Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Irak Federe Kürt Bölgesi'nde iç siyasi dengeler ve gelecek

Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) tarafından hazırlanan raporda Irak Federe Kürdistan Bölgesi'nin iç dinamitleri masaya yatırıldı ve Talabani'nin siyaset sahnesinden çekilmesi durumunda siyasetin nasıl şekillenebileceğinin anlatıldığı rapor çok detaylı olarak hazırlanmış

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-24 13:24:49

Irak Federe Kürt Bölgesi'nde iç siyasi dengeler ve gelecek
TIMETURK / Haber Merkezi

İşte ORSAM'ın söz konusu raporu: (İfadeler raporda ORSAM'ın orijinal ifadeleridir)

- Stratejik anlaşma 2006 yılında KDP ile KYB arasında imzalandığı iddia edilen ve iki parti arasında stratejik işbirliğinin koşullarını belirlediği iddia edilen belgenin adıdır.

- Uzun bir süre KDP ile KYB arasındaki işbirliğinin yapıtaşı olarak görülen stratejik anlaşma 25 Temmuz 2009’den bu yana eleştirilmekte ve değiştirilmesi gündeme getirilmektedir

- KDP’ye göre stratejik anlaşma gözden geçirilmeli, KYB’nin payı azaltılmalı ve gerekirse
anlaşma yeniden yapılmalıdır.

- KYB’ye göre bu anlaşma iki parti arasındaki bir seçim ittifakı değil, uzun süreli bir anlaşmadır.

- Bölgedeki güç dengesi sadece basit bir biçimde oy sayıları ve parlamentodaki güç dağılımı
çerçevesinde ele alınmamalıdır

- KYB’nin parçalanması ve Goran’ın kurulması, KDP’nin güçlenmesi, İslamcı hareketlerin
iç çatışmaları 1990’lı yıllardan beri Kuzey Irak’ta oluşan ikili yapının yıkılması sürecini
başlatmıştır.

- Celal Talabani hayatta olduğu sürece bu anlaşma bozulmayacaktır. Fakat, yapılacak bir
seçim öncesinde Talabani ve Barzani arasındaki bir anlaşmanın sonucu olarak milletvekili
oranlarının ve görev dağılımlarının oranı değişebilir.

Irak’ta Kürt hareketinde her zaman çok başlılık bulunmuştur. 1975 yılında KYB’nin KDP’den ayrılmasından sonra ise Iraklı Kürtler arasındaki siyasi denge uzun süre iki kutuplu olagelmiştir. KDP muhafazakâr bir milliyetçi hareket olarak geleneksel toplumsal yapıda önemli bir dönüşüm öngörmeyen kesimlerin savunuculuğunu yaparken KYB laik, sosyal demokrat/liberal eğilimli çevreler için çekim merkezi haline gelmiştir. Bu ikili yapı zaman zaman partilerin çatışmaya sürüklenmesine dahi yol açmıştır.

Bugüne kadar, Irak’taki Kürt siyasi hareketleri içinde ikili yapıyı ortaya çıkartan ve güçlendiren temel olaylar şunlardır:
- 1975 KYB’nin KDP’den ayrılarak kurulması;
- 1992 bölgesel parlamento seçimleri,
- 1998 iç savaş dönemi;
- 2002 Anlaşması
- 2006 KDP-KYB Stratejik ittifakı.

Irak Kürtleri arasında bu ikili yapının temel sonuçları olarak şunlar sıralanabilir:

1. KDP ve KYB’nin bazı grupların başını çekmesi siyasal alanın çok fazla parçalanmasının
önüne geçmiştir: Bölgede çok sayıda parti olmasına rağmen insanlar uzun süre genel olarak KDP, KYB ve İslamcılar olmak üzere saflaşmışlardır. Diğer partiler marjinal duruma sürüklenmişlerdir.

2. İkili yapı, hem bir istikrar hem de istikrarsızlık faktörü olarak ortaya çıkmıştır. İkili yapının istikrara mı yoksa istikrarsızlığa mı yol açacağını Ortadoğu’daki bölgesel dinamikler ve Kuzey Irak’taki çatışma dinamiklerinin yoğunluğu belirlemiştir.

3. İkili yapı, sosyal, siyasal, ekonomik alanlarda kutuplaşma yaratmıştır. Her örnekte birebir örtüşmese de KDP’liler daha çok aşiretçi, sosyal konularda muhafazakar vs. olarak tanımlanırken KYB’liler liberal ve şehirli olarak görülmektedir. Siyasal olarak KDP aile reisinin etrafında örgütlenmiş akrabalar topluluğu iken (Molla Mustafa ya da Mesut Barzani etrafında örgütlenen Barzani ailesi ya da daha geniş bir aşiretler konfederasyonu gibi) KYB karizmatik liderin birleştiriciliğinde toplanan ayrı hiziplerdir.

4. İkili yapı uzun süre bölgede temel çatışma dinamiği olurken, 2003 sonrasında istikrarın yapıtaşı haline gelmiştir: 1990lı yıllarda KDP ile KYB arasındaki savaş bölgedeki ikili yapıyı iki yönde güçlendirmiştir. Bu yönlerden birincisi KDP-KYB savaşı onun dışında kalmak isteyenlere bu fırsatı vermemiştir. Bölgedeki hemen hemen tüm siyasal aktörler şu ya da bu tarafın yanında yer almak zorunda kalmışlardır. Bu aşiretlerin ve aşiretçiliğin hayatta kalmasına olanak tanımasına rağmen sonunda bir tarafı seçmesine neden olmuştur. İkinci yön ise iki aktörün de bir diğerini silemeyeceğini anlamasıdır. Ne KDP ne de KYB diğerinin bölgesinde hâkimiyet kuramamıştır. Çatışmalar en çok ikisinin de hak iddia Erbil’de yoğunlaşmış olsa da çatışmanın sonucunu etkileyen İran, Türkiye ve ABD olmuştur. 2003 sonrasında ise ikili yapı istikrarın temeli haline gelmiştir. İşgal sırasında yaşanabilecek sorunlara karşı ortak hareket etme kararı alan KDP ve KYB’nin işbirliği ikili yapıyı korurken diğer hareketlerin gelişmesine engel olmaya dayanmıştır.

1. Kuzey Irak’taki İkili Yapının Anahtarı Olarak Stratejik İttifak

Kuzey Irak’ta son dönemin en önemli siyasal tartışması “stratejik anlaşma” olarak bilinen olgu KDP-KYB anlaşmasının sona erip ermeyeceğidir. Stratejik anlaşma 2006 yılında KDP ile KYB arasında imzalandığı iddia edilen ve iki parti arasında stratejik işbirliğinin koşullarını belirlediği iddia edilen belgenin adıdır.

Anlaşmanın iki partinin, ayrı bakanlıklarını birleştirmesi, seçimlere ortak girmesi ve ortaklıklarını sadece Kuzey Irak’ta değil aynı zamanda Bağdat’ta da sürdürmeyi içerdiği ileri sürülmektedir. Bununla birlikte, şu ana kadar ortada yazılı bir belge olmadığı görülmektedir. Anlaşmanın imzalandığı ileri sürülen tarihte her iki partide üst düzey yöneticilik yapan kişiler dahi böyle bir anlaşma görmediklerini ileri sürmektedirler. İnternet sitelerine stratejik anlaşma olarak sunulan metnin ise gerçeklikle bir ilişkisi olmadığını söylemektedirler. Bu nedenle aslında “stratejik anlaş-ma” denilen şeyin yazılı bir metinden ziyade Mesut Barzani ile Celal Talabani arasında bir sözlü mutabakat olduğu düşünülebilir. Uzun bir süre KDP ile KYB arasındaki işbirliğinin yapıtaşı olarak görülen stratejik anlaşma 25 Temmuz 2009’den bu yana eleştirilmekte ve değiştirilmesi gündeme getirilmektedir. Anlaşmanın KDP perspektifinden eleştirisi şöyle özetlenebilir: KYB 2006 yılında parçalanmaya başladıktan sonra büyük güç kaybetmiştir. Gorran Hareketi, KYB’nin oylarının neredeyse yarısını bünyesine katmıştır. Bu nedenle KYB’nin ittifak için getirdiği oy sayısı iki parti arasında anlaşmanın ilk yapıldığı zamana göre büyük bir düşüş göstermiştir. Anlaşma yapıldığında her iki partinin de oyları birbirine yakındır. Bu nedenle hem meclisteki sandalyelerin hem de bakanlıkların ve diğer görevlerin paylaşımı iki parti arasında eşit paylaşım esasına dayanabilir. Fakat gelinen noktada, tarafların aldıkları oy arasında bir eşitlik kalmamıştır. Bu nedenle, stratejik anlaşma gözden geçirilmeli, KYB’nin payı azaltılmalı ve gerekirse anlaşma yeniden yapılmalıdır. Hatta, KDP’nin içinde daha ileri bir uç IKB’de yapılacak ilk yerel seçime KDP ile KYB’nin ayrı girmesini, böylece KYB’nin uğrayacağı büyük başarısızlık sonrası kendisinin daha da güçleneceğini hesaplamaktadır. Bu nedenle, KDP içinde bazı çevrelerin anlaşmanın yeni şartlarla yeniden yapılmasını ya da son bularak KDP’nin kendisine bir ayak bağı olan KYB’den kurtulmasını savunduğu görülmektedir. KYB’liler ise iki parti arasında anlaşma yapıldığı dönem ile günümüz arasındaki farkı kabul etmektedir. Onlara göre stratejik anlaşma gözden geçirilebilir. Fakat, bu anlaşma iki parti arasındaki bir seçim ittifakı değil, uzun süreli bir anlaşmadır. Dolayısıyla KYB’liler yaşadıkları zemin kaybının farkındadır. Fakat, KYB, iki parti arasındaki ittifakı farklı bir çerçeveden ele alarak kendisini savunmaktadır. KYB’lilerin çoğuna göre herhangi bir seçimde KYB, KDP’den daha az oy alsa dahi bunun önemsenmemesi gerekir. İki parti arasındaki ittifak bir seçim ittifakı değil uzun süreli bir işbirliğidir. KYB’liler iki parti arasındaki eşitliğe dayalı paylaşım esasını aldıkları oy ekseninde değil ittifakın bozulması halinde kaybedilecek oy bağlamında ele almaktadır. Bu çerçevede, KYBliler KDP’ye ittifakın bozulması halinde büyük bir güç boşluğunun ortaya çıkacağını ve KDP’nin de iktidarını koruyamayacağını söylemektedir. KYB’nin KDP’ye karşı en temel kozu ise Goran ile KYB’nin oy toplamının KDP’den büyük olacağıdır. Bu nedenle KYB, Goran’ın varlığını KDP’ye karşı bir çeşit siyasi pazarlık kozu olarak kullanılabilir

Her iki parti içinde stratejik anlaşmanın geleceği tartışılmaya devam etse de şu anda stratejik anlaşmanın ve Kuzey Irak’taki siyasi dengelerin kaderini elinde tutan kişi Celal Talabani olduğu ileri sürülebilir. Bunun nedenleri şöyle sıralanabilir: KDP çok daha istikrarlı bir parti haline gelmiştir. Parti içinde gelecekte bir liderlik mücadelesi yaşanabilir. Fakat bugün böyle bir sorun en azından görünürde yoktur. KYB ise sonu belli olmayan bir partidir. Talabani lider vasfıyla bir toparlayıcıdır. Fakat sağlık durumu iyi değildir. Partinin başına Talabani’den sonra kimin geleceği tam bir muammadır. Parti içinde Barham Salih, Kosrat Resul, Hero Talabani ve Molla Bahtiyar kendi güç çevrelerini oluşturmaya çalışmak tadır. Büyük bir olasılıkla hiçbir aday tek başına partiyi kontrol edemeyecektir. Bu nedenle, Talabani sonrası KYB’nin durumu stratejik anlaşmanın kaderini belirleyecektir. Talabani ve Barzani geçmişi çatışmalarla dolu siyasetçiler olmasına rağmen iki tarafından “stratejik anlaşma”yı bozması mümkün görünmemektedir. Ancak eğer sözkonusu anlaşma yazılı bir metin değilse, o zaman stratejik anlaşma ancak iki liderin kendi aralarında karar alıp sandalye ya da görev dağılımlarını yeniden yapmalarıyla kısmen değişebilir. Özetle, Celal Talabani hayatta olduğu sürece bu anlaşma bozulmayacaktır. Fakat, yapılacak bir seçim öncesinde Talabani ve Barzani arasındaki bir anlaşmanın sonucu olarak milletvekili oranlarının ve görev dağılımlarının oranı değişebilir. Buna karşın, bölgedeki güç dengesi sadece basit bir biçimde oy sayıları ve parlamentodaki güç dağılımı çerçevesinde ele alınmamalıdır. İki parti arasındaki ilişkiyi etkileyen diğer faktörler de vardır. Bu faktörlerin en önemlilerinden birisi KDP ve KYB’nin nitelik itibarıyla dönüşüm geçiren partiler olmasıdır. KDP ve KYB uzun yıllar boyunca silahlı mücadele dahil olmak üzere her türlü siyasi mücadelenin içinde olan muhalif partiler olmuştur. Oysa 1990’lardan itibaren iki parti de iktidar olmaya alışmış ve birer iktidar partisine dönüşmüşlerdir. Geçmişte kendilerine yardım edenlere karşı sorumlulukları olan partiler haline gelmişlerdir. Bugün KDP de KYB de iktidar partisidir. Taraflardan her hangi birisi iktidarı kaybederse siyasal denklemde çok güçsüz kalabilecektir. Dahası, bu iki parti iktidarı yitirirse haklarında çok ağır suçlamalarla yargılanabilirler. Özetle, Kuzey Irak’ta istikrarlı gibi görünmesine rağmen altyapıda ciddi sorunlar vardır. KDP de KYB de kaybeden ya da hükümetten dışlanan parti olmak istememektedir. Bu noktada temel sorun KDP’nin her geçen gün daha fazla tek başına iktidar olabileceğini düşünmesi, buna karşılık zayıfladığını farkında olan KYB’nin iktidarda kalabilmek için her türlü alternatife hazır olmasıdır. Bugün ilk bakışta Kuzey Irak’taki siyasi dengeler tek tek parti bazında ele alındığında ibrenin KDP’den yana ağır bastığı görülmektedir. Fakat güç dengesi daha geniş bir perspektiften değerlendirildiğinde bölgede yeni bir siyasal istikrarsızlık yaşanması ihtimali güçlüdür. KDP, halihazırda başbakanlık, IKB Başkanlığı, güvenlik teşkilatları ve petrol bakanlığını elinde tutarak sistemin köşe taşlarını kontrol etmektedir.

KDP’nin avantajları sıralandığında karşımıza şu olgular çıkmaktadır:

IKB Başkanı Mesut Barzani, Kürtlerin önemli bir kısmı için liderlik sembolü haline gelmiştir. Fakat Barzani’nin rolü coğrafi olarak sınırlamalara tabidir. Iraklı Kürtler arasında Süleymaniye, Kerkük ve Germiyan coğrafyasında Barzani’yi lider olarak kabul edenlerin oranı göreli olarak düşüktür. Buna karşılık, Musul, Duhok ve Erbil’de bu oranlar yükselmektedir. Mesut Barzani’nin tüm Kürtlerin önderi haline gelmesinin en önemli bağımsız devleti ilan etmesi ve bunun ilk ve kurucu başkanı olmasıdır. Kuzey Irak’ta başbakanlık son derece önemli bir makamdır. Kaynakların kontrolü ve yeniden dağıtımında kilit rol oynadığı için başbakan kendisine yakın bir taban oluşturabilmektedir. Necirvan Barzani muhtemelen şu anda Kuzey Irak’ta başbakan olmaya uygun en iyi isimdir. Bir yandan, Mesut Barzani’ye yöneltilen eleştirilerin çoğu ona yöneltilmemektedir. Kuzey Irak’ta halkın en korktuğu şey istihbarat örgütleridir. Her iki partinin de kendisine ait istihbaratı olsa da kuzey Irak’ta istihbarat denilince akla gelen şey Parastin’dir. dolayısıyla KDP’nin istihbarat örgütünün de bölgedeki siyasal denklemde dikkate alınması gerekmektedir

Son olarak, bugün önemli bir petrol rezervine sahip olduğu düşünülen Kuzey Irak’ta bunu bilen az sayıda kişinin tamamı KDP’lidir. Petrol şirketleri ile görüşmeleri hükümet ve başkanlık adına petrol bakanı Aşti Havrami yapmaktadır. Havrami, doğrudan başbakan ve IKB’nin bilgi vermekte, diğer siyasetçiler ya da kurumlarla bilgilerini paylaşmamaktadır. Kuzey Irak’ta sıklıkla şikayete konu olan bu durum aslında KDP için büyük bir avantajdır.Özetle, sistemin köşe taşlarını elinde tutan KDP’nin son iki seçimde aldığı oy oranı, olası bir seçime tek başına bile girse birinci çıkacağını göstermektedir. Fakat, bölgede birinci çıkmaktan ziyade hükümeti kurmak ve sistemi kontrol etmek önemlidir. Halihazırda KDP’li yetkililer ekonomik ve siyasal eğilimlere dayanarak olası bir seçimde diğer partileri süpüreceğini düşünmektedir. Fakat seçime tek başına girerlerse seçimi kaybetmeleri kaçınılmazdır.

2. Yakın Gelecekte Bölgede Yaşanabilecek Siyasal Gelişmeler

Kuzey Irak’taki bugünkü iki kutuplu siyasi dengeler tarih boyunca hep savaş ya da çatışma ile kurulmuş ve yine bu faktörlerle değişmiştir. Halihazırda Kuzey Irak’taki sistem iki kutuplu olmaktan çıkmaktadır. Önceki tecrübelerin tamamı şunu göstermektedir. Kuzey Irak’ta iç siyasal sistemden ne zaman bir değişiklik olsa buna bir siyasal değişim ya öncülük etmiş ya da onun sonucunda değişmiştir. Bu nedenle, KDP’nin KYB’ye dayanarak kazandığı seçimler sonrası zaafları nedeniyle bu partiyle yollarını ayrılması yeni bir çatışmayı doğurur. Kuzey Irak’ta siyasal dengeler iki kutuplu bir sistemin dağılmasına ve yerine yeni sistemin oturmasına benzemektedir. İki kutuplu sistemde taraflardan birinin zayıflamasına çökmesine/parçalanmasına ya da diğerinin aşırı güçlenmesine bağlı olarak yeni bir sistem ortaya çıkmaya başlar. Bu durumda eski sistemin iki büyük ortağından birisi bu değişime öncülük etmek isteyecektir. Nitekim, bunun işaretleri de görünmeye başlamıştır. Fakat dengeleyici aktörler bir ara rol oynayacaktır.

KDP yükseldikçe diğer partilerin pekçoğu zayıflamıştır. Bu partilerin her biri KDP Yönetimi’nden memnun değildir. Muhalefetin KDP’yi dengeleme arayışında olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, KDP’nin tek başına sistemi ele geçirmesindense diğer aktörlerin kendi aralarında işbirliği yaparak KDP’nin etkinliğini sınırlamak isteyecektir. Bu noktada KYB çok farklı bir tutum izlemektedir. KYB onu iktidarda tutacak her oluşumu destekleyecektir. Bu oluşum KDP ile ortaklık da olabilir, diğer partiler de olabilir. Özetle, KYB’nin parçalanması ve Goran’ın kurulması, KDP’nin güçlenmesi, İslamcı hareketlerin iç çatışmaları 1990’lı yıllardan beri Kuzey Irak’ta oluşan ikili yapının yıkılması sürecini başlatmıştır. Bu süreçte, KDP sistemin en büyük gücü olarak tek kutuplu bir yapı oluşturmak istemektedir. Bu nedenle diğerlerinin yeni düzene ayak uydurması için onlara baskı yapmaktadır. KDP’nin yeni sistemde diğer partilerden beklentisi eşit ortaklıklar kurmak değil, hiyerarşik temelde diğer partilerle koalisyonlar oluşturmaktır. Yani KDP, KYB ile eşitlik temelinde oluşturulan stratejik bir ortaklıktansa KYB, Goran, Kürdistan İslami Birliği ve diğer partilerin küçük ortaklar olduğu bir koalisyon hükümetini tercih etmektedir. Böylece diğerleri ile arasında hiyerarşik bir ilişki kurabilecek ve sistemin önemli noktalarını kontrol edebilecektir. Fakat Neçirvan Barzani’nin 7. Hükümeti kurarken muhalefeti ikna edememesinin de gösterdiği gibi muhalefet KDP’nin peşine takılmaktansa onu dengelemeyi tercih etmektedir. Bu bağlamda ne Gorran ne de önemli iki İslamcı parti hükümete katılmamıştır. Bu durum KYB’nin elini güçlendirmiştir. Muhalefet partilerinin hükümete katılmaması KDP’yi KYB’ye yine mahkum bırakmıştır. Bu durum KYB’ye şunu göstermiştir: KYB örgütsel olarak zayıflamıştır fakat Kuzey Irak’taki iç siyasi dengeler gereği KDP iktidarını sürdürebilmek için KYB’ye muhtaçtır. KYB’nin bu gerçekliğin farkına varması, KYB içinde Talabani sonrası döneme ilişkin üç farklı hareket tarzı ortaya çıkarmaktadır. Birinci hareket tarzı KYB’nin Talabani sonrasında dönemde iktidarın bir parçası olmaya devam edebilmek için KDP’yle sıkı ilişkilerini sürdürmesidir. Bu olasılık, Talabani sonrası KDP’de bir kısım KYB üyesinin partisinden ayrılarak KDP’ye katılması durumunu yaratabilir. İkinci hareket tarzı ise KYB içindeki tüm sorunlara rağmen Talabani sonrası dönemde KYB’nin yeni bir lider çerçevesinde toplanmasının uzantısı olarak gerçekleşebilecektir. Son dönemdeki gelişmelerin de gösterdiği gibi, KYB’nin içinde dört ana figürden birisinin KYB’ye bir arada tutması halinde KYB bölgesel güç denkleminin bir parçası olmaya devam edebilecek ve koalisyonlarda güçlü bir aktör olabilecektir. Talabani sonrası dönemde ortaya çıkacak üçüncü hareket tarzı ise KYB’nin Goran ile yeniden birleşmesidir. Halihazırda her iki partide de birbirine yakınlık duyan ve KDP’den ziyade birbirleriyle ittifak kurmanın daha doğru olduğunu düşünenlerin sayısı hiç de az değildir. Bu olasılığın gerçekleşmesi halinde yeni ittifakın bölgenin birinci partisi olma şansı küçümsenmemelidir.Yukarıdaki senaryoların hangisinin gerçekleşebileceğini şu anda kestirmek güçtür. Fakat, KYB’nin gelecekteki hareket tarzını belirleyecek en önemli gelişmenin Kuzey Irak’ta yapılacak yerel seçim olacağı söylenebilir.Bu seçimin yapılma biçimi, sonuçları ve sonrasında KDP-KYB ilişkilerinin yeniden ele alınması KYB’nin gelecekteki hareketini belirleyecektir. Ancak mevcut veriler dikkate alındığında Celal Talabani’nin KYB’nin liderliğini sürdürdüğü sürece KYB’nin KDP ile olan bağlarını koparmak istemeyeceği söylenebilir. Talabani’nin sonrası dönemde büyük bir olasılıkla yukarıda sayılan üç olasılığın da yaşanacağı söylenebilir. Yani, bir grup KDP’ye katılacak, bir grup KYB’de yeni bir liderlik oluşturmaya çalışacak, bir grup ise Goran ile birleşecektir. Bu grupların büyüklüğü Kuzey Irak’ta yeni sistemin oluşmasında belirleyici olacaktır. Eğer Goran’a katılım çok büyük ölçekli olmaz ya da KDP’ye katılım büyük ölçekli olursa, KDP’nin istediği tek güç olma hayali gerçekleşebilir. Fakat diğer durumlarda KDP yavaş ya da hızlı bir biçimde bugünkü gücünü yitirmeye başlayacaktır.(Orsam)
SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara