İbrahim Yetiş / A.Samet Karataş - MİLLİ GAZETE
İsterseniz bir tanımla başlayalım. Yılbaşı, miladi takvime göre yeni bir yılın başlangıcı. Yılbaşı gecesinden sonra içinde bulunulan yıl, ilk bir kaç hafta boyunca yeni yıl olarak betimlenir. Bununla birlikte Yılbaşı ve yeni yıl kavramları, bazen yılbaşı gecesi anlamında da kullanılır. Hz İsa'nın doğun günü bahane edilen ve bu zaman dilimine özel olarak yapılan kutlamalara da Christmas denir.
Peki ne anlama geliyor, Christmas?
Hristiyan dünyasının dini bayramı olan Christmas kutlamaları için haftalar öncesinden hazırlıklara başlandı. Dahası bu hazırlıkların en tuhafı Avrupa’da, Amerika’da değil Müslüman bir ülkede, Türkiye’de yapılıyor. Bayram Hristiyanların olsa da Türkiye’nin her yerinde hummalı şekilde hazırlıklar var. Dükkanların camlarını “Merry Christmas” yazıları, Noel Baba figürleri süslerken, çam ağaçları, hediye paketleri için sıraya girilmiş durumda. Öyle ki, bu rezilliği bir adım daha ileri götüren mağazalar, vitrinlerine koydukları kadın ve erkek mankenlerin üzerine kırmızı iç çamaşırı giydirecek kadar çirkinleştiler.
İşte hal böyle olunca şeytanın en büyük icraatı olan, günahları insanlara güzel ve cazip bir şey olarak sunması daha da kaçınılmaz bir hal alıyor. İslâm’dan önceki inanç ve davranışlarda da bu böyle iken, günümüz dünyası için bu durum daha da işin içinden çıkılmaz bir hal aldı. Mesela, cahiliye devrinde insanlar oklar üzerine işaretler koyar, oktaki çıkan işarete göre para alırlardı. Buna kısaca kumar diyoruz. Kumar, kısaca gelecekte bir olayın olup olmayacağı üzerine para yatırmak, bahis oynamaktır. Kumar oynadığımızda bir risk alırız, kesin olmayan bir sonucu seçeriz ve buna bahis oynarız. Sözde yılbaşı eğlencelerinin önemli ayağı ise Milli Piyango oluşturmaktadır.
AKP eliyle zehirlenen nesiller
Henüz ahlaki erozyona uğramamış, yozlaşmamış bir dönemde; 1934 yılında Milli Piyango idaresinin en büyük ikramiyesi olan 200 bin lirayı kazanan Server Bey mutlulukla parayı alıp evin yolunu tutmuş, paraları gören eşi Revnak Hanım ise bütün paraları makasla kesmiş. Nedeni ise günahtan ve haramdan korktuğu için evine piyango parasını sokmak istememiş. Böyle şuurlu bir nesil yıllar geçtikçe Milli Piyango denilen modern hırsızlığa ve kumara şehvet derecesinde bağlanır oldu. Maalesef o yıllardan bu güne bu nesil hem de devlet eliyle şans, talih, niyet, kısmet oyunlarıyla zehirleniyor.
Haram para; AKP iktidarındaki Türkiye’de İslami değerlerimizle örtüşmeyen bir şekilde imanın, inancın, insanlığın önüne geçerek baş tacı yapıldı. Sürekli Milli iradeyi temsil ediyorum diyen AKP’nin Milli Piyango gibi bir kumarı destekliyor ve teşvik ediyor olması AKP gerçeğinin ta kendisidir. 2013 Türkiye’sine girerken toplum bilhassa son 10 yılda öyle bir hale getirildi ki ülkeye, insanlığa ne verdikleriyle değil ne aldıklarıyla, ne götürdükleriyle ilgilenen, kolay yoldan para kazanan, köşeyi dönen, uyduruk şöhret olmak, gündemde kalmak uğruna her yolu mubah sayan bir sınıf türedi. Ahlak ve maneviyattan uzaklaştırılan nesiller Milli Piyango gibi şans oyunlarından medet bekler hale geldi, oysa ki maddi zorluklardan çıkışın kumar da değil kendi bileklerimizde kendi emeklerimizde olduğu unutturuldu. Bilgi ve beceri ile değil tembellik ve kumar ile insanlar uyuşturuldu.
En acısı da kendisini muhazakar-demokrat olarak tanımlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan önderliğindeki AKP iktidarında şans ve talih oyunlarında inanılmaz bir artış olduğu da manidar bir gerçek olarak göze çarpıyor. Ve ne gariptir ki Milli Piyango İdaresi’nin kendine logo olarak seçtiği masum güvercinler de cahiliye geleneğini Türkiye semalarımızda fütursuzca Milli manevi değerlerimizi hiçe sayarak kanatlandırıyor. Milli Piyango ile sözde “Talih Kuşu” Cahiliye döneminden köklerini alan bu geleneği, bu batıl uygulamayı şans oyunları adı altında 1930’lardan bu yana Ebu Cehillerin batıl inançlarını milyonlarca kez gözümüze sokuyor.
Önce Ahlak ve Maneviyat
Sözün özü “Önce Ahlâk ve Maneviyat” ilkesiyle yola çıkıp, toplumu ifsad edecek güçlü bir hareketin oluşturulması esastır. Bu harekete de toplumun vazgeçilmezi olan gençlerle başlanması gereklidir. Eğer ülkemizdeki gençler, milli ve manevi değerleri yerinde bireyler olarak yetiştirilirse bugün sokaklarda gördüğümüz manzaralar karşımıza çıkmayacaktır. Toplum, bu tarz eğlencelerle vakit öldüreceğine insanlığın yararına bir şeyler yapmak için kendinde güç bulacaktır. Müslüman her gece neleri yapıyorsa, yılbaşı gecesi de onları yapmalıdır! Sanki özel bir gün olması bir yana mübarek geceymiş gibi mevlid okutmak, sohbetler düzenlemek de uygun değildir. Bu gecenin diğer gecelerden farkı yoktur. Bu geceye değer veriyormuş gibi hareket etmek İslam dininin ruhuna aykırıdır.
MİLLİ GAZETE