TIMETURK / Haber Merkezi
Başını İP, ADD gibi Ergenekoncu grupların çektiği parti ve kuruluşlar 29 Ekim’de Ankara’da yapmayı planladıkları eylemi Ankara Valiliğinin yasaklama kararı sayesinde Türkiye gündemine oturtmayı başardılar.
Ergenekoncu taife haftalar öncesinden yürüttüğü kampanya ile 29 Ekim’de, 2007’de tertiplenen Cumhuriyet mitingleri nostaljisini bir kere daha yaşamayı hedeflemişti. Ulus’ta başlayıp Anıtkabir’de biten yürüyüşle hala hayatta olduklarını, henüz ölmediklerini haykırma fırsatı bulacak, ardı ardına aldıkları ağır darbelerin ardından birbirlerine teselli sunma imkanı yakalayacaklardı.
Aslında ortada abartılacak hiçbir şey yoktu. Kemalist cephe unsurları bu etkinlikleriyle bir tür can çekişen hastaya moral takviyesinde bulunmuş olacaklardı hepsi o kadar! Ne var ki, Hükümet hep yaptığı hatayı bir kere daha tekrarladı ve Ankara Valiliği emriyle eylemi yasaklama kararı aldı ve o andan itibaren düzenleyenlere eylemi mazlum, mağdur ve haklı bir etkinliğe dönüştürme fırsatı sunulmuş oldu. CHP’nin de açık desteğiyle Ergenekon dayanışması gündeme oturtulmuş oldu.
Oysa bu eylem -düzenleyenlerinden içeriğine kadar- ne kadar kirli, faşizan ve gereksiz olsa da yasaklanmamalıydı! Kemalist dinozorların da bilhassa aldıkları ağır darbelerden sonra, bir tür moral programı düzenleme hakları olmalıydı. Çürüyen, kokuşan Cumhuriyetlerine son görevlerini ifa hakkı kendilerine tanınmalıydı. Bunun engellenmeye kalkılması ilkesel olarak yanlış olmuştur.
İkinci olarak da ana muhalefet partisinin de açık desteğini alan bir etkinliğin engellenmesi düşünülemeyeceğine göre, yasaklama kararının uygulanması mümkün olmayan, gereksiz ve anlamsız bir karar olduğu ortadadır. Bu durumda valiliğin tavrı işgüzarlıktan öte bir anlam ifade etmeyecek ama pratikte Kemalist cephenin dayanışmasına katkı sağlayacaktır. Yani eylemi engelleme adına atılan adım, eylemin daha fazla gündemleşmesine ve büyümesine neden olmuştur.
Her açıdan yanlış olduğu aşikâr olan bu kararın bir an önce kaldırılması gerektiğini hatırlatıyoruz. (HaksozHaber)
Başını İP, ADD gibi Ergenekoncu grupların çektiği parti ve kuruluşlar 29 Ekim’de Ankara’da yapmayı planladıkları eylemi Ankara Valiliğinin yasaklama kararı sayesinde Türkiye gündemine oturtmayı başardılar.
Ergenekoncu taife haftalar öncesinden yürüttüğü kampanya ile 29 Ekim’de, 2007’de tertiplenen Cumhuriyet mitingleri nostaljisini bir kere daha yaşamayı hedeflemişti. Ulus’ta başlayıp Anıtkabir’de biten yürüyüşle hala hayatta olduklarını, henüz ölmediklerini haykırma fırsatı bulacak, ardı ardına aldıkları ağır darbelerin ardından birbirlerine teselli sunma imkanı yakalayacaklardı.
Aslında ortada abartılacak hiçbir şey yoktu. Kemalist cephe unsurları bu etkinlikleriyle bir tür can çekişen hastaya moral takviyesinde bulunmuş olacaklardı hepsi o kadar! Ne var ki, Hükümet hep yaptığı hatayı bir kere daha tekrarladı ve Ankara Valiliği emriyle eylemi yasaklama kararı aldı ve o andan itibaren düzenleyenlere eylemi mazlum, mağdur ve haklı bir etkinliğe dönüştürme fırsatı sunulmuş oldu. CHP’nin de açık desteğiyle Ergenekon dayanışması gündeme oturtulmuş oldu.
Oysa bu eylem -düzenleyenlerinden içeriğine kadar- ne kadar kirli, faşizan ve gereksiz olsa da yasaklanmamalıydı! Kemalist dinozorların da bilhassa aldıkları ağır darbelerden sonra, bir tür moral programı düzenleme hakları olmalıydı. Çürüyen, kokuşan Cumhuriyetlerine son görevlerini ifa hakkı kendilerine tanınmalıydı. Bunun engellenmeye kalkılması ilkesel olarak yanlış olmuştur.
İkinci olarak da ana muhalefet partisinin de açık desteğini alan bir etkinliğin engellenmesi düşünülemeyeceğine göre, yasaklama kararının uygulanması mümkün olmayan, gereksiz ve anlamsız bir karar olduğu ortadadır. Bu durumda valiliğin tavrı işgüzarlıktan öte bir anlam ifade etmeyecek ama pratikte Kemalist cephenin dayanışmasına katkı sağlayacaktır. Yani eylemi engelleme adına atılan adım, eylemin daha fazla gündemleşmesine ve büyümesine neden olmuştur.
Her açıdan yanlış olduğu aşikâr olan bu kararın bir an önce kaldırılması gerektiğini hatırlatıyoruz. (HaksozHaber)