BDP'nin 1994'ten beter olma arzusu
Yürüttüğü terör siyaseti nedeniyle dokunulmazlık tartışmasının fitilini ateşleyen BDP, Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak'ın son tehdidiyle 1994 yılına gitti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-12-05 15:20:05
Parlamentoda grup oluşturdukları günden bu yana şiddete dayalı siyaset yürüten, PKK'nın siyasi uzantısı olduğunu farklı platformlarda sıkça dile getiren BDP'nin son olarak PKK'lı teröristlerle planlı bir şekilde buluşarak kucaklaşmasının ardından dokunulmazlıklarının kaldırılması gündeme gelmiş, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla dokulunmazlık zırhına sınırlama getirilmesi formülü üzerinde dün itibariyle çalışılmaya başlanmıştı.
BDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması ve mevcut dokunulmazlık zırhının şekillendirilmesi süreci için 2 aylık sürenin öngörülmesine, BDP cephesi yeni tehditlerle karşılık verdi.
BDP'lilerin TBMM'den atılıyor görüntüsü verilmemesi için paket formülü aranırken BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, dünkü grup toplantısında "Başbakan, 1994'teki tablonun sadece yaka paça kısmını ayıklarız, bunları kibarca göndeririz diye düşünüyorsa yanılıyor" demişti.
"Bir daha Kürtleri bu parlamentodan kovarsanız, Kürtler bir daha bu parlamentoya gelip gelmemeyi düşünürler." diyen Kışanak'ın bu sözleri akıllara 1994'te tutuklanmamak için Meclis'ten çıkmayacaklarına dair yaptıkları eylemi getirdi. Kışanak, dokunulmazlık formülünün hayata geçirilmesi olasılığına karşı BDP seçmenine "dağları" işaret etti.
1994'TE NE OLMUŞTU?
1991 yılında seçimlere Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) listesinden giren DEP'li Leyla Zana, Hatip Dicle, Mahmut Alınak ve Selim Sadak SHP milletvekili seçilmişlerdi.
Seçilmelerinin hemen ardından Leyla Zana'nın yemin töreninde protestolar arasında Kürtçe yemin etmesi soruşturmaya konu olmuştu.
Zana, Dicle ve Doğan, "milletvekili dokunulmazlığı" nedeniyle haklarında işlem yapılamayacağını savunarak TBMM'de ayrılmamaya karar verdi. Ancak polis, 4 Mart 1994'da Meclise girip DEP'lileri zor kullanarak gözaltına aldı. Sadak ise, 1 Temmuz 1994'te gözaltına alındı ve 12 Temmuz 1994'te tutuklandı.
Milletvekili dokunulmazlığı kaldırılan DEP'liler, bundan 13 gün sonra tutuklanarak Ankara Merkez Kapalı Cezaevi'ne konuldular. Bu sırada Anayasa Mahkemesi de, DEP'i kapattı.
8 Aralık 1994 tarihinde Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM), "PKK talimatları doğrultusunda bölücü faaliyet yürüttükleri" iddiasıyla Zana ve diğer DEP'lileri eski Ceza Kanunu'nun (TCK) 125. maddesi uyarınca 15'er yıl ağır hapis cezasına mahkum etti. Kararlar, 26 Ekim 1995'te Yargıtay'ca onandı.
AİHM YARGILAMAYI ADİL BULMADI
Dokuz yılı aşkın süre cezaevinde kalan Zana, Dicle, Doğan ve Sadak'ın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) yaptığı başvuruda Türkiye, toplam 140 bin dolar manevi tazminat ödemeye mahkum edildi.
17 Temmuz 2001 tarihli kararında AİHM, DGM'nin tarafsız ve bağımsız olmadığı, karar duruşmasında suçun niteliğinin değiştirilmesine karşın, suçlamanın nitelik ve nedenlerinin sanıklara açık biçimde bildirilmediği ve kendilerine savunma hazırlamak için gerekli zaman ve kolaylık tanınmadığı, ayrıca ifadeleri karara esas alınan iddia şahitlerini duruşmada sorguya çekme ve dinleme imkanı verilmediğini tespit ederek, 'adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine" hükmetti.
DOKUZ YIL HAPİS VE VEKİL OLAMAMA CEZASI
DEP'lilerin yeniden yargılanma talepleri bir şey değiştirmedi. Aynı mahkeme, 21 Nisan 2004'te ilk kararında direndi. Ancak itiraz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay, sanıklar hakkında yürütülen infazın durdurulmasına ve salıverilmelerine karar verdi. DEP'liler dokuz yılı aşkın bir süre cezaevinde kaldıktan sonra tahliye edilmişlerdi.
Orhan Doğan ve diğer bazı DEP'liler, 22 Temmuz seçimleri için bağımsız milletvekili adayı olmuşlardı. Ancak Yüksek Seçim Kurulu, bu mahkumiyetlerinin milletvekili olmaya engel bir durum olarak kabul ederek adaylıklarını reddetmişti. Doğan kısa bir süre sonra yaşamını yitirdi. (mansettv)
SON VİDEO HABER
Haber Ara