Bahçeli'den Cumhurbaşkanı'na mektup
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı'na ülke sorunları hakkındaki görüşerini mektupla iletti
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-19 19:42:29
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli , Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'e, ''Türkiye'nin içinde bulunduğu bazı sorunlarla ilgili görüş ve önerilerini'' içeren 8 sayfalık mektup sundu.
MHP Genel Merkezi'nden yapılan açıklamaya göre, Bahçeli, Çankaya Köşkü 'ndeki kabulde Cumhurbaşkanı Gül'e sunduğu mektupta, Türkiye'nin karşı karşıya bulunduğu sorun ve sıkıntılar hakkındaki partisinin tespit ve önerilerini, 7 başlık halinde sıraladı.
Mektubunda, Cumhurbaşkanlığı makamına 21 Haziran 2010 tarihinde sundukları ''bölücü terörle mücadele'' konusundaki tespit ve tekliflerinin hala geçerliliğini muhafaza ettiğini belirten Bahçeli, ''o tarihteki görüşlerinin bugün ne kadar yerinde, isabetli ve doğru çıktığının bir kez daha netlik kazandığını'' ifade etti.
Türkiye'nin bugün vahim bir gidişatın dar ve karanlık patikasında haddinden fazla sıkışmış ve kısılmış olduğunu öne süren Bahçeli, kronikleşen sorunların Türkiye 'nin önünü kapattığını dile getirdi.
''Etnik nitelikli bölücü terörün iştahlanması, ardı ardına taleplerini dayatması milli kimliğin koruyucu zırhının zedelenmesiyle adeta doğru orantılıdır'' değerlendirmesini yapan Bahçeli, ''Türkiyelilik gibi coğrafya bazlı kimlik icatlarının'' son derece sakıncalı olduğunu bildirdi. Türk milli kimliğinin yüz yüze kaldığı saldırıları durdurmanın devlet ricalinin başlıca görevleri arasında görülmesi gerektiğine işaret eden Bahçeli, aksi halde milletin varlığının mevcudiyetinin sakatlanacağını, bağımsızlığının da rastlantılara mahkum edileceğini savundu. Bahçeli, ''Bu nedenle başta vatandaşlık tanımı olmak üzere, anayasa vasıtasıyla kurulmaya ve yerleştirilmeye çalışılan milli kimlik karşıtı oluşumlara mutlaka uyarıcı, önleyici ve öğüt verici bir tutum takınmak çok faydalı olacaktır'' ifadesini kullandı.
''Türkiye'nin en önemli açmazının kanlı terör örgütünün hain saldırıları olduğunu'' belirten Bahçeli, mektubunda şunları kaydetti:
''Bölücü teröre yumuşak yaklaşımlar, bölücülüğün hedef ve emellerini basite alan tutumlar, dayatmalarına öngörüsüzlükle göz yuman politikalar, müzakereyle mücadele arasında gidip gelen kararsızlık sarkacı bunun en başta gelen müsebbipleri arasındadır. Bölücü terör ve şehir uzantıları dört bir koldan Türkiye'yi ahtapot gibi sarmıştır. İmralı talimatlarıyla son bulan cezaevlerindeki açlık grevleri son iki ayı geçen bir süredir ülkemizin görüş mesafesini bulandırmıştır. Ölüm üzerinden kumar oynayan, bedenlerini alet ederek dağdaki eylemlerini başka türlü sürdüren terör yandaşları şantajla Türk milletine gözdağı vermişlerdir. Görüldüğü kadarıyla cezaevlerindeki açlık grevi amacına ulaşmış, hükümet maalesef teslimiyet ruhuyla hareket ederek zorlamalara direnememiştir. Etnik temelli bölücü terörün doymak, vazgeçmek, tatmin ve ikna olmak gibi bir karakterinin bulunmadığı her defasında ihmal edilmiş veya bilerek görmezden gelinmiştir. Yakın tarihin bizlere gösterdiği tecrübelerle sabittir ki etnik bölücülüğün istekleri verilenlerden her zaman bir fazla olacak, en sonunda da kaçınılmaz felaket kapıya dayanacaktır. Bunun da adı siyasal bağımsızlıktır ki bu tehdit şu an itibariyle kanatlarını kurmakta, koordinatlarını belirmekte ve stratejisini adım adım yürütmektedir.''
ANALAR AĞLAMASIN BAHANE OLDU
Bahçeli, Türk milletinin itibar ve saygınlığına halel getirilmemesi gerektiğini ifade ederek, bölücü terörün artan saldırganlığında uyandırılan umutların, yaratılan heyecanların, gösterilen kolaylıkların ve tesis edilen hatalı ilişki ağlarının ciddi payı bulunduğunu öne sürdü. PKK terörünün alan hakimiyeti teşebbüsleriyle ve vatanın her köşesinde düzenlediği insanlık dışı saldırılarıyla varlığını gündemde tuttuğunu dile getiren Bahçeli, ''Ne hazindir ki verilen şehitler üzerinden pazarlık kanalları açılmış, analar ağlamasın propagandası zımnen bölücü terörle görüşme bahanesi yapılmıştır'' görüşünü savundu.
Kandil ve İmralı 'nın direkt muhatap alınarak gündem belirleyen aktörler haline getirildiğini öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
''Çözüm, çıkış, barış, hak ve silahlar dursun beyanlarıyla bölücü terör, iktidar ve devlet karşısında umduğunun üzerinde mevki elde etmiştir. PKK ile Oslo'da mutabakat arayışları, İmralı'yla görüşme ve anlaşma adımları Türk devlet geleneğinde tamiri çok güç olacak vahim bir sapma, terör örgütünde ise önemli bir moral ve motivasyon kazanımı haline dönüşmüştür.''
FEDERASYON ÖZLEMLERİ ARTIYOR
Bahçeli'nin, Cumhurbaşkanı Gül'e sunduğu mektuptaki diğer görüşleri özetle şöyle:
''Terör örgütü ve elebaşılarıyla kurgulanan temas ve diyalog hamlelerinden sıyrılmak ve devlet umurunun gereklerini yerine getirmek yeri dolmaz milli bir sorumluluk olarak ortadadır.
-Sözde Kürt sorunu ifadesinden acilen cayılmalı, Türk milleti şemsiyesi altında herkesin eşit hak ve sorumlulukları vurgusu güçlü bir şekilde yapılmalıdır. Demokrasinin yaşaması, cumhuriyetin sürdürebilirliği ve kardeşlik hissiyatının pekiştirilerek tescillenmesi ancak bu sayede ileriye taşınabilecektir. Milletimizin dayanışma, yardımlaşma ve yakınlık ruhu zedelenmeden, iç barış ve huzur ortamı daha fazla gölgelemeden ülkemizin her yöresindeki insanımızın ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları ele alınmalı ve zorlama sorunların kıskacından çıkılmalıdır.
-Demokratik özerklik, bölgesel yönetimler veya federasyon özlemleri her geçen gün ivme kazanmaktadır. Özellikle TBMM 'nde kabul edilen Büyükşehir Kanunu önümüzdeki dönemde Türkiye ve Türk milleti için büyük maliyetlere neden olacağı şimdiden bellidir. Bölgesel yönetimlerin şifrelerini, federasyona geçişin yapı taşlarını muhteviyatında barındıran bu yasanın, projelendirilen başkanlık sistemiyle birleşince Türkiye'yi meçhule götüreceği kötümser bir yorum ya da anlamsız bir itiraz olarak yorumlanmamalıdır.
-TBMM'de kabul edilen Büyükşehir Kanunun dikkat ve titizlikle incelenmesi ve tekrar iadesinin sağlanması en belirgin beklentilerimiz arasındadır. Kaldı ki parlamenter sistemin ilgasıyla tesis edilecek ve tek adamlığa kılıf olacak başkanlık sistemi hazırlıklarına daha belirgin bir müdahale yapılmalı ve bu yönde tavsiyeler verilmelidir.
-Ana dilde eğitim talepleri, eğer mümkün olursa Türk milletinin içinden başka milletlerin ortaya çıkarılması için sosyolojik kazı faaliyeti olarak kullanılmaktadır. Buna sessiz kalmak ve hatta onay vermek ise milletin dağılması, ayrışması ve parçalanması anlamına gelecektir. Ana dilde eğitim ve savunma taleplerine yönelik tedbir geliştirmek, körüklenen etnik alevi söndürmek için inisiyatif almak gecikmeden sağlanmalıdır.
-Türkiye'nin dış politikası baştan ayağa ele alınarak düzeltilmeli ve Türk milletinin menfaatine olmayan maceralardan, sonu hüsran olacak çıkışlardan, iç politikayla tahkim edilmemiş rest çeken kofluklardan bir an önce uzaklaşılmalıdır.''
DEVLET KUDRETİNİ GÖSTERMELİ
Bahçeli, Türkiye'nin sorunlarının çözümü için sorumluluk mertebesinde olan herkesin milli duyarlılık halinde ve eş güdüm içinde hareket etmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin yalnızca bir coğrafyanın adı olmadığını ifade etti. Tek millet, tek devlet, tek bayrak, tek vatan ve tek dil ülküsünün kayıtsız şartsız benimsenerek geleceğe aktarılmasının devletin en yüksek makamlarında bulunanların en ahlaki ve milli vecibesi olduğunu dile getiren Bahçeli, şunları kaydetti:
''Bölücülüğe prim vermeden, terörle etkili, bütünlükçü ve geniş ölçekli mücadele sistemi uygulayarak Türkiye'ye ve Türk milletine kasteden şuursuzları tesirsiz hale getirmek, PKK'nın son militanını ve son silahını teslim alasıya kadar Türk devletinin kudretini çekinmeden göstermek devlet idaresinin asli ve kati vazifesidir. MHP, milli, dinamik, dürüst, içten ve samimi adım ve yaklaşımları da her zamanki gibi destekleyecek ve muhalefet etmenin her şeye karşı çıkmak olmadığını yeri ve zamanı geldiğinde göstermekten gocunmayacaktır.''
SON VİDEO HABER
Haber Ara