Hitit Üniversitesi'nce organize edilen ''Türkiye'nin Batılılaşma Serüveni'' konulu konferans, Anitta Otel'de gerçekleştirildi.
TBMM İdare Amiri ve AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu, AK Parti Çorum Milletvekili Murat Yıldırım, Belediye Başkanı Muzaffer Külcü, bazı sivil toplum örgütü temsilcileri ile öğrencilerin katılımıyla gerçekleştirilen konferans, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Reha Metin Alkan'ın açılış konuşmasıyla başladı.
Rektör Alkan'ın ardından kürsüye gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, kuruluşunda gayreti ve imzası bulunan Hitit Üniversitesi'nde konferans vermekten büyük mutluluk duyduğunu söyledi.
AK Parti hükümetinin iktidara geldiği dönemde Türkiye'nin 40 ilinde üniversite bulunduğunu ve hükümet olarak yaptıkları çalışma ile 41 kentin daha üniversiteye kavuştuğunu dile getiren Çelik, şunları kaydetti:
''Bu çalışmaları yaptığımız dönemde özellikle muhalefetten sert eleştiriler gelmişti. 'Siz tabela üniversite kuruyorsunuz. Siz popülizm yapıyorsunuz' şeklinde birçok eleştiri yapılmıştı. Size şunu söyleyeyim, bir üniversitenin kendi ayakları üzerinde durabilmesi için 20 yıla ihtiyacı var. Biz şimdi fidanlarımızı diktik, 15-20 yıl sonra verim alacağız inşallah. ODTÜ ve Hacettepe Üniversitesi 1950'li yıllarda kurulduğu zaman İstanbul Üniversitesi ve Ankara Üniversitesi'nin hocaları 'bunlar bir baraka üniversitesidir, neden kuruyorsunuz' diye isyan etmişlerdi. Dönemin gazetelerine bakarsanız Milli Eğitim Bakanı'nın da çok acımasızca eleştirildiğini görürsünüz. Ancak bugün ODTÜ ve Hacettepe üniversiteleri Türkiye'nin medarı iftiharı olan üniversitelerdir.''
Bugün dünyada batılı devletlerin hakimiyetinin olduğunu ancak Müslüman şark dünyasının 13. yüzyıla kadar bilimde mutlak bir üstünlüğe sahip olduğunu anlatan Çelik, ''Endülüs Emevi devletinin kurulmasıyla, malum bugün İspanya'da, bilimin en üst zirvesine ulaşılmıştı. Bu dönem batının Ortaçağ karanlığını sürdüğü dönemdi. Galileo'nun 'dünya dönüyor' dediği için yargılandığı bir dönemdir. Doğu dünyasında bilim, gelişme, mimari ve şehircilik vardı. Ancak 13. yüzyıldan sonra Müslüman şark dünyası, büyük bir kış uykusuna yatmıştır. Rönesans ve reform hareketleriyle batı ciddi bir atak yaptı ve kabuk değiştirdi. Birinci ve ikinci sanayi devrimiyle de mutlak üstünlüğü ele geçirdi'' ifadelerini kullandı.
-''Onlar hapşırdığı zaman biz burada grip oluyoruz''-
Artık dünyanın bir ülke haline geldiğini ve her şeyin küreselleştiğini anlatan Çelik, şöyle devam etti:
''Bugün New York Borsası'nda, onlar hapşırdığı zaman biz burada grip oluyoruz. Japon borsasında sarsıntı olduğu zaman Türkiye'de ve Avrupa borsasında ciddi dalgalanmalar oluyor. Ekonomi küresel bir ekonomidir. Hukuk küreseldir, siyaset küreseldir. İlginçtir, terör bile küresel bir terördür artık. Peki bu küreselleşme iyi bir şey mi, kötü bir şey mi? Bu soruyu sormanın pratikte faydası yoktur artık. Biz 75 milyonluk Türkiye Cumhuriyeti devleti olarak ne yapacağız? Kendimizi içimize mi kapatacak yoksa dünyayı yöneten, yönlendiren iradenin bir parçası mı olacağız? Bu sorunun cevabını vermemiz gerekiyor.''
-''...kendimizi sorumluluktan kurtarmaya çalışıyoruz''-
''Biz millet olarak başımıza ne zaman bir musibet gelse kendi dışımızdaki unsurlara bunları havale ederek kendimizi sorumluluktan kurtarmaya çalışıyoruz. En büyük zaafımız budur'' diyen Çelik, şöyle konuştu:
''Mesela, 'bunlar bizi bölüyorlar, dış güçler bizi karıştırıyor' diyoruz. Şimdi bir şey olsa, Türkiye'de en çok kullanılan ifade, 'dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri' oluyor. Peki tamam kardeşim ama ne yapacağız? Bugünkü dünya, haklının kuvvetli kabul edildiği bir dünya değil, kuvvetlilerin haklı kabul edildiği bir dünyadır. Siz kuvvetli olmadığınız zaman haklı da olsanız sizin haklılığınızı kabul etmiyorlar. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi diye bir şey var. Amerika bir suç işliyor ve BM Güvenlik Konseyi toplanarak 'Amerika'ya yaptırım uygulansın' diyor. Amerika diyor ki 'ben veto yetkisine sahip bir ülkeyim, veto ettim, bitti'. Sonra Rusya ile ilgili bir şey oluyor 'veto ettim, bitti', Çin ile ilgili bir şey oluyor 'veto ettim, bitti'. İngiltere, Fransa hepsi böyle... Bunlar dayı devletler. Bir de bunların yeğenleri var. İsrail Amerika'nın yeğeni, Suriye Rusya'nın yeğeni. Suriye bir şey yapıyor, Rusya veto ediyor, İsrail bir şey yapıyor, Amerika veto ediyor. Peki kime uygulanıyor bunlar? Gariban üçüncü dünya ülkelerine. Onun için güçlü olmak zorundasınız.''
-Öğrencilere tavsiyeler-
Öğrencilere seslenen Çelik, ''Hükümet yanlısı olduğum için değil işin içinde olan bir ağabeyiniz olarak söylüyorum bunu, sizin güzel ruhlarınıza kimse karamsarlık düşürmesin. Türkiye 10 yılda milli gelirini yüzde 200-250 oranında artırmış bir ülke. 230 milyar dolardan 800 küsur milyar dolara çıkmış bir ülkedir. Biz öyle bir durumdaydık ki 2001 yılında topladığımız her 100 lira verginin 103 lirasını faize ödüyorduk. Çok önemli bu. Her 100 liranın hepsini faize veriyor, yetmiyordu, dışarıdan borçlanıyorduk. Bugün 100 lira verginin 16 lirasını faize veriyoruz. Peki bu fark ne oldu? İşte Hitit Üniversitesi buradan çıktı. Hakkari'den Yalova'ya kadar üniversitelerimiz oldu. Türkiye bir taraftan altyapısını güçlendirirken bir yandan da insan kaynağını zenginleştiriyor'' dedi.
Hüseyin Çelik, Türkiye'nin bugün kendisiyle, milletiyle, değerleriyle barışık bir yönetimle yoluna devam ettiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
''Ne büsbütün batıyı da doğuyu da reddeden ama 'seçmeci, bağdaştırıcı ve sentezci olan bütün güzellikler benimdir' diyen bir anlayışla düne kadar daha kalkınmış, daha zengin yoluna devam eden bir ülkedir. İlle de batıdan bir şey alacaksak batılılaşmadan ziyade batılaşma bizim için çok daha anlamlıdır. Refah, maddi üstünlük, şehirlerimizin altyapısı, teknolojiden istifade etme açısından eğer batıya benzersek bu bizim için çok büyük bir kazanç olacak. Ama kültürümüzü, dilimizi, medeniyet değerlerimizi muhafaza ederek yolumuza devam edeceğiz.''