Ölümle sonuçlanmış bir tecavüz haberinin rutin magazinimsi bir habere dönüşümü!
Erol Erdoğan
21 Kasım 2012 tarihli günlük ve ulusal bir gazete. Gazetenin ismi önemsiz. Çünkü birçoğu aynı hatayı yapıyor. Haber, gazetenin birinci sayfasında, logonun altında kocaman şekilde yer almış.
20 küsur yaşlarında genç bir kız. Gülümseyerek bakıyor; neşeli, keyifli bir anın karesi. Genç kızın elinde şampanya veya meşrubat bardağı. Yanda, küçük bir karede ise genç bir erkek fotoğrafı. Melankolik bir poz. Erkeğin ismi Cem, kızın ise Fatma Nur. Haberin başlığı şöyle; Fatma Nur’un peşinde 1000 gün. “Binbir gece”den ilham bir başlık olsun diye seçilmiş gibi.
Fotoğrafların seçimi, haberin dizaynı ve başlık bir konsept içinde gözüküyor. Hiç Türkçe bilmeyen, farklı dillerde konuşan on ayrı kişiye bu haberi gösterseniz birbirine yakın tahminlerde bulunur.
Peki, bu haberin içeriği nedir?
Haberin tasarımındaki ahenk içerik ile karşılaştırılınca işin şekli değişiyor. Çünkü bu haber, vahşi bir ölümle sonuçlanan bir tecavüz olayını anlatıyor.
Tüyler ürperten vahşi bir cinayetle sonuçlanmış bir tecavüz, basiretsiz bir gazetecinin elinde nasıl da magazinimsi hale dönüşüyor, değil mi?
Haberi yazan gazeteci arkadaşımız, kendisine “haber tasarımı”nın ne kadar ince bir iş olduğuna dair bir soru sorulsa, hepimize konferans verecek kadar da bu konuda beki de uzmandır. Öyleyse, bu hataları yapmayın. Hata değil “tercih” ise söylenecek sözün rengi zaten değişir.
Az değil, lütfen çok dikkat!
