Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bediüzzaman neden sakal bırakmadı

Bediüzzaman bütün sünnetlere uyan dini bir lider olmasına rağmen sünnet olan sakalı bırakmaması, Bediüzzaman’ın değişimci ve dönüşümcü bir liderlik içeren yeni gelenekçiliğin bir örneği olarak , modernizmin günümüz insanlarını şekilci, önyargılı hale getirdiğini görmüştür.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-12-09 10:40:39

Bediüzzaman neden sakal bırakmadı
TIMETURK / Haber Merkezi

Sakal bırakmamayı iletişim ve ikna metodu olarak kullanmıştır.

Bediüzzaman bütün sünnetlere uyan dini bir lider olmasına rağmen sünnet olan sakalı bırakmaması, Bediüzzaman’ın değişimci ve dönüşümcü bir liderlik içeren yeni gelenekçiliğin bir örneği olarak , modernizmin günümüz insanlarını şekilci, önyargılı hale getirdiğini görmüştür.

Hedef kitle olarak seçtiği kimselerin “sakallı hoca” algılarına etiketleme, damgalama gibi özellikleri fark etmiştir. Zahirperest bu insanların, Orta Çağ hocası gibi gördüğü bu kişilerden gelecek bütün bilgilerden kendilerini kapatarak hakikatlerden uzak kaldıklarını gözlemlemiştir.

Kur’an-ı Kerim’de şekilciliğin esas olmadığını, özün esas olduğunu göstermek için, o konuda fedakarlıkta bulunmuştur. Sakal bırakmayı istemiş fakat takipçilerini düşünerek, şekilperest insanlarla aralarında duvar oluşmaması için o sünnete uymamanın üzüntüsünü yaşayarak uygulamamıştır.

Hedef kitle ve muhatap olarak zor durumdaki insanları seçmiştir !

Modernist akımın oluşturduğu önyargılı zahirperest insanlara karşı özün önemli olduğu vurgusunu yapmıştır. “Sevad-ı azama ittiba edilmeli” diyen Bediüzzaman dini hakikatlerin ulaştırılması gereken kitlenin yüzde 90’ının sakalsız olduğunu görerek, önyargıları harekete geçirmemek için sakal bırakma sünnetinden feragat etmiştir.

Benim görüşüme göre burada hedef kitle olarak sadece dindar insanları değil, bütün insanlığı seçtiği anlamı söz konusudur. Hedef kitle ve muhatap olarak bu zor durumdaki insanları seçmiştir ve bunları çekebilmek için sakalı bırakmamayı tercih etmiştir.

Bediüzzaman şekli dindarlığı değil, içsel dindarlığı birinci planda tutmuştur !

Bu davranışında da bir bütünlük paradigması olduğunu görürüz. İslam’ın özünü ön plana çıkararak ahlaklı olmayı, sözünde durmayı, iyi insan olmayı önemle vurgulayarak şekli dindarlığı değil, içsel dindarlığı birinci planda olduğu mesajını vermiştir. Bediüzzaman takipçilerinde, farz sınırları içerisinde dış görünüş olarak modern , iç görünüşte dindar bir rol model tipinin mümkün olabileceği mesajını vermeye çalışmıştır.” Dindar insanın muhakkak sakal bırakması gerekir” gibi önyargıyla hareket edilmemesi mesajının verildiğini anlayabiliriz.

Said Nursi eğer sakal bırakmış olsaydı yine dine hizmet ederdi, ama modernistlerin önyargılarını dağıtmakta zorlanırdı. Şu anda eserlerini takip edenlerin büyük kısmı okunmazdı. Özellikle batı kültürüyle yetişenler uzak dururdu.

Mesela Yusuf İslam’ın hiçbir siyasi faaliyeti olmadığı halde, sadece kıyafeti Usame b. Ladin’e benzediği için ABD’ye giriş vizesi verilmedi. Bediüzzaman’ın modernistlere öykünmek, hoş görünmek gibi bir niyeti asla yoktu eğer öyle birisi olsaydı onların fikirlerine karşı ölümüne mücadele etmezdi.

Bediüzzaman gibi bir dini liderin sakal bırakmaması ve evlenmemesi onun içini yakan büyük bir fedakarlıktır. Modernizmin fırtınasına maruz ve bu yüzden mağdur olan genç kuşakların zihinsel kalıplarını, düşüncelerini, değer yargılarını aşıp elindeki gerçekleri onlara sunmak için istemeye istemeye bu sünnetten vazgeçmiştir. Kendi kemalatı, tefeyyüzü, manevi makamlarda ilerlemesi için değil, genç kuşakların elindeki hakikatleri alıp kabullenmesi için çabalamıştır. (Prof. Dr. Nevzat Tarhan/Risaleajans)

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara