İçindeki çocuk ile büyüyen bir aktör: Barış Hacıhan
Yetenekli olduğu kadar, kendini farkında bir oyuncu olan Barış Hacıhan Araf filminde gösterdiği performans ile çok konuşuldu. Sayım Çınar bu genç yıldızla geçmişini, geleceğini, hayallerini konuştu.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-22 12:49:34
Birçok film festivalinde ilk filmini yapmış, genç oyuncularla tanışma fırsatımız oluyor gazeteci olarak. Siz duruşunuz, performansınız ve mütevazılığınızla ayrıksı bir yerde duruyorsunuz. Uluslararası Altın Koza’da “Umut Veren Genç Oyuncu” ödülüne layık görüldünüz, performansınız seyirciyi de jüriyi de etkiledi. Sizi daha yakından tanımak isterim.
Enteresan bir hikayem var doğrusu, ilk kez ayrıntılı anlatıyor olacağım size. Sadri Alışık Kültür Merkezi’nden oyunculuk eğitimi alıyordum, 5 aylık bir eğitimim oldu, Nihat Alptekin hocalarımdandır. Yeşim Ustaoğlu’nun bir film çekeceği haberini verdi, 18 yaşında bir oyuncu arayışı içerisindeydi, tam da olduğum yaş yani. Ardından bu yola çıktık. İnanılmaz bir yağmur, şarj yok, adres yok, sonunda güçbela buldum yeri. İçeri darmadağın girdim, Yeşim Hanım bana baktı ve güldü. Devamında yapımcıyla tanıştım. Senaryoyu aldım, ertesi gün inanılmaz büyük bir heyecanla geri aradım onları. Senaryo alt bir kültürün hikayesiydi aslında, ben de çok benzer bir ortamda doğup büyüdüm. Filmin hikayesi ile yaşadığım ortam, büyüdüğüm ortam çok güzel birleşti.
Sayım Çınar'ın röportajı:
“VAROŞ DUYGULARI ÇOK DAHA DERİN VE GÜZEL YAŞIYOR”
Türkiye’de kurmaca, aslında olmayan dünyalar anlatılıyor sıklıkla filmlerde, dizilerde. Arka sokakları, sınıfları anlatan çalışmalara yazık ki çok da yer yok. Böylesi bir ortamda çok gerçekçi bir filmle karşı karşıya izleyici.
Kesinlikle, tam da bu yönüyle bu filmin parçası olmak büyük gurur ve mutluluk.
Sonuçta bir sanat filminde oynadınız, çok değerli bir rolünüz vardı, partnerinizle de çok büyük uyum içerisindeydiniz. Sevgiye aşka dair, varoşa dair bir hikayeydi bu. Sınıfı olmayan aşkı anlatıyordunuz. Olgun’un ailesi çok problemli, değerleri var, büyük bir aşk içinde. Siz bu duyguları nasıl hissettiniz, nasıl Olgun olabildiniz?
Olgun Zehra’ya aşık evet, ben gerçek hayatımda böyle bir aşk yaşamadım henüz. Gerçekliğe çok inanıyorum, varoşun sevgisine çok inanıyorum. Yaşadıkları o kadar ağır ki sevgilerini de çok tutkulu ve derin yaşıyorlar. Olgun çok değişik bir adam, aşık ve nasıl aşık olunacağını bilmiyor. Evlenme teklifi ederken nasıl edeceğini bilmiyor, oyunları bilmiyor, sonsuz sınırsız vefa duygusuna sahip. Aşk için her şeyi yapabilecek biri.
İstanbul Üniversitesi’nde Gazetecilik okuyorsunuz bir yandan da. Parlayan bir yıldız oldunuz, devam ettirmek zor olacaktır bu başarıyı. Her filme evet diyemezsiniz artık.
Kesinlikle öyle. Çok iyi bir yerden başladım, bunu devam ettirmek zorundayım. İnce eleyip sık dokumam gerektiğini farkındayım. Seriyi bozmak istemem.
“TAM OYUNCULUĞU BIRAKTIĞIM ANDA OYUNCULUK BENİ GERİ BULDU”
Yeşim Ustaoğlu ile 2 sene boyunca çalıştınız. Kendinizde ne gibi değişlikler izlediniz, oyunculuğunuzda neler gelişti?
Çok büyük bir ders oldu. İşi yaptıkça içimdeki çocuğu yeniden ortaya çıkardım. Gelişim olarak da kendimi daha çabuk olgunlaştırdım. İçimdeki çocukla beraber büyüdüm. Yeşim Ustaoğlu’nu zaten yakından takip ediyordum. Çalışacağınız kişiyi iyi tanımak gerekiyor. Ben de dersime iyi çalıştım. En baştan beri oyunculuk istedim, konservatuara girmek istedim, olmadı. Bunun üzerine gazeteciliğe girdim. Tam oyunculuğu bıraktığım anda oyunculuk beni geri buldu. Film boyunca başlarda büründüğüm karaktere dönüştüm, o oldum.
Görüntüler iyi, konu güzel. Bir yönüyle Araf’a haksızlık edildiğini düşünüyorum festivallerde. Yeşim Ustaoğlu çok ödül aldığı için mi suçlu oluyor anlamakta zorlanıyorum. Sonuçta ne olursa olsun akılda kalanlar fimler oluyor, ödüller değil. Türkiye’nin gerçekleri sence ne kadar yansıyor medyaya?
Bu filmden sonra 3. sayfa haberlerini daha dikkatli okuyorum ve irdeliyorum. Bence medya hep okuyucusunun görmek istediğini sergiliyor. Gerçeği doğruyu yansıtmadıkları zamanlar çok, kabul edelim. Ben bir tek Türk medyasını biliyorum ve eksiklerini farkındayım.
Emekçileri daha iyi anladığınızı düşünüyor musunuz şimdi?
Kesinlikle evet. Bu kadar hizmet ediyor, bu kadar çalışıyor, karşılığını ne kadar alıyor. Bunu sorguluyorum.
Ne kadar gerçek olursa o kadar daha iyi yaklaşabiliyorsunuz. Sizin filminizde de bu gerçekçilik var. Acun Ilıcalı’nın sesi duyuluyor, emekçinin sesi duyuluyor. Bu çok önemli ve real. Sanat içinde popüler kültür var bu yönüyle çok önemli.
O kadar güzel bağlıyor ki sanatla popüler kültürü Yeşim, çok yeni bir şey çıkıyor ortaya. Varoşların hayatına nasıl giriyor popüler kültür aslında olduğu gibi bu anlatılıyor filmde. Eğer doğru şeyler yapılırsa, insanların hayatları da doğru etkilenebilir, bunu görebiliyoruz. Medyanın, programların gücü bir kez daha ortaya çıkıyor bu haliyle. Mahrum edilmişlik çok güzel ifade ediliyor sinema diliyle. Bizde aile içi şiddet filmleri çok fazla çekilmiyor. Araf bu yönüyle de öne çıkıyor. Tüm çıplaklığıyla ortaya çıkarıyor bazı şeyleri.
“DAHA ÇOK POPÜLER KİTAPLARLA ARAM İYİ”
Ekiple kurduğunuz ilişki nasıldı?
Ekipçe büyük bir uyum oldu. Bu uyum da filme yansıdı, devamında başarılar geldi.
Bu filmden sonra edebiyatla ilişkiniz de değişti mi?
Edebiyatla hiçbir zaman çok iyi bir bağlantım olmadı. Şu anda sürekli çalışıyorum, sürekli senaryo okuyorum. Çok satan kitaplarla iyi aram, Sil Baştan Ken Greenwood’un, Olasılıksız, Empati Adam Fawer’dan, dediğim gibi daha çok popüler kitaplarla aram iyi.
Gelecekteki projelerinizle tamamlayalım.
Mavi dalga filminde rol alıyorum. Yönetmenler Zeynep Dadak ve Merve Kayan. Kaya karakterini canlandırıyorum. Heyecan verici ve yoğun bir deneyim bir kez daha.
SON VİDEO HABER
Haber Ara