''Said Nursi Hz. Muhammed'in öz torunudur''
Hollanda Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Bediüzzaman Said Nursi'nin anne soyunun İslam Peygamberi Hz. Muhammed'in torunlarından Hz. Hüseyin'e, baba soyunun ise Hz. Hasan'a dayandığını arşiv belgeleriyle ispatladığını açıkladı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-20 16:05:33
Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Osmanlı Araştırmaları Vakfı işbirliğiyle, İstanbul WOW Otel Center'da, Bediüzzaman Said Nursi'nin talebelerinden Abdullah Yeğin, Hüsnü Bayram ve Mehmet Fırıncı'nın katıldığı basın toplantısında, 35 yıllık bir çalışmanın sonucunda ulaştıklarını belirttiği Bediüzzaman Said Nursi'nin ayrıntılı soy ağacını katılımcılarla paylaştı.
Akgündüz, zekat almaları yasak olan, ''ehl-i beyt'', ''sadat'', ''evlad-ı resul'' gibi isimlerle anılan Hz. Muhammed'in, Hazreti Ali ve Fatıma'nın evliliğinden devam eden soyundan gelenlere, Osmanlı'nın büyük önem verdiğini hatırlattı.
Özellikle Fatih Sultan Mehmet döneminden itibaren Osmanlı Devleti'nin, Peygamber soyundan gelen kişilerin işlerine bakması için, ''bakan'' statüsünde ''nakib-ül eşraf'' ismi verilen görevlinin tayin edildiğini açıkladı. Bu kişilerin ''seyit ve eşreflerin'' askerlikten ve bazı vergilerden muaf tutulması için isimlerini kaydettiğini ifade eden Akgündüz, sözlerine şöyle devam etti:
''Bediüzzaman Hazretleri'nin mübarek neslini Osmanlı Arşivleri ve İstanbul Müftülüğü'nde bulunan Nikabet-ül Eşraf belgeleri arasında bulmaya çalıştık. Bitlis ve Hizan'daki nüfus ve tapu kayıtlarını tamamen inceledik. Ancak istediğimiz neticeye ulaşamadık. Daha sonra bir ara Bitlis'in de Musul'a bağlı kaldığını hesaba katarak ve de Osmanlı döneminde mevcut nakib-ül eşrafların aynen devam ettiğini öğrenerek himmetimizi Irak'a çevirdik. Kıymetli kardeşim Adnan Budak Bey'in de gayretleriyle Üstad'ın şeceresi ile belgeye aylar sonra Üstad'ın dedelerinin mezarlarının bulunduğu Sincar'a bağlı Hıyal köyü yakınlarında oturan tarih araştırmacısı Dr. Mahmud Said Bey vasıtasıyla ulaştık. Osmanlı arşiv belgeleri ve özellikle Tapu Tahrir kayıtlarıyla teyit edilen bu şecerenin yazılış tarihi 1935'lere varmaktadır. Yaptığımız araştırmalar sonucunda Bediüzzaman Said Nursi'nin baba tarafından Abdülkadir Geylani'nin torunu Hazreti Hasan'ın neslinden ve şerif olduğunu ortaya çıkardık. Diğer taraftan da annesi tarafından Hazreti Hüseyin neslinden seyyit olduğu ortaya çıkmıştır.''
İddialarının tümünün belgeli olduğunu ifade eden Akgündüz, belgeli olmayan hiçbir konuya kitaplarında yer vermediğini ifade etti.
- ''Osmanlı terminolojisinde Bediüzzaman seyyit değil, şeriftir'' -
Said Nursi'nin neden seyyit olduğunu açıkça söylemediğine ilişkin soruyu Akgündüz, şöyle cevapladı:
''Bediüzzaman şahsiyetini çürütmüş, iman ve Kur'an-ı Kerim hakikatlerini her zaman zirveye yükseltmiştir. 'Ben bir kuru çubuk hükmündeyim, şahsıma yönelmeyin, benim tercümanı olduğum Kur'an'ın hakikatlerine yönelin' dediğine ağabeyler şahittir. Bir nokta daha var: 'Ben seyyit olduğumu bilmiyorum' diyor. Doğrudur. Genel manada seyyit deyince Hasan ve Hüseyin'in torunlarına deniyor. Ama Osmanlı terminolojisinde Bediüzzaman seyyit değil, şeriftir. Çünkü anne tarafından gelen seyyitlik kabul edilmiyor. Abdülkadir Geylani de öyledir. Baba tarafından şeriftir, annesi seyyittir ama genel anlamda 'seyit denilir mi?' elbette ki denilir. Bir de çok önemli hadise, Bediüzzaman bunu kamuya açıklamamıştır. Çünkü kendisine bir kısım makamlar isnat edip, hükümet zaten mahkemeler başında, 30 sene sürgünden sürgüne gönderilmiş, bunu ortaya çıkarmamıştır. Ancak talebelerine de hakikati söylemekten asla geri durmamıştır. En önemli şahidimiz Hulusi Yahyagil Ağabeyimiz. Bu üstadın 1 numaralı talebesidir, 'Kardeşim sen de ben de seyyitlerdeniz' demiştir.''
-''Nursi, Kürt müydü?'' -
Prof. Dr. Akgündüz, ''Said Nursi Kürt müydü? Bunu net olarak söyleyebilir misiniz?'' şeklindeki soruyu ise şöyle cevapladı:
''Bediüzzaman Hz. Muhammed'in özbeöz torunudur. Hem Hazreti Hasan'ın torunu olması hasebiyle şerif, hem Hazreti Hüseyin'in torunu olması münasebetiyle seyyittir. Kürtlük konusunu soruyorsanız şuan Siverek'te yaşayan ve özbeöz Kayı boyundan olan 'Kara Keçilililer' ne kadar Kürt ise, Bediüzzaman da o kadar Kürt'tür. Yani Bediüzzaman Kürtçe konuşulan bir köyde doğmuştur. O dili konuşarak büyümüştür. Normal olarak o dilin yayılması için teşviklerde bulunmuştur ama evlad-ı resul olmasına bu mani değildir.''
Said Nursi ile ilgili çalışmalarını sürdüreceğini ifade eden Akgündüz, bir gazetecinin ''Mehdiyet meselesinde ne dersiniz?'' sorusuna ise ''Onun için ayrı bir basın toplantısı gerekir'' şeklinde cevap verdi.
-Said Nursi'nin talebeleri-
Basın toplantısının sonunda Bediüzzaman Said Nursi'nin talebeleri de düşüncelerini paylaştı.
Abdullah Yeğin, Kur'an-ı Kerim'in ''İman edenler kardeştir'' dediğini ifade ederek, ''Türkçülük, Kürtçülük, Arapçılık siyasilerin uydurmasıdır. Bu ırkçılığı uyandıran kimdir? Avrupa değil mi? Bizi müstemleke yapmaya çalışanlar değil mi? Bizi birbirimize düşman etmek istiyorlar. Bizler Allah'ın kuluyuz, Müslümanız. Irkçılığa kulak asmayız. Bunu akıl böyle ilan eder, iman böyle ilan eder'' ifadelerini kullandı.
Hüsnü Bayram ise Akgündüz'ün yaptığı çalışmayı takdir ettiğini belirtti.
Mehmet Fırıncı ise ''Risale-i Nur zaten bize kim olduğunu anlatıyordu. Akgündüz Hocamız'ın bu çok meşakkatli çalışmayı ortaya koyması her türlü takdirin üzerindedir'' dedi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara