'Devlet, din eğitiminde sivil alan açmalı'
Türkiye'de sivil din eğitimi konusunda önemli bir çalışmaya imza atan İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği, devletin sivil iradeye din eğitimi konusunda alan açması gerektiği yönünde rapor hazırladı.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-21 15:54:51
Raporda, Devletin, Din Eğitimi'nde sivil iradeye daha fazla alan açması ve 'Sivil Din Eğitimi'ni teşvik etmesine vurgu yapıldı. Türkiye'nin son 15 yılında siyasi ve sosyal gündemi meşgul eden 'Din Eğitimi' İLKE İlim Kültür Eğitimi tarafından Yard. Doç Dr. Mehmet Bahçekapılı'ya hazırlattırılan raporla ele alındı.
Geniş literatür incelemesi, istatiksel verilere, uzmanlara, hizmet vericilere ve alıcılara dayanan mülakatlar ışığında Türkiye'de din eğitimi meselesi kapsamlı bir şekilde incelendi.
İLKE İlim Kültür Eğitim Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Davut Şanver tarafından basına tanıtılan raporda dikkat çeken bölümler şunlardı:
28 ŞUBAT EN FAZLA DİN EĞİTİMİNİ BALTALADI
Çalışmanın dönüm noktasını teşkil eden 28 Şubat 1997 postmodern darbesinin din eğitimini derinden ve manipülatif bir şekilde yaralamıştır. 28 Şubat süreci maddi ve manevi birçok alanda tahribata yol açmıştır. Yaşanan manevi baskı ve yıkımlar Kur'an kursları, imam hatipler ve ilahiyat fakültelerindeki niteliksel ve niceliksel değişimlerden veya katsayı ve kontenjanların düşürülmesi gibi maddi sonuçlarından daha derin ve etkili olmuştur. Din eğitimi alanına yapılan müdahale din eğitiminin kurumsal yapısına zarar verirken diğer taraftan bu kurumlarda öğrenim gören gençlerin gelecek vizyonlarının kaybolmasına neden olmuştur.
28 Şubat'ın sistem üzerindeki en önemli değişim talebi, eğitim alanı üzerinde olmuştur. Nitekim, MGK toplantısında kararlaştırılan 3. madde, Sekiz yıllık kesintisiz eğitimin uygulamaya konmasını, Sekiz yıllık temel eğitimi tamamlamayan öğrencilerin Kur'an kurslarına kaydolmasının engellenmesini ve bu eğitimin Millî Eğitim Bakanlığının kontrol ve denetimine geçirilmesini ve son olarak da din görevlisi yetiştirmekle yükümlü olan kurumların, Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun özüne uygun olarak yeniden yapılandırılmasını talep etmekteydi.
ÖNERİLER
1. İnsanların önemli bir çoğunluğu ilk din eğitimini ailelerinden alırken, ergenlik döneminden itibaren Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin ve diğer çevresel unsurların önemi ve etkisinin arttığı görülmektedir. Sekülerleşen ve mekanikleşen hayatta, ailelerin çocuklarının din ve ahlak eğitimlerindeki yetersizliği sebebiyle, okul öncesi ve ilkokul döneminde din ve ahlak eğitimine daha fazla yoğunluk verilmelidir.
2. Din eğitimi açısından okul öncesi ve ilkokul dönemleri yanında ergenliğin yoğun olarak yaşandığı lise dönemi için daha nitelikli din eğitimi programları hazırlanmalıdır. Mevcut ortaöğretim DKAB Programı'nda ergenlerin yaşadıkları sorunlarla ilgili hiçbir başlığın olmaması üzüntü vericidir.
3. Hazırlanan din eğitimi programları daha çok bilişsel süreçlere göre düzenlenmekte, çocukların ve gençlerin duyuşsal alanları göz ardı edilmektedir. Hazırlanacak öğretim programlarında çocuk ve gençlerin psikososyal ihtiyaçlarına karşılık gelecek ve ruhi açıdan onları destekleyecek yeni öğrenme alanları tasarlanmalıdır. Dini iyi bilen değil; bilakis dine göre yaşayan nesiller yetiştirilmesine öncelik verilmelidir.
4. Örgün din eğitiminin öğrencilerin yaşamlarında karşılaştıkları soru ve sorunlara çözümler sunduğu tespit edilmekle birlikte, söz konusu etki boyutunun arttırılması amacıyla, öğretim programlarının hazırlanmasından önce ihtiyaç analizlerinin yapılması yararlı olacaktır.
5. Çocuk ve gençlerin aldıkları din eğitimlerini destekleyecek şekilde dinî figürlerle bezenmiş ve dinî yaşama uygun mekân/ortamların oluşturulmasına öncelik verilmeli ve onların bu mekân/ortamlarda zaman geçirmelerini sağlayacak projeler geliştirilmelidir.
6. 4+4+4 Eğitim Yasası ile birlikte Kur'an-ı Kerim, Hz. Muhammed'in Hayatı ve Temel Dinî Bilgiler dersleri özellikle imam hatip ortaokullarındaki öğrenciler için ders yükünü arttırmıştır. 4 yıl boyunca alacakları bu dersler sonrasında, imam hatip lise kısmında da farklı adlarla devam edecek bu derslerin öğretim programlarının, öğrencilerin gelişim durumları göz önünde bulundurularak hazırlanmasına özen gösterilmelidir. Ayrıca bu derslere girecek Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin daha verimli olabilmeleri için ilahiyat fakültesinde bu derslerin içeriğine uygun alan derslerinin oluşturulması gerekmektedir.
7. 14 milyon öğrenciye ulaşacak olan Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in Hayatı derslerinin programları, nasıl bir insan yetiştirmek istenildiğine dair dinî ve felsefi bir bakış açısı geliştirildikten sonra tasarlanması gerekmektedir.
8. Yapılan araştırmalar, katılımcıların öğretim programlarında Alevilikle ilgili konuların yer almasını olumlu karşıladıklarını göstermektedir. Bu bağlamda yeni yetişecek nesillerin içinde yaşadığı toplumu daha iyi tanıyabilmesi ve sağlıklı iletişime geçmesi için, toplumun tüm inanç unsurlarının bilimsel bir bakış açısıyla onlara öğretilmesi için öğretim programlarının zenginleştirilmesine önem verilmelidir.
9. Örgün ve yaygın eğitimde okutulan din eğitimi materyallerinin "din dilinin" anlaşılabilirliği sağlanmalıdır.
10. Yaygın din hizmet ve faaliyetlerin daha nitelikli mekânlarda gerçekleştirilmesine ağırlık verilmelidir.
11. Yaygın din hizmetlerinin hem başarı ve verimliliğini arttırmak hem de daha geniş kitlelere ulaşabilmek için ihtiyaç analizleri yapılmalı ve elde edilen veriler ışığında politikalar geliştirilmelidir.
12. Örgün ve yaygın din eğitiminde çalışan görevlilerin, çok yönlü ve donanımlı olarak insani ilişkileri iyi ve örnek davranış modelleri sunan bir birey olarak yetiştirilmelerine önem verilmelidir. Bu bağlamda imam hatip lisesi ve ilahiyat fakültelerinin öğretim programları, bu nitelikleri sağlayacak yeni derslerle zenginleştirilmelidir.
13. 4+4+4 Eğitim Yasası sonrası ortaokullarda okutulan Kur'an-ı Kerim, Hz. Peygamber'in Hayatı ve Temel Dinî Bilgiler derslerine girecek olan İlköğretim Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Eğitimi Bölümü öğretmen adaylarının bu dersleri nitelikli bir şekilde verebilmelerini sağlamak için öğretim programlarının zenginleştirilmesi gerekmektedir.
14. İlahiyat fakültelerinin örgün ve yaygın din eğitimi kurumlarındaki yeni talep ve ihtiyaçlar doğrultusunda yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Kuruluş felsefesine uygun olarak hem örgün eğitime öğretmen hem de yaygın din eğitimi için din görevlisi yetiştiren bir kurum olarak faaliyet sürdürülmesine gayret edilmelidir. Verilecek formasyon eğitimi, yalnız öğretmen adayları için değil, yaygın din eğitimi alanında görev alacak din görevlilerini de kuşatacak şekilde düşünülmelidir.
15. İmam hatip liseleri ve ilahiyat fakültelerinin sayılarında görülen artış, bu kurumların niteliksel anlamda zayıflamasına yol açacaktır. Hâlihazırda köklü ilahiyat fakülteleri dışındaki fakültelerde, bir öğretim üyesi, alanı dışında birkaç derse girmektedir. Dolayısıyla, öğretim elemanı sayısı yeterli olan ilahiyat fakültelerinde yüksek lisans ve doktora kontenjanlarının arttırılması gerekmektedir.
DİYANET VE FAALİYETLERİ
1. 2011 yılından itibaren din eğitimi alma konusunda yaş sınırının kaldırılması, Diyanete yeni hedef alanları ve kitleleri sunmaktadır. Bu alanlara ve kitlelere ulaşmak için, mevcut eğitim ve sosyal politikalar zenginleştirilmeli ve geniş kitleleri kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.
2. Yaygın din eğitimi faaliyetlerinde iki milyon öğrenci kapasitesi ile Yaz Kur'an kurslarının din eğitimi açısından yeri ve rolü oldukça önemlidir. Ancak bu eğitimlerin hâlihazırda % 85'inin yeterli araç ve gereçlere sahip olmayan camilerde yürütülüyor olması, söz konusu din eğitimi faaliyetlerinden beklenen başarı düzeyini düşürmektedir. Bu amaçla, Kur'an kurslarının sayısı arttırılmalı, mümkün olmadığı durumlarda Millî Eğitim Bakanlığına ait kurumlardan yararlanılmalı ve sivil din eğitimi veren kurum ve kuruluşlardan hizmet alımına gidilmelidir.
3. Yaz Kur'an kurslarındaki din görevlilerinin tavır ve tutumlarından kaynaklanan memnuniyetsizlik oranını düşürmek amacıyla, Yaz Kur'an kurslarında öğretim, öncelikli olarak gönüllü din görevlileri tarafından verilmelidir.
4. Yaz Kur'an kurslarındaki eğitim faaliyetlerinin daha başarılı ve verimli olması için, din görevlilerinin yeni öğretim programları bağlamında hizmet içi eğitime tabi tutulmaları yararlı olacaktır.
5. Camilerdeki Kur'an öğretimi kursları dışında, hâlihazırdaki Kur'an kurslarının önemli bir çoğunluğunu bayan öğrenciler oluşturmaktadır. Bu sebeple erkeklere yönelik din eğitimi faaliyetlerine ağırlık verilmelidir.
6. Ülkemizde yaklaşık on bin kişi ilahiyat fakültelerinden mezun olurken, bunların sadece 70'inin yaygın din hizmetleri alanında özel olarak yetişmesi büyük bir eksikliktir. Dolayısıyla, Diyanetin yeni hizmet alanlarına yönelik istihdam ihtiyaçları, imam hatip liseleri ve ilahiyat fakülteleri ile birlikte hazırlanacak eğitim programları ile karşılanmalıdır.
7. Din eğitiminin, toplumun tüm kesimlerine ulaştırılması ve toplumun dinle buluşturulması noktasında geliştirilecek yeni sosyal politikalardan yararlanılmalıdır.
SİVİL DİN EĞİTİMİ
1. Anayasa, devlet tarafından verilen din eğitimini tanımlarken sivil din eğitimine yer vermektedir. Sivil din eğitim ve öğretiminin legal yapısı oluşturulmalı ve yeni Anayasa'da yerini almalıdır. Bu bağlamda Batı ülkelerinde olduğu gibi resmî okullarda verilen din eğitiminin vatandaşın talebi olduğu takdirde, sivil din eğitimi kurumlarından alınabilmesinin önü açılmalıdır.
2. Din eğitiminin özerkliğinin sağlanması noktasında sivil din eğitimi temsilcilerinin daha istekli olması gerekmektedir.
3. Yeni proje ve politikalara öncülük edecek din eğitimi merkezlerinin kurulması için sivil din eğitimi kurumları harekete geçmelidir.
4. Diyanetin yürüttüğü din eğitimi faaliyetlerinin artması ve örgün eğitim kurumlarında yeni din eğitimi derslerinin konması, sivil din eğitimi faaliyetlerini olumsuz yönde etkilemesi mümkün gözükmekle birlikte, sivil din eğitimine yeni eğitim alanlarını açması beklenen bir durumdur. Bu bağlamda sivil din eğitimcilerinin ve kurumsal yapıların yeni oluşan ihtiyaçları gözlemlemeleri ve bu yönde politikalar izlemeleri gerekmektedir.
5. Devletin örgün ve yaygın alanda üstlendiği din eğitiminde, kalite ve profesyonelliğinin düşmesi beklenmektedir. Bu noktada yürütülen din eğitiminin eksi ve artı yönleri tespit edilmeli ve eksik yönleri sivil din eğitimi kurumları tarafından doldurulmalıdır.
6. Devlet tarafından mevcut durumda din eğitiminin verilmesi, sivil din eğitimi kurumlarının kendilerine gerek kalmadığı gibi bir izlenime kapılmalarına yol açmamalı; devletin din eğitimine olan bakış açısının siyasi açıdan yeniden değişebileceği unutulmamalı, dolayısıyla mevcut birikimlerin yeni açılımlarla yön değiştirmesine imkân tanınırken, bu faaliyetler asla durdurulmamalıdır.
7. Ortaya çıkan araştırma verileri, sivil din eğitiminin en önemli sorunlarından birinin yapılan hizmetlerden toplumun önemli bir çoğunluğunun haberdar olmadığını göstermektedir. Bu bağlamda sivil din eğitiminin ve faaliyetlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması için enformasyon çalışmalarına daha fazla önem verilmelidir.
8. Resmî din görevlilerine göre daha aktif, gönüllü ve nitelikli olarak görülen sivil din eğitimi çalışanları takdir edilmekle birlikte daha fazla motive edilmeleri istenmektedir. Ayrıca artan talebe karşılık vermek için seçilecek yeni din görevlilerinin niteliklerine ve işleyen sürece adaptasyonu konusunda titizlik gösterilmedir.
9. Ev Okulu ve benzeri uzun döneme yayılan tüm din eğitimi faaliyetleri ve bu alandaki birikim, Diyanetin artan faaliyetleri ve imam hatiplerin orta kısımlarının açılması sebebiyle, öncelikli olarak farklı alanlara kaydırılması gerekir. Özellikle büyükşehirlerde bu birikimlerin okul öncesi eğitim kurumlarına aktarılması yararlı olacaktır. (Ülkemizde eğitim alanında yapılanma konusunda devletin en zayıf noktası, okul öncesi eğitimdir. Dolayısıyla bu alanın en kısa zamanda keşfedilmesi gerekmektedir.)
10. Diyanetin mevcut kapasitesi ile Yaz Kur'an kurslarındaki din eğitiminin beklenen düzeyde verilememesi veya verilen eğitimden beklenen verimin elde edilememesi durumunda insanların yaz dönemi Kur'an ve temel dinî bilgiler eğitiminde sivil din eğitimi kurumlarına yönelmelerine yol açacaktır. Bu bağlamda sivil din eğitimi kurumlarının yaz dönemi için sosyal aktivite içerikli yeni programlar düzenlemeleri yararlı olacaktır.
11. Hizmet alıcılarla yapılan mülakatlarda, daha çok cemaat ve tarikatların yürüttükleri faaliyetlerin sivil din eğitimi olarak algılandığı görülmüştür. Bu bağlamda sivil din eğitimi kurumlarının, tanıtım organizasyonları gerçekleştirerek, toplum tarafından farkındalıklarını arttırmaları gerekmektedir.
12. Sivil din eğitimi kurumlarının ellerindeki zengin dinî nitelikteki tüm materyalleri, yurt dışına taşımaları, bu amaçla yurt dışında sivil din eğitimini yürüten kurumlarla iş birliğine gitmeleri, bu kurumlara yeni iktisadi alanlar oluşturacaktır.
13. Özellikle çalışan erkeklerin, Diyanetin dönem içi kurslarına katılamaması sebebiyle Hizmet Çeşitliliği Projesi kapsamında açılan "Camilerde Kur'an Öğretimi" kurslarına yöneldiği görülmüştür. Bu bağlamda esnek zamanlı projelerle erkeklere yönelik din eğitimi faaliyetlerine hız verilmelidir.
14. Yeni 4+4+4 Kademeli Eğitim Yasası, yetişkin bayanların din eğitimine yönelik bir açılım getirmemektedir. Zaman içerisinde Diyanetin çeşitlenen öğrenci portföyü sebebiyle artan talebe karşılık, kadınlara yönelik din eğitimi faaliyetlerinde azalma yaşanabilir. Kadınlara yönelik din eğitimi faaliyetleri önümüzdeki üç yıl içindeki istatistiksel verilere göre geliştirilmelidir.
15. Özellikle ilahiyat fakültelerinin artan sayılarına rağmen niteliksel açıdan yetersiz kalma ihtimaline karşın, ilahiyat fakültesi öğrencileri için yaz dönemi destek eğitimlerine devam edilmelidir. (Elimizdeki veriler, bağlı bulunduğumuz fakülte öğrencilerinin % 30'unun başta İstanbul olmak üzere çeşitli şehirlerde açılan kurslara devam ettiklerini göstermektedir.)
16. Batı'da yaygın olarak görülen dinî danışmanlık ve rehberlik hizmetlerinin ülkemizde de kurumsallaşması için sivil din eğitimi kurumları öncülük etmeli ve ilahiyat fakültesi öğrencilerini istihdam etmek üzere yetiştirmelidirler.
DEZAVANTAJLI KESİME YÖNELİK EĞİTİM
1. Toplumun engellilere olan algısının değişmesinde başta Diyanet İşleri Başkanlığı dâhil, sivil din eğitimi yapan STK'ların yeni sosyal politikalar geliştirmeleri gerekmektedir.
2. Engellilere eğitim veren kurumlarda çalışan Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenlerinin ve cezaevlerinde görev yapan cezaevi vaizlerinin daha etkili ve verimli bir eğitim gerçekleştirebilmeleri için ilahiyat fakültelerinde branşlaşmaya gidilmesi veya bu alanlarla ilgili yüksek lisans programlarının açılması gerekmektedir.
3. Resmî istatistikler 2020'ye kadar 15 bin engelli öğretmeninin devlet kurumlarında istihdam edileceğini göstermektedir. Bu bağlamda yükseköğretimde engellilerin eğitimine hizmet veren alanlar tercih edilmelidir.
4. Ülke nüfusunun % 10'una tekabül eden engelli nüfusu için özel dinî yayınların hazırlanması ve bu kişilere ulaştırılması gerekmektedir.
5. Cami ve Kur'an kursu gibi alanlar, engellilerin en iyi kullanabileceği şekilde düzenlenmelidir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara