Kimse Yunus'u sansürleyemez
Yunus Emre'nin dizelerinin sansürlenmesinden girdik, restorasyonu süren İstanbul AKM ve yıkılması gündemde olan tarihi Emek Sineması'ndan çıktık. Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, bir yılı değerlendirdi...
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-27 10:50:05
YUNUS’A SANSÜR OLMAZ
Yunus Emre, Anadolu ’nun en özgün ses bayraklarından birisidir. Yüzyıllardan bu yana Yunus’a ait olduğuna inanılan dizeleri büyük bir sevgiyle ve coşkuyla okuyageliriz. Bu açıdan kimse Yunus Emre’ye ait olduğuna inandığımız sözleri kesemez, kısamaz, sansüre uğratamaz. Hangi amaçla olursa olsun, bu sözleri kesmeye, kısmaya kimsenin hakkı yok. Esasen Yunus Emre’nin bu tür davranışları ta yaşadığı çağda alaya alan bir dörtlüğü vardır: “Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme/ Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir” diye. (Talim Terbiye Kurulu, okul kitaplarında Yunus Emre’nin bir şiirini sansürlemişti.)
KANATLI DENİZ ATI 2013 BAŞINDA GELİYOR: Arkadaşlarımız müze envanterlerini, sergileri dikkatle takip ediyor. Benim görev dönemimde yurtdışından gelen eser sayısı 3700’ü aştı. Bu rakam benden önceki 15 yıl içinde toplam 2 bini bulmuyordu. Kararlı ve ısrarlı bir takip süreci götürüyoruz. En son 10 yıl kadar önce Uşak’tan kaçırılan Kanatlı Denizatı’nın bize aidiyeti Almanya ’da kabul edildi. Yılın ilk aylarında Karun Hazinesi’nin en önemli parçasını ülkemize getirmiş olacağız. Bir süre Ankara ’da sergileyeceğiz, ardından Uşak’ta güvenlikli ve yüksek nitelikli bir müze yapıyoruz, oraya taşıyacağız.
BÜTÇEDEN PAY ARTTIRILAMAYINCA: Bütçe dışında ek kaynaklarımız var. Bu hükümet ilk defa emlak vergisinden yüzde 10 kesinti yaparak eski eserlerin restorasyonu, kamulaştırılması ve bakımı için bir kaynak oluşturdu. Bunu da bütçeye kattığınız zaman yüzde 1’e doğru gidiyor. Bütçenin daha da arttırılması bizim de talebimiz. Genel bütçe içinden payı çok fazla arttıramadığımız için bir kanun çıkarttık ve emlak vergisinden bir fon yarattık. Emlak vergisinden aldığımız pay, genel bütçenin bize kültür varlıkları yatırımı için ayırdığı payın neredeyse iki katına ulaşıyor.
BİLSEM MERDİVENLERİNİ YIKATIR AKM’Yİ KAPATTIRMAZDIM: Bakanlığım dönemince ‘keşke bunu böyle yapmasaydım’ dediğim bir olay var: AKM’nin 2010 yılının başında kullanılabileceğini umut ettim. 2008’in sanat mevsiminin sonunda hemen kapattım ve içini boşalttım ki bir an önce yeni proje sahipleri girsin diye. Ama kendini bilmez birkaç kişi yargıya başvurdu. Yok yukarıya lokanta yapacaklar. Aşağıda gişelerin yerini değiştirecekler. Projeyi iptal ettirdi. Ne yazık ki AKM’yle daha uğraşıyoruz. Başımıza böyle bir iş geleceğini bilseydim merdivenleri yıkatır, perdeleri sildirirdim, AKM de devam ederdi. Kapanması yerine bence böyle devam ederdi. 80-90 milyonluk proje bilim kurulundan geçti ama idare mahkemesinden geçmedi. 3-4 yıldır AKM karanlıkta. Şimdi restorasyonla uğraşıyorum. Buna çok üzgünüm. Bu insanlara karşı AKM’nin kapalı kalması beni çok üzüyor. Yılın sonunda inşallah açılacak. Eski proje olsaydı çok ışıltılı olacaktı. Çok farklı bir şey düşünmüştük. İçerdeki konserlerin bazen dış yüzüne de yansıyacağı, Taksim’de ahalinin de seyredebileceği bir AKM düşünmüştük. Hem geleneği bozmayacak hem de modern teknolojiyi bütünüyle yansıtacak bir projeydi. Şimdi de çok ciddi bir proje yapıyoruz ama hem zamandan kazanacaktık hem de daha teknolojik düzeyde daha yüksek bir proje olacaktı.
SEVİNÇ GÖZYAŞLARI: İki olayı unutamam.. Bunlardan biri Zeugma Müzesi beni çok mutlu etti. Sevinçten gözyaşları dökmüştüm. İnşaat sırasında 15 kez gittim. Dünya çapında bir müze çıktı ortaya. Cumhurbaşkanımız Kültür-Sanat Büyük Ödülü verdi. İkincisi Van’da depreme rağmen tiyatrocu arkadaşlarımız hiç perdelerini kapatmadılar. Her gittiğimde çadırda bile olsa oyunlarını izleyebildim. Bunlar da benim sevinç gözyaşları döktüğüm olaylar. GÖKÇEK’E ULUS SİTEMİ: Tarihsel dokuyla bağdaşmayan kamunun veya özel sektörün yaptığı çok çirkin yapılar var. Bunların kaldırılması ve Ulus’un tarihi bir kent merkezi olarak ortaya çıkartılması lazım. Ulus’ta Heykel’in arkasındaki çirkin binalar beni çok rahatsız ediyor. İstasyondan baktığım zaman kalenin görünmesini engelleyen çirkinlik abidesi ucube yapılar. Sümerbank’ın arkasında ayaklarını yola çıkartmış işyeri var… Birinci Meclis’in karşısındaki yapı. Çok rahatsız edici. Birinci Meclis, İkinci Meclis, Ankara Palas, Ziraat Bankası… Buradan başlayan ve Dışkapı’ya giden akış üzerinde, bütün bu son dönemin çirkin yapıları kaldırdığınızda inanılmaz tarihi bir doku ortaya çıkar. Bu bir proje olarak var. Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin de taahhütleri var. Umuyorum ki bu dönem Büyükşehir, Ankara kamuoyuna verdiği taahhütleri yerine getirmek konusunda somut adımlar atar. Ulus kent merkezine girmelerini sabırsızlıkla bekliyorum.
EMEK SİNEMASI, AKM GİBİ OLMASIN: Emek Sineması bizimle ilgili değil. Sadece proje açısından bizim kurullarımızla ilgili. Emek Sineması bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmanın somut bir örneği. Emek Sineması ile ilgili konuşanlar bana Emek’in yerini tarif etsinler. Çok yerde sordum bunu. Kimse tarif edemedi. Hangi binanın altındadır, sağındadır, solundadır? Emek nasıl bir mimari yapıdır? Bunları bilmeden konuşan çok insan var. Oradaki proje oldukça makul bir proje. Ama ne yazık ki AKM’nin başına gelen Emek’in başına geliyor. ‘İstemezük’ zihniyeti kamuoyunu teslim almış vaziyette. Korkarım ki Emek de uzun süre bu pejmurde haliyle kalır. Halbuki proje oturup tartışılsa birçok yönden konuşulabilir bir proje. (Radikal)
SON VİDEO HABER
Haber Ara