Dolar

34,8956

Euro

36,6387

Altın

3.011,24

Bist

10.058,63

Nusayri sürgün: Annem öldü ve katili babamdı

Lubna Mrie devrime katıldığında, Esed destekçisi babasının gazabına uğradı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-11-12 20:58:36

Nusayri sürgün: Annem öldü ve katili babamdı
TİMETURK / Haber Merkezi

Martin Chulov*

Devrim Suriye’ye ilk geldiğinde Lubna Mrie, başarılı olmasına yardım için bir ilki gerçekleştirmeye karar verdi. 
Ülke boyunca katledilen göstericilerin görüntülerinden derinden etkilenen 21 yaşındaki Nusayri –rejimin eşkıya Şebiha milislerin liderlerinden birinin kızı ve Suriye’nin en imtiyazlı azınlığının üyesi– rejimin kalbi Latayka’yı bırakıp ölü sayısının sürekli arttığı Suriye’nin bölgelerine gitti.

Kısa süre içinde gösterilerin bir yüzü haline geldi ve hatta rejimin silahlı muhalefetle savaştığı cephelerin yakınlarına kadar gitme cesaretini gösterdi. Yaralı isyancılara ilaç taşıdı ve kaçan ailelere evler buldu.
Ağustos’ta Mrie bir web videosunda göründü. Yüzü muhalefetin benimsediği bağımsızlık bayrağı sarılıydı. Dokuz göstericinin öldürüldüğü bir gösteride yaralandı. Kırk yıllık devlet kontrolüne karşı savaşanlara karşı yardım için attığı her adım, yakın akrabaların artan öfkesini kazandı. Her hareket onu daha da savunmasız bıraktı.

Geçen hafta devrim, 19 aylık sürgün ve düşmanlığın dahi onu hazırlamadığı ağır bir darbe vurdu. “Öğrendim ki annem ölmüş. Ve onu öldüren babammış” diyor.

Türkiye’de bir evde yalnız olarak Mrie, suçluluk acısı çekiyor: “11 Ağustos’ta isyancılarla beraber o videoyu yapmamdan hemen sonra annem kaçırıldı. 10 gün bekledim. Babama bildiklerini anlatması için yalvardım. Bana küfretti ve telefonu kapadı. Babamın bazı arkadaşları annemin öldüğünü söyledi”.

Mrie, “Geçen Cuma (2 Kasım) arkadaşlarımdan biri, güvendiğim biri bana cesedin göründüğünü söyledi. Babamı aradım ve ona, onu öldürdüğünü söyledim. Peki dedi. Bana, aynısını bana da yapmayı istediğini söyledi” diyor.

The Guardian, babasının annesini öldürdüğüne dair Mrie’nin iddiasını bağımsız olarak doğrulatamadı.
Mrie’ye köyü Cableh’den uzak durması söylenmiş ve annesin öldüğünü kendisi doğrulayamamış. Ancak daha fazla ikna olmasına gerek yok. “Güvendiğim insanlar onun öldüğünü söylüyor” diyor.

Geçen hafta başında Facebook’a ölmüş annesi ve onu öldüren babası için bir gönderi yayınladı. Gönderi, Nusayri destekçilerin fazlasıyla nadir ve neredeyse sürekli sessiz olduğu muhalif çevreler arasında yaygın bir sempatiye neden oldu.

Gönderisinde Mrie; “Benim yüzümden onu vurdular. Elektrikle mi yoksa kafasına bir kurşun mu sıktılar? Onu aşağılarken bana kızgın mıydı? Yaşı onları durdurdu mu? Ebu Muntaza (babası) kardeşlerine gitmiş, onları teselli edip kızının Cebel el-Akrud’a (videonun çekildiği Latayka yakınlarındaki dağlar) getirdiği utancı temizlediğini söylemiş... Kimliğimden ve pasaportumdan nefret ediyorum. Adımın yanındaki isminden nefret ediyorum. Gelecekteki çocuklarıma neden bir ailem olmadığını nasıl söyleyeceğim? Neden annem için bir mezar yok? Neden bu çifte ceza? Bu adaletsizlik neden?”

Buna rağmen anlamanın imkansız olduğu acı ve ezici bir suçluluk karşısında dahi Mrie, meydan okumayı sürdürüyor. Suriye’den kaçırılan cep telefonu videoları için takas odası olarak faaliyet gösteren görevini sürdürüyor.

İlk günlerde onu muhalefete katılmaya iten zorunlu fedakarlık, Mrie ile korku aşılayarak iktidarda kalmak isteyen bir rejim tarafından mezheplerinin seçilmesinden endişeli muhalefet içindeki az sayıdaki Nusayri’yi güdülüyor.

Mrie, “Devrimin ilk gününde, ailemden biri gibi ağladım. O günden itibaren artık böyle devam edemeyeceğimize karar verdim. Halkım gerçekten yaşamıyor. Hükümet bize saygı duymuyor. Muhaberat, hayatlarımızı eline geçirmiş. Ağzımızı açamıyoruz” diyor.

Latayka, özellikle rejim-destekli bir bölge. Esed rejimi, desteğinin çoğunu uzun zamandır Şebiha üyelerinin asli temin yeri olan buradaki topluluklardan alıyor. Şebiha ise rejimin çıkarlarını şiddetle savunan ve rejim bastırmasının öncü kolu olan sadık milisler.

Mrie şöyle diyor: “Cableh’deki tüm Şebiha, beraber büyüdüğüm çocuklardı. O zamanlar bunun biz azınlıklara karşı bir savaş olduğuna ve Sünnilerle konuşmayı bırakmaya ikna etmeye çalışıyorlardı”.

Suriye’nin Sünni çoğunluğu, muhalefette baskın. Rejim Nusayrilerin çoğunca destekleniyor. Suriye askeri liderliğini ve kurumlarının çoğunluğunu oluşturan Nusayriler, nüfusun sadece yüzde 12’sini oluşturuyor.

Nusayrilerin, Şii İslam’la gevşek bağlara sahip. Bu nokta muhalefetin uçlarındaki bazı aşırı grupları, devrimi Şiiler ile Sünniler arasındaki kadim var oluş savaşı olarak göstermesine neden oluyor.

Hıristiyanların ekserisi de önemli Sünni bir nüfusla beraber rejimi destekler görünüyor. Sünni nüfus içerisinde askeri ve Baas Partisi’nin üst düzey görevlerinde olanlar ve tüccar kısım yer alıyor.

“Ölmüş olanların evlerine gitmeye başladım” diyen Mrie sözlerini şöyle sürdürüyor: “O zamanlar onlarla Nusayriler arasında büyük bir uçurum vardı. Her iki taraf da diğeriyle savaştığına ikna olmuş durumdaydı. Altı ay boyunca bu devrimin bize karşı olmadığını anlatmaya çalıştım. Saygınlık ve demokrasi için savaşıyorduk. Ocak’ta Hama’ya gittim ve mezhebim adına konuştum. Onlara, kanımın onların olduğunu söylemek istedim. Babam bana benim suçlu olduğunu, benden utandığını ve beni kızı olarak görmediğini söylerdi. Bu hükümete dair aptalca şey, halkı, Nusayrileri koruduğuna dair iddiasıdır. Esed, Nusayri, Hıristiyan ya da Şii olduğunuza bakmaz. Eğer ona karşıysanız, sizi öldürür”.

The Guardian’ın Orta Doğu Editörü.


Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Annenin uyuşturucu isyanı: 'Oğlumu kurtarın, artık kafayı yedim!'

Haber Ara