BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le 15 masım 2012 tarihinde bir görüşme yapan Sivas Belediye Başkanı Doğan Ürgüp ve beraberindeki heyetin, Gül'e; '2 Temmuz 1993 yılında Sivas'ta meydana gelen olayları Devlet Denetleme Kurulu (DDK) tarafından araştırılsın' isteğini kabul ettiğini belirtti.
Destici, Anadolu Ajansı (AA) ve Cihan Haber Ajansı (CHA) muhabirlerine genel
"1993 yılında Sivas'ta ve Başbağlar'da yaşanan menfur olaylardan dolayı Sivas ili ve Büyük Birlik Partisi camiası olarak mağduriyetler yaşadık. Madımak Oteli'nden başta Arif Sağ ve Ali Balkıs olmak üzere 33 kişiyi kurtaran il yöneticilerimizin bu insaniyetliği ilgili şahıslar tarafından kamuyonu ayeterince ifade edilmedi. Eğer,orada o insanları İşçi Partili, Türkiye Komünist Partili veya başka sol tandanslı kuruluşlar kurtarmış olsaydı kamuoyunda günlerce bu konuda 'övgüler ' yapılır 'takdirlerle' insanlar iltifatlara boğulurdu.
Ancak, biz camia olarak orada bir porovokasyon olduğunu, insanlarımızın; alevi-sünni denilerek büyük bir çatışmaya sürüklenmek istendiğini '12 Eylül öncesi Maraş, Çorum ve Sivas olaylarından biliyor ve ortaya konulan filmin aynısı olduğunu biliyorduk.
Şükürler olsun Sivas'ta, 1993 yılında yapılan ajitasyonlara rağmen Sivaslı insanımız istenilen olaya düşmedi. Orada ne oldu? Provokasyonu kim yaptı? Kimler öldü?Halk neden birbirine düşürülmek istendi? sorularına şimdiye kadar devlet resmen cevap vermedi.
19 yıldır, 'Dindarlar Sivas-Madımak'ta alevileri yaktı' denildi. Maksadı aşan bir sürü sözler edildi. Bu büyük yalanın ve iftiranın, çirkinliğin sonunda ortaya çıkması lazımdı. Sayın Belediye Başkanı Doğan Ürgüp, 15 Kasım 2012 tarihinde beraberindeki 2 Temmuz Platformu üyeleri ile cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e gittiler.
Sayın Gül'e, Devlet Denetleme Kurulu (DDK)'nun , Şehit Başkanımız Muhsin Yazıcıoğlu, Eşref Bitlis, Recep Yazıcıoğlu, Hırant Dink gibi Türkiye'de ki şaibeli olayları inceden inceye araştırdığını belirterek Sivas Madımak konusunu da araştırmasını istediler. Araştırılmasını onayladı. Sonuç araştırılacak. Konunun devlet tarafından desteklenmesi gerekiyordu şimdi o yapılacak" diye konuşan Destici, DDK'nın konuyu araştırması ile Sivas'ta o günlerde nasıl bir oyun oynandığının ortaya çıkacağını söyledi.
DERSANELERİN KAPATILMASI
2012 verilerine göre Türkiye genelinde halen 3 bin 961 dershane faaliyet gösteriyor. Bu dershanelere 1 milyon 250 bin öğrenci devam ediyor. Dershanelerde çalışan personel sayısı da 50 bini bulduğunu belirten Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici, hükümetin 'Dersaneler', 'Kılık Kıyafet' gibi eğitimle ilintili konularda aldığı kararlarını yadırgadını' ifade etti.
Serbest ekonominin cari olduğu Türkiye'de dersanelerin, 1 milyon 250 bin öğrenciye hizmet verdiğini hatırlatan Destici, "Okullarda eğitim ve öğretim anlamında bir kalite varmı ki dersaneler kapatılıyor. Milli eğitim Bakanlığı'nda süt düzey bürokratlar öğretmenlik mesleğini icra etmedikleri için öğrencinin durumunu anlayamazlar. Eğitimin problemlerini bilen bir kişi olarak bunu söylüyorum..Türkiye'de yıllarca katsayı adaletsizliğinden dolayı meslek liseliler üniversitelere girişlerde zorlandılar. Bu konu daha yeni yeni anlaşılıyor. Eğitimdeki kalite açığını dersanaler kapatırken, 1 milyon 250 bin öğrencinin bu yerlerden hizmet aldığını düşünürsek Dersanelerin kapatılması halinde bu öğrenciler nereye gidecek.
Kayıt dışı bir durum oluşacak. Dersanelerde öğrenciler saat başına 6 lira hizmet bedeli ödüyor özel ders almaya mecbur bırakıldığı takdirde 60 lira ödeyecek..Bu ücreti ancak durumu iyi olan yaklaşık 250 bin öğrencinin ödeyebilmesi söz konusu. Diğer 1 milyon öğrenci ne yapacak. Çocuk sokağa bırakılacak. Ahlaki ve ailevi yönden bir sürü problemlerle karşı karşıya kalınacak. Sektörde yan sanayileri ile birlikte azımsanmayacak sayıda insan ekmek yiyiyor. BBP olarak, Üniversite ve diğer sınavların devam ettiği müddetçe, hükümetin, 'Dersaneler Kapatılacak' sözünden vazgeçmesini istiyoruz."
KILIK KIYAFET KONUSU
Büyük Birlik Partisi olarak, başından beri, bütün kurum ve kuruluşlarda başörtüsünün serbest olmasını istediklerini belirten Destici, 5.sınıftan 6. sınıfa geçen öğrencilerin özenti içerisine ister istemez düştüğünü ve kılık-kıyafet konusunda ebeveynlerini zorlayacak isteklerde bulunduklarını söyledi.
Türkiye'nin yüzde 60'ının açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşadığını aktaran Destici, "Gelir dağılımında uçurumlar olan bir ülkede kılık-kıyafet serbestiyeti vermek ne işe yarar?
Kimin işine yarar.. tabiki bu konuda bir sektör açılacak ve o sektör bu konudan müthiş paralar kazanacak. Olan; çocuğunu dahi okutmakta zorluk çeken garip vatandaşlarımıza olacak. Okul idaresi ile öğrenciler-veliler arasında problemler yaşanacak."dedi.
FİLİSTİN'E, GÖZLEMCİ DEVLET STATÜSÜ VERİLMESİ
Birleşmiş milletler (BM) tarafından Filistin'e Gözlemci Devlet Statüsü verilmesi konusunda da görüşlerini açıklayan BBP Genel Başkanı Destici, "Filistin'e bu statüyü veren tüm ülekelere şahsım ve camiam adına özellikle teşekkür ediyorum. Bu durum, Filistin'e, ilerde bağmısızlığını getirecek yol haritasıdır. Ancak, ABD'nin aleyhte oy kullanması onun Özgürlük çağrıları ile örtüşmedi. Dünyanın diğer ülkelerinin gösterdiği duyarlılığı ABD'nin de göstermesi lazımdı. Nihayetinde sonuç, Filistin için tüm islam dünyası için hayırlara vesile olsun diyorum" dedi.
DOKUNULMAZLIK FEZLEKELERİ
Türkiye Büyük Millet Mecsi Başkanlığına sunulan ve ardından Karma Komisyon'a gönderilen 800'ü aşkın dokunulmazlık fezlekesi ile ilgili olarak ta Destici; "Biz her zaman kürsü hariç tüm dokunulmazlıkların kaldırılmasından yana olduk. Ancak, terör suçu işleyenlerin Venedik kriterlerine, iç hukuku göre yargılanmalırı gerektiğini savunduk. Hukuk ne diyorsa o yapılmalı..Eğer hukuktan memnun değilseniz onu değiştirirsiniz. Ama hukuk ortada duruyor ve onların, terör suçu işleyenlerin, PKK gibi bölücü, ayrılıkçı bir güruha destek veren onlarla sarmaş dolaş pozlar veren, milletimizi derinden üzen bu milletvekilleri yargılansın diyoruz. Hukukçular neyi bekliyor anlamıyoruz? Devlet kararlı olmalı ve hukuksuzluk yapanların üzerine cesaretle gitmelidir. Bu cesaret insanlara büyük moral verecektir. Eğer 1994 yılında iç hukuk çalıştırlmamış olsaydı, bölücülerin meclise gelen temsilcilerine uygulanmasaydı terör konusunda Türkiye daha çok acı çekerdi. Şimdi bunun tekrar yapılması PKK ile kol kola olan BDP'nin kapatılması gerekiyor. Bu yapılmalı."diye kaydetti.