Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Uzaklaştırma' erkekleri değil, kadınları yıldırıyor

Ocak ayından beri çıkartıkları uzaklaştırma kararlarına rağmen en az yedi kadın öldürüldü, 10'u yaralandı. Kadın örgütleri, belediye kadın danışmanlık merkezleri ve baro kadın hakları komisyonundan kadınlar uzaklaştırma kararının caydırıcılığını bianet'e yorumladı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-11 17:12:55

'Uzaklaştırma' erkekleri değil, kadınları yıldırıyor
TIMETURK / Haber Merkezi

bianet'in erkek şiddeti çetelesine göre, 2012'nin ilk 11 ayında kendilerine şiddet uygulayan kişiler hakkında uzaklaştırma kararı çıkartmalarına rağmen en az yedi kadın öldürüldü, 10 kadın ağır yaralandı. Onlarca kadın şikayetleri işleme alınmadığı ya da çıkarttıkları tedbir kararları yenilenmediği için öldürüldü.

Şiddet gören kadınlarla çalışan kadın örgütleri, belediye kadın danışmanlık merkezleri ve baro kadın hakları komisyonundan kadınlar, kendi çalışmalarından yola çıkarak uzaklaştırma kararlarının akıbetini anlattı.

Hepsinin ortaklaştığı nokta uzaklaştırma kararının çoğu zaman caydırıcı olmadığı, devlet kurumlarının ve özellikle mülki amirlerin 6284 nolu Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'un içeriğinden habersiz olduğu ve şiddet gördüğü için karakollara başvuran kadınların genellikle polislerin duyarsızlığı nedeniyle kötü bir muameleyle karşılaştığı oldu.

Mersin İştar Kadın Danışmanlık Merkezi'nden psikolog Fahriye Cengiz:

Şu ana kadar uzaklaştırma kararının şiddete engel olduğunu biz deneyimlemedik. Örneğin bir erkek, hakkındaki uzaklaştırma kararına rağmen mahallede olay çıkararak eve girdi ve karısını tehdit etti. Üç gün nezarette kaldı ama çıkınca yine aynı şey oldu.

Uzaklaştırma yerine koruma tedbir kararları çerçevesinde kadınlara koruma sağlanması yasada yer alsa da uygulanmıyor. 6284 nolu yasaya tabi çalışan birimlerin de kadın bakış açısına sahip olmaması, duyarlılıkları olmaması da sorun yaratıyor. Örneğin polislerin kadınlara eve dönmelerini söylediğini çok duyuyoruz.

Kadınların öldürüldüğünde ise onları korumakla yükümlü olan yetkilere hiçbir yaptırım yok. Koruma kararına rağmen evinde tehdit edilen kadınlara polislerin ne olacak ki kocanla görüşsen", bir kadını sığınma evimize yerleştirdiğimiz zaman onu korumakla yükümlü memurların "kutlama yapalım, kurtulacağız" dediğini gördük. Yani bunu öncelikli görevleri olarak değil, ekstra iş olarak görüyorlar. Polisler erkeklerin tarafında oluyor. Bütün sıkıntı işle yükümlü birimlerin eğitimlerin yetersiz olmaları.

İştar Kadın Danışmanlık Merkezi'ne Ocak 2012 itibari ile 617 kadın başvurdu.

KAMER (Kadın Merkezi) kurucusu Nebahat Akkoç:

Bize başvuran kadınlarla çıkarttığımız uzaklaştırma kararlarından iyi sonuçlar aldığımız örnekler oluyor. Kavga, gürültü varsa bunun nabzı düştü, erkekler kadınların sahipsiz olmadığını gördü. Bize başvuran resmi ya da imam nikahıyla evli kadınlara da hızlı bit şekilde koruma tedbiri veriliyor. Ama maalesef bir insanın niyeti öldürmekse, ne yapıp edip yapıyor. Bu yüzden ihtiyacımız olan şey zihniyet dönüşümü. Ne kadar yasa çıkarsa çıksın, en acil işimiz Türkiye'de toplumsal cinsiyet farkındalığını arttırmak.

Şiddet gören kadınların mutlaka kadın kuruluşlarına ya da baroların kadın hakları komisyonlarına başvurmaları lazım. Kararlar yeterli değilse, bu kuruluşlar kadınları korumak için ellerinden geleni yapar, onları sarıp sarmalarlar.

Van Barosu Kadın Hakları Komisyonu'ndan avukat Bedia Özgökçe Ertan:

Uzaklaştırma kararları amacına ulaşmıyor, polisin denetimi yeteri kadar yok. Ancak hakimlere aksettiğinde uygulanıyor. Esasen polisin görevini yapmadığını düşünüyorum. Baskı, özel hassasiyet varsa bu görevi yapıyor. Kadınların çoğu zaman tedbir kararı çıkarttırma gibi bir hakları olduğundan bile haberi olmuyor çoğu zaman. Mülki amirler yasayı bilmiyor, bilseler de uygulamayı gereksiz buluyorlar.
Komisyona deprem öncesi her gün en az iki kadın başvurdu.

Bursa Belediyesi NİKEDAM-Nilüfer Kadın Danışma Ve Dayanışma Merkezi'nden Neval Gündoğan:

Uzaklaştırma kararlarıyla ilgili sorunlar yaşıyoruz çünkü karara rağmen şiddet uygulayanları uzak tutmak mümkün olmuyor. Uzaklaştırma erkekler için caydırıcı olmadığı için kadınlar kendilerini güvende hissetmiyorlar. Can güvenliği olmayan kadınlar, şiddet gördükleri kişiyi evden uzaklaştırıp evde kalmaktansa sığınma evine yerleşmeyi tercih ediyorlar.

Tedbir kararlarına rağmen, erkekler tacize devam edebiliyor. Kadınlar da ısrarla karakola gidip şikayette bulunuyorlar ancak polis memurları hakarete varan ifadelerde bulunabiliyor. Bir şey olmaz, diyerek evine yollayabiliyorlar, şikayeti işleme almıyorlar, kadın görüştüğü polis memurunun adını sorduğunda şikayette bulunmaması için isimlerini söylemiyorlar, hatta kadının zorla karakoldan gönderildiğine bile şahit olduk. Böyle durumlarda suç duyurusunda bulunuyoruz ama hiçbir sonuç elde edemiyoruz.

Yakından koruma çok nadir verilen bir tedbir kararı. Yeni yasayla mülki amirlerin tedbir kararı verme yetkisi olsa da, biz buna sadece bir kere şahit olduk. Karakol özellikle mesai saatleri içerisinde kendisi tedbir kararı vereceğine mahkemeye yönlendirmeyi tercih ediyor.

Kadın hakkını bilip, buna yönelik bir talepte bulunmadığında koruma kararı önerilmiyor bile.

NİKADEM'e Ocak 2012'den beri 93 kadın başvurdu.

Mor Çatı'dan avukat Özlem Özkan:

Uzaklaştırma kararı elbette tek başına yeterli değil çünkü sorun bütünlükle ele alınmadan çözüme yakınlaşamıyor bile. Yani bir tane karar işi çözmüyor. Bunun birkaç ayağı var ve hepsinin birlikte olması halinde bu kararlar etkili olabiliyor.

Karakola başvurduğunda orada olumlu bir tavırla karşılaşmayan kadın yılgınlıkla karşılaşabiliyor. Karakolda ona iki seçenek sunuluyor, sığınak ya da eve dönüş. Ama sığınaklarla ilgili kötü koşulları olan, "yarı kapalı cezaevi" gibi bir algı var. Dolayısıyla kadın nedeyse başvurursa başvursun, karşına çıkacakların belli bir standardı olmalı. Hem karakolda hem savcıda hem aile mahkemesinde hem sığınakta kadının güvende olduğunu hissetmesi lazım.

Örneğin en son karakola başvurduğumuzda, kadının darp raporu da olmasına rağmen polis kocasını evden uzaklaştırma gibi bir yetkilerinin olmadığını söyledi. Kadın sığınağa gitmek değil, evinde güvenli bir şekilde kalmak istiyordu. Avukat olmamıza ve tüm ısrarımıza rağmen bu kararı aldıramadık. Yani bu kararların hem verilme aşamasında hem uygulanmasında çok fazla sorun yaşıyoruz.

Mor Çatı Sığınağı görevlisi Melike Keleş:

Uzaklaştırma kararı varken, şiddet uygulayan kişi cep telefonu, e-posta, sosyal medya yoluyla tehditlere, çocuklar aracılığıyla mesaj göndermeye devam ediyor. İhlal ettiğinde üç gün hapis yapıyor ve çıktığında kaldığı yerden devam ediyor. Kadın her seferinde adres değiştirmek zorunda kalıyor. Uzaklaştırma kararlarının ihlali durumunda polis çağırdığınızda kadınların gördüğü muamele de ayrı bir sorun. İyi uygulamalar da oluyor ama genelde karakollar yasayı da bilmiyor, uygulamayı da. Her kafadan bir ses çıkıyor. Temelde zihniyet değişikliğini sağlamak gerekiyor.

6284 nolu yasa sadece kocanın evden uzaklaşması anlamına gelmiyor. Aslında bütün olarak şiddete uğrayan kadın ve çocukları koruması gerekiyor. Uygulamada çok fazla sorun yaşıyoruz. Yasa çıkıyor ama devlet kurumlarının bu yasayla ilgili hiçbir bilgisi yok.

Çok yakın zamanda sığınaktan çıkıp kendi hayatını kurmaya çalışan bir kadın çağrılı koruma kararının bitmesine 5-6 gün kala yenilemek bir dilekçe verdi. Aile Mahkemesi'nden bir önceki koruma tedbiri bitmeden müracaat ettiği için başvurusu reddedildi. Çok uğraştı ve koruma kararını aldı. Bu yüzden bu konuda bilgili olmak çok önemli. (Bianet)

Haber Ara