Özal'ı çözmek istiyorsanız Uğur Tonik'i konuşturun!
Kartal Demirağ'ın gerçekleştirdiği suikastta, Özal baş parmağından yaralanmıştı. Suikastı soruşturan eski savcı Uğur Tonik’in de savcı Çetin'e verdiği ifadede o dönemde kızının kaçırıldığını ve eski MGK Genel Sekreteri Sabri Yirmibeşoğlu tarafından tehdit edildiğini Ahmet Özal'a anlatmıtı
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-25 23:34:09
Turgut Özal'ın oğlu Ahmet Özal bir gazeteye verdiği demeçte suikastla ilgili olarak ilk kez bir isim zikretmiş ve emekli Org. Sabri Yirmibeşoğlu'nu adres göstermişti. Ahmet Özal'ın iddiasına göre Yirmibeşoğlu suikast soruşturmasını gerçekleştiren savcıyı "Bu işin üzerine fazla gitme" diye uyardı. Savcı Tonik, suikast davası kapandıktan sonra bu bilgiyi Ahmet Özal'la paylaştı.
TONİK KONUŞURSA MUMCU SUİKASTI DA ÇÖZÜLÜR
Hüseyin Oğuz da Özal suikastı soruşturmasında Uğur Tonik'e dikkat çekmişti. Susurluk Komisyonu'na verdiği ifadede Tonik'i işaret eden Oğuz, Tonik'in konuşması halinde Özal suikastı ile ilgili birçok karanlık noktanın da aydınlanacağını ifade etti.. Yüksekova Çetesi’ni ortaya çıkaran ve Susurluk Komisyonu’na verdiği ifadede Yeşil’i deşifre eden Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast gerçekleştiren Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcılardan Uğur Tonik’in o dönem kızının kaçırıldığını ve bunu kendisine Uğur Tonik’in karısı Ayla Hanım’ın telefonla söylediğini ifade etti. Oğuz, “Bir istihbaratçı askerin anıları: Ömrüm” adlı kitapta olayın ayrıntılarını anlattı.(Ömrüm adlı kitap Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek'in sahibi olduğu Lagin Yayınları tarafından tarafından 2009'da basıldı basıldı..)
Eski istihbaratçı Hüseyin Oğuz, Malatya İl Jandarma Komutanlığı’nda görevliyken Uğur Mumcu suikastıyla ilgili bilgilere ulaştığını söyledi. Oğuz, Susurluk tetikçisi olarak bilinen Doğan Erşahin’i ararken ulaştığı çarpıcı bilgileri şöyle anlattı:
“Ben bir gün Malatya il jandarmada oturuyordum. Doğan Erşahin’i ararken Aydın Öztürk diye biriyle tanıştık. Konuşmamızda Tekin Coşkuner’in Ankara Yenimahalle’de Mumcu suikastında kullanılan C4’leri sakladığını söyledi. Kardeşinin oğlu Ali’nin de onu alıp getirdiğini, hatta Malatya da polisin gözaltı çektiğini, devreye Özal suikastını yapan Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcı Uğur Tonik’in girdiğini söyledi. Uğur Tonik’in kim olduğunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının iyi bilmesi lazım. Uğur Tonik bir de Tekin Coşkuner’le aynı masada yemek yedik. Yemekte Tekin, bana Tonik'i göstererek ‘O komünisti yok ettiğimizde beni kurtaran kişi bu’ dedi.”
UĞUR TÖNİK’İN EŞİ AYLA HANIM
Oğuz, Uğur Tonik’in Turgut Özal suikastını soruşturan kişi olduğunu da ifade ederek, “Susurluk Komisyonu’na ifade verdikten sonra Elazığ İl Jandarmaya döndüğümde sıkıntılar başladı.Beni Elazığ İl Jandarma Harekat Ünitesi’nde görevlendirdiler. Benim o dönem PKK’nın yayın organı olan Med Tv’ye röportaj verdim diye cezaevine gönderileceğim ve orada infaz edileceğim bana söylendi. 12 gün içeride kaldım ve tamamen kendimi korumaya çalıştım. Elazığ İl Jandarma’da kalırken santral bir gün bir bayanın telefonla beni aradığını söyledi. Bende eşim arıyor diyerek kabul ettim. Karşıdaki ses kendisini tanıttı ve Uğur Tonik’in eşi olduğunu ifade etti. Ben Susurluk Komisyonu’nda Uğur Tonik’in ismini vermiştim. Ayla Hanım bana, ‘Evladım, bizim çok sıkıntımız oldu. Kartal Demirağ’ın sorgulanmasından sonra başımıza birçok iş geldi. Kızımızı kaçırdılar, çok mağdur olduk neden siz de bizi mağdur ediyorsunuz’ diye sordu. Bende, sizi mağdur etmek için değil, gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerimi açıkladım” dedi.
Anılarını yayınladığı kitapta Hüseyin Oğuz, Uğur Tonik’in kendisine bir dosya vereceğini ve kendisi ile üç gazetecinin şahitliğinde Ankara’da Havaalanı’nda buluştuklarını ve Uğur Tonik’in kızgınlıkla kendisine saldırdığını da ifade ederek, “Buna yanımızda bulunan üç kişide şahittir” dedi. Uğur Tonik’in Yargıtay’dan emekli olmasında bu olayın etkili olduğunu ifade eden Oğuz, Uğur Tonik’in konuşması halinde Özal suikasti ile ilgili bir çok karanlık noktanın da aydınlanacağını ifade etti.
GATA’DA YÜZÜME BAKMADILAR
Yüksekova çetesini ortaya çıkardıktan sonra sürekli sürgüne gönderildiğini belirten Oğuz, “3 ayda 6 ilçe 3 il gezdim” dedi. Yaşadığı sıkıntının sürgünle de kalmadığını kaydeden Oğuz, Kars’ta kar üzerinde yattığı için zarar gören böbreklerinden tedavi olmak için gittiği GATA’da yüzüne bile bakılmadığını şu ifadelerle anlattı: “1996 yılında GATA’ya gittim. Muayene olamadan geri döndüm. Demek ki çeteler ağır bastı. Ameliyat olmam gerekiyordu. GATA’daki muameleyi sorgulamadım hiç. Maaş da alamıyordum. Elazığ’a nasıl döneceğim diye hesap yapıyordum. Dönüş biletimi arkadaşım almıştı. Emekli olduktan sonra 9 Eylül’de ameliyat oldum. Yine de küsmüyorum. Ben Jandarma Astsubay okulundan mezun olurken ettiğim yemine sadık kaldım. Ama o GATA’daki doktor Hipokrat yeminine sadık kalmadı. Ben sağ bacağımı kaybettim, damar yok. Sol böbreğimi kaybettim. Sol gözümden ameliyat oldum. Ben bunları barda, pavyonda kaybetmedim” dedi.
1988 yılında Turgut Özal'a yapılan suikastle ilgili önemli bilgilere ulaşıldı. Soruşturmayı yürüten savcı, çemberi iyice daralttı. Suikastı o dönem soruşturan eski savcı Uğur Tonik de savcı Çetin'e verdiği ifadede kızının kaçırıldığı ve eski MGK Genel Sekreteri Orgeneral Sabri Yirmibeşoğlu tarafından tehdit edildiği iddialarını doğruladı.
‘ÖZAL TELEVİZYONUN SESİNİ AÇTI VE KOMUTANIN ADINI SORDU’
Şimdi size eski bir öyküyü hatırlatacağım: 1988 Özal Suikastı... Nasıl Ecevit, kendisine karşı düzenlenen Çiğli suikastının ardında kontrgerillayı aramışsa Özal da kendi suikastçısının ardındaki "örgüt"ü aramıştı. Afyonlu işadamı Kemal Horzum'dan kuşkulanıyordu. Horzum, Emlakbank'ı dolandırmakla suçlanıyordu. Banka bünyesinde Horzum'u soruşturan komisyona, suikast işiyle de ilgilenmelerini söyledi. Komisyon üyeleri hem suikastçı Kartal Demirağ'ın hem Horzum'un memleketi olan Afyon'a gitti. Orada ne bulduklarını komisyon üyesi Uğur Tönük, daha sonra TBMM'de kurulan Horzum Araştırma Komisyonu'na şöyle anlattı:
KARTAL DEMİRAĞ KONTRGERİLLACI
"Afyon Dazkırı'da 1974-77 seneleri arasında Ege'de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilatı kurulduğunu, Kartal Demirağ'ın da bu teşkilatın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik." Demirağ özel kamplarda emekli askerlerce eğitilmişti. "Her şeyi vatanımız için yaptık" diyor, MİT'le ilişkisi olduğunu söylüyordu. Komisyon soruşturmayı derinleştirince Özal'ı vuran silahın Demirağ'a Kongre salonunda polisler tarafından verildiği yönünde duyumlar aldı. Afyon'daki teşkilatın üzerine gitmeye karar verdiler. İşte tam o aşamada Tönük, Ortaköy'de bir villaya davet edildi. MİT görevlisi olduklarını sandığı üç görevli kendisine "Bu tahkikatı kesin" dedi. Bir generalin adını verdiler ve "Paşa kararınızı bekliyor" dediler. Tönük soruşturmadan çekildi.
ÖZAL ORDUEVİNDE ÖĞRENDİ
Yargıtay 7. Ceza Dairesi üyeliğinden emekli bir savcı olan Tönük'le daha sonra tanıştım ve suikast soruşturmasının nasıl kesildiğini onun ağzından dinledim. O günlerde başına gelenleri bir tek Turgut Özal'a açıklamıştı. O sahneyi bütün ayrıntılarıyla anlattı: Özal'ın Harbiye Orduevi'ndeki odasında buluşmuşlar, diz dize oturmuşlar. Tönük, kendisini tehdit edenlerin adını verdiği generali açıklayacağı anda Özal odadaki büyük ekran televizyonun uzaktan kumandasına uzanmış ve sesi sonuna kadar açmış. Sonra da Tönük, Paşa'nın ismini Özal'ın kulağına fısıldamış: "Sabri Yirmibeşoğlu!"
"OLACAK İŞ DEĞİL!..”
Yirmibeşoğlu o dönem MGK Genel Sekreteri idi. Görev süresi 1 yıl uzatılsa Kara Kuvvetleri Komutanı olabilecek, oradan Genelkurmay Başkanlığı'na tırmanabilecekti. Olmadı. Özal'a adı fısıldandıktan 1 yıl sonra emekliye sevk edildi. Yıllar sonra suikast konusunu soran Aksiyon'a "Hiç ciddiye almadım. Olacak iş değil" dedi.
Acaba kimler engellemişti suikast soruşturmasını? Yılma Durak ya da Kartal Demirağ da Özel Harp'in istihdam edip silahla eğittiği "vatansever gönüllüler" miydi? "Bazı olaylar yaratılır, düşman yaratmış gibi gösterilir" taktiğinin uygulayıcıları mıydı? "Düşman" kimdi? "Düşman"ı ve ona karşı kurulan resmi örgütü ABD bilirken neden Türkiye'nin Meclis'i ve başbakanı bilmiyordu? Bunları sormaya devam edeceğiz.
CÜNEYT ARCAYÜREK SAVCIYI DOĞRULUYOR
Sabri Yirmibeşoğlu'nu suçlayan, Savcı Uğur Tönük'tü. Onun iddialarına, Cüneyt Arcayürek, "Demokrasinin Sonbaharı" kitabında yer vermişti. Uğur Tönük, Horzum Araştırma Komisyonu'na çok çarpıcı şeyler söylemişti. Neydi anlattıkları? Arcayürek'in kitabından okuyalım: "Afyon Dazkırı'da, 1974-77 seneleri arasında, Ege'de meydana gelen sol hareketleri önlemek için bir kontrgerilla teşkilâtı kurulduğunu, Kartal Demirağ'ın da bu teşkilâtın yetişmiş bir elemanı olduğunu tespit ettik. Komisyon, Afyon'daki teşkilâtın üzerine gitmeye karar verdi. Tam o aşamada, Ortaköy'de bir villaya davet edildim. MİT görevlisi olduğunu sandığım 3 kişi bana 'Tahkikatı kesin' dedi. Bir generalin adını verdiler ve 'Paşa kararınızı bekliyor' dediler. Soruşturmadan çekildim." Arcayürek, daha sonra Tönük ile görüşmüştü. Tönük, Arcayürek'e, Özal'la buluştuğunu söylemiş ve o görüşme sahnesini şöyle anlatmıştı: "Özal'ın Harbiye orduevindeki odasında diz dize oturduk. Beni tehdit edenlerin adını verdiği generali kendisine açıklayacağım sırada, Özal odadaki büyük ekran televizyonun uzaktan kumandasına uzandı ve sesi sonuna kadar açtı. Ben, paşanın ismini Özal'ın kulağına fısıldadım: Sabri Yirmibeşoğlu." İşte Sabri Yirmibeşoğlu'nun ismi bu şekilde suikast iddiasına karışıyor(Birleşikbasın)
SON VİDEO HABER
Haber Ara