ABD dış politikası: Yeni Dünya Düzensizliği
The Guardian bugünkü baş yazısında, ABD’nin geri çekilmesiyle dünyanın içine düştüğü yeni düzensizlik düzenine işaret etti ve yeni başkanlardan hangisinin bu karmaşa için daha donanımlı olabileceğini ima etti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-05 11:47:28
Azar azar bilmeden yeni bir dünya düzenine doğru kayıyoruz. Bazıları bunu, Ç-sıfır (G-zero-Gravity-Zero) dünya olarak adlandırıyor. Bu dünyada hiçbir ulus liderlik edecek kadar güçlü değil ancak diğerinin de kendi başına buyruk olmasını engelleyecek kadar güçlü. Amerika’nın geri çekilmesi, Sovyetler Birliği çöktüğünde evrensel gerçeklikler olarak görülen iki faraziyenin gömülüşüne kadar geri gider. Bir tanesi, ölümcül hatalı bir inanç olan, aciz devletlerin kendi suretinde yeniden inşasıydı. Tarih, dil, kültür ve coğrafyanın önemi yoktu. Bölgesel yeniden inşa ekibiyle Şinok’un (Oregon ve Washington bölgelerindeki Kızılderili dili: ÇN) sırtından demokrasi boşaltılabilirdi. Ulus inşası, Irak ve Afganistan’da yavaş ve çirkin bir ölümle öldü. Diğeri devlet müdahalesinin olmadığı serbest küresel sermayenin dünyanın doğal düzeni olduğuna dair inançtı. Bu da Lehman Brothers ile öldü.
George W Bush’un başkanlığının ilk döneminde yaptığı yanlışların çoğunu Clinton da yaptı. Sadece 2003’te Irak’taki, Boris Yeltsin’in Rusya’sındaki gibi hemen fark edilir değildi. Bu illüzyonların dağılması için 3 başkan gerekti. Barack Obama’nın 20 yıllık askeri kibir ve kasılmaya katkısı, Afganistan’da birlik artışı için verdiği emirdi. Arkadan idare, Obama’nın Libya’daki rolü için kullandığı nahoş ve beceriksiz bir ifadeydi. Ancak bu dahi şimdilerde ABD gücünün izdüşümünü temellendiren kısıtlamaları karşılamaya yeterli değil.
Amerikan personeli için özgürleştirilen Libya’nın özgürleştirilmemiş bir ülkeden daha fazla ölümcül bir yer olduğu gerçeği, aynı öğrenme eğrisinin başka bir parçasını temsil ediyor. ABD, İngiltere ve Fransa, Tunus, Mısır ve Libya’daki devrik Arap diktatörleriyle ilişkilerinin tam bir hesabını henüz vermiş değiller. Batılı güçler, İran’da saldırı için ABD’nin güvendiği hava üslerini barındıran Körfez ülkelerindeki demokrasi-yanlısı protestolara karşı karşı-devrim organize etme sürecindeki Suudi Arabistan ve Ürdün’e verdikleri destek için suçlarını da itiraf etmediler.
O halde bunlar, Obama ya da Mitt Romney’den hangisinin daha iyi bir başkan olabileceğini belirleyecek gerçekten çok dar parametreler. Görevdeki Obama, illüzyondan mahrum deneyim vasıtasıyla, Kahire’de o yüksekten atıp tutan konuşmayı yapan kişinin birçok bakımdan antitezi haline geldi. Sadece değiştirebileceğini düşündüğü sorunlara zaman ayırmaya hazırlıklı ancak aynı nedenle tüm seleflerinden daha fazla İHA’lar şeklinde ölümcül güç kullanmaya daha da hazır. Brent Scowcroft’un (Eski ABD başkanı, Ford ve Bush’un ulusal güvenlik danışmanı. Obama’ya da danışmanlık yapıyor. ÇN.) kalıbında bir gerçekçi haline geldi.
Obama, başkan olarak zamanın çoğunu alacak bir konuyu o kadar az önemseyen bir Cumhuriyetçi rakip ile karşılaşıyor ki o ABD politikasının şu an içinde olduğu karmaşaya sokan Yeni Amerikan Yüzyılı Projesi’nin eski üyeleri olan John Bolton, Reuel Marc Gerecht, Eliot Cohen gibi aynı neconları benimsiyor. Bu isimler, sert tartışmaların ardından Romney’in devirdiği çamlardan sorumlu seri suçlulardır. Kampanyası esnasında Suriye’nin alenen İran’ın denize açılan rotası olduğuna dair 2 kez yaptığı yorumlar değil. Devirdiği en büyük dış politika çamı, Libya’da ABD büyükelçisi öldürüldüğü ortaya çıkmadan önce Kahire’deki ABD elçiliğinden yapılan açıklamalara saldırısının bu isimlerce yapılan hemfikir tavsiyeler üzerine olmasıydı.
Sonraki başkanın karşılaşacağı zorlukları da düşünün ki bunların en başında İran’ın nükleer zenginleştirme programıyla ilgili krizi görüşmeler yoluyla çözmek geliyor. Bununla yakın ilişkili olarak askeri çıkmazda olan Suriye’deki iç savaş var. Beşar Esed düştüğü dakika, Baas dahi olsa Şia rejiminin düşmesi ertesi gün Irak’ta hissedilecek. Mısır ve Tunus’un göreceli kansız devrimleri hala denge üzerinde. Ürdün ve Körfez ülkeleri, Arap cumhuriyetlerinde diktatörleri deviren aynı güçlerce sarsılıyor. Afganistan’da bir ABD çekilmesi, en olası kötü şartlarda idare edilmek zorunda. Bu arada Çin, hızla deniz kuvvetlerini inşa ediyor ve Güney Çin Denizi’nde bölgesel iddialarını artırıyor. Bu liste hiçbir şekilde tam değil ancak bu yeni dünya düzensizliğinin kaosunda seyir için kimin daha donanımlı olduğunun seçimi cam gibi net.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara