Menemen’in Yalan Tarihi ve Şeyh Esad Erbili
1930 yılında Menemen'de gerçekte neler yaşandı? Cellat Kara Ali gazetecilerin kendisiyle yaptığı bir röportajda son 12 yıl içinde 5216 kişiyi astığını söylemiştir. 'Üç bin küsuru Konya'da, kalanı da İzmir'in istirdadından bugüne.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-23 11:49:22
1930 yılı 23 Aralık sabahı... Bundan tam 80 yıl öncesi yani... Mehdî Mehmet ve etrafına topladığı üç-beş kişi Menemen’in merkez camilerinden birinin önüne gelip kapısında dikilmeye başlarlar.
Mehdî Mehmet şunları söyler: "Artık Mehdiliğimi ilan edebilirim. Günü geldi."
Mehdî Mehmet ve adamları namaz biter bitmez camiden üzerinde Tevhid kelimesi yazılı sancağı alırlar. Cami cemaatine Mehdî Mehmet'in de, yanındaki adamlarının da tavırları bir garip gelmektedir. Cemaat onlara tuhaf bakmaktadır. Namazdan çıkanlar tedirginlik içinde onlara takılmadan doğruca caminin karşısındaki kahvehaneye girerler. Mehdî Mehmet ve adamlarını merakla seyretmeye başlarlar.
Mehdî Mehmet sancağı kaldırarak avaz avaz bağırmaya başlar: "Sancağımız etrafında toplanın. Müslümanım diyenler gelsin. Durmayın. Küfrü tepeleyeceğiz. Yerinden emir aldık. Kuvvetler hazır."
Artık bir kargaşa başlamıştır. Ancak dikkat çeken bir husus, hadise çıkalı saatler geçtiği halde emniyet güçlerinden ciddî müdahale yoktur. Sanki hadiselerin daha da genişlemesi için bir bekleyişe girilmiştir. Nihayet yakındaki kışladan olanları gören nöbetçi yedek asteğmen Kubilay yanına bir manga asker alarak hadise yerine koşar. Mangasına emri verir: "Süngü tak."
Kubilay, askerlerini Mehdî Mehmet ve adamlarının üzerine salar. Kendisi bizzat, bağırıp çağırmakta olan Mehdî Mehmet'in üzerine gider ve onu tokatlar. Bu sırada Kubilay bir kurşunla ayağından yaralanır ve yere yıkılır. Askerler paniğe kapılıp kaçışırlar. Halk ise olanların sadece seyircisidir.
Bu kargaşada Mehdî Mehmet yaralı olarak yerde yatmakta olan Kubilay'a yaklaşır. Yine bağırmaya devam etmektedir:
"Artık vakit oldu. Mehdî geldi."
Mehdî Mehmet, Kubilay'ın başını vücudundan ayırır. Hadiseler büyür. Mehdî Mehmet ile adamlarından Şamdan Mehmet ve Sütçü Mehmet hadise sırasında ölürler. Zeki Mehmet, yaralı olarak ele geçer. Giritli Hasan ve Nalıncı Hasan kaçmayı başarırlar. Halk ise korkmuş, bir anda ortadan kaybolmuştur.
Sonra da Türkiye'nin pek çok yerinden hadiseyle alâkası olmayan pek çok kimse Menemen'e getirilip mahkeme edilmiştir. Onların başında İstanbul Erenköy'de oturmakta olan Nakşîbendî Şeyhi Es'ad Erbilî bulunmaktadır. Mahkemeler sonunda 28 kişi asılmıştır. Asılanlar arasında Menemen'i haritada gösteremeyecek kadar hadisenin dışında olanlar dahi vardır. Şeyh Es'ad Erbilî'nin oğlu Ali Efendi de asılanlar arasındadır.
Ek bilgi: "Bu infazlar dolayısıyla ünü yeniden canlanan Cellat Kara Ali gazetecilerin kendisiyle yaptığı bir röportajda son 12 yıl içinde 5216 kişiyi astığını söylemiştir. 'Üç bin küsuru Konya'da, kalanı da İzmir'in istirdadından bugüne...' Son Posta 3 Mart 1931 (Prof. Dr. Mete Tunçay - Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yönetimi)
Hadisenin bir numaralı sanığı olarak gösterilen Esad Efendi'nin de sağlık memuru vasıtasıyla hapishanede zehirlendiği pek çok araştırmacı tarafından rivayet edilmektedir.
Değişik kaynaklar Menemen Hadisesini üç aşağı beş yukarı bu şekilde anlatmaktadır. 80 senedir hakkında çok şey söylenen Menemen Hadisesi bundan ibarettir. Hadisenin zahirî kısmı bu şekildedir amma görünmeyen, gözden kaçırılan pek çok yönü vardır. Şimdi o yönleri ele almaya çalışalım:
MENEMEN HADİSESİNE DEĞİŞİK AÇILARDAN BAKIŞ
31 Mart Vakası ve Menemen Hadisesi resmî tarihin en çok çarpıttığı hadiselerin başında gelmektedir. Belli kesimler bu hadiseleri çarpıtmışlar ve faturayı Müslümanlara çıkarıvermişlerdir. Ne yazık ki, bu hadiseler çarpıtılmış haliyle tarih derslerinde de okutulmuştur. İslâmî çizgideki Necip Fazıl Kısakürek ve Mustafa Müftüoğlu'dan sol çizgideki Prof. Dr. Mete Tunçay'a kadar pek çok araştırmacı yazar Menemen Hadisesinin bazı çevrelerin mizanseni olduğunda fikir birliği içindedirler.
O zamanın gazetelerinden Vakit gazetesi (24 Aralık 1930) de hadiseyi şu şekilde vermiştir:
"Şeriat İsterim. Manisa'nın bir köyünden dördü Mehmet, ikisi Hasan adını taşıyan altı kişi, aralarındaki Derviş Mehmet'in 'Mehdî' olduğu iddiasıyla 23 Aralık 1930 günü Menemen'e gelmiş ve Şeriat ilan etmeye kalkmıştır. Bunlar kendilerine engel olmak isteyen Yd. Sb. Teğmen Kubilay ile Hasan ve Mehmet adındaki iki mahalle bekçisini öldürmüşlerdir." (Prof. Dr. Mete Tunçay - Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yönetimi)
Şimdi hadiseleri çıkaranlara ve oluş şeklindeki bazı inceliklere bir göz atalım. Bu ayrı bir komedidir.
Hadise nerede çıkarılacak, bu iş için kimler kiralanacak, nasıl cereyan edecek, hepsi inceden inceye hesaplanmıştır.Menemen Hadisesinin tertipleyicileri hakkında Cevat Rifat Atilhan şu bilgiyi vermektedir: "Menemen Hadisesinin tertipleyicisi Yahûdi Jozef Trentef yoldaştır." (Cevat Rifat Atilhan - 31 Mart Faciası)
Şunlar da diğer aktör ve piyonların kısa vasıflarıdır:
Mehdî Mehmet: Görünürde Menemen Hadisesinin elebaşıdır. Aslen Giritlidir. Esrarkeştir. Dış görünüşü ile tipik bir ham softa kaba yobazdır.
Sütçü Mehmet: Basit bir mahalle sütçüsüdür.
Şamdan Mehmet: Bağ budayıcısıdır.
Zeki Mehmet: Bağ budayıcısıdır. Menfaati için her şeyi yapabilecek bir tiptir.
Nalıncı Hasan: Giritli ve hadiseye hiçbir şey bilmeden karışmıştır.
Giritli Hasan: Dinî hassasiyeti olmayan biridir.
Çoban Ramazan: 18-19 yaşlarında bir keçi çobanı. Cahil, dengesiz ve çocuk denecek yaşta küçüktür.
İcmali olarak bu aktörlerin hiçbirinin dinî yönünün olmadığı ve hadiseyi gerçekleştirmek için kiralanmış kişiler olduğuna dair araştırıcılar aynı şeyi söylemektedirler.
Menemen Örfi İdare Kumandanı Fahrettin Paşa'nın şu ifadesi çok düşündürücüdür: "Bunların hepsi, kömürcü, fırıncı, ayakkabıcı, kahveci çırağı... Bunlar mı inkılabı yıkacak, devirecek?.." (Prof. Dr. Mete Tunçay - Türkiye Cumhuriyetinde Tek Parti Yönetimi)
ALİMLERİN ZARARSIZ(!) HALE GETİRİLMESİ GEREKMİŞ
Menemen Hadisesi üzerinde pek çok kitap yazılmış, araştırma yapılmıştır. Necip Fazıl Kısakürek'in 'Son Devrin Din Mazlumları' ve Mustafa Müftüoğlu'nun 'Menemen Vakası' o eserlerin en başta gelenlerindendir. Bu eserlerin icmalî değerlendirilmesi şu şekilde özetlenebilir:
EGE BÖLGESİ'NE GÖZDAĞI
Menemen Hadisesiyle Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) Ege Bölgesi'nde seçimde büyük başarı gösteren Serbest Cumhuriyet Fırkası'na (SCF) ders vermek istemiştir. Nitekim o yıllarda yapılan seçimde SCF İzmir, Manisa gibi iller başta olmak üzere Ege Bölgesi'nde büyük başarı kazanmıştır. Bu ise CHF'nı rahatsız ediyordu. Bunun için bir bahaneyle bölge halkına gözdağı verilmeliydi.
ALİM VE ŞEYHLERE GÖZDAĞI
CHF'nin ileri gelenleri o yıllarda dinî yönden yüksek mertebesi olan, halkın rağbet ettiği pek çok kişi, İstiklâl Mahkemeleri marifetiyle idama mahkûm edilmişlerdir. Nitekim Âtıf Hoca başta olmak üzere pek çok güzide şahsiyet asılmıştır. Yahut da suikasta kurban gitmiştir.
1930'lu yıllarda da ilim ve maneviyat yönünden yüksek seviyeli, Müslümanların sevip bağlandığı büyük zatlar vardı. O zamanın Nakşîbendî şeyhlerinden Es'ad Erbilî de o isimlerin önde gelenlerindendi. O günün rakamlarıyla onbinlerce bağlısı bulunmaktaydı. Onun için bu din büyüklerinin bir şekilde zararsız(!) hale getirilmesi gerekiyordu. Menemen Hadisesinin tertiplenmesinde bir ciddî sebep de bu idi.
O ZAMANIN BASINI BUGÜNKÜLERİN DEDESİ
Mizansende yer almasına rağmen Mehdî Mehmet'in Şeyh Esad Efendi ile mânevî veya maddî hiçbir alâka ve münasebeti yoktur. Her ikisi de farklı dünyaların insanlarıdırlar. Mehdî Mehmet bir esrarkeş, Esad Efendi bir İslâm âlimi ve tasavvuf büyüğüdür.
Malum Türkiyemiz son senelerde 28 Şubat postmodern darbesini yaşadı. Ergenekon macerasını da yaşamaya devam etmektedir. Bu devrelerin oluşması ve gerçekleşmesinde basının ve medyanın bir kesiminin nasıl rol oynadığı ortadadır. Malum basının Menemen Hadisesine doğru 1930 yılında da benzer vazifeler yerine getirdiğini görmekteyiz. Bugünkü sözüm ona basının prototiplerinden olan o zamanki Vakit gazetesi bu işin baş silahşörlerindendi ve bugünkü malum basının ağzıyla yazılar yayınlıyordu. Menemen Hadisesinden aylar önce Vakit gazetesi makaleler yayınlamıştır. Aylar önce seçtikleri asıl hedef olan Es'ad Erbili hakkında birtakım iftiralarda bulunmuştur. Böylece müstakbel Menemen Hadisesine zemin hazırlanmaktadır.
Ancak polis raporuyla bu haberin yanlışlıkları ortaya konmuştur. Fakat basın öyle bir basın ki; yargısız infaz yapmak için dediğinde ısrarlıdır. Dinî çevrelere karşı bir önyargısı vardır. Keçisi çalınan müftü için saptırma yaparak 'Müftü keçi çaldı' diyebilecek pervasızlık ve iptidâî düşmanlık içindedir. 1960'lı yıllarda Cumhuriyet gazetesi böyle bir gazetecilik fazileti ortaya koymuştur.
ŞEYH ES'AD ERBİLİ KİMDİR?
Es'ad Erbilî (k.s.) (1847 Musul Erbil - 1931 Menemen) âlim, mutasavvıf ve eren şairlerdendir. Hem anne, hem de baba tarafından seyyidlerden olduğu bildirilmektedir.Mevlânâ Hâlidî Bağdadî'nin halifelerinden olan Tâhâ-el Harirî'den (k.s.) Nakşîbendî tarikatının, Abdülkadir Refkanî'den (k.s.) de Kadirî tarikatının icazetini aldı. Cumhuriyet'ten sonra tekkelerin kapatılmasıyla irşad çalışmalarını durdurdu.
Son devrin büyük mürşidlerinden Mahmûd Sami Ramazanoğlu Kelâmî Dergâhında yetişmiştir. Menemen Hadisesinde suçlu görüldü ve hapishanedeyken vefat etti. Hastanede iken zehirli iğne ile şehid edildiği ileri sürülmüştür. Sonradan suçsuzluğu anlaşılmıştır. Ancak olan olmuştur.
-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Kubilay Olayı'nın kararlarına ilişkin Başbakanlık yazısı ile diğer belgeler şöyle:
(31 Ocak 1931)
T.C.
Başvekâlet
Muamelât Müdürlüğü 31.1.931
Sayı: 6/341
T. B. M. M. Yüksek Reisliğine
Menemen hadisesini ika ve teşkilâtı esasiye kanununu cebren tağyire teşebbüs edenler hakkında Menemen Divanı Harbi Örfisince verilen karara dair M. M. Vekâletinden yazılan 31.1.931 tarih ve 2061 numaralı tezkerenin sureti merbutatı ile birlikte leffen takdim kılınmıştır. İdam mahkûmları hakkında teşkilâtı esasiye kanununa tevfikan Meclisi Alice ittihaz buyrulacak kararın iş’arına müsaade buyrulmasını rica ederim efendim.
Başvekil
İsmet
Yüksek Başvekâlete
1. Menemen hadisei isyaniyesini tertip ve ihzar ve teşvik ederek ve bu suçu işlemeğe azmettirerek Türkiye Cumhuriyeti teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs etmekten maznun olan eşhastan isimleri merbut listede yazılı (37) şahsın aledderecat müsellehan harekete geçerek ve mehdilik ilân ederek Menemen hadisesini doğrudan doğruya beraber işlemek ve azmettirmek suretlerile teşkilâtı esasiye kanununu tağyire cebren teşebbüs eyledikleri sabit olduğundan hareketlerine tevafuk eden Türk ceza kanununun 64 üncü maddesinin birinci ve ikinci fikraları delâletile 146 ıncı maddesine tevfikan idamlarına ve ancak içlerinden altısının yaşları dolayısile mezkûr kanunun 55 ve 56 ncı maddeleri mucibince haklarındaki idam cezalarının 15 ve 24 sene ağır hapis cezasına tahviline.
2. Ve 41 şahsın muttali oldukları isyan hareketini suiniyetle Hükümete ihbar etmemek ve dini alet ittihaz ile halkı devletin emniyetini ihlâl edebilecek harekete teşvik eylemek ve tekkelerin seddine dair olan kanunun mer’iyetinden sonra ayini tarikat icra ve nakşi tarikatine ait hizmetleri ifa etmek suçlarını işlemiş olmalarından dolayı Türk ceza kanununun 151 inci maddesinin birinci fıkrası ve 163 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 677 numaralı kanun hükümlerine tevfikan derecatı muhtelifede hapis ve ağır hapis cezalarile mücazatlarına.
3. Ve 27 şahsın beraetlerine dair Menemen Divanı Harbi Örfisinden sadır olan hükümleri havi 25.1.931 tarih ve 4 numaralı karar ve teferruatı leffen arz ve takdim kılınmıştır.
İdam hükümlerinden maadasının tasdiki idarei örfiye âmirinin dairei salâhiyetine dahil olup idam hükümlerinin dahi teşkilâtı esasiye kanununun 26 ncı maddesi mucibince Meclisi Alice tasdiki esbabının istikmal buyurulması maruzdur efendim.
M. M. Vekili
Zekâi
M.M.: Milli Müdafaa Vekaleti
İdamlarına ve Yaşları Dolayısile Haklarındaki İdam Cezasının Ağır Hapse Tahviline Karar Verilenler
Manisadan Kahveci çırağı Mustafa (İdam)
Manlsadan Terzi Talât (İdam)
Manisadan Topçu Hüseyin (İdam)
Manisadan Tatlıcı Mustafa Hüseyin (İdam)
Manisadan Eskici Hüseyin Ali (İdam)
Manisadan Keçeli Köyünden Himmetoğlu Süleyman (İdam)
Manisadan Paşa Köyünden Kâhya Ahmetoğlu İsmail (İdam)
Manisadan Mutaf Süleyman (İdam)
Manisadan Manifaturacı Osman (İdam)
Manisadan Hafız Cemal (İdam)
Manisadan Tabur imamı İlyas Hoca (İdam)
Manlsadan Ali Paşa zade Ragıp Bey (İdam)
Manisadan Şeyh Hafız Ahmet (İdam)
Manisadan Giritli İbrahimoğlu İsmail (İdam)
Menemenden Bozalandan Koca Mustafa (İdam)
Menemenden Bozalandan Hacı İsmail (İdam)
Menemenden Bozalandan Hacı İsmailoğlu Hüseyin (İdam)
Menemenden Bozalandan Göriceli Abdülkerim (İdam)
Menemenden Cum’ai Balâlı Ramiz (İdam)
Menemenden Çıtaklı Molla Süleyman (İdam)
Menemenden Hayimoğlu Jozef (İdam)
Menemenden Şımbıllı Ali Osmanoğlu Memet (İdam)
Menemenden Arnavut Yusufoğlu Kâmil (İdam)
Menemenden Kerimoğlu İbrahim (İdam)
Menemenden Selimoğlu Boşnak Abbas (İdam)
Ala Şehirden Şeyh Ahmet Muhtar (İdam)
Esat’ın oğlu Memet Ali (İdam)
Manisa Hastanesi imamlığından mütekait Laz İbrahim Hoca (İdam)
Manisadan Emrullahoğlu Memet (İdam)
Manisadan Nalıncı Hasan idama bedel (24) sene hapis (20) yaşında
Manisadan Çoban Ramazan idama bedel (24) sene hapis (20) yaşında
Manisadan Giritli Küçük Hasan idama bedel (24) sene hapis (17) yaşında
Menemenden Harputlu Ömeroğlu Memet idama bedel (24) sene hapis (65) i mütecaviz
İzmirden Laz Memet Ali Hoca idama bedel (24) sene hapis (65) i mütecaviz
Erbilli Şeyh Es’at idama bedel (24) sene hapis (65)i mütecaviz
Derecatı Muhtelifede Hapis ve Ağır Hapis Cezalarına Mahkûm Edilenler
Horus köyünden Selâhattin oğlu Naşit
Horus köyünden Yakupoğlu Ali
Horus köyünden Muhittinoğlu Ali Koç
Horus köyünden Hasanoğlu Ahmet
Horus köyünden Neciboğlu Mevlût
Horus köyünden Ragıboğlu Osman (Onbeşer sene ağır hapis)
Horus köyünden Mümtazoğlu Haşim 65 yaşını mütecaviz olduğundan cezası 12,5 sene ağır hapis
Süleymanoğlu Murat Mustafa
Kara Ahmedoğlu Ali
Hasanoğlu Ayan Memet
Paşaköyünden Memetoğlu Abdurrahman
Hoca Hasanoğlu Hüseyin
Ramazanoğlu Bekir
Şerif Ahmedoğlu Eyyip
Bozalandan Hacı İsmailoğlu Hasan
Muhtar Ahmedoğlu Mustafa
Âza Memetoğlu İsmail
Âza Memetoğlu İbrahim
Âza Haliloğlu Hasan
Bekçi Ahmet Hüseyin
Rahmanlı Köyünden Hacı Hafız Ali (Üçer sene hapis).
Manisadan Şeyh Hacı Hilmi
Horus köyünden Ömeroğlu Ahmet
Ahmedoğlu Ibrahim
Mustafaoğlu Sadi
Zenooğlu Hasan
Arslanoğlu Şaban
Muslihoğlu Halit
İbrahimoğlu Mustafa
Abidinoğlu Tahsin
Yasimoğlu Osman
Paşaköyünden Memetoğlu Ahmet
Simalı Salihoğlu Osman
Bozalandan Ahmedoğlu Memet
Osmanoğlu Hasan
Hüseyinoğlu İbrahim
Ak Memetoğlu Memet
Simsar Kâtibi Mustafa
Lüle Memetoğlu Ali
Darakçi Hüseyinoğlu İbrahim Etem,
Kurabiyeci Hacı Hüseyin (Birer sene hapis).
Beraet Edenler
Menemende mukim Yanyalı Hoca Saffet
Menemenli Rasim
Bozalandan Mustafa oğlu Mustafa
Bozalandan Hacı Ali oğlu Mustafa
Menemenden Tütüncü Haydar
Menemende Gözlüklü Mehmet Ali
Menemende Naşit oğlu İbrahim
Menemende Mazlumaki oğlu Ali
Menemende İbrahim oğlu İsmail
Menemende Berber Hafız Ahmet
Manisalı Hüseyin oğlu Süleyman
Furuncu Mustafa oğlu Ahmet
Lütfullah oğlu Halil
Ahmet oğlu Hüseyin Mazlum
Hasan oğlu Katmerci Mehmet
Tütüncü Hasan oğlu Hüseyin
Ahmet oğlu Halil
Mustafa oğlu Mehmet
Pıçakcı İdris oğlu Mustafa
Çulha Ahmet oğlu Mehmet Çavuş
Horus köylü Nurettin
Hacı Ömer oğlu Hoca Hakkı
Mehmet Emlnin anası Hasibe
Kız kardeşi Halide Fatma
Kız kardeşi Rukie
Karısı Emine
Bozalandan Fatma
T.C.
Menemen
Divanı Harbi Örfi
Riyaseti
Menemen 26.1.930
Umumî 4
Amiri Örfi ve 2. O. Müfettişliğine
Menemen vakai feciasını faillerile bunlara yardım eden ve kısmen alâkadar olan Manisa, Paşa köy, Bozalan Horoz köy, Eren köy ve Menemen ahalisinden 105 kişinin ilk safha olarak Müddei Umumilik tarafından mahkememize mevdu iddianame ve evrak üzerine icra kılınan aleni muhakeme neticesinde işbu eşhasın tebeyyün eden cürümlerine göre Müddei Umumiliğin son iddianamesile maznunların son müdafaaları dinlenerek ve kısmen tahriri müdafaaları okunarak heyetimizce icabı ledelmüzakere ittifakla verilen kararı mübeyyin kararnamemiz ve müddei umumiliğin son iddianamesi ve safahatı muhakemeyi gösterir zabıtnameler leffen ayrı ayrı arz ve takdim edilmiştir. Olbaptaki teşkilâtı esasiye kanununun maddei mahsusası ahkâmına binaen idam cezalarının Meclisi Millice tasdikine delâlet ve muktezasının ifası hususunda müsaadei Devletlerini arz ve istirham eylerim.
Örfi Divanıharp Reisi
Mirliva
Mustafa
TBMM Adalet Komisyonu Raporu ve TBMM kararı...
31 Ocak - 2 Şubat 1931
Ölüm cezalarına ilişkin kararlar, 31 Ocak 1931 günü TBMM Adalet Komisyonunda görüşüldü ve kabul edildi. Adalet Komisyonu Raporu, 2 Şubat 1931 tarihinde Genel Kurul'da ele alındı ve Komisyondan geldiği biçimde kesinleşti.
TBMM'nin 611 sayılı kararı, 3 Şubat 1931 tarih ve 1716 sayılı Resmi Gazete'de yayımlandı. Ölüm cezaları, aynı gün Menemen'de, Kubilay'ın katledildiği yerde infaz edildi.
Anadolu Ajansı'nın haberi şöyle:
(3 Şubat 1931)
İDAM HÜKÜMLERİ BU SABAH İNFAZ EDİLDİ
Mehmet Emin, Şehit Kubilây’ın Başının Kesildiği Yerde Kurulan Sehpada İdam Edildi
Menemen 3 (AA.) (Sabaha karşı) - İdama mahkûm olanların haklarındaki hüküm bugün sabaha karşı saat iki buçukta merasimi kanuniye badelifa infaz edilmiştir. Bu 28 mahkûmdan Mehdi’nin arkadaşı Mehmet Emin, Menemen’li Jozef, Manisa’lı Hacıpaşa zade Ragıp, Manisa’lı Şeyh Hafız Ahmet, Alâşehir’li Şeyh Ahmet Muhtar, Manisa’lı tatlıcı Hüseyin, Şeyh Esad’ın oğlu Mehmet Ali hükûmet meydanında, Menemen’li Ramiz, Menemen’li Yahya oğlu Hüseyin, Menemen’li manifaturacı Osman, Manisa’lı İbrahim oğlu İsmail, Lâz İbrahim hoca da istasyonda, Bozalan’lı İbrahim oğlu Koca Mustafa, Bozalan’lı Hacı İsmail oğlu Hüseyin, ŞimbiIli Mehmet, Menemen’li Kerim oğlu İbrahim, Tabur İmamı Hoca İlyas. Manisa’lı topçu Hüseyin, Manisa’lı Süleyman çavuş, Bozalan’dan Hasan oğlu Hacı İsmail, Menemen’li Çıtaklı Molla Süleyman, Menemen’den Boşnak Abbas, Manisa’dan Süleyman, Manisa’dan Hafız Cemal, Manisa’dan kahveci Mustafa, Manisa’dan eskici Hüseyin, oğlu Hüseyin Ali’den ibaret yedişer kişilik iki grup ta Tuz pazarında ve bedesten ve sinema önünde asılmışlardır. Bu 4 gruptan üçünün saat 9.5 ta, İstasyon grubunun da saat 12 de cesetleri kaldırılacaktır.
Mehmet Emin’in sehpası şehit Kubilây’ın başının kesildiği yerde konulmuştur. (Timetürk-Yeniakit)
NAMAZININ KILINMASINA BİLE İZİN VERİLMEDİ
Ayşe Altınköprü, Melike Yılmaz'ın haberi;
Hiçbir ilgisi olmadığı halde İstanbul’da gözaltına alınarak götürülen 84 yaşındaki Nakşibendi şeyhi, idamla yargılandı. Askerî hastanede vefat ettikten sonra alelacele defnedildi. Zaman, Menemen’deki Safa Camii’nde bir masanın altında bulunan merhumun mezarını 82 yıl sonra ortaya çıkardı.
23 Aralık 1930’da meydana gelen Menemen hadisesi, tarihe ‘Kubilay olayı’ olarak da geçti. Asteğmen Kubilay ile birlikte iki bekçinin öldürüldüğü olayın Nakşîler tarafından körüklendiği iddiasıyla binlerce mütedeyyin insan, İstiklal Mahkemeleri’ni aratmayacak muameleye maruz kaldı. Genelkurmay ve Emniyet arşivlerindeki raporlar Kubilay’ı katledenlerin esrarkeş olduğunu ortaya koymasına rağmen hadise, ‘irticaî kalkışma’ şeklinde sunuldu. 105 kişinin Divan-ı Harp’te yargılandığı, 30 kişinin idamı ile sonuçlanan olaylarda bir âlim şüpheli şekilde hayatını kaybetti: Esad Erbilî Hazretleri. 84 yaşındaki Erbilî, olaya karıştığı gerekçesiyle İstanbul’da gözaltına alındı. Menemen’e götürülerek idam talebiyle yargılandı, ancak ilerlemiş yaşı sebebiyle cezası müebbet hapse çevrildi. 4 Mart 1931’de askerî hastanede vefat etti. Zehirlenerek öldürüldüğü iddia edildi. Ölümünden 82 yıl sonra Zaman, Erbilî Efendi’nin mezarını Menemen’in Kazımpaşa Mahallesi’nde, eskiden cezaevi avlusu olan alana yapılan Safa Camii’nde buldu. Vefatından 20 yıl sonra gömüldüğü yeri bilenlerin tespitiyle mezarı içine alınacak şekilde cami yapılmış. Mezar taşı bile bulunmayan merhumun naaşı, kütüphane odasındaki masanın altında. Kabrini talebeleri sessiz sedasız ziyaret ediyor.
Anne ve baba tarafından seyyid olan Esad Erbilî Hazretleri’nin dedesi Şeyh Hidayetullah Efendi, Mevlânâ Halid-i Bağdadi Hazretleri’nin Erbil halifesidir. Hem Nakşî hem de Kadirî icazeti alan bir âlimdir. 1883’te İstanbul’a gelir. Fatih Camii’nde ders okutur. İstanbul’da bütün tarikatları aynı çatı altında toplayan heyetin isteğiyle Şeyhler Heyetinin Reisi seçilir. Bir defasında Mareşal Fevzi Çakmak ziyaretine gelir, duasını alır. Cumhuriyet’in ilanından sonra tekke ve zaviyelerin kapatılması gibi sebeplerle bir kenara çekilir, yalnız ilmî ve dinî sohbetler yapar. 1925’te İstiklâl Mahkemeleri ile başlayan rüzgâr onu da içine alır. Esad Efendi, gazetelerde hedef gösterilmeye başlanır. Menemen olayında ise bir numaralı suçlu olarak gösterilir. Başlarına gelecekleri fark eden oğlu Ali Efendi, babasına, “Esen havayı beğenmiyorum. Evimiz ve sokağımız tarassut altında. Bir tedbir alalım. Biz de göz önünden silinelim.” der. Erbilî Hazretleri ise acı bir tebessümle oğluna şu cevabı verir: “Allah’ın takdiri neyse o olacaktır. Bana öyle geliyor ki, ok yaydan çıkmış ve hakkımızda karar alınmıştır. Yani tedbir zamanı geçmiştir.”
Esad Erbilî, 23 Aralık 1930’da İstanbul’da tutuklanarak Menemen’e sevk edilir. İdam talebiyle yargılanır. Yaşı 84 olduğu için yürümekte bile zorlanıyordur. İlerlemiş yaşı sebebiyle cezası müebbete çevrilir. Oğlu ise idam edilir. Hapishanedeyken üremi tedavisi için askerî hastaneye gönderilir. Rahatsızlığı artınca doktor, ‘iyileşmeniz için gerekli’ diyerek her gün iğne yapmaya başlar. Tedavisi devam ederken 4 Mart 1931’de gece vakti vefat eder. İddialara göre damar içi enjeksiyon ile potasyum verilerek zehirlenmiştir. Naaşı ailesine verilmez, cenaze namazının kılınmasına bile izin verilmeden Menemen’de defnedilir.
Erbilî’nin mahkemeye son sözleri: 90'a merdiven dayadım, 20 senedir kendimi ölü farz ediyorum
Menemen’de Divan-ı Harp (Askerî Mahkeme) kurulduktan sonra yargılama üç ana kategoride ilerledi. İlk etapta dönemin Türk Ocakları’nın siyasî havası içinde kendisine ‘Koplay’ (Kubilay) denilen Mustafa Fehmi’nin öldürüldüğü provokasyonun içinde bizzat yer alan altı isimden yalnızca üçü dava edilebildi. Olaya fiilen karışan Derviş Mehmed, Şamdan Mehmet, Hacı Topuzoğlu Sütçü Mehmet ölürken; Mehmet Emin, Nalıncı Hasan ve Ali Oğlu Hasan (Küçük Hasan) mahkemede yargılandı. Mehmet Emin idam edildi. Menemen’deki provokasyonla hiçbir alakası olmadığı halde Erbilî Hazretleri ve etrafındakiler de ikinci fasılda Divan-ı Harp karşısındaydı. Son olarak memleketin dört bir yanından toplanan Nakşî, Rufaî, hatta Mevlevî alim ve hocalar sözde ‘irticaî kalkışma’ teşkilatının üyeleri olarak yargılandılar. Divan-ı Harp Reisi Mustafa Muğlalı’nın Anadolu Ajansı’na 16 Ocak 1931’de verdiği demece göre, 165 kişi lüzum-u muhakeme yani yargılanma talebiyle mahkeme huzuruna çıkarıldı.
Esad Erbilî’nin aleyhinde Menemen tahrikini planladığı iddiasıyla bir de mektup uyduruldu. Erbilî Hazretleri bunu kabul etmedi. Mahkemede vasiyetini okudu ve son olarak şöyle konuştu: “90 yaşımdayım (O tarihte 84 yaşında ancak 90’lı yaşlara geldiğini söylemek istiyor.) 20 seneden beri kendimi ölü farz ediyorum. Türklüğe hizmetim olduğundan oğlum İngilizler tarafından Bağdat’tan nefyedildi…”
‘Bu olaydan sonra Menemen sustu’
Esad Erbilî Hazretleri’nin kabrinin bulunduğu Safa Camii’nin 52 yıllık imamı İrfan Kahraman, caminin bulunduğu alanın eskiden cezaevi olduğunu ve idamların burada gerçekleştirildiğini söylüyor. 71 yaşındaki Kahraman, caminin yapımı esnasında toplu mezar gibi dozerle çıkarılan çok sayıda kemik yığınlarına rastlandığını aktarıyor. Asıldığından ailesinin haberi olmayan birçok mazlumun olduğunu iddia eden Kahraman, yakınlarının idam edildiğini sonradan öğrenen kişilerin yıllarca sessiz bir şekilde gelip mezarı belli olmayan yakınlarına camide Fatiha okuyup gittiğini anlatıyor.
Esad Erbilî’nin kabrini ziyarete gelenlerin 2000’li yılların başına kadar sorguya çekildiğini belirten Kahraman, “Camiye kimler geliyor?” diye onlarca soruşturma geçirdiğini aktarıyor. “Düne kadar rahat bırakmadılar. 10 yıl önce bir komutan geldi. ‘Burada bir peder yatıyormuş nerde o?’ diye sordu. Koca Sultan burada yatıyor ama bir kabir bile yapılamadı. Konya’da, İstanbul’da akrabaları var. Çok eziyet görmüşler. Gelmiyorlar, gelemiyorlar. Dünyanın bir ucundan araştırarak gelen, dua edip geri dönen insanlar var. Fakat Menemenli bilmiyor burayı.” Kahraman sorulara ise “Burası mezarlık, benim burada babam, dedem yatıyor diyen geliyor, Fatiha okuyup gidiyorlar.” cevabını verdiğini ifade ediyor.
O dönemi yaşayan ya da duyan yaşlıların hâlâ korktuğunu ve bu nedenle konuşmak istemediklerinin de altını çizen Kahraman, “Menemenli o tarihten sonra sustu. Çünkü olayı gördüm, duydum diyeni asmışlar.” ifadelerini kullanıyor. Komşuları Ayşe ninenin yaşadığı travmayı ise şöyle anlatıyor: “Komşumuz Ayşe nine yaşlı bir kadındı. Hiç konuşmazdı. Küçük kızım bir gün, ‘Ayşe nine niye hiç konuşmuyorsun?’ diye sordu. O da, ‘Kızım duydum, gördüm diyeni astılar. Bir gece evimin kapısını kırıp girdiler, eşimi götürdüler. Konuşup yanlış bir şey söylemekten korkuyorum.’ dedi. Düne kadar kimse arasında bile konuşmazdı bu olayları.”
Olaya aylar öncesinden zemin hazırlandı
Olaydan 5 ay önce o zamanların en çok satan Vakit gazetesinde 18 Temmuz 1930 tarihli haberi şöyledir: “Erenköyü’nde bir dedikodu: Yüzlerce müridi olan bu esrarengiz şeyh kimdir?” Cumhuriyet ve Akşam gibi gazeteler de tarikatlara yönelik yaptıkları haberlerle aralık ayının faciasını hazırlar. Basındaki tarikat adamlarına başlayan saldırı Menemen’e zemin teşkil eder.
30 Aralık 1930 günü Manisa’dan Menemen’e gelen ‘Mehdi Mehmet’ lakaplı Giritli Mehmet ve etrafına cahil, esrarkeş 5 kişi toplar. Olay sonrası ceplerinden çıkan esrarın dirhemi bile tutanaklara geçmiştir. Mehmet ve arkadaşları, Menemen’in merkezindeki jandarma karakolunun karşısındaki camiye gelerek halkı çevresine toplanmaya çağırır. Ne olup bittiğini anlayamayan halk, ürker. 70 bin askerinin yolda olduğunu söyleyen Mehmet, bağırıp çağırır, şeriatı ilan ettiğini belirtir. Hadisenin yakınındaki kışlada nöbetçi bulunan asteğmen Kubilay, yanına bir manga asker alıp meydana gelir. Aradan hayli zaman geçmesine rağmen ortada hiçbir hükümet otoritesi yoktur. Kubilay askerlerini geride bırakıp Mehmet’in üzerine yürür ve iki tokat vurur. Yere düşen Mehmet, Kubilay’ın ayağına kurşun yağdırır. Kendi başlarına ne geleceğini kestiremeyen jandarmalar, şaşkınlıkla geriye dönüp kaçar. Mehmet ise Kubilay’ın üstüne atlayıp bıçağıyla kafasını vücudundan ayırır. Halk dört bir yana kaçışırken büyük bir bölük asker olay yerine gelir. Mehmet ve arkadaşlarının üzerine mitralyözle ateş yağdırır. Mehmet ve 3 arkadaşıyla birlikte iki masum bekçi de olay yerinde can verir. Diğer iki kişi kaçar fakat daha sonra yakalanır. Menemen küçük bir yerdir ve yaklaşık yarım saat olaylara hiçbir hükümet yetkilisi müdahale etmemiştir. Birçok şahit ise olaydan sonra yakalanan Mehmet’in arkadaşlarından Mehmed Emin’in “Hani bize para vereceklerdi? Bu nasıl iş?” diye aktarır.
Kubilay’ı öldürenler esrarkeş çıktı
Menemen olayının bir numaralı hedefi, Esad Erbilî Hazretleri’ydi. Hadiseyi çıkaran baş aktör ise esrarkeş Giritli Mehmet’tir. Zaman’ın 24 Aralık 2007’de manşetten duyurduğu dönemin Genelkurmay Başkanlığı ve Emniyet’ine ait resmî kayıtlar ve belgeler, Kubilay’ı katledenlerin esrarkeş olduğunu belirtiyor ve dönemin yerel idarecilerini (jandarma komutanı ve kaymakam) haberdar olmalarına rağmen olaylara seyirci kalmakla suçluyordu. Zaman
Resmi tarihin en büyük yalanı: Menemen vakası
SON VİDEO HABER
Haber Ara