Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

AK Partili Canikli: Kılıçdaroğlu'nu kınıyorum

TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında yoğun şekilde gündeme getirilen Sayıştay raporlarının gelmemesine yönelik açıklama yapan AK Parti Grup Başkanvekili Canikli'den Kılıçdaoğlu'na çok sert sözler

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-13 23:57:55

AK Partili Canikli: Kılıçdaroğlu'nu kınıyorum
TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında yoğun şekilde gündeme getirilen Sayıştay raporlarının gelmemesine yönelik açıklama yapan AK Parti Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, daha önce geliyormuş gibi gösterilmek istenen raporun 2012 Aralık ayında çıkan kanunla yürürlüğe giren raporlar olduğunu vurgulayarak, “Başta sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere bu değerlendirmeyi yapanları kınıyorum. Çünkü biraz baksalar bunun böyle olmadığı anlaşılır. Bu raporlar ilk defa ihdas ediliyor” dedi.

TBMM'de AK Parti Grup Toplantı Salonu'nda bir basın toplantısı yapan Canikli, son günlerde tartışılan Sayıştay raporlarına ilişkin bilgi verdi. TBMM de bütçe görüşmeler yapılırken önce komisyonda sonra Genel Kurul'da "Sayıştay tarafından gönderilmeyen ya da gönderilemeyen üç rapor üzerinden yoğun tartışma yaşanıyor. Kılıçdaroğlu da açılış görüşmelerinde yaptığı konuşmada bu konuyu çok ağırlıklı işledi. Devlet nereye neden kaç para harcadığını artık hiçbirimiz bilmiyoruz. 132 kurumun bütçesini denetim dışı bırakıldığı gibi yorumlar" yapıldığını ifade ederek şöyle devam etti:

"Sayıştay Kanunu uzun yılar önce çıkmış yürürlükte olan bir kanundu. Bu kanun kapsamında yapılan denetimler de etkisizdi ve birçok kurum Sayıştay denetimi dışında tutulmuştu. Mesela belediye şirketlerinin tamamı eski kanun çerçevesinde Sayıştay denetimi dışında tutulmuştu. TSK’nın yaptığı harcamalar ya da mali faaliyetlerine ilişkin de yüzeysel bir denetim yapılıyordu. Birçok kurum da özel kanunla kendisini Sayıştay denetimi dışına çıkarmıştı.

İşsizlik sigortası fonu, teknoloji bölgeleri geliştirme kanunda, TİKA kuruluş kanunda, TKB, AFAT yardımları ile ilgili özel kanunlarda Sayıştay denetimine tabi olmayacağı hükmü konmuştu. Sayıştay neredeyse belli kuruluşlarla sınırlı yüzeysel denetim yapıyordu. Yeni Sayıştay kanunu çıkartana kadar. Bu kanun AK Parti vekillerinin teklifi ili TBMM’ye sunuldu ve yasalaştı. Bu kanun eski kanunu tamamen değiştirdi ve denetim biçimlerini usullerini yeniden düzenledi ve son derece etkin denetim yapabilecek bir Sayıştay ortaya çıkardı. Bu kanunu teklifinde imzası olan vekiller hepsi AK Partili vekiller. İktidar çoğunluğunun onaylamadığı bir yasanın meclisten geçmesi mümkün değil.

Bu kanunun 82 maddesi yürürlükte. Orada, ‘c fıkrasında değer kanunların Sayıştay denetiminden muafiyet tanıyan hükümleri yürürlükten kaldırılmıştır. Yani bu kanun yürürlüğe girdikten sonra Sayıştay denetimine tabi olmayacağı belirtilen hükümlerin tamamı yürürlükten kaldırılmış yani tüm kurumlar Sayıştay denetimine tabi hale getirilmiştir. Özellikle belediyelerin sahibi olduğu iktisadi kuruluşlar hem KİT komisyonu hem Sayıştay hem de Başbakanlık YDK denetimine tabi değildir. Sadece İçişleri Bakanlığı yüzeysel denetim yapmaktaydı. Özellikle büyükşehir belediyelerinin büyük kaynak kullandığı göz önünde bulundurulursa, bunların tarihte ilk defa mali denetimine alınması AK Parti tarafından gerçekleştirilmiştir. Bunlar son derece önemlidir."

-"AK PARTİ DENETLEMENİN ÖNÜNÜ AÇTI"-

Daha önceki hükümetler döneminde belediye KİT’leri denetim dışına çıkartıldığını belirten Canikli, "İlk defa yürütme organının elinde bulunan bakanlık teftiş kurulları tarafından kullanılan denetimler de Sayıştay’a devredilmiştir. Yani yürütme kendi uhdesindeki denetim yetkisini kendi kontrolü dışındaki Sayıştay’a devretmiştir. Bunlar Türkiye’de ilk defa yaşanan olaylardır. Amaç, yürütme, kendisine bağlı kurumların denetimlerini bağımsız bir kurum olan Sayıştay tarafından yapılmasını istemekle denetim konusundaki yaklaşımını ortaya koymuştur" dedi. AK Parti'nin bütün boyutlarıyla tüm kurumların yoğun şekilde denetlenmesinin önünü açtığını belirten Canikli, şöyle devam etti:

"6085 sayılı kanunla. Sayıştay’ın esas itibariyle üç denetim biçimi vardır. Biri uygunluk denetimi. Bu hukuki denetimdir. Yapılan harcamaların hukuka uygun olup olmadığını, yolsuzluk olup olmadığını denetler. Bunun sonucunda da rapor tanzim eden, kesin hesap kanunu ile TBMM’ye gönderir. Esas denetim bu denetimdir. Yani hukuka uygunluk denetimi bu denetimdir. 2011 kesin hesap kanunu ile birlikte bu denetim sonuçları da TBMM’ye Sayıştay tarafından gönderilmiştir.

Sayıştay bu çerçevede yapacağı denetimlerde, 2011 kesin hesabı yani harcama sonuçlarını gösteren rapor TBMM’ye gönderilmiştir.

Genel uygunluk bildirimi zamanında TBMM’ye gönderilmiştir. Çünkü bütün değerlendirmelerde Kılıçdaroğlu’nun değerlendirmesi de dahil, sanki harcamalar denetlenmemiş gibi bir yaklaşım ortaya konuyor. Esas denetimi içeren uygunluk bildirimi raporu gönderilmiştir. Burada herhangi bir problem yoktur. Gelmeyen raporlar ilk defa bu dönem gelmesi gereken raporlardır."



-"BURADA HUKUKİLİK DENETİMİ YOKTUR"-

Türkiye tarihinde ilk kez ‘132 devlet kurumu denetim dışı bıraktı’ yönündeki ifadelerin kesinlikle doğruyu yansıtmadığını vurgulayan Canikli, "Bu raporlar bizden önceki dönemde yoktu. Eski kanunda yoktu. Bunlar ilk defa AK Parti vekilleri olan yeni Sayıştay kanunu ile dizayn edilmiştir. Yani ilk defa gelecekti bu raporlar. Bu raporların hepsinin ortak adı değerlendirme raporu, dış denetim, mali rapor. Bunlar hukuka uygunluğu denetleyen raporlar değildir. Yolsuzluk suistimal olup olmadığını denetleyen raporlar değildir. Bu raporlarda hukuka uygun harcamalar yapılmış ama ona rağmen performans denetimi anlamına gelecek değerlendirmeleri içeren raporlardır bunlar. Hiçbirinde hukuki olup olmadığına ilişkin bir tespit yoktur. Burada hukukilik denetimi yoktur" dedi.

Kılıçdaroğlu'nun bu konulara vakıf olduğunu düşündüklerini belirten Canikli, "Rapor gelseydi, ilk defa gelecekti. Sayın Kılıçdaroğlu’nun bu konulara vakıf olduğun düşünüyorduk. Ama ‘Tarihte ilk defa gelmedi bu raporlar’ diyor. Sanki daha önce geliyordu, bu sene gelmemiş gibi bir açıklaması var. 2012 Aralık ayında çıkan kanunla yürürlüğe giden raporlardır gelmeyen" diyerek şöyle devam etti:

"Bugüne kadar yapıldığı gibi Sayıştay hukukilik denetimi yapmış raporlarını göndermiştir. Uygunsuzluk varsa zaten raporları göndermeden derhal bunların soruşturmasını yapmak durumunda. Suç unsuru varsa gerekli yerlere göndermek durumunda ve tanzim etmesi gerekiyorsa, aynı zamanda hesap mahkemesi olan Sayıştay ilgili yerlere gönderir. Bu paraları sorumlulardan tanzim eder, yargılamaları yapar. Raporu hazırlamadan bu işlemleri yapar. CHP’nin sözcüleri 'Bu raporlar tekemmül etmiştir tamamlanmıştır. Dolayısıyla gönderilmesi gerekir' iddiasını dile getiriyorlar. Oysa Sayıştay Kanunu öyle demiyor. 38. maddenin son iki cümlesi. Önce denetçiler denetimi yapıp rapor hazırlıyor. Sonra dairelerde görüşülüyor ve sonra değerlendirme komisyonlarına kurullarında değerlendiriliyor.

Tam raporlar dairelerde görüşülmeden önce yeni yasa yürürlüğe giriyor. Daireler yeni 38 madde gereği, düzenlenen bu raporların 38 maddeyi ihlal ettiğini tespit ediyor. Daireler kararlarında bunları net şekilde ortaya koyuyorlar. 2011 yılına ait değerlendirme raporlarının yeniden görüşülüp TBMM’ye gönderilmesi mümkün, önünde engel yok. Biraz gecikmiş olacak ama gelecek. Bu raporlar tamamlanmamıştır, neden dairelerde görüşülmemiştir, sadece denetçi raporları vardır. Dairelerden sonra rapor değerlendirme kurulunda görüşülmesi gerekiyor. Her iki kurul da bu raporların kanuna uygun düzenlenmediği gerekçesiyle denetçiler tarafından yeniden yeni kanuna göre yapılması için geri gönderiyor."

-"KILIÇDAROĞLU'NU KINIYORUM"-

Raporların sıkıştırılmasına yönelik özel bir neden olmadığının altını çizen Canikli, kanun 2012 Aralık ayında çıktığını hatırlatarak "Başta Sayın Kılıçdaroğlu olmak üzere bu değerlendirmeyi yapanları kınıyorum. Çünkü biraz baksalar bunun böyle olmadığı anlaşılır. Bu raporlar ilk defa ihdas ediliyor. O denetimden kaçmak niyetimiz olsa sistem zaten buna müsaitti. O sistemin sürmesini sağlardık. Tam tersini yaptık. Teftiş kurulları yetkisindeki denetimi Sayıştay’a devretmiştir. TSK da en etkili şekilde denetleniyor" dedi.

-"BİZ YOLUMUZA DEVAM EDERİZ"-

Yeni Anayasa çalışmalarına ilişkin MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin yorumlarını da değerlendiren Canikli, "Sayın Bahçeli'nin açıklamalarında ifade ettiği anlama gelmez. Benzer açıklamaları Sayın Başbakanımız da önce de ifade etmişti" diyerek Uzlaşma Komisyonu'nda kararların oy birliği ile alınması gerektiğini vurguladı. Canikli Anayasa çalışmalarına ilişkin şu bilgileri verdi:

"Eğer oy birliğiyle mutabakata varılan bir metin ortaya çıkmazsa biz yine yolumuza devam ederiz. Bu taslakta, bize en yakın görüşlerde olduğu ortaya çıkan parti ya da partilerle çalışmalara devam ederiz. Tek başımıza anayasa değiştirme imkanımız yok. Meclis çoğunluğu buna imkan tanımıyor. AK Parti ile en az bir partinin onay vermesi gerekiyor. Bütün bu komisyon çalışmaları neticesinde tüm siyasi partilerin görüşleri ortaya çıkacaktır. Buradan yola çıkarak oybirliği ile sağlanamayan bu teşebbüs en yakın görüşlere yakın parti ya da partilerle devam ettirilecektir. Biz Anayasa’nın değiştirilmesi konusundaki kuvvetli siyasi irademizi muhafaza ediyoruz. Çünkü bu milletin talebidir biz de samimiyetle 82 anayasasının biran önce sivil irade ile ortaya çıkan anayasa ile değiştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bunun için bütün konuların müzakere edilmesi ve siyasi partilerin görüşlerini ortaya çıkması ve fotoğrafı görebilmeliyiz ki kimin ne kadar yakın uzak olduğu ortaya çıksın. Uzlaşma herkesin bulunduğu noktadan adım atması demektir. B planı çerçevesinde uzlaşma olacaksa, herkesin katkı sağlaması bulunduğu yerden adım atması gerekir."

-BEDELLİ ASKERLİK-

Bedelli Askerlik ile ilgili çalışmalara yönelik gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Canikli, "Bütçe görüşmeleri sırasında olmaz. Ocak ayından itibaren bu konular gündeme gelebilir. Bakanlıkta da bir çalışma yapılıyor. Bir AK Partili arkadaşların teklifi bize geldi onu sevk edeceğiz. Muhtemelen ortak hükümler olursa birleştirilerek yasalaşacaktır. Kısmen veya beli sayıda taksit ödeyenlerin mağdur edilmesinin önlenmesi amaçlanıyor" dedi.

Dokunulmazlık dosyalarına yönelik soruları da cevaplayan Canikli, "Kesin karar şu; kriter objektif bir kriter olacak yani şu dosya gelsin bu gelmesin gibi subjektif bir yaklaşım içinde kesinlikle olmayacağız" diyerek şöyle devam etti:

"Bunu sağlayacak yeterli argüman var. Terörle bağlantılı suç kavramları olabilir, yolsuzlukla ilgili dosyalar gözden geçirilecek. Orada da kamu vicdanını rahatsız eden suçlar söz konusu ise onlar da bu değerlendirme sonucuna diğerleriyle gündeme gelebilecek. Bu konuda hükümetimizde, partimizde alınmış bir karar şu an itibariyle yoktur. Ama Başbakanımızın açıklamalarından sonra ilgililer kafa yormaya devam ediyor."

-ÖZAL RAPORU-

Turgut Özal'a yönelik medyaya yansıyan bilgiler ışında "Yargı merciine yol gösterici bir sonuç ortaya çıkmamış oluyor" diyen Canikli, kararın yargı tarafından verileceğini belirterek şunları söyledi:

"Şahsen dikkatimi çeken bu süreçte Demirel’in açıklamalarıdır. En son bu raporla ilgili bilgiler çıkınca paylaştığı değerlendirme var. Israrla Demirel hayır eceliyle ölmüştür diyor. Bunu diyebilmek için, nasıl zehirlenme veya başka şekilde vefat etmiş demek için elde delil olması gerekirse eceliyle öldü demek için de hem uzman hem de elde delil olması gerekir. Israrlı şeklide Demirel’in kesin ifadeyle eceliyle ölmüştür demiştir. Benim garibime gitmiştir ve dikkatimi çekmiştir."

Haber Ara