Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

Hamaney: Suriye’de yaşananlar yanlış aktarılıyor

İran dini lideri Ali Hamaney: Suriye’yi bir iç savaşın içine sürükleyen ve kardeş kanının akıtılmasına yol açanlar suçludur. Şiddete başvurulmadan, Müslümanların talepleri barışçıl yollarla karşılanmalıdır.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-11 23:02:58

Hamaney: Suriye’de yaşananlar yanlış aktarılıyor

"İslam Uyanış konferansının son gününde İran Dini Lideri Ayetullah Ali Hamaney ile kendi makamında bir görüşme gerçekleşmiştir. Bu görüşmeye yabancı konferans katılımcılarının yanı sıra İran’ın değişik üniversitelerinden öğretim üyeleri, dini havzalarından üst düzey din adamları da ve bazı yabancı temsilcilik üyeleri de katılmıştır. Bu bağlamda İslami Uyanış Konferanslarına ev sahipliği yapan kurumun doğrudan Dini Lidere bağlı olması bir anlamda İslami Uyanış Konferansının en önemli ve en stratejik açıklamalarının Dini Liderle yapılan görüşme esnasında gerçekleştirildiğini belirtmek gerekir. İran’ın en üst makamındaki kişi olan Dini Liderin, 76 ülkeden gelen bilim adamları, gazeteci, misyon temsilcilikleri ve gazetecilere İran’ın bazı önemli gördüğü konulardaki görüşleri ve politikaları hakkında oldukça açık mesajlar iletmesi önemlidir.

Bu bağlamda yaklaşık 1000 kişinin hazır bulunduğu toplantı Dini Liderin gelişiyle başlamıştır. Dini liderin konuşmasından önce her ülkeden gelen bir temsilcinin görüşlerini iletmesine yönelik bir program hazırlanmıştı. Ancak zaman kısıtlığı nedeniyle yalnızca Filistin’den bir akademisyen, Pakistan’dan bir Üniversite Rektörü, Mısır’dan Amel Partisi Başkanı, Tunus’tan Gelecek Partisi sözcüsü, Bahreyn’den Dr. Raşhid Ali Mürşidi ve Lübnan’dan da Hizbullah’a bağlı Parlamenter Ali Feyyaz İslami Uyanış konferansıyla ilgili değerlendirme konuşması yapabilmiştir. Konuşmaların ağırlıklı noktasını ise İran Devriminin günümüzde yaşanan İslami devrimlere öncülük ettiği, İran tarafından İslami güçlere verilen desteğin önemi, Gazze Savaşı ve Batılı ülkelerin İslam ve İslami hareketlere yönelik olumsuz politikaları olmuştur.

Katılımcıların konferansı değerlendirdikleri konuşmaların ardından İran Dini Lideri Ayetullah Hamaney, yabancı akademisyenlerin Müslüman toplumlardaki rolüne değinerek başladığı konuşmasında, İslami Uyanış olarak adlandırılan sürecin bölgede yaşanan değişim ve dönüşüm hareketlerinin sadece bir parçası olduğunu ve bu uyanışın bölgedeki İslam ülkelerinde çok büyük değişimlere zemin hazırlayacağını vurgulamıştır.

İran tarafından İslami Uyanış olarak adlandırılan sürecin Müslüman toplumların psikolojik sınırlarını yıktığı ve Müslümanların bu hareketlilikle artık kolayca Batılı güçlerin ram edemeyeceği bir topluma dönüştüğü, bugün olmasa da yakın bir zamanda İslam dünyasında İslami Uyanışın daha büyük dönüşümlere neden olacağını savunan Ayetullah Hamaney, Batılı güçlerin İslam dünyasında yaşanan değişim ve dönüşüm hareketlerinden çok rahatsız olduklarını ve bu hareketliliğin gerçek bir tehdit olarak algılandığını belirtti. Hamaney, Batılı güçlerin yaşanan süreçlerin anlamını çok iyi anladıklarını ve bu değişim hareketlerini saptırmak için çaba harcadıklarını bunun karşısında İslam dünyasının acilen yaşanan değişim ve dönüşüm sürecinin zayıf ve güçlü yanlarını ortaya çıkaracak çalışmalar yapılması gerektiğini belirterek, İslami Uyanışın Batılı güçlerin baskı ve dayatmacı politikalarından bir kaçış süreci olduğunu bu sürecin iyi yönetilmemesi durumunda İslam Dünyasının yeniden sorunlarla karşı karşıya kalacağını savundu. Bu noktada da bilim adamlarının rolünün ve sorumluluğunun olduğunu belirten İran Dini Lideri, topluma ve devrime öncülük edilebilecek kadroların tembellik ve zafiyet içinde olmamalarının önemine vurgu yapmıştır.

Başta ABD olmak üzere Batılı güçlerin bölgedeki değişim ve dönüşüm hareketleriyle İslam ülkelerinin yeniden şekillenmesine izin vermeyeceğine değinen Hamaney, İran devriminden hareketle bazı bazı tarihi örnekler vermiştir. Kendisinin 3 arkadaşıyla İmam Hümeyni ile görüştüğünde devrimden bahsettiklerini ve İmam Hümeyni’nin de ABD’den korkuyor musunuz diye sorduğunu ve kendilerinin hayır cevabını verdikten sonra devrime başlayabiliriz dediğini belirten Dini Lider, devrim yapacak güçlerin ABD’den çekinmemesi ve ABD ile işbirliği içinde olmaması gerektiğine ifade etmiştir. Hamaney’in özellikle ABD’nin İslam ve İslami hareketle anlaşacağı yönündeki düşüncenin hata olduğunu belirtmesi de dikkat çekicidir. Nerede İslam ve İslami hareketler varsa ABD’nin tüm gücüyle bunları ortadan kaldıracağını ifade eden Hamaney’in sözlerinden anlaşıldığı kadarıyla son dönemde ABD ile işbirliği içinde hareket eden bazı İslami grupların yanlış yolda olduğu üstü örtülü dile getirilmiştir.

Ayetullah Ali Hamaney bugün yaşanan süreçlerin stratejik akıl ve yönlendirmeden uzak olduğu eleştirisinde bulunarak, değişim yaşanan ülkelerde yeni sistemler kurulması için çabuk davranılması gerektiğini, bu yenilenmenin yapılamaması durumunda kazanımların da tehlikeye düşeceğini belirtmiştir. İslami uyanışın çok geniş ve bazı ülkelerde de çok derin bir temele sahip olduğunu belirten Ali Hamaney, kurumsallaşma ve sistem kurulmasının süreci başarılı bir şekilde yönetme ve İslami bir rejim kurmak için önemli olduğunu ifade etmiştir.

Dini liderin en dikkat çeken ifadelerinden biri de İslam ülkelerinde yaşanan mezhepsel ve etnik ayrışmalar olmuştu. Şii-Sünni veya etnik temelli ayrışmaların esasında ABD ve Batı tarafından körüklendiğini belirten Hamaney bu tür oyunların içinde yer almamanın önemli olduğunu farklı kavramlarla ifade etmişti. Ancak Hameney, ima yoluyla Vahabi ve Selefi grupların farkında olmadan İslami savunma, söylem ve hareketlilikleriyle Batılı güçlerin bölgede işlerini kolaylaştırdığını belirtmesi dikkat çekicidir. Hamaney bu noktada belirterek, bu grupların özellikle bazı İslam ülkelerinde Batılı güçlerin stratejik zemininde hareket ettiğini, bölgede Sünni-Şii gerilimi oluşturulması planlarının İslam dünyasını büyük bir tehlikeyle karşı karşıya bıraktığını, bazı İslami grupların da istemeden bu planların içinde yer aldığını belirtmiştir.

İran Dini Lideri Hamaney, Filistin meselesi ve son olarak yaşanan 8 günlük Gazze Savaşı’na vurgu yaparken de Filistin halkının İran’ın her zaman desteğini aldığını ve desteğini almaya devam edeceğini, Filistin tarihinde ilk kez Gazze halkının İsrail ile anlaşma için şartlar öne sürdüğünü ve bu gelişmenin büyük bir başarı olduğunu, bölge haklarının birlik ve beraberliğinin Müslümanların sorunlarını daha kolay çözmesine yardım edeceğini belirtti. Ali Hamaney’in Filistin halkına, Hamas’a ve İslami Cihat’a teşekkür ederken aynı zamanda İran’ın verdiği askeri desteğin de zaferde önemli bir rol oynadığını üstü örtülü katılımcıların dikkatine sunmaktaydı.

Gazze Savaşı ve Filistin sorununda İran’ın rolüne değindikten sonra konuyu Bahreyn sorunu ile ilişkilendirmesi de oldukça önemli olmuştu. Bahreyn’de yaşananların İslam ülkeleri tarafından görmezden gelindiği, olayın mezhep eksenli bir değerlendirmeye tutulduğu oysa İran’ın Filistin’e ve Bahreyn’e bakarken mezhepçi bir gözle olayları değerlendirmediğini ifade etmiştir. Böylelikle Dini Lider mezhepçiliğin İran’dan değil diğer ülkeleri etkilediğini dünyanın 76 ülkesinden gelen katılımcıların dikkatine sunmuş olmaktaydı. Diğer bir deyişle, Bahreyn’de yaşanan gelişmelere sessiz kalan İslam dünyasının bu gelişmeleri mezhepsel eksende değerlendirmesinin çok yanlış olduğuna vurgu yapan Hamaney, İran’ın başta Filistin halkı olmak üzere İslam dünyasında mazlum halklara hiçbir zaman mezhepsel bir yaklaşım sergilemediğini, İslam dünyasını tehdit eden en büyük tehlikenin mezhepsel yaklaşımlar olduğunu söyledi.

Açıklamalarının sonunda Suriye gelişmelerine değinen Hamaney, Suriye’de yaşanan gelişmelerin çok yanlış aktarıldığını, muhalif güçlerin büyük bir hata içinde olduğunu belirtti ve Suriye gelişmelerinin bölgedeki direniş cephesini hedef aldığını ve bu büyük oyunun Batılı güçlerce de desteklendiğini vurguladı. Hamaney açık bir şekilde Suriye’yi bir iç savaşın içine sürükleyen ve kardeş kanının akıtılmasına yol açanların suçlu olduğunu ifade etmesi dikkat çekicidir. Hamaney Müslümanların tüm taleplerinin ise şiddete başvurmadan, barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini de sözlerine eklemiştir.
(Doç. Dr. Veysel Ayhan-Dr. Kaan Dilek--mpr.org.tr)

Haber Ara