Artı doksan dergisi)
SON VİDEO HABER
Haber Ara