Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Muhalifler ilerlerken Esed’in üç seçeneği kaldı

Christian Science Monitor’un deneyimli Orta Doğu muhabiri Nicholas Blandford, Şam’da muhasara altına alındaki Suriye Devlet Başkanı’nın önündeki son seçenekleri değerlendirdi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-10 17:10:22

Muhalifler ilerlerken Esed’in üç seçeneği kaldı

TİMETÜRK / Nicholas Blanford*

Kasiyun Dağı üzerindeki başkanlık sarayından görünen muhteşem Şam manzarası, bu günlerde etrafı çevrilmiş Suriye’nin devlet başkanı Beşar Esed’e çok fazla rahatlama sağlayacak gibi görünmüyor.

Suriye hükümet güçleri, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) muhaliflerinin Esed rejimini devirme amaçlarına bir adım daha yaklaşmalarını engellemeye çabalarken; haftalardır kuzey, doğu ve güney ufukları, top patlamalarının ve hava saldırılarının siyah duman sütunlarıyla lekeli bir halde bulunuyor.

20 aydır süren yüzleşmenin ardından Esed’in güce yapışması git gide daha zayıf hale geliyor ve bu, o ile rejiminin önünde geriye birkaç seçenek bırakıyor.

Suriye’deki gelişmeleri yakından takip eden Avrupalı bir diplomat, “Rejimin kapasitesinin düştüğü ile ÖSO’nun daha güçlü ve daha iyi silahlı hale geldiğine dair hiç şüphe yok” diyor.

Rejimin mevcut durumu belirsiz ve hatta Esed’in hala işbaşında olduğu bile açık değil. Diplomat, Esed’in “kendi sisteminin mahpusu” haline geldiğini, aktif liderlik rolü oynamadığını ve sarayına hapsolduğunu söylüyor. Bunun yerine silahlı muhalefete karşı günlük yüzleşmelerle ilgilenen ve azınlık Nusayri toplumundan gelen 50 ila 100 üst düzey rejim ve askeri şahsiyetlerin gayri resmi “güvenlik konseyi”nin oluştuğuna dair belirtiler var. 

Üç seçenek

Muhalifler, şehir merkezine görünür bir son saldırı için Şam’ı çevrelemeye çalışırken, her şekilde rejim sürekli zemin kaybediyor ve bu, Esed’e 3 olası seçenek bırakıyor. Her ne kadar en az muhtemel olan ilki, acı ve büyük olasılıkla kanlı sona kadar başkanlık sarayında kalmak ve Rus televizyonunda yayınlanan geçen ayki söyleşisindeki “Suriye’de yaşayıp orada ölmeye” dair sözünü yerine getirmek.

İkinci olasılık, ailesi ile birlikte Şam’dan kaçıp alenen Suriye rejimini destekleyen İran ya da Venezüella gibi üçüncü bir ülkeye iltica etmek. Suriye dışişleri bakanı yardımcısı Faysal Miktat’ın kısa süre önce Venezüella, Küba ve Ekvator’u ziyaret ettiği bildirildi. Ardından Ekvator, Esed’e sığınma verme fikrinde olmadıklarını açıklamıştı.

En muhtemel ve şu an uygulanır görünen seçenek, rejim ile ordu ve güvenlik güçlerinin merkezinin Akdeniz sahilindeki Nusayri-yoğun dağlara çekilmesidir. Diplomatik kaynaklar, rejimin potansiyel olarak Alevi-baskın bölgenin parçasını oluşturacak Tartus, Banyas ve Latayka gibi şehirlerde yaşayan Sünnileri kayıt altına almayı planladığına dair doğrulanmamış söylentiler var. Sahil şehirleri ağırlıklı olarak Sünni-yoğunken dağ içbölgeleri çoğunlukla Nusayri’dir.

Dağa Çıkış

Dahası rejim-yanlısı Nusayri ordu subay aileleri, yavaş yavaş düzenli ve gizli bir şekilde Şam’ın kalburüstü Mezzeh mahallesini terk edip sahil dağlarına yollanıyorlar.

Avrupalı diplomat konuyla ilgili şunları söylüyor: “Sürekli daha fazla rejim destekçisi ya da aileleri sahile doğru yola çıkıyor ve en azından hükümetin bir parçasının Tartus’ta olduğuna dair sürekli söylentiler mevcut. Tüm belirtiler, rejimin geri çekilme mevkiisinin Tartus ve Latayka’nın sahil bölgesi olduğunu gösteriyor”.

Kaynaklara göre Şam’ın kuzeyinde harekat yapan Özgür Suriye Ordusu’nun pusularını başkente doğru güneye-giden askeri trafikle sınırlaması anlamlıdır. Kuzeye giden araçlar rahatsız edilmemektedir ve Tartus’a giden anayol, rejimin Şam’da uzatmalı ve kanlı son savunmasını engellemek için kaçış yolu olarak sunulduğuna dair olasılığı güçlendirmektedir.

Artan geri çekilme

Hala Şam düşmüş gibi dağlara doğru delice bir koşma mevcut değil ancak büyüyen bir geri çekilmeden bahsedilebilir.

Yakın Doğu Politikası Washington Enstitüsü’nde Suriye uzmanı Andrew Tabler, “Esed rejimin safhalar halinde gideceğini düşünüyorum. “Önce kuzey ve doğu gidecek. Ardından mümkün olduğu kadar Şam’da kalmak için büyük bir çaba olacak. Nihayetinde bunun da mümkün olabileceğini sanmıyorum”.

Tabler, ilk önce Şam’dan Şam-Tartus anayolunun 3’te 2’sinde yer alan Suriye’nin üçüncü büyük kenti Humus’un batısına ve ardından dağlara kademeli bir geri çekilme öngörüyor. Tabler, “Bu bölgelerin, kısa ve orta vade için uygun olduğunu düşünüyorum” diyor.

Humus’a bir geri çekilme, Humus ve 30 km güneydeki Lübnan sınırı arasında yer alan köylerde Eylül ve Ekim ayında patlak veren şiddetli çatışmaları açıklıyor. Rejim-yanlısı Şebiha milisleri ile Lübnan Şia milis grubu Hizbullah savaşçılarının destek verdiği Suriye birlikleri, hayati Şam-Tartus anayolunu kuşatan köylerin kontrolü için muhalif güçlerle çarpışmıştı.

Nusayri devletçiği mi?

Analistler arasında rejimin eninde sonunda sahil bölgesine kaçacağına dair bir fikir birliği var görünürken, eğer burada bir bölge oluşturulursa bunun doğasının ne olacağı net değildir. 1920-1937 arasında Fransızların-düzenlediği devletçik sınırları içinde mini bir Nusayri devletin kurulması mevcut şartlar dahilinde imkansız görünmektedir. Bu, sahil şeridindeki karşıt Sünnilerin bastırılmasını gerektirecektir. Ayrıca uluslararası olarak dışlanacak ve ÖSO’nun saldırılarına maruz kalacaktır.

Dağlara geri çekilme ardındaki başlıca motivasyon, devlet inşasından ziyade korunmaktır zira Nusayriler Suriye’nin 23 milyonluk nüfusunun yüzde 12’sini Sünniler ise yüzde 70’ini teşkil etmektedir.

Oklahoma Üniversitesi Orta Doğu Profesörü ve etki Suriye yorum blok yazarı Joshua Landid, “Nusayri toplumu, [Esed] ordusunun kendilerini muhtemel muhalif milislerinin intikamından koruyacağına güveniyor. Mezhepçi nefret, rejimin gaddarlığıyla alevli bir uçurumu sürüklendi. Son 2 yıldır Suriyeliler kalplerine nefreti yerleştiriyor ve bu da bir tür intikam ihtimalini güçlendiriyor. Küçük olsa da etnik temizlik dahi bir olasılıktır” diyor.

Zırh, topçu, hava gücü ve muhtemelen kimyasal ile biyolojik silahlarla donatılmış orduya ve güvenlik servislerine ait Nusayri çekirdeği tarafından savunulan dağ köylerine iyi-tahkim edilmiş kalıntı rejim, Şam’daki ani liderlik boşluğunun neden olduğu kargaşa dönemi boyunca Esed’lere nefes almaya imkan tanıyacak zaman kazandırabilir. Ancak Esed aşiretinin hayatta kalması için uzun-vadeli bir çözüm oluşturup oluşturamayacağı bir soru işaretidir.

Nusayri bölünmeleri

Aynı zamanda daha resmi olarak kurulmuş bir bölgeye karşı olan bir durum da Nusayrilerin hepsinin Esed rejimini desteklemediği gerçeğidir. Bazıları toplumun kaderini Esed’inkine bağlamak yerine muhalefetle anlaşmayı tercih ediyor gibidir. Hatta Esed’in vatanı Latayka’nın 20 km güneydoğudaki Kardaha’da dahi Esed aşiretinin destekçileri ve muhalifleri arasında Nusayri-içi isyanlar yaşandığı haberleri gelmektedir.

Atlantik Konseyi’nin Orta Doğu Refik Hariri Merkezi’nden uzman ve eski Dışişleri Bakanlığı Suriye danışmanı Fred Hof, Beşar’ın 12-yıllık iktidarında Esed ailesinin köklerinden “sosyal ve ekonomik olarak tamamen koptuğunu” ve Suriye’deki en fakir toplumlardan biri olan Nusayriler için “çok az değerli” şey yaptığını söylüyor. Hof, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Üstüne üstlük umursamazca postlarını kurtarmak ve dünyevi servetleri ellerinde tutmak için mezhepçi strateji izleyerek bu toplumu ölümcül bir risk altına soktular. Özetle Esedler ve onların önde gelen destekçilerinin Latayka ve çevresine yerleşmeleri mümkün olmayacaktır. Şam havaalanı kapalı olduğu için o yöne doğru kaçarlarsa, devam etmeleri onlar için daha iyi olacaktır. Nereye mi? Bu noktadan sonra onları kim alır bilmem”

* Christan Science Monitor’un Orta Doğu muhabiri. 1994’ten beri Beyrut’ta yaşayan Blandford, “Bay Lübnan’ı Öldürmek: Refik Hariri Suikastı ve Orta Doğu’da etkileri” ile “Allah’ın Savaşçıları: İsrail’e karşı 30 yıllık Hizbullah mücadelesi” adlı kitapların da yazarıdır.

Christian Science Monitor’deki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

 

Haber Ara