TİMETÜRK/Robert Fisk
Özet:
Suriye
Evet, Esed gidecek. Bir gün. Bu kadarını söylüyor. Fakat bunun yakın gelecekte olacağını beklemeyin. Ya da Kaddafi-tarzı olacağını. [ÇN: Gangam-style’a gönderme.]
İsrail ve Filistin bölgeleri
Hamas ve Halit Meşal, İsrail’in var olma hakkını reddetmeye devam edecek. Yani İsrail’in “konuşacağı kimse olmadığına” dair suni iddiasına izin verecek. Ta ki bir sonraki Gazze savaşına kadar...
İran
İsrail İran’la karşı top-yekun bir savaşa paçası sıkmaz. Kaybeder. İki Orta Doğu savaşını kaybetmiş Birleşik Devletler’in üçüncüsü için hiçbir hevesi yok.
Suudi Arabistan
Körfez krallıklarının çok uzun yıllar daha güvenli olacağını söyleyenler var. Onlara güvenmeyin. Suudi Arabistan’ı takip edin.
Irak
Bizler, ıstırabını ekseriyetle yok sayarken, kendi iç savaşı sivil toplumun kemiklerini öğütmeye devam edecek.
ABD
Artık Obama İHA-Şaduman ikinci başkanlığına girdiğine göre, bu harika pilotsuz bombardıman uçakları hakkında daha çok şey işiteceğiz.
Yukarıda özetin detayları:
Orta Doğu hakkında asla tahmin yapmayın. Benim kristal kürem çok uzun süre önce kırıldı. Fakat bölgeyi tahmin etmenin onurlu bir silsilesi vardır. Körfez’e ve Bağdat’a giden Fransız bir gezgin 1883’te “Yeni uyanmış bir Arap hareketi, uzaktan beliriyor ve bugüne kadar mazlum olan bir ırk, İslam’ın kaderinde gecikmiş yerini yakında alacak” diyordu. Bir yıl öncesinde, Cidde’deki bir İngiliz diplomat, “özgürlük fikrinin Mekke’de dahi bazı zihinleri tahrik ettiği bilgim dahilinde” diye sır verecekti.
Şunu 2013 için dile getirelim. (George [Habip] Antonius’un* 1938’deki ufuk açıcı başlığı) “Arap Uyanışı” devam edecek. Saygınlık ve özgürlük talebi –burada “demokrasiyi” ayak bağı etmeyelim– Ortadoğu’nun sahte-istikrarını tahrip etmeye, Arap Körfezi saraylarında olduğu gibi Washington’da korkuya neden olmayı sürdürecek.
*1891-1942 yılları arasında yaşamış Lübnan-Mısır kökenli yazar ve diplomat. Bahsi geçen kitapta Filistin’in Arap kontrolünden çıktığını yazmıştı. Arap ulusalcılığının babası olarak kabul edilir. (ÇN)
Tarihin epik ölçeğinde bu oldukça kesindir. Bu hoşnutsuzluğun kışkırtıcı merkezinde, var olmayan ve belki de asla var olmayacak bir Filistin devletinin iddiaları ile Arap toprağına yalnız ve yalnızca Yahudiler için sürekli koloniler inşa etmesi yoluyla İsrail devletinin “Filistin’in” bir Arap rüyası olarak kalmasını garantileyecek çabaları yer alacak. Eğer 2012’ye göre hareket edecek olursak, Filistinliler önümüzdeki yıl şunu akıllarında tutsunlar: 1) Ne Amerikalılar ne de Avrupalıların onlara yardım edecek yürekleri yok zira 2) İsrail, cezadan muaf hareket etmeye devam edecek ve 3) ne Obamaların ne de [İngiliz] Cameronların ne de [Fransız] Hollandeler’in İsrail’e karşı en ufacık bir eleştiri yapıldığı an “antisemitizm” diye çığlık atacak Likudçu lobiyle kapışmaya en ufak bir ilgileri dahi yok.
Buna Mahmut Abbas ve Ramallah’ta sapına kadar gözden düşmüş rejiminin İsraillilere, verecek bir şey kalmasa dahi, ödünler vermeye devam edeceğini de ekleyin. Eğer bana inanmıyorsanız Clayton Swisher’ın Filistin Belgeleri’ni [2011-Hesperus Press-The Palestine Papers]okuyun. Hamas ve Halit Meşal, İsrail’in var olma hakkını reddetmeye ve böylece İsrail’in “konuşacak kimse olmadığına” dair suni iddiasını bir sonraki Gazze savaşına ve ardından Batı’dan gelen –sanki Filistinlilerin Merkeva tankları, F-18’leri ve İHA’ları varmış gibi– korkakça “her iki tarafa itidal” çağrılarına kadar sürdürmesine izin verecek. Üçüncü İntifada? Belki. Başka insanların topraklarında Yahudi kolonileri inşası için İsrail’i savaş suçlarından kınamak için Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvuru? Belki de. Olsa ne olacak ki? Filistinliler, İsrail’in ırkçı/güvenlik duvarının inşasını kınayan uluslararası bir mahkeme kazandı ve hiç ama hiçbir şey olmadı. Bu Filistinlilerin kaderi. Tom Friedman [The New York Times yazarı] benzerleri onlara şiddeti bırakıp Gandi taktiklerini benimsemelerini söylüyor. Bunu yaptıkları zaman yine kaybediyorlar ve Friedman da susuyor. Nihayetinde Gandi Batı medeniyetinin “iyi bir fikir” olduğunu söylemişti.
Yani 2013’te Filistin için hayırlı haber yok. Ya İran? Şey, İranlılar Batı’yı bizim İranlıları anladığımızdan daha iyi anlıyor. Hatırlayın birçoğu Birleşik Devletler’de eğitim görmüştü. Yaptıkları işlerde üste çıkmak için şaşırtıcı yolları var. George Bush (ve Kut’ül Amare* Lordu Blair’) Afganistan’ı işgal etti ve sürekli “Siyah Taliban” dedikleri Sünni düşmanlarından Şii İranlıları kurtardı. Sonra Bush-Blair Irak’ı işgal ettiler ve [İran] İslam Cumhuriyeti’nin en iğrenç düşmanı Saddam Hüseyin’i temizlediler. Yani İran, Afgan ve Irak savaşının her ikisinde de tek kurşun atmadan kazandı.
*Kut Savaşı: 7 Aralık 1915-29 Nisan 1916 arasında İngilizlerle Osmanlılar arasında Dicle Nehri kıyısında, Bağdat’ın 170 km güneyindeki Kut-ul Amare kasabasında yapılan muharebe. Savaş, Osmanlıların kasabayı ele geçirip 6 bin 500 İngiliz’i esir almasıyla sonuçlandı. [ÇN]
Eğer İsrail/Amerika –ki bunlar diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi İran’da da birbiri yerine kullanılabilir– nükleer tesislerine saldırırsa İran’ın da bir iki el sıkacağına hiç şüphe yok. Ancak İsrail’in İran’la topyekun savaşacak paçası yok. Kaybeder. İki Ortadoğu savaşı kaybetmiş ABD’nin bir üçüncüsüne hevesi yok. Yaptırımlar –ki İran’ın gerçek potansiyel düşmanları bunlardır– İsrail’in F-18’lerinden daha fazla ıstıraba neden oluyor. Amerika ne diye İran’ı tehdit ediyordu? Hindistan nükleer olurken tehdit etmedi. Pakistan adı verilen en istikrarsız ve en aşırı devlet nükleer silahlar geliştirirken, tesislerini bombalamaya dair ABD tehdidi yoktu. Doğrudur, bunu yakınlarda işitmiştik. Nükleer silahlar “yanlış ellere geçebilirdi”, tıpkı Suriye’de gazın “yanlış ellere geçebileceği” gibi. Ya da Gazze, orada da, Hamas 2006’da seçimleri kazandığında demokrasi “yanlış ellere geçmişti”.
Artık Obama İHA-Şaduman ikinci başkanlığına girdiğine göre, dört yıldan fazla süredir kötü adamlarla sivillerin karnını yaran o harika pilotsuz bombardıman uçakları hakkında daha çok şey duyacağız. Bir gün, bu makineler –ki yedi ya da sekizli sürüler halinde dolaşıyorlar– çok fazla sivili vuracaklar ya da daha da beteri batılıları ya da STK’ları öldürmeyi becerecekler. Sonra Obama özür dilemesine dileyecek de Newtown, Connecticut’ta harcadığı gibi gözyaşları olmayacak. Size bu sene için bir düşünce. Birleşik Devletler’deki silah lobisi bize “öldüren silahlar değil insanlar” diyor. Fakat bunu Pakistan’daki İHA saldırılarına ya da İsrail’in Gazze bombardımanına uygulayın manşetler değişiverir. Öldürenler silahlar/bombalar/roketlerdir çünkü Amerikalılar sivilleri öldürmeye niyet etmez ve İsrailliler de sivilleri öldürmeyi istemez. Bir kez daha bu sadece “yancı zarardır”. Yine de bu Hamas’ın roketleri için kullanabileceğiniz bir özür değildir.
Peki, 2013 için geriye ne kaldı? Elbette, Esed. Bazı muhalif güçleri kendi acımasızlığına çekerek geri kazanmaya çalışıyor. Zeki ancak tehlikeli bir taktik. Evet, Esed gidecek. Bu kadarını söylüyor. Ancak bunun kısa süre içinde olmasını ya da Kaddafi-tarzı olmasını beklemeyin. Eski terane devam ediyor. Mısır, Tunus değildi. Yemen, Mısır değildi. Libya, Yemen değildi. Suriye, Libya değil.
Irak? Bizler çoğunlukla ıstırabını yok sayarken örtülü iç savaşı sivil halkın kemiklerine öğütmeye devam edecek. Bugün Suriyeliden çok Iraklının öldüğü günler var. Ancak bunları gece bültenlerinden öğrenemezsiniz.
Ya Körfez? İlk Arap uyanışının başladığı Arabistan? Gerçekten de ilk Arap devrimi, İslam’ın zuhuru, buradan dünyaya açıldı. Körfez krallıklarının çok uzun yıllar daha güvenli kalacağını söyleyenler var. Onlara güvenmeyin. Suudi Arabistan’ı izleyin. 130 yıl önce İngiliz diplomat ne demişti hatırlayın: “Mekke’de dahi...”
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.