İngilizler bu deklerasyonla Filistin'i bugün sattı
Balfour Deklarasyonu: Yüzyıllarca Osmanlı Devleti’nin hakim olduğu Filistin bölgesi, I.Dünya Savaşı sırasında 1917 yılında İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizlerin Büyük Ortadoğu projesinin bir parçası olan bu bölge, işgal edildikten kısa bir süre sonra 2 Kasım 1917 tarihinde İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Arthur James Balfour’un İngiltere’deki Yahudi teşkilatları federasyonu başkanı Lionel Walter Rothschild’e gönderdiği bir mektupla Yahudi yerleşimine açık hale getirildi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-11-02 17:10:19
Yüzyıllarca Osmanlı Devleti’nin hakim olduğu Filistin bölgesi, I.Dünya Savaşı sırasında 1917 yılında İngilizler tarafından işgal edildi. İngilizlerin Büyük Ortadoğu projesinin bir parçası olan bu bölge, işgal edildikten kısa bir süre sonra 2 Kasım 1917 tarihinde İngiliz Dışişleri Bakanı Lord Arthur James Balfour’un İngiltere’deki Yahudi teşkilatları federasyonu başkanı Lionel Walter Rothschild’e gönderdiği bir mektupla Yahudi yerleşimine açık hale getirildi.
Balfour Deklarasyonu olarak bilinen bu mektupta İngiliz Dışişleri Bakanı Balfour, Siyonist lider Rothshild’e şöyle hitap etmekteydi:
Saygıdeğer Lord Rotschild, Majestelerinin Hükümeti adına kabineye sunulan ve kabul edilen Yahudi Siyonist isteklerini sempati ile karşılayan müteakip deklarasyonu iletmekten memnuniyet duyarım.
"Majestelerinin Hükümeti, Filistin'de Museviler için bir milli yurt kurulmasını uygun karşılamaktadır ve bu hedefin gerçekleştirilmesini kolaylaştırmak için elinden geleni yapacaktır. Filistin'deki mevcut Musevi olmayan toplumların sivil ve dini haklarına ve başka ülkelerde yaşayan Musevilerin sahip oldukları hak ve politik statülerine zarar verecek hiçbir şeyin yapılmayacağı açıkça anlaşılmalıdır."
Bu deklerasyonu Siyonist Federasyonu'nun bilgisine sunmanızdan memnuniyet duyacağım.
Saygılarımla
Arthur James Balfour
Bu mektupla İngiliz Hükümeti, Müslüman Arapların çoğunlukta bulunduğu Filistin bölgesini Yahudilere yurt olarak göstererek, bu bölgede bir Yahudi Devleti’nin kurulmasını desteklemiş ve böylece İsrail Devleti’nin kurulması yolunda en büyük adımlardan biri atılmıştır. Bu adımın atılmasından kısa bir süre sonra 1918’de Fransa, İtalya ve ABD konuyla alakalı yapılacak bütün girişimleri destekleyeceklerini bildirmişlerdir.
Siyonist liderlerden H. Weizman ve N. Skoly’un çabalarıyla yayımlanan bu mektubun ardından yapılan girişimlerle Filistin bölgesi Yahudi göçmenlerin yerleşimine resmen açılmıştır. Ancak ne yazık ki Filistin’e taşınan Yahudiler sadece bölgeye yerleşmemiş Haganah, Irgun, Stern gibi terör örgütleri kurarak Filistin halkı üzerinde baskı ve şiddet uygulamaya başlamıştır. I.Dünya savaşı sürecinden itibaren başlayan bu gelişmeler savaşın son bulmasından sonra hızlanarak devam etmiş Filistin halkı kendi topraklarında teröre şiddete maruz kalan bir halk olmuştur. II.Dünya savaşının ardından da 14 Mayıs 1948’de İsrail devleti bölgede resmen kurulmuştur.
Deklerasyonda;
1- Filistin’de ulusal vatanın temini konusunda İngiliz desteği,
2- Bu amacın gerçekleşmesi için İngilizlerle işbirliği,
3- Filistin’de Yahudi olmayan bir ülkedeki Yahudilerin sahip olduğu haklara ve statüye zarar verecek herhangi bir şeyin yapılmaması. (Bu tarihte 700.000 olan Filistin nüfusunun 574.000’i Müslüman, 74.000’i Hıristiyan ve 56.000’i Yahudi idi)
Balfour Deklarasyonu Süveyş Kanalı’na yönelik bir tampon bölge oluşturmak veya dünya Yahudilerinin desteğini müttefiklere kazandırmak için İngilizlerin yaptığı bir plan olmaktan öte Siyonist hareketin İngiliz desteğini sağlamak için gerçekleştirdiği planlı bir girişimin sonucuydu. Balfour Deklarasyonu aynı zamanda ABD tarafından da kabul edilmişti. Savaşın galiplerinden olan ABD’nin Kongre ve Temsilciler Meclisi’nin 21 Eylül 1922 tarihli oturumunun karar bildirgesi „ABD Filistin’de Yahudilere milli yurt kurulmasına taraftardır“ şeklinde tamamlanmaktadır. Bu şekilde Balfour Deklarasyonu, Siyonist politikanın birinci evresinin ilk yarısını noktalıyordu.
Çanakkale Savaşı ve Balfour Deklarasyonu:
Birinci Dünya Savaşı’nın iki yıl uzamasına sebep olan ve iki taraftan 500.000 kişinin zayiatına sebep olan Çanakkale muharebelerinde pek bilinmeyen yönler bulunuyor. Bunlardan biri de İsrail Devleti’nin kuruluşuna varan uluslararası siyasal, hukuksal gelişmeler içinde büyük önem taşıyan ve Yahudi milletine Filistin’de bir yurt verilmesi ifadesinin ilk kez yer aldığı 1917 Balfour Bildirgesi’dir.
Osmanlı Devleti’ne karşı gönüllü Siyonistlerden oluşacak birlikler kurarak çarpışma ve böylece müttefikler nezdinde prestij kazanarak İsrail Devleti’nin kuruluşuna kapı açan kişi Wlademir Jobodinsky’dir.
Jabodinsky 1908 Jön Türk İhtilali’nden sonra İstanbul’a gelmiş, Osmanlı Devleti’nin iç ve dış siyasal gelişmeleriyle yakından ilgilenmiştir.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonucunun Osmanlıların aleyhine olacağını gören ve Osmanlı Devleti’nin kurtlar sofrasında paylaşılacağını, bu paylaşım da Yahudilerin de bulunması gerektiğini düşünen Jabodinsky, İngiltere ve Fransa’nın yanında Osmanlılar’a karşı yer almak suretiyle Filistin’de Yahudilerin hayallerinde olan İsrail Devleti’nin kurulmasının hesaplarını yapar.
Bu amacına ulaşmak için, sembolik olsa bile, uygun bir zamanda girişilecek bazı çabalarla İngiltere’nin doğal müttefiki olabilmenin fırsatını kollar. Bu konuda kendisi gibi faaliyet gösteren Joseph Trumpiledor ile buluşur. Mısır’da Gabbari Göçmen kampında yaptıkları görüşmede 23 Şubat 1915’te gönüllü Siyon birliğinin temellerini atarlar. Bu konuda İngiliz komutanı General Maxwell’in desteğini alırlar.
Trumpledor ve Jabodinsky’in düşüncesi, oluşturulacak “Siyon Birliği” ile Filistin’de Osmanlılara karşı mücadele başlatmaktı. Ama İngiliz general Maxwell, Siyon birliğinin Osmanlı Devleti’ne karşı, ille de Filistin’de çarpışması gerekmediğini, hangi cephede olursa olsun İngiltere yanında yeralabileceklerini ve Çanakkale’nin uygun olduğunu söylemesi üzerine Jabodinsky Avrupa’ya bu konuda görüşmeler yapmaya gider.
Jabodinsky Avrupa’da, Avrupa liderleriyle siyasi görüşmeler yaparken, Trumpledor, General Maxwell’in destekleriyle hazırladığı “Katırlı Alay” diye anılan birlikleriyle 17 Nisan 1915’te İngilizlerin sağladığı Hymettus ve Anglo-Egyption gemileriyle Çanakkale’ye hareket ederler. Başlarında kumandan olarak Albay Patterson ve kendisine binbaşılık payesi verilmiş olan Trumpeldor bulunmaktadır.
Siyon birliği, 6 Ocak 1916’ya kadar Çanakkale’de Osmanlılara karşı mücadele içinde bulundular. Muharebelere katılan Yahudiler savaşın seyrini değiştiremediler. Fakat Batı ülkelerinde ve kamuoyunda kendileri için övgü dolu yazılar yayınlatarak, büyük bir propaganda gücü elde etmiş oldular. Bu birlik savaştan sonra 1918’de İngiliz kuvvetleriyle beraber Kudüs’ün işgalinde görevlendirildi.
Siyon katırlı gönüllü birliklerinin Çanakkale Muharebelerine İngiltere yanında katılarak rol oynaması temelde, Musevi liderlere hedefledikleri şu iki amacın gerçekleşmesini sağlamıştır:
l 2 Kasım 1917’de yayınlanan Balfour Bildirisi ile İngiltere, ilk kez resmi bir belgede, Musevilere Filistin’de bir yer verme fikrini benimsemiş ve şöyle denmiştir:
“Majestelerinin hükümeti, Musevilere Filistin’de milli bir yurt kurulmasına olumlu bakmaktadır ve bu amaca ulaşmasını kolaylaştırmak için, elindeki bütün imkanları kullanacaktır.”
l Birinci Dünya Savaşı sonrası toplanan Barış Konferansında Filistin ve Siyonizm konusu gündeme getirildiğinde, büyük devletlerin davaya olumlu bakışını ve desteğini sağlar. Nitekim, bu fikrin babası ve uygulayıcısı olan Jabondisky de bu gerçeği yıllar sonra anılarında şöyle ifade edecektir:
“Eğer biz, 2 Kasım 1917’de Balfour Bildirisi ile Filistin’de yurt edinme konusunda söz aldıksa, buna ulaşan yol Gelibolu’dan geçmiştir.”
Evet… İşte Çanakkale’nin tarihlere yansımayan bir yönü…
SON VİDEO HABER
Haber Ara