Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Ertesi günkü Suriye...

Bugün itibariyle Beşar Esed hala Suriye’deki rejimet tutunuyor. Emekli İsrail albayı Shaul Shay, Esed rejimi düştükten sonra ortaya çıkabilecek olası senaryoları inceliyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-11-10 15:53:13

Ertesi günkü Suriye...
TIMETURK / Shaul Shay

Arap Baharı devrimi olarak başlayan Beşar Esed rejimine karşı Suriye ayaklanması, Eylül 2012 itibariyle 20 binden fazla sivilin hayatını yitirdiği bir iç savaşa doğru tedricen tırmandı. Yoğunlaşan çatışma ve başta açık savaş üstünlüğünden faydalanan Esed destekçileri olmak üzere her iki tarafın vahşet seviyesi, Suriye’de yeni bir gerçeklik yarattı. Ve artık bundan geri dönüş de yok.

Savaş, hükümeti devirmeye azimli ve kararlı olsa da bölünmüş muhalefet ile artan ilticalara rağmen asli devlet mekanizmaları ve güvenlik güçlerinin hala desteğine sahip ve hayatta kalmak için savaşan eşit kararlığa sahip Esed rejimi arasında yaşanıyor.
Esed muhalefeti, liberal, sosyal, İslamcı ve başka farklı dünya görüşlerine sahip çeşitli hareketlerden oluşuyor ve rejime karşı devrimi yönetecek açık liderliğe sahip değil. Ortak payda, muhalif hareketin Esed’i devirme arzusudur. Ancak iş Esed-sonrası Suriye’nin ati karakterine gelince aralarında temel farklılıklar mevcuttur.

Suriye’deki kriz boyunca uluslararası toplumun acizliği ayan beyandı. Bu zafiyet büyük ölçüde Suriye’yle ilgili devletlerin çıkar çatışmasından ileri geliyor. Bunun keskin bir örneği, çabalarının kaosu çözmede başarısız olduğunu itiraf eden BM-Arap Birliği Suriye temsilcisi Kofi Annan’ın istifasıdır. BM derhal yeni bir temsilci atadı ancak herkes onun başarı şansının çok zayıf olduğunu bilmektedir.

Batı, Türkiye ve Suudi Arabistan, Katar ve hatta Mısır dahil Arap Birliği devletlerinin çoğunluğu, Esed rejimini sonlandırmak ve onu Suriye’de istikrarı yeniden tesis edebilecek bir demokrasiyle yer değiştirmek için çaba gösteriyor. Arap ve batılı ülkeler isyancılara, lojistiğin yanında siyasi, mali ve istihbarat desteği veriyor. Ancak şu ana kadar hiçbiri krize dair dış askeri bir müdahale başlatmadı.

Öte yandan Esed rejimi, BM Güvenlik Konseyi’nde Esed’e karşı herhangi bir operasyon çözümünü engelleyen Rusya ve Çin ile Esed’e askeri yardım sağlayan İran ve Hizbullah’ın desteğini almayı sürdürüyor.

OLASI SENARYOLAR

Suriye krizinin nasıl ve ne zaman biteceğini bilmek imkansız. Yapabileceğimiz en fazla şey, olası gelişmelere dair çeşitli senaryoları irdelemek:

1. Esed rejimi devrimden sağ çıkar: Bölgesel devamlılığını sürdürüp Suriye’nin stratejik tüm mali ve güvenlik varlıklarını elde tutarken Esed, Suriye’deki çeşitli merkezi bölgelerde (Şam, Halep ve sahil) kısmi bir hükümeti muhafaza eder. Bu senaryoya göre Suriye’nin topraklarının çoğunluğu muhalif ve bölgesel güçlerce kontrol edilir. Suriye, BM ve Arap Birliği’nce gözlenen bir kırılgan bir ateşkesi sürdürürken mali ve insani kriz içine düşer. 

2. Esed rejimi, İsrail’e karşı bir savaşla hayatta kalmaya çalışır: Rejimi kurtarmak için umutsuzca Esed, dikkati Suriye içindeki dahili çatışmadan dış düşmana karşı rejimin çatışmasına saptırmak için bölgesel bir çatışmayı tahrik ederek İran ve Hizbullah tarafından desteklenen İsrail’e bir füze saldırısı yapar. İsrail ile bir savaş, muhalefetin rejime yönelik tehditlerinden geçici bir rahatlama getirir ve çatışmaya çözmek rejimle bir diyalogu dayatacağı için Esed’e uluslararası arenada anahtar bir rol sağlar. Esed’e göre bu hamlesi başarısız olsa ve gücü kaybetse dahi tarih kitapları, onu kendi halkına karşı savaşmış biri olarak değil Suriye için dış bir düşmanla savaşan Suriyeli Arap vatansever olarak kaydeder.

3. Esed rejimi devrilir ve Suriye kaosa düşer: Muhalefetin heterojen ve karmaşık dokusu, rakipler arasındaki özel-amaçlı koalisyonlarla birlikte Suriye’yi iç savaşa düşüren Esed rejimine alternatif bir formülü engeller. Suriye ordusu fiilen kaybolur ve birlikleri ile silahları muhalif gruplara dağılır. Dahili Suriye güç mücadeleleri, Suriyeli müttefiklerine yardım eden dış unsurlarca genişletilir. Suriye, mutlak bir kaos içerisindedir ve “aciz devlet” olarak tanımlanırken değişken güvenlik durumu neticesinde uluslararası toplumun ilgilenme mücadelesi verdiği akut insani bir kriz içerisinde kıvranır. Suriye’nin komşu ülkeleri mültecilerle dolar ve terör grupları Golan Tepeleri’nde İsrail’e saldırılar düzenler.

4. Esed rejimi düşer ve Suriye çeşitli yarı-devletlere bölünür: Muhalefet içerisindeki çıkar çatışmaları, etkili ve merkezi bir hükümet kurulmasını engeller. BM ve Arap Birliği ateşkese aracılık eder fakat Suriye’nin farklı bölgeleri fiili olarak çeşitli yerel güçlerin yönetimine girer. Sonuç, büyük ölçüde dini ve etnik bağlara (Kürtler, Dürzüler, Nusayriler vs) göre Suriye’nin kantonlaşmasıdır. Suriye, mali ve insani kriz içerisine düşer ve artan dış müdahaleden mustariptir. Suriye ordusu fiili olarak yok olur. Birlikleri ile silahları farklı muhalif gruplara dağılır.

5. Eser rejimi düşer ve Sünni-liderliğinde bir birlik ya da “ulusal yatışma” hükümeti kurulur: Uluslararası toplumun liderliği altında muhalif gruplar birleşir ve Suriye’deki duruma istikrar getirip hükümeti yeniden tesis eder. Bu rejim, hem dahili meşruiyetini hem de Batı ile Arap Birliği’nin çoğunluğunun desteğini alabilir. Suriye’de Batı-yanlısı ve ılımlı bir rejim, İran ile Hizbullah ile stratejik ittifakını sona erdirecektir. Batı tarafından cesaretlendirilen Suriye’de yeni rejim istikrara bir kez kavuştuğunda, İsrail için makul bir barış ortağı haline gelebilir.

İSRAİL İÇİN ÖNEMİ


İsrail, Suriye’deki olayları yakından takip ediyor ve bu noktada kuzey sınırının ötesindeki olaylara karışmamayı tercih ediyor. İsrail, İran-Suriye-Hizbullah eksenini zayıflamasında ve hatta dağılmasına stratejik çıkarı bulunuyor ancak Esed-sonrası Suriye’deki ne tür bir gerçekliğin ortaya çıkacağı noktasında büyük bir belirsizlik de mevcuttur.

Bazı senaryolarda bu gerçeklik, İsrail için tehlikeli görünüyor. Birçok senaryo, büyük hükümetsel istikrarsızlığına işaret ediyor. Bu nedenle Golan Tepeleri’nin İsrail ile radikal İslamcı gruplar ve bu yeni gerçekliği İsrail’e saldırmak için kullanacak diğer düşman unsurlar arasında gerçek bir muharebe alanına dönüşeceğine dair endişeler mevcuttur.

İsrail’in karşı karşıya olduğu diğer tehdit de gelişmiş silahların (uzun menzilli karadan-karaya, tanksavar ve uçaksavar füzelerin) Hizbullah ve diğer terör gruplarının eline geçmesidir. Bu bağlamda en ölümcül tehlike kimyasal ya da biyolojik gibi konvansiyonel olmayan silahların terör gruplarının ellerine düşmesidir ki İsrail ve ABD, buna izin vermeyeceklerini ilan ettiler.

Şu ana kadar İsrail ve Batı için en arzulanan senaryo, demokrasi ve batı yanlısı olacak yeni bir rejimin formüle edilmesidir. En iyi ihtimal bu rejimin mümkün olan en az uluslararası müdahaleyle demokratik süreçle oluşmasıdır ki yeni rejim meşruiyet sahibi olabilsin. Suriye’deki çeşitli gruplar içerisinde belirgin olan ayrılıkçı akımlara rağmen, İsrail ve Batı’nın çıkarı Suriye’nin bölgesel bütünlüğü ile egemenliğinin mevcut sınırlar içerisinde devamıdır. İsrail’in Suriye’deki olaylara etki edebilmesi için kısıtlı yeteneği vardır ve başka bir ülkenin işlerine doğrudan müdahale geri tepebilir.

Burada sunulan senaryolar, Suriye’deki gelişmeler neticesinde Golan Tepeleri’nde artan terör faaliyetlerinden topyekun savaşa kadar İsrail’e yönelik tehditler tayfına işaret ediyor. İsrail, olay yerinde vuku bulabilecek tehditlere ve Lübnan cephesindeki olası bir tırmanmaya karşı güvenlik olumsallıklarını istihdam etmelidir. İsrail, küresel dostlarıyla kanalları açık tutmalıdır ki İsrail ve Batı’nın ortak çıkarlarına göre Suriye çatışmasını nihayetlendirebilsinler.

Israeldefense.com’daki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara