Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Özal'ın ölümüyle ilgili müthiş gelişme

Adli Tıp Kurumu’nun 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporda yer alan “Zehir var, zehirlenmede görüş birliği yok” tespiti tartışılırken ilginç bir detay ortaya çıktı

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-13 08:51:11

Özal'ın ölümüyle ilgili müthiş gelişme
ÖZAL'ıN KALBİ SAPASAĞLAMDI

Adli Tıp Kurumu’nun 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili hazırladığı raporda yer alan “Zehir var, zehirlenmede görüş birliği yok” tespiti tartışılırken ilginç bir detay ortaya çıktı.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na ulaştırılan 380 sayfalık raporun yedinci maddesinde Özal’ın 19 yıl önce kalp krizinden öldüğü iddialarını tamamen çürütecek çarpıcı bilgiler yer aldı.

Ölümünden 2,5 ay önce ABD’nin Texas eyaleti Houston şehrindeki Methodist Hastanesi’nde detaylı bir sağlık kontrolünden geçen merhum Cumhurbaşkanı’nın kalbinin sağlam olduğu tespit edildi.

Dünyaca ünlü hastane, hasta mahremiyeti gerekçesiyle şahıslara hiçbir şekilde vermediği test sonuçlarını, resmi yazıyla talepte bulunan Devlet Denetleme Kurumu’na (DDK) gönderdi. Raporlarda, Özal’ın ölümünden çok kısa bir süre önce kalbinin sağlam olduğu; çekilen EKO, EFOR ve Talyum testlerinde minimum risk bulunduğu tespiti yer alıyor. Kamuoyuna ilk kez yansıyan gelişmeyi değerlendiren Kalp ve Damar Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Sezai Çelik, “Eğer kalp ölüm sebebi olarak yazıldıysa bu yeni bilgi kesinlikle çok önemli. Bütün iddiaları boşa çıkarır. Sağlamken kalpten öldü demek şüpheli ölüm tezini güçlendirir.” dedi. Özal’ın ölüm raporunda ölüm sebebi, kalbi besleyen atar damarların yavaş yavaş daralmasıyla meydana gelen durum olan koroner arter ve kalp durması olarak; gömme izin kağıdında ise kalp yetmezliği olarak yazıldı. Raporda imzası olan doktorlar DDK’ya ölüm sebeplerini; daha önce kalp hastalığı geçirmiş olması, spor yaparken rahatsızlandığının söylenmesi ve aşırı kilosunu göz önüne alarak yazdıklarını anlattı.

Adli Tıp’ın raporunda, ABD’nin Houston eyaletindeki Methodist Hasta-nesi’nden gelen test sonuçlarına dayalı olarak, Özal’ın “2,5 ay önce kardiyolojik değerlendirmelerin (ABD) bulgularından ani kardiyak ölüm açısından düşük risk grubunda bulunduğu” vurgulandı. Bu, Özal’ın ani kalp krizi geçirme riskinin çok düşük olduğu anlamına geliyor.
 
Raporda ayrıca ‘fakat erken dönem de otopsi ve kimyasal analizler yapılamadığı için ani kardiyak ölümünün olup olmadığı net bilinemeyeceği’ de ifade edildi. Edinilen bilgiye göre, Özal’ın gittiği Houston’daki hastane bilgileri, Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından resmi yazı ile istendi.

Özal’ın ölümünden hemen önce yapılan ve uluslararası anlamda dünyanın sayılı bilim adamlarının gözetimden geçtikten sonra hazırlanan ‘kalp sağlığı iyidir’ raporu DDK’nın 600 sayfalık raporuna da girdi. 7 maddenin sıralandığı 12 sayfalık son kısımda iki bölüm dikkat çekti. Raporun ayrıntısında ise Özal’ın hayatını kaybettiği sabah spor yapmadığı kaydedildi. Ölümünden 2,5 ay önce Özal’ın yapılan efor testinin gayet iyi olduğu belirtildi. Ayrıca Özal’ın o zaman yapılan ve kalbin ultrasonografik tetkiki olan ekokardiyografisi yani ekosu da normal çıktı. Adli Tıp’ın Ankara Savcılığı’na gönderdiği raporun ilk maddesi ise zehirlenme hususuna ilişkin. Bu maddede, Özal’ın naaşında zehir bulunduğu ama bunun toksik dozda olmadığı ifade edildi

Raporu okuyunca çok şaşıracaksınız

Adli Tıp Kurumu Başkanı Haluk İnce, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın ölümüyle ilgili ekleriyle birlikte 380 sayfalık raporu cumhuriyet başsavcılığına teslim ettiklerini belirtirken, içerik konusunda bilgi vermedi. İnce, “Raporu okumak lazım. Çok şaşıracaksınız. Rapor okunduğunda bazı şeyleri kafanızda canlandıracaksınız. Çok basit, ‘vardı, yoktu’ denecek bir rapor, sonuç değil.’’ dedi.

 

İnce, “işin sahibinin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı olduğunu’’, açıklamanın da kendileri tarafından yapılabileceğini kaydetti. İnce, zehir konusunda farklı açıklamalar yapılmasının hatırlatılması üzerine, “O haberleri hepsini yayın. Sonra raporu alın. Çok şaşıracaksınız. Raporu okumak lazım. Sonuç 12 sayfa, toplam 380 sayfa. Rapor okunduğunda bazı şeyleri kafanızda canlandıracaksınız. Çok basit, vardı yoktu denecek bir rapor, sonuç değil.’’ diye konuştu. İnce, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ’ın “raporun kuşkuları gidermediği’’ yönündeki açıklaması için, “Neye dayanarak söyledi, bilmiyorum ama raporu okumak gerekiyor. Biz raporu yazan arkadaşımızla birlikte gönderdik. Ekleriyle birlikte kalın bir rapor. Açıklamayı savcı bey yapacak. Teknik olarak bize ihtiyaç olursa gelip destek veririz.’’ yorumunu yaparken, raporun içinde analizlerin ve sonuçların olduğuna dikkati çekti. İnce, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sadece şu kadarını söyleyeyim, o analizleri yapabilecek laboratuvar sayısı çok fazla değil dünyada. Bunlar çok hassas analizler... Ben kurumumla, çalışanlarımla gurur duyuyorum. Çok güzel şeyler yapıldı. Başlangıçta neredeysem aynı noktadayım. Güzel bir çalışma yapıldı. Rapor, oybirliğiyle çıktı.”

İnce, “Rapor açıklandığında şüpheler giderilmiş olacak mı?’’ sorusuna ise şu karşılığı verdi: “Ona cumhuriyet başsavcılığı karar verecek. Raporu okuduğunuz zaman çıkan haberleri de önünüze koyun. Rapor ile arasında benzeme olasılığı çok yüksek değil. Rapor çok farklı...’’

Uzmanlar AdlÎ Tıp Raporu’nu yorumladı

8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın naaşında yapılan incelemeye ilişkin Adli Tıp raporu tamamlandı.

Rapor, dün Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslim edildi. Soruşturmayı yürüten Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, 380 sayfalık raporu inceledikten sonra kamuoyuna açıklama yapacak. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Basın Sözcüsü ve Başsavcı Vekili Nuri Yiğit, incelemenin ardından sonuçların kamuoyuyla paylaşılacağını dile getirdi.

Edinilen bilgiye göre raporda Özal’ın naaşında “kadmiyum ve DDT’’ bulgusuna rastlandığı belirtiliyor. Ancak Özal’ın ölümünün, bu zehirlerden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespit edilemediği ifade ediliyor. Ancak konunun uzmanları, vücutta zehir maddesine rastlanmasının merhumun zehirlendiğini gösterdiğini belirtiyor. Göğüs Cerrahisi Uzmanı Opr. Dr. Sezai Çelik, akciğer, soluk borusu, karaciğer, beyin, kalp, ince bağırsak, böbrek gibi temel organlarda polonyum, amerikyum radyoaktif maddeleri ve kadmiyum gibi ağır metallerin kesinlikle bulunamayacağını, DDT’nin ise kimyasal zehir olması hasebiyle vücuda dışarıdan giren maddelerden olacağını söyledi. Çelik, “Otopside bu zehir ve elementler bulunduysa, vücutta olmayan maddeler tespit edildiği için tıbben bu kişinin adı geçen ağır metal ve zehirlerle öldürüldüğüne dair kuvvetli bir tıbbi delil ortaya çıkıyor. Ölümüne neden olan dozun miktarı aradan geçen 19 yıl hesap edildiğinde bugün için tespit edilemeyebilir. Hayati organlarda bu maddelerin çıkması, zehirlenerek öldürülmüş kuşkusunu netleştirir. ” dedi.

Vücudun organlarında bu zehir maddelerinin tespitinin önemli olduğuna dikkat çeken Çelik, bu üç element ile DDT’nin karaciğer, dalak böbrek, kalp gibi organlarda ağır hasara yol açabileceğinin tıbben bilindiğini kaydetti. Zehirli maddelerin oranlarının tam tespit edilmemesinin aradan geçen uzun süre ile ilgili olduğunu belirtirken, “Otopsi hemen yapılsaydı böyle sorun olmazdı, oranlar net ve tam çıkardı. Ancak bu maddelerin vücutta var olduğunun tespiti zehirlenmenin başlıbaşına delilidir.” değerlendirmesini yaptı.

Biyokimya uzmanları da toksik (zehirleyici) tozda olduğu tespit edilen 4 maddenin zehirlenme amacıyla vücuda dışarıdan verildiği görüşünde.

Uzmanlar, tespit edilen maddelerin miktarının vücutta eser (az) miktarda olabileceğini ancak toksik (zehirleyici) dozda ise mutlaka dışarıdan zehirleme amacıyla verilmiş olacağının altını çizerek şu değerlendirmeyi yapıyor: “Eğer zehir ifadesi geçiyorsa bu toksik sınırdadır ya da üzerindedir. Biz uzmanlar olayı zehirlenme olarak değerlendiririz.”

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp Uzmanı Prof. Dr. Gürsel Çetin ise şu aşamada ‘ne zehirlendi ne zehirlenmedi’ demenin kesin olmadığını ifade ediyor. Süreçte ciddiyetten uzaklaşıldığını savunan Çetin, “Şu anda yorumlar var. Raporu görmek gerekiyor.” diyor.

Haber Ara