Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Din bazlı dış politika başarısızlığa...'

Taraf Gazetesi'nden Neşe Düzel'e röportaj veren Temel İskit, din ve etnik bazlı bir dış politika başarısızlığa mahkûmdur. Çünkü gerekli olan esnekliğinizi kaybedersiniz, dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-10 09:46:18

'Din bazlı dış politika başarısızlığa...'
Taraf Gazetesi'nde düzenli olarak her pazartesi Neşe Düzel tarafından yapılan röportajların bu haftaki konuğu emekli büyükelçi Temel İskit. Ortadoğu'da dinmeyen gerginlik, AK Parti ve Türkiye dış politikasına dair sorular soruldu.

İŞTE NEŞE DÜZEL'İN O RÖPORTAJI:


NEŞE DÜZEL: Ortadoğu karmakarışık oldu. Bütün roller değişiyor. Türkiye, Ortadoğu’da eski etkisini sürdürüyor mu yoksa Türkiye etkisizleşiyor mu?


TEMEL İSKİT: Türkiye Ortadoğu’da giderek etkisizleşmeye başladı. Şöyle anlatayım... Arap Baharı’nın yarattığı ilk belirsizlikte Türkiye Batı’yla ilişkileri yüzünden bölgede bir istikrar adası olarak değerlendirildi ve Türkiye’ye bir ümit bağlandı. Çünkü Türkiye Batı’yla ilişkileri olan bir ülkeydi ve NATO üyesiydi. O belirsizlikte, Amerika, Türkiye’yi istikrarın garantisi olarak gördü ve Türkiye’ye bir nevi sarıldı. Fakat Arap Baharı denen süreç ilerledikçe, yeni güç dengeleri ortaya çıktı ve belirsizlik yerini, bu yeni güç dengelerine bıraktı.


Ortadoğu’da hangi yeni güç dengeleri ortaya çıktı?

Ortadoğu’ya has mezhepsel cepheler oluştu. Şii Bloku ve Sünni Bloku ortaya çıktı. Bu arada Türkiye’nin Ortadoğu’ya o kadar da ait olmadığı... Aslında Türkiye’nin kendisini zorla Ortadoğu’nun önemli ve etkin aktörüymüş gibi göstermeye çalıştığı, bölgenin kapısını zorladığı gerçeği anlaşıldı. Çünkü Türkiye’nin Ortadoğu’daki durumu yapaydı! Sonuçta Türkiye, Ortadoğu’ya ait olmadığı hâlde kendini öyle zannettirmeye ve dayatmaya çalışan bir ülke hâline geldi.


Türkiye bir Ortadoğu ülkesi değil mi?

Coğrafi olarak olabilir ama Türkiye birikimiyle bir Ortadoğu ülkesi değil. Zaten bu gerçek, Filistin meselesi gibi sınavlar başlayınca ortaya çıktı. Filistin meselesinde büyük rol oynayacağını düşünen Türkiye bir ara rol oynadı ama bu arabuluculuk rolünü bir Ortadoğu ülkesi olarak oynamadı. Türkiye bu rolü, hem İsrail’in hem de Arapların dostu olan bir Batılı ülke olarak oynayabildi. Şimdi ise Türkiye bu arabuluculuk rolünü artık oynayamıyor.


Peki, Türkiye Ortadoğu’da kendini hâlâ etkili ve önemli zannediyor mu?


Zannetmeye çalışıyor ama gerçeklerle de yüzleşmeye başladı. Mesela Hamas’la İsrail arasındaki Gazze ateşkesinde biz bütün iddialarımıza rağmen sahnede baş aktör olamadık. Başrolü Mısır aldı. Hamas’la Filistin Yönetimi arasındaki ilişkide de rol oynamaya kalktık ama çok etkisiz olduk.


İsrail’le kriz yaşayan bir Türkiye Ortadoğu’da etkili olabilir mi?

Olamaz. Başbakan ve Dışişleri Bakanı, Türkiye’nin oyun kurucu olarak İsrail’e hiç ihtiyacının olmadığını, Arap ve Sünni desteğin yeteceğini ve Türkiye’nin bölgenin hâkimi ve oyun kurucusu olacağını zannettiler. Ama Türkiye oyun kurucu olamadı. Aslında Başbakan’ı Arap sokağı ve bazı Sünni yöneticiler de yanılttı. Arap halkı, İsrail’e “one minute” dedikten sonra Başbakan’ı çok alkışladı. Hükümet, imkânların ve gerçeğin ötesinde bir dış politika izledi. Türkiye’nin Ortadoğu’da gücünü ve liderlik rolünü çok abarttı. Bölgede oynayabileceğimiz rolden ötesini oynamaya kalktı.


Türkiye birkaç yıl önce Ortadoğu’da bütün ülkeler arasında arabuluculuk yapabilecek bir konuma sahipti. Şu anda neredeyse bütün güney komşularımızla sorunluyuz. Hatta hasımız. Neden böyle bir değişim yaşandı?

Böyle bir değişim yaşandı çünkü biz sadece gücümüzü çok abartmadık. Biz bölge ülkeleri arasında da taraf tuttuk. Adımlarımızı hep Sünni cepheden yana attık. Oysa dış politikada taraf olan arabulucu olamaz! Nitekim Türkiye, demokrasisi, AB adaylığı ve Batı dünyasına mensubiyetiyle bölgede özel bir konuma sahipken, taraf tutarak, bu özel konumunu kendi eliyle eritmeye başladı. Ortadoğu’da “namuslu arabulucu” olma rolünü yıprattı.


Türkiye en büyük hatayı nerede yaptı?

Suriye’de ve Irak’ta yaptı. Irak’ın iç politikasına karıştı, seçimlerde Maliki’ye cephe aldı. Onun Sünni rakibini destekledi ve Bağdat’la arayı bozdu. Suriye’de ise büyük bir telaşla davrandı. Esad’ın iktidardan gitmesi için bir nevi militan gibi davrandı. Esad’ı çok uyarmış olsa da Türkiye kendini, gücünün ötesinde kâdir hissetti. Erdoğan zannetti ki, Esad küçük kardeşi ve onun lafını dinleyecek.
.........

TARAF


Haber Ara