- HABUR'DA görev yapan hakim ve savcılar kendilerini de hedef alan eleştirilere karşı bugüne kadar susmayı tercih etti. Çok tartışılan 'Habur' kararına imza atan hakimlerden biri, isminin açıklanmaması şartıyla sessizliğini bozdu ve AKŞAM'ın sorularını yanıtladı:
- VİCDAN MUHASEBESİ YAPTIM:
Habur'a gelen PKK'lıların serbest bırakılmaları, sorumluluğu ağır bir karardı. O kararı almadan önce vicdan muhasebesi yaptım. Daha önce Türkiye'ye giriş-çıkış yapıp yapmadıklarını özellikle sordum. Sorgu sırasına kadar tutuklayıp tutuklamayacağımı bilmiyordum. Hatta bir an tutuklamak bile içimden geçti. Ancak, terörün bitme ihtimali vardı ve yasalara göre serbest bırakılmalarının önünde engel yoktu. Ancak kararımızdan sonra basın öyle haberler yaptı ki, kendi ailelerimiz bile bizi anlamakta zorlandı. Üzerimizde psikolojik bir baskı oluştu. Bayrağımı, milletimi bize hakaret eden insanlardan daha çok seviyorum.
- DEVLETİMİZ MİLLETİMİZ İÇİN YAPTIK:
30 yıldır askerimiz polisimiz şehit oluyor. Düğün günü cenazesi kalkan polislerimiz oldu. Yüreğimiz yanıyor. Terörün bitme ihtimalini göze alarak takdir hakkımı kullandım. O gün tutuklama olsaydı ne olurdu? Allah bilir. Bölgede insanın büyük kısmı olayların bitmesini istiyordu. Herkes bu iş bitiyor diye konuşuyordu. 'Devlet kapıyı açtı, silahlar bırakılıyor' diye sevinç vardı. Bir hafta sonra 29 Ekim'de Mardin'e gittiğimde her yerde Türk bayrağı vardı. Halk, devlete jest yapıyordu. Devletimiz, milletimiz için en doğrusunu yaptık.
- ELBİSE AKLIMIZIN UCUNA GELMEDİ:
Huzurumuza gelen insan takım elbiseyle mi, yoksa terör kıyafetiyle mi geldi, buna bakmayız. 'Kıyafetini beğenmedik, alsana bir takım elbise' mi demeliydik? Bizim için önemli olan terörün bitmesiydi. Hazırlıksız yakalandığımızı da söylemek istiyorum. Ertesi gün basında çıkanları görünce 'acaba elbiselerine dikkat etmeli miydik' diye düşündük. Elbiseler aklımızın ucundan bile geçmedi.
- ÇADIR KURMADIK:
Yasa maddesini kopyala yapıştır yaptık ve gelenleri serbest bıraktık. Devletin bütün güçleri o günü en az zararla atlatmaya çalıştı. Güneydoğu'nun bütün illerinden binlerce insan toplanmıştı. Çok kalabalık olduğu için güvenlik zafiyeti de doğdu. Ancak, devlet topyekün hareket etti. 'Devlet, PKK'lıların ayağına gitti', 'sınırda çadır kurdular' denildi. Biz çadır kurmadık. Habur Gümrük Müdürlüğü'nün binasında ifade aldık. Çünkü Silopi'de duruşmalar kaymakamlıkta küçük bir odada yapılıyordu. 34 kişinin bu odaya sığması mümkün değildi. Habur Gümrük Müdürlüğü binası etrafı surlarla çevrili olduğu için güvenli ve büyük bir binaydı. Askeri yetkililer ve MİT'le görüştük, oranın daha makul olduğuna karar verdik. 34 kişiden, 24'ü herhangi bir eyleme katılmadığı için savcılık tarafından serbest bırakıldı. 5'i 'Öcalan'ın çağrısı üzerine geldim' dediği için mahkemedeki ifadelerinin ardından serbest kaldılar. Yasada, kimin çağrısı üzerine geldiğine bakılmaz.
- EYLEME KATILMAMIŞLARDI:
Her sorguya 3 avukat girdi. Güvenlik birimleri, gelenlerin herhangi bir eyleme karıştığına ilişkin kayıt bulunmadığını bildirdi. Gelenler de 'Eyleme katılmadıklarını, amaçlarının barışın sağlanması' olduğunu söyleyip serbest kaldılar. Yasaya göre, teslim olan herhangi bir eyleme katılmadıysa ceza verilemez. Bu silah bırakmayı teşvik eden bir yasadır ve hala yürürlükte.
Tartışılması gereken TCK 221'dir
- TARTIŞILMASI gereken Habur değil, eyleme katılmamış , kendiliğinden teslim olmuş örgüt üyelerinin serbest bırakılmasına imkan tanıyan TCK'nın 221. maddesidir. Bugün de teslim olan PKK'lılar oluyor. Eyleme katılmamışlarsa onlar da serbest bırakılıyor. Habur'un bundan ne farkı vardı? Basın ve siyasiler süreçte kışkırtıcı rol oynadı. O gün çok büyük olaylar olabilirdi. Biz bu olaylar olmadığı için şükrettik. Diyelim ki biz yanlış yaptık. Terörün devam ettiği bir ülkede devletin itibarı olur mu? Bu maddenin uygulanmasından rahatsızlık duyuluyorsa, Meclis TCK'dan bunu çıkarsın.
Bazıları daha sonra tutuklandı
KANDİL ve Mahmur'dan gelen 34 PKK'lı, TCK'nın 'Etkin pişmanlık' hükümleri işletilerek serbest bırakılmıştı. Soruşturma evresinde Habur'de oluşturulan mahkemede serbest kalan PKK'lıların bir bölümü daha sonraki süreçte, 'örgüt propagandası yaptıkları' gerekçesiyle tutuklanmıştı. Bir bölümü de zaman içinde yeniden Kuzey Irak'a dönmüştü.