Lübnan'ın Fransız işgalinden kurtuluşunun 69. yılı nedeniyle sabah saatlerinde askeri geçit töreni düzenlendi, akşam saatlerinde ise şehir merkezinde çeşitli gruplar tarafından gösteriler yapıldı.
Şehir merkezinde toplanan yüzlerce motosikletli genç de ellerinde bulunan Lübnan bayraklarını sallayarak gösteriye katıldı.
Antika arabaların içinde dönemin giysilerini giyerek oturan onlarca Lübnanlı, vatandaşların ilgisini çekti.
Gösteri yürüyüşüne ayrıca izciler, bando takımı ve palyaço grupları da katıldı. Bağımsızlık günü kutlamaları havai fişek gösterisiyle sona erdi.
LÜBNAN'IN TARİHİ
Lübnan İslam orduları tarafından 636'da Hz. Ömer (r.a.) zamanında fethedildi ve Şam (Suriye) eyaletine bağlandı. Lübnan da Suriye gibi raşid halifeler döneminden sonra sırasıyla Emevi, Abbasi, Mısır hükümdarları, Selçuklular, Eyyubiler ve Memluklerin hakimiyetinde kaldı. 1516'da Osmanlı hakimiyetine geçti ve I. Dünya Savaşı sonuna kadar 400 yıl süreyle Osmanlı idaresinde kaldı. Osmanlılar Lübnan'ı merkezden tayin ettikleri bir vali vasıtasıyla yönettiler. Ancak ülkede yaşayan etnik unsurların kendi inanç ve geleneklerini uygulamalarını sağlayacak şekilde örgütlenmelerine de fırsat tanıdılar.
1918'de Lübnan, Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar ülkedeki Marunilerle işbirliği içine girerek Müslümanlara baskı yaptılar. Fransız işgali 1943 Kasım'ına kadar sürdü. 1 Ocak 1944'te de Lübnan'ın bağımsızlığı resmen tanındı. Ancak Fransızların ülke üzerindeki nüfuzları tam anlamıyla sona ermedi. Fransa bu tarihten sonra da Lübnan'daki siyasi yapının teşekkülünde Suriye'yle birlikte söz sahibi olmuştur.
Bağımsızlık sonrasında cumhurbaşkanlığına Bişar el-Huri getirildi. Onun cumhurbaşkanlığı 18 Eylül 1952'ye kadar sürdü ve ondan sonra Kamil Şem'un cumhurbaşkanı oldu. Şem'un maruni hıristiyanlardandı ve izlediği politikayla gerek Dürzilerin, gerekse Müslümanların tepkisine yol açtı. Lübnan'ın Mısır'la birleşmesini isteyen Arap milliyetçiler de Şem'un politikasına karşı çıkıyorlardı. Sonuçta 8 Mayıs 1958'de muhalefetten bir gazetecinin öldürülmesi geniş çaplı bir tepkiye yol açtı ve bu tepki çok geçmeden silahlı eylemlere dönüştü. Eylemler üzerine Şem'un, ABD'den yardım istedi ve ABD 15 Temmuz 1958'de Lübnan'a askeri çıkarma yaptı. Fakat olaylar durmadı ve ABD siyasi manevralarla bir çözüm bulma yoluna gitti. Bu çerçevede 31 Temmuz 1958'de Ordu komutanı Fuad Şihab'ı 22 Eylül 1958'de (Kamil Şem'un'un kanuni süresinin bitiminde) görevi devralmak üzere cumhurbaşkanlığına seçti. Fuad Şihab görevi devraldıktan sonra Müslüman kökenli Reşid Kerami'ye bir hükümet kurdurdu. Ancak hıristiyan gruplar buna karşı çıktılar ve ülke genelinde eylemler başlattılar.
Fuad Şihab cumhurbaşkanlığı süresince ülkede bir denge politikası izlemeye çalıştı. Bununla birlikte halk tabanının tam tasvibini kazanamadı ve siyasi karışıklıklar aralıklı olarak devam etti. Eylül 1964'te Şihab'ın süresinin bitmesinden sonra Charles Hilu cumhurbaşkanlığına seçildi. Onun döneminde siyonist İsrail yönetiminin saldırgan politikası yüzünden çok sayıda Filistinlinin Lübnan'a iltica etmek zorunda kalması dolayısıyla Lübnan, Filistin meselesinin de doğrudan içine çekilmiş oldu. Lübnan'a yerleşen Filistinliler bu ülkede örgütlenerek siyasi faaliyetlerde bulunmaya başladılar. Ancak Maruni Falanjistler bu durumdan rahatsız oluyorlardı.
Charles Hilu'nun cumhurbaşkanlığı Ağustos 1969'da sona erdi ve yerine Süleyman Feranciye (maruni) cumhurbaşkanı oldu. Filistinlilerle Falanjistler arasındaki gerginlik Feranciye döneminde de devam etti ve bu gerginlik 1975'te iç savaşa dönüştü. İç savaş 1976'da da bütün şiddetiyle devam etti. Eylül 1976'da Süleyman Feranciye'nin görev süresinin dolması üzerine yerine İlyas Sarkis getirildi. 1976'nın sonlarına doğru, olaylara müdahale için Suriyelilerin öncülüğünde bir Arap Caydırıcı Gücü, Lübnan'a sokuldu. Bu arada Suriye yönetiminin daha önceki olaylarda sürekli hıristiyanların yanında yer aldığını hatırlatalım. Müdahaleden sonra imzalanan bir anlaşmayla Filistinlilerin elindeki ağır silahların alınması, Filistinli gerillaların İsrail işgali altındaki Filistin toprakları sınırına 15 km. yakınlıkta bulunan bölgeye çekilmelerinin sağlanması ve Lübnan ordu birlikleriyle Arap Caydırıcı Gücü'nün Filistin kampları çevresinde denetlemelerde bulunmaları kararlaştırıldı. Bu anlaşmanın hem siyonist İsrail devletini kuzeyden Filistinli gerillaların saldırıları konusunda güvenceye kavuşturma, hem de Filistinlilerin Lübnan içindeki hareket imkanlarını kısıtlama amacı taşıdığı açıktı. Ancak anlaşma olayları durdurmaya yetmedi ve 1977'nin başından itibaren Lübnan'ın yerli Müslümanları da kendilerini olayların içinde buldular. Öte yandan hıristiyan milisler durumlarını sağlama aldıktan sonra Arap Caydırıcı Gücü'nün çekilmesini isteyerek bu güce karşı silahlı eylemlere giriştiler. Bütün bu olayların ülke geneline yayılması ülkedeki siyasi otoritenin tamamen sembolik bir hal almasına ve Lübnan topraklarının değişik gruplar arasında paylaşılmasına yol açtı. Öte yandan siyonist İsrail güçleri de Filistinlilerin kuzeyden yaptıkları saldırılara cevap olarak çeşitli hava saldırılarında bulundular.
İsrail 3 Haziran 1982'de Londra büyükelçisinin bir saldırı sonucu yaralanmasını bahane ederek 6 Haziran 1982'de Lübnan'ı işgal etti. Falanjistler bu işgalde İsrailli güçlere yardımcı olmuşlardır. Lübnan'da askeri güç bulunduran Suriye ise işgal karşısında sessiz kalmayı tercih etti.
İsrail işgalinin henüz devam ettiği sırada 23 Ağustos 1982'de Lübnan'da bir cumhurbaşkanlığı değişikliği de oldu ve İlyas Sarkis'in yerine Beşir Cemayel seçildi. Siyonist güçlerle çok yakın ilişkilerinin olduğu bilinen Beşir Cemayel cumhurbaşkanlığında daha bir ayını doldurmadan 14 Eylül 1982'de öldürüldü.
Beşir Cemayel'in öldürülmesinden bir hafta sonra 21 Eylül 1982'de kardeşi Emin Cemayel cumhurbaşkanlığına getirildi. Emin Cemayel ülkede siyasi otoriteyi sağlamak için kendisine yardımcı olmaları üzere Amerika, Fransa ve İtalya'dan Lübnan'a asker göndermelerini istedi. Siyonist İsrail'in Lübnan'ı işgaline ve bu ülkede gerçekleştirdiği katliama göz yuman bu ülkeler Emin Cemayel'in isteğini kabul ettiler. Ama değişen bir şey olmadı. İç karışıklıklar ve silahlı eylemler yine devam etti.
Siyonist güçler Şubat 1985'ten itibaren Lübnan'ı terk etmeye başladılar. Ancak çekilirken Güney Lübnan'da özel bir güvenlik bölgesi oluşturdular. Orada hıristiyan milislerden Güney Lübnan Ordusu (SLA) adında özel bir ordu kurdu ve başına da yine maruni bir subay olan Antuvan Luhad'ı geçirdiler. Bu ordu bugün Hizbullah milislerinin saldırılarına karşı İsrail'in işgali altındaki toprakların kuzey sınırlarını korumaktadır.
Emin Cemayel'in görev süresi Ekim 1988'de sona erdi. Ancak ABD ile Suriye'nin ondan sonra kimin Lübnan cumhurbaşkanı olacağı konusunda anlaşamamaları dolayısıyla ülke 1989 yılına cumhurbaşkansız girdi. Bunun üzerine siyasi istikrarsızlıktan yararlanan genelkurmay başkanı Mişel Avn askeri gücünü de kullanarak kendini cumhurbaşkanı ilan etmek istedi. Öte yandan Arap ülkelerinin girişimiyle daha önceki çeşitli suikastlarda öldürülenlerden artakalan 62 Lübnanlı parlamenter cumhurbaşkanı sorununa çözüm bulmak üzere Ekim 1989'da Suudi Arabistan'ın Taif şehrinde toplandı. Bu toplantıda alınan kararlar doğrultusunda parlamenterler 5 Kasım 1989'da Lübnan'ın Klayat şehrinde bir toplantı düzenleyerek Röne Muavvad'ı cumhurbaşkanı seçtiler. Ancak Muavvad 17 gün sonra, 22 Kasım 1989'da öldürüldü. Onun öldürülmesinden 3 gün sonra da İlyas el-Hiravi bu göreve getirildi. İlyas el-Hiravi Suriye ve ABD'den aldığı destekle Mişel Avn'ı Lübnan'ı terk etmeye zorladı. Öte yandan ülkeyi yeniden bir siyasi istikrara kavuşturmak amacıyla milis grupların ellerindeki ağır silahların bir kısmını topladı. Bu gelişmelerin arkasından ülkede kısmen bir istikrar ve siyasi otorite sağlanmıştır. el-Hiravi'nin görev süresinin dolmasından sonra yapılan seçimlerde bu göreve şimdiki cumhurbaşkanı Emil Lahud seçildi. Geçtiğimiz haftalarda oluşan yeni hükümetin başına da Selim el-Hıss getirildi. Meclis başkanlığını ise Emel hareketinin lideri Nebih Berri yürütmektedir.
İslami Hareket:
Lübnan çok sayıda İslami oluşumun bulunduğu bir ülkedir. Bunlar hakkında bazı özet bilgiler vereceğiz:
İslam Cemaati (Cemaati İslamiye): Faysal Mevlevi'nin liderliğindeki bu cemaat Müslüman Kardeşler'in Lübnan kanadıdır. 1964'ten sonra örgütlenmeye başladı. Sünni Müslümanlar arasında etkilidir. En güçlü olduğu şehir Sayda'dır. Hareketin liderliğini Faysal Mevlevi'den önce değişik eserleriyle tanınan Fethi Yeken yapıyordu.
Hizbullah: Lübnan'daki Şiiler arasında en güçlü örgüttür. Örgütün manevi lideri Hüseyin Muhammed Fadlullah, teşkilat lideri ise Hasan Nasrullah'tır. Güney'de İsrail işgal kuvvetlerine ve onların tampon gücü durumundaki Güney Lübnan Ordusu (SLA)'na karşı silahlı mücadele veren İslami Direniş bu hareketin askeri kanadı niteliğindedir. Hizbullah'ın askeri kanadı Lübnan hükümeti tarafından da resmen tanındığından silahları alınmamaktadır. Başkent Beyrut'un güney kesimi de dahil olmak üzere Lübnan'ın güney bölgesinin önemli bir kısmında güvenlik kontrolü Hizbullah'ın silahlı milislerine verilmiştir. Hizbullah Lübnan'da aynı zamanda bir siyasi parti niteliğindedir.
İslami Emel Hareketi: Daha önce İmam Musa Sadr'ın liderliğindeyken şiilerin benimsediği bir yapıya sahip olan Emel Örgütü'nün Nebih Berri'yle birlikte laik ve Suriye yanlısı bir çizgiye kayması üzerine bu örgütten ayrılan Şii Müslümanlar tarafından kuruldu. Fakat fazla geniş bir tabana sahip değildir.
İslami Tevhid Hareketi: 1982 İsrail işgalinden sonra Şeyh Said Şa'ban'ın liderliğinde Sünni Müslümanlar arasında örgütlenmeye başladı. Taraftarları genellikle sünnilerden olmakla birlikte İran yanlısı bir çizgi izlemektedir.
Hizbu't-Tahrir: Takiyyuddin en-Nebhani tarafından kurulmuş olan bu örgüt hilafet konusuna ağırlık vermektedir.
İbadurrahman Cemaati: 1950'lerden buyana faaliyet göstermektedir. Siyasi faaliyetlerden çok kültürel ve sosyal faaliyetlere ağırlık vermektedir. (Senegal'deki İbadurrahman Cemaati'nden farklıdır.)
Bunların yanı sıra bazı tasavvufî cemaatler de bulunmaktadır. Ancak tasavvufi cemaatler genellikle siyasi faaliyetlerden uzaktır.