Dolar

34,9543

Euro

36,6198

Altın

3.011,31

Bist

10.058,63

2012 Mısır'da böyle geçti

2012 yılı Mısırda çok önemli olayların yaşandığı bir yıl oldu. Halk ve Şura Meclisleri seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi en önemli gelişmeler olarak değerlendirilebilir

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-04 17:13:43

2012 Mısır'da böyle geçti
TIMETURK / Haber Merkezi


Mısır'da geçtiğimiz yıl bir çok yenilik yaşandı. Yeniliklerin en önemlisi Cumhurbaşkanlığı seçimleri ve ardında anayasa refrandumu oldu.

1952 yılında Mehmet Ali Paşa’nın torunlarından Kral Faruk’a karşı Cemal Abdunnasır ve arkadaşları tarafından yapılan Hür Subaylar devrimi’nden bu yana bütün Cumhurbaşkanlarının askeri kökenli olduğu ülkede, vali ve kaymakamların çoğunluğu da polis veya asker emeklilerinden oluşmaktaydı. İstihbaratı da askerlere teslim eden Mübarek yönetimi atamaları, ehliyet ve liyakata göre değil, güvenilirlik ‘ehli sika’ esasına göre yapıyordu. Ama 2012 yılında bu değişti.

ÜLKENİN İLK SİVİL CUMHURBAŞKANI

Cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunda Mübarek yandaşı olarak bilinen Ahmed Şefik ile ikinci tura çıkan Muhammed Mursi seçimleri kazandı ve 30 Haziran 2012 tarihinde yemin ederek görevine başladı. Mursi böylece Mısır’ın ilk sivil cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti.

Seçimlerde, Ahmed Şefik 12 milyon 347 bin 380 oy alırken, Muhammed Mursi 13 milyon 230 bin 131 oy almış ve rakibine bir milyona yakın fark atarak seçimleri kazanan aday oldu. Yüksek Seçim Kurulu tarafıdan ilan edilen resmi sonuçlara göre Şefik oyların yüzde 48.27’sini alırken, Mursi 51.73’lük oy oranıyla seçimleri kazanan aday oldu.

İlk sivil Cumhurbaşkanı Mursi, ülkenin demokratikleşmesi ve sivilleşmesi sürecini hızlandırmak için bazı adımlar attı. Ancak söz konusu girişimlerden bazılarında başarılı olmuş bazılarında ise çeşitli sebeplerden dolayı geri adım atmak durumunda kalmıştı.

Anayasa Mahkemesi tarafından feshedilen Mısır Halk Meclisi’ni tekrar toplama kararını geri almak durumunda kalan Mursi, anayasaya ek maddeler koyarak yetkilerini kısıtlayan Yüksek Askeri Konsey’in bir süre daha yönetimde kalma girişimlerini bertaraf etti. Sina olaylarını iyi değerlendirlendiren çiçeği burnundaki Cumhurbaşkanı tek bir kararla generalleri görevinden almayı başardı. Bu karar yetkilerini bilek gücüyle askerden alan Mursi’nin ülkedeki konumunu güçlendirirken, halkın kendisine güven duymasında en önemli unsur oldu.

2011’in son ayları ve 2012’nin ilk aylarında yapılan ve üç ay süren iki meclis seçimlerinde Müslüman Kardeşler’in siyasi kanadı Hürriyet ve Adalet ve Selefiler tarafından kurulan Nur Partileri oyların yüzde 71’ini aldı ve parlamentoda ezici çoğunluğu elde etti.

Ancak Anayasa Mahkemesi, bağımsız milletvekillerinin seçiminin anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle Haziran ayında parlamentoyu feshetmiş ve yasama hakkı o dönemde ülkenin fiili yöneticisi olan askere devredildi..

Mursi göreve geldikten kısa bir sure sonra Parlamento’nun Fesih Kararını iptal etti. Ancak Askeri Konsey ve Anayasa Mahkemesi’nin aşırı tepkisi nedeniyle geri adım atmak zorunda kaldı. Bu Cumhurbaşkanı Mursi’nin aldığı en önemli kararlardan birisidir. Parlamento’nun feshedilmesinin ardından ‘Geçici Anayasa’ya yeni maddeler ekleyen Askeri Konsey yasama yetkisini eline almıştı. Parlamento’nun toplanmasıyla yasama yetkisinin askerin elinden alınması gündeme gelecekti. Mursi’nin kararı, 30 Mart 2011 tarihinde yapılan halk oylamasıyla kabul edilen Geçici Anayasa’nın 33. Maddesi gereği parlamentoya yasama hakkını tekrar kullanmayı da içermekteydi. Bazı uzmanlar parlamentonun toplanmasının ardından yasama yetkisini elinde bulunduran Asker’in kışlasına döneceğini öngörmekteydi. Çünkü ‘Geçici Anayasa’nın 37. Maddesine göre parlamenonun varlığında Askeri Meclis yasama yetkisini elinde bulunduramamaktaydı.

‘Eğer Anayasa Mahkemesi parlamentonun sorumluluklarını yerine getirmesini önleyecek bir karar aldıysa, bu karara saygı göstereceğiz. Çünkü biz bir hukuk devletiyiz’ ifadesi kullanılmıştı.

ASKERİN KIŞLASINA GÖNDERİLMESİ

Cumhrubaşkanı Mursi’nin iş başına geldiğinden bu yana yaptığı en önemli icraat hiç şüphesiz askerleri siyaset dışına itmesi ve askeri kışlasına göndermsi oldu. Mursi, Mübarek’in devrildiği 11 Şubat 2011 tarihinden itibaren, yaklaşık bir buçuk yıl ülke yönetiminde etkili olan generalleri emekliliğe sevk ederek, ülkenin sivilleşmesi ve demokratikleşmesi adına ileri doğru büyük bir adım attı. Mursi ayrıca seçimlerin ikinci turunun hemen akabinde Yüksek Askeri Konsey tarafından geçici anayasaya eklenen Cumhurbaşkanının yetkilerini kısıtlayan Ek Anayasa’yı da iptal etmiş ve Cumhurbaşkanının yetkilerinin tamamını eline almıştır. Böylece Mübarek döneminden Hişam Kandil kabinesine aynı görevle intikal eden son 20 yılın tek bakan olan Savunma Bakanı Maraşal Hüseyin Tantavi de görevinden alınmış oldu.

GENEL AF

Mursi, askeri mahkemelerde yargılanan 523 kişinin yanısıra Mübarek yönetiminde farklı suçlardan tutuklanan ve hapse çarptırılan 49 mahkum hakkında genel af ilan etti. Af kapsamında, 16 Mahkumun ise tutukluk süreleri kısaltıldı. Haklarında müebbed hapis ve idam cezası gibi farklı hükümlerin verildiği, Cematül İslamiye yöneticilerinden Mustafa Hamza, Rifai Taha, Osman Süleyman ve Muhammed Şevki el İslambulli’nin tutuklulukları da af kapsamında değerlendirildi.

Cumhurbaşkanı Mursi görevi teslim almasından hemen sonra, halk ayaklanmasının başladığı 25 Ocak 2010’dan, seçilmiş cumhurbaşkanının göreve başladığı 30 Haziran 2012 tarihine kadarki süreçte, tutuklanan ve askeri mahkemelerde yargılananların durumunu araştırmak üzere bir de komisyon korulmasını emretti.

Komisyon, bu sure içerisinde 11874 kişinin tutuklandığı ve askeri mahkemelerde yargılandığını belirledi. Komisyonun çalışmaları sonucunda söz konusu mahkumlardan 9174’ünün af kapsamına girdiği anlaşıldı.

YENİ HÜKÜMETİN KURULMASI

Mısır’da Cumhrubaşkanı sonrasında ilk kurulan hükümet Hişam Kandil hükümetidir. Hükümeti kurma görevinin Hişam Kandil’e verilmesi ülkedeki bütün tahminleri boşa çıkardı. Cumhurbaşkanı Mursi, 25 Ocak Tahrir Devrimi öncesi ve sonrasında her hangi bir siyasi gruba üye olmadığı belirtilen yeni başbakanla, hükümeti kurma görevini kendisine vermeden kısa bir süre önce İttihad Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda bir araya gelmişti. Başbakanın bir ekonomist olması gerektiği şeklinde yorum ve tahminler yapıldığından ve böyle bir beklenti oluştuğundan dolayı, daha çok Nil Suları üzerine çalışma yapmış bir kişiye hükümeti kurma görevi verilmesi ülkede tartışmalara neden olmuştu. Bazı gözlemciler, ‘Hişam Kandil ismi, Mısır sokağını ikiye böldü’ şeklinde yorumlar yapmıştı.

MAAŞLARA YÜZDE 15 ZAM

Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi 2012 Haziran ayı sonunda yenim ederek göreve başladıktan sonra yaptığı ilk icraatlarından birisi memur ve emekli maaşlarına yüzde 15 zam yapmak olmuştur. Mursi, 200 Mısır Gini’si (33.16 ABD Doları) olan kimsesiz ve fakirlere verilen Sosyal Daynışma Maaşını da 300 Gini’ye (49.75 ABD Doları) çıkardı.

İLK 100 GÜN

Müslüman Kardeşler tarafından Hayrat Şatır’ın yerine ‘yedek aday’ olarak müracaat ettirilen ve seçimlere katılan Mursi, ülkenin acil çözüm bekleyen önemli sorunlarından bazılarını 100 gün içinde çözme vaadinde bulunmuştu. Mursi’nin 100 gün içinde çözme vaadinde bulunduğu konular yakıt, trafik, temizlik, ekmek ve güvenliktir.

1- Çöp ve Temizlik


Temizlik, Mursi’nin de seçim vaadi ve önemli gündem maddeleri arasında yer aldı. Mübarek’in son dönemlerinde yabancı şirketlere verilen çöpleri toplama işinde hedeflenen başarı sağlanmamıştı. Sokak ve caddelerde biriken çöpler zamanında toplanmadığı için çöp birikintilerinin olduğu bölgeler kedi, köpek ve farelerin mutfağı haline dönüştü.

2- Trafik


Trafik Mısır’ın önemli sorunlarından birisidir. Özellikle de başkent Kahire’nin en önemli sorunlarından biri. Ülkede temiz ve düzenli toplu taşıt araçları bulunmuyor. Başkent Kahire’de toplu taşıt araçları yetersizliğinden dolayı, insanlar özel araçlarını tercih ediyor. Bu da trafiğin daha çok aksamasına neden oluyor.

Otomobil modellerinde kısıtlama ve her hangi bir şart bulunmaması, 40 yıllık araçların bile kullanılması hem otomobil sayısının artmasına ve hem de trafik akış hızının azalmasına neden olmaktadır. Mübarek döneminde kavşak, alt ve üst geçitlerin çok az inşa edilmesi, caddelerde hem yaya ve hem de otomobillerin aynı anda seyri, yolların genişlik oranın yüksek olduğu başkent Kahire’de trafiği yavaşlatmakta ve durma noktasına getirmektedir.

3- Güvenlik


Dikta yönetimler tarafından yıllarca halka karşı kıllanılan polisin tekrar güçlenmesi konusunda Mıdırlıları gereken duyarlılığı göstermekte tereddüt etti. 25 Ocak Devrimi’nin ardından yaşanan ‘polissiz’liğe alışan Mısırlılar, polisin tekrar güçlenerek, kendilerine zulmetmesindense, silahlanarak kendi güvenliklerini sağlamayı, ‘polissiz’ yaşamaya tercih etti ve uzun sure polisle yardımlaşmadı. Mursi iş başına geldikten sonra güvenlik problemi kısmen de olsa çözüldü.

4- Ekmek

Devlet tarafından sürbanse edin en temel gıda maddesi Mısır’da ekmek. Özellikle de devlet tarafından desteklenen fırınlarda çok ucuz fiyata üretilen ekmeğin kalitesi ve hacmi her geçen gün azalıyor. Fırıncılar devletten çok ucuz fiyattan aldıkları unun çoğunu pazarda satarak kar elde ediyor. Geri kalanıyla ise ekmek üretiyor. Bir kontrol mekanizması olmadığından söz gelimi 1 ton undan 1000 ekmek üretmesi gerekirden, yarım ton undan 1000 ekmek üretiyor. Haliyle diğer yarım tonu pazarda fırıncı tarafından satılıyor.

Ekmek çok ucuz olduğu için Mısır halkı da evlerin avlu veya damlarından besledikleri kaz, ördek, tavuk ve hatta inek gibi hayvanları devlet fırını ekmeğiyle besliyor. Bu da zaman zaman krizlerin yaşanmasına neden oluyor.

5- Yakıt

Benzin istasyonlarının normal ihtiyacının yüzde 50’sinin bilinmeyen denenlerden dolayı verilmemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ülkede ciddi bir benzin ve motorin krizinin başlamasına neden oldu. Benzin istasyonları önünde oluşan uzun kuyruklarda şöförler arasında çıkan kavgalarda, bazen silahların çekildiği bile görülmüştür. İstasyonların ününde iki ve üç sıra oluşan kuyruklar tarafiği de haliyle olumsuz etkilemiştir.

Seçimler ve ardından Mursi’nin iş başına gelmesinden sonraki süreçte kısmen de olsa azalan yakıt kıtlığı özellikle de Kahire dışındaki şehirlerde ara sıra hala görülmektedir. Mısır’da yakıt ta devlet tarafından ciddi bir şekilde şekilde sürbanse edilen kalemler arasında geliyor. Ülkede benzinin litresi ortalam 2 Mısır Gini’si (30 sent)’tir. Doğalgaz ve tüpgazda da aynı politika uygulanmaktadır. Devlete 60 Gini’ye (10 dolar)’a mal olan tüpgaz halka 6 Gini (1 dolar)’dan satılmaktadır. Resmi verilere göre sürbanseler, Mısır bütçesine yıllık 100 milyar Mısır Gini’sine (16.6 milyar ABD Doları) mal olmaktadır.

DEVLET TELEVİZYONUNDA İLK BAŞÖRTÜLÜ SUNUCU

Mübarek’in devrilmesi ve Mursi’nin iş başına gelmesinin ardından başlayan değişim rüzgarı Mısır resmi medyası ve haliyle Mısır Devlet televizyonunu da etkiledi. 2 Eylül 2012 tarihinde Mısırlı başörtülü spiker Fatıma Nebil, ilk kez devlet resmi televizyonunda haber sundu. Mısır televizyonun kurulduğu 1960’tan bu yana başörtülü spikerlerin haber ve program sunmaları yasaklandığından dolayı sadece dini programlar sunan spikerlere izin verilmekteydi. Başörtülü spikerler, Mübarek dönemde Cumhurbaşkanlığı sarayında da pek kabül görmüyordu. Özellikle de annesi bir İngiliz olan Mübarek’in eşi Suzan Sabit’in, başörtülü spikerlerden rahatsız olduğu Mübarek’e yakın çevreler tarafından ifade edilmekteydi.

1999 yılından bu yana Mısır televizyonunda çalışan Fatıma Nebil, başörtüsünden dolayı 12 yıl haber sunmasına izin verilmediğini söyledi. 13 yaşında başörtüsü giydiğini ifade eden Nebil, Mısır televizyonunda göreve başlayana kadar başörtüsü sorunu yaşamadığını, spiker olarak çalışmasının şu anda hapiste olan zamanın enformasyon bakanı Saffet el Şerif tarafından engellendiğini ekledi.

2011 yılında 116 spiker arasında yapılan yarışmada, ilk 24’e girmeyi başardığını ifade eden Nebil, haber müdürünün kendisine “Mısır televizyonunda başörtülü spikerin haber sunmasının kırmızı çizgi” olduğunu söylediğini ifade etmişti.

Dini programlar sunan başörtülü spiker Keriman Hamza, “Allah ya Remzi” adında bir kitap yazarak Mısır televizyonunda başörtülü spikerlerin çektikleri sıkıntıları anlatmıştı. Keriman Hamza, Mısır televizyonunda 1970 – 1999 yılları arasında dini programlar sundu. “Kuran’ın Rabbi” adlı çocuk programıyla adını duyuran başörtülü spiker, 1500’e yakın dini program yaptı. Program çerçevesinde Yusuf el Karadavi, İmam Gazali ve Muhammed Mutvelli Şagravi gibi onlarca alim ile söyleşi gerçekleştirmişti.

MISIR-TÜRKİYE-İRAN ÜÇGENİ PROJESİ

Yıllardan beri bölge için bahsedilen Türkiye, Mısır, İran üçgeni (Türk-Arap-Acem Üçgeni olarak ta isimlendirilmektedir) ilk kez Ortadoğu’nun en önemli problemini çözmek için toplanmayı başardı. Üçlü zirve, “Ortadoğu’daki baskın ülkelerin bölge sorunlarının çözümünde daha aktif rol oynamaya başladıkları” şeklinde algılandı. Zirvenin yapılabilmiş olması bile haddi zatında önemli bir başarı olarak algılanmaktadır. Zirveden, ciddi bir sonuç çıkması beklenmiyordu. Ancak, üç büyük ülke dışişleri bakanlarının Mısır inisiyatifi çerçevesinde bir araya gelebilmesi, Mısır Mursi yönetimi, Türkiye ve İran adına Ortadoğu problemlerine çözüm arayışları bakımından önemli bir adım olarak nitelendirilmekte.

DIŞ POLİTİKADAKİ DEĞİŞİM

Müslüman Kardeşler adayı Muhammed Mursi’nin seçimleri kazanarak Mısır Cumhurbaşkanı olması Arap ve İslam dünyasının yanısıra Amerika ve Avrupa’da da memnuniyetle karşılandı. ABD Başkanı Barak Obama Muhammed Mursi’yi arayarak, seçimleri kazanmasından dolayı tebrik etti ve Amerika’nın Mısır’daki demokratik süreci desteklediğini söyledi. Avrupa Birliği Dış İlişkiler Komiseri Catherine Ashton, Mısır’da seçimlerin barışçıl bir şekilde yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Mısır’ın demokrasiye geçişinde seçimlerin önemli bir adım olduğuna vurgu yapan Ashton, bölge ve Mısır için tarihi günlerin yaşandığını söyledi.

İLK DIŞ ZİYARET SUUDİ ARABİSTAN'A

Cumhurbaşkanı Mursi’nin ilk yurt dış ziyartini Suudi Arabistan’a yapması dikkat çekti. Müslüman Kardeşler kökenli ilk Cumhurbaşkanı’nın bu tercihi bölgede yakından takip edilmişti.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri esnasında bazı Körfez ülkeleri Müslüman Kardeşler’e karşı tavır almıştı. Mursi’nin ilk ülke dışı ziyaretini Suudi Arabistan’a yapılmasının buzları eriteceği şeklinde tahminler yapılmıştı.

İKİNCİ ZİYARET ÇİN'E

Suudi Arabistan’ın ardından ikinci büyük çıkarmasını Doğu’ya yapan Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi, Çin’e 70 civarındaki iş adamıyla birlikte gitti. Üç gün süren gezi çerçevesinde iki taraf farklı alanlarda 8 ayrı antlaşmaya imza koydu. Yatırım, çevre, iletişim, bankacılık, turizm, ziraat, ticaret ve ekonomi gibi farklı alanlarda yapılan antlaşmaların ardından, Mısır ve Çin arasındaki ticaret hacminin, önümüzdeki dönemde daha da artacağı tahmin edilmekte.

Dış politikanın da ele alındığı gezi çerçevesinde, özellikle de Suriye ve Filistin dosyaları değerlendirildi. Çin Halk Cumhuriyeti Başkanı Hu Jintao, Mısırlı mevkidaşına Filistin Davasına destek sözü verdi. Suriye krizi ile ilgili olarak ise, Çin ve Mısır’ın ortak hareket etmesi konsunda fikir birliği oluştuğu kaydedildi. İki ülke yöneticileri de Suriye krizinin dış müdahale olmaksızın çözümlenmesinden yana görüş bildirerek, dışarıdan yapılacak askeri müdahalenin krizi daha da derinleştireceği konusundaki kanaatlerini dile getirdi.

İRAN ZİYARETİ


İran Devrimi’nden bu yana ilk kez bir Mısır Cumhurbaşkanı bu ülkeyi ziyaret etti. Bağlantısızlar toplantısı çerçevesinde Çin ziyaretinin ardından İran’a geçen Mısır Cumhurbaşkanı, açılış konuşmasını yaparak dönem başkanlığını İran’a devretti.

Mursi’nin konuşmasında halifelerin adını anarak Ebu Bekr, Ömer, Osman ve Ali demesi dikkat çemiş ve İran’a bir mesaj olarak algılanmıştı. Mursi’nin sürpriz çıkışı ve konuşması Arap Sünni ülke halkları tarafından kabul gördü.

ERDOĞAN'IN İKİ ZİYARETİ

Devrimden sonra iş başına gelen yönetimden Mısır halkının ciddi değişim ve hizmetler beklediği, ancak geçen 6 aylık süre zarfında hizmet sektöründe kayda değer bir gelişmenin yaşanmadığı muhakak. Özellikle de başkent Kahire ve İskenderiye gibi şehirlerde temizlik, yol, üst geçit, kavşak yapımı gibi belediye hizmetlerinin acilen başlatılması gerekmekte. Bu çerçevede İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş Kahire’yi ziyaret etti.

Erdoğan 12 bakanla birlikte Kasım ayında Mısır’a resmi bir ziyaret gerçekleştirdi. Iki taraf arasında farklı konularda 27 ayrı işbirliği antlaşması imzalandı. Mursi de Türkiye’yi ziyaret ederek Ak Parti Kongresine katılmış ve kongrede bir konuşma yapmıştı. Yeni dönemde Türkiye ile Mısır arasındaki ilişkilerin daha da artması beklenmekte.

Anayasal Düzenlemeler ve Muhalefetin Tepkisi

Mursi 22 Kasım 2012 tarihinde yeni bri anayasa beyannamesi ilan ederek, Anayasa Komisyonu ve Şura Meclisi hakkında Anayasa Mahkemesi’nin feshetme ihtimalini ortadan kaldırdı. Kararlarının iptal edilemeyeceği şeklindeki madde gibi bazı maddeler muhalefetin sert tepkisine neden oldu. Muhalefet Mursi’nin diktatörlerştiğini iddia ederek bir ay boyunca mitingler düzenledi. Özellikle de 5 Aralık 2012 tarihinde Cumhurbaşkanlığı sarayı önünde yapılan gösterilerde göstericiler karşı karşıya geldi ve saatlerce çatıştı. Olaylar esnasında yüzlerce kişi yaralandı ve en az 10 kişi hayatını kaybetti.

Anayasa Referandumu


2012 yılınan en son faaliyeti yeni anayasa referandumu ve anayasanın yürürlüğe girmesiydi. İslami Harektler laik, solcu ve liberallere karşı verdikleri anayasa mücadelesini kazandı. Önümüzdeki 6 ay içerisinde parlamento seçimlerinin yapılması gerekmekte. (Dünya Bülteni)
SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara