Zenginler az maaş veriyor
Alman iktisat uzmanları, AB’nin en zengin ülkesinde ödenen ücretlerin düşüklüğünden şikayetçi. Uzmanlar bu durumun adil olmadığını ve ücretlerin Almanya’nın ekonomik gücüne yakışmadığını belirtiyorlar.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-28 12:05:52
Avrupa Birliği’nde (AB) en çok parayı, Belçika, İsveç, Danimarka, Fransa ya da Lüksemburg’da çalışanlar kazanabiliyor. O ülkelerin sanayi ve hizmetler sektörlerindeki ücret düzeyi Almanya’dakinden oldukça yüksek. Almanya’nın işgücü maliyeti, brüt ücretle, ücret yan giderlerinden, yani sosyal sigorta primlerindeki işveren payı ile tatil parası ve yılsonu ikramiyesinden oluşuyor ve saat başına 30,10 Euro’yu buluyor. Belçika’da işgücünün saatlik maliyeti 39,30 Euro. İskandinav ülkelerinde de ücretler oldukça yüksek.
AB'nin 27 ülkesi arasında Almanya yedinci sırada yer alıyor. Hans-Böckler Vakfı Direktörü Gustav Horn şöyle bir ücret kıyaslaması yapıyor
“Almanya’nın işgücü maliyeti Finlandiya ve Avusturya’dan biraz, son yıllardaki kriz yüzünden ücretlerin ortalamanın altına düştüğü İrlanda’dan ise oldukça yüksek. İspanya, Yunanistan, İngiltere ve Portekiz’in işgücü maliyeti de Almanya’nın altında. İngiltere’nin parasını devalüe etmiş olması da üretim maliyeti açısından bu ülkeyi avantajlı kılıyor.”
VERİMLİLİK MAKASI AÇILIYOR
Euro Bölgesi'nde ise hiçbir ülkenin parasını devalüe etmesi mümkün değil. Makroekonomik sistemi istikrarda tutabilmek için bu ülkelerin başka kuralları dikkate almak zorunda olduğunu belirten Gustav Horn ilk sırada birim ücret maliyeti ile işgücü verimliliği arasındaki dengeyi sayıyor.
Euro’ya geçtikten sonra Almanya’nın birim ücret maliyetinin verimliliğe göre çok az arttığını ifade eden vakıf başkanı bu olumsuzluğun iç talebe ve sosyal sigorta sistemine zarar verdiğini söylüyor.
Gustav Horn, Almanya’nın ödemeler dengesinde aşırı fazla elde edip ticari ortaklarını zarar uğratmasından da bu dengesizliği sorumlu tutuyor. Horn, “Para birliğinin, üyeler arasında belli bir enflasyon hedefini tutturmak için varılan mutabakat anlamına geldiği nedense unutuluyor. Euro Bölgesi’nin enflasyon ortalaması yüzde iki dolayında. Yani ücretlerin artmaması için hiçbir neden yok”, diyor.
Para birliğinin başlamasından bu yana Almanya’da ücretler ortalama yüzde iki oranında artabilirdi. Kriz ülkelerinde bu oranın üzerine çıkıldı, Almanya’da ise enflasyon sınırının altında kalındı. Bunun genel rekabet gücü açısından vahim sonuçları olduğunu belirten iktisat uzmanı Gustav Horn, kriz ülkeleri zayıflarken Almanya’nın rekabet gücünün önemli oranda arttığını vurguluyor.
İlk bakışta olumlu görünen bu durumun uzun vadede sürdürülmesinin ise mümkün olmadığını söyleyen Alman iktisat uzmanı, mevcut ekonomik dengesizliğin verimliliği düşen ülkelerin borçlanması sayesinde ayakta durabildiğini ve statükonun sonsuzsa kadar sürdürülemeyeceğinin son yıllarda ortaya çıktığını, söylüyor.
ALMANYA ÜCRET FAKİRİ
Gustav Horn, ortak para bölgesi ülkelerinin enflasyonda da istikrar çizgisi aramalarının daha doğru olacağını söylüyor. Hükümet ile Alman işvereni ise, ‘maliyet ne kadar düşerse, daha fazla mal arz edilir ve satışlarla birlikte istihdam da artar’ formülünü benimsiyor. Makroekonomi uzmanı Horn madalyonun öteki yüzünü şöyle özetliyor:
“Düşük ücret, düşük gelir, düşük talep ve düşük istihdam demektir. Ortaya zıt etkiler çıktığı zaman en uygun yol izlenmeli. Mevcut şartlar altında ve enflasyon hedefi belli olduğunda Almanya’daki ücretlerin yılda ortalama yüzde üç, üç buçuk oranında artması gerekirdi.”
Makroekonomi ve konjonktür araştırmaları enstitüsü başkanı, Almanya’nın ilk kez 2011 yılında verimlilikle uyumlu ücret zammı gördüğünü, ancak önümüzdeki yıllarda ücret artışı yüzde üçün altında kalacağı için ortak para bölgesindeki cari dengesizliğin giderilemeyeceğini söylüyor. Horn’a göre, Euro Bölgesi’ndeki rekabet krizinin ortadan kaldırılabilmesi için Alman özel sektöründeki ücretlerin mevcut ortalamanın %16 oranında üzerinde olması gerekiyor. (DeutscheWelle)
SON VİDEO HABER
Haber Ara