Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Dolmabahçe Sarayı'nda 2 padişah, 2 olay

Semih Mümtaz Bey, “Tarihimizde Hayal Olmuş Hakitatlar” isimli kitabında çok karlı, soğuk, rüzgarlı bir günde yaşanan depremi anlatırken, II. Abdülhamid’in hiç tanımadığımız başka yönlerini de görüyoruz.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-26 23:23:27

Dolmabahçe Sarayı'nda 2 padişah, 2 olay

Sizlerle Osmanlı Sarayından iki Kurban Bayramı manzarası paylaşacağız. Bunlardan birisi 1906 yılına ait, diğeri 1911 yılına. Birinci tablo Sultan II. Abdülhamit, ikinci tablo ise V. Sultan Reşat dönemine ait. 
 
1906 yılının Kurban Bayramı tabloda, üzüntü verici bir olay var. 
 
II. Abdülhamid’e Mabeyn Katibi (özel kalem) olan Semih Mümtaz Bey, bayramın ilk günü bayramlaşma sırasında yaşanan bu depremi bütün ayrıntıları ile anlatır. 
 
Semih Mümtaz Bey, “Tarihimizde Hayal Olmuş Hakitatlar” isimli kitabında çok karlı, soğuk, rüzgarlı bir günde yaşanan depremi anlatırken, II. Abdülhamid’in hiç tanımadığımız başka yönlerini de görüyoruz. 
 
            DOLMABAHÇE'DE DEPREM ANI
 
Padişah Abdülhamid, bayramlaşmak maksadı ile oturduğu Yıldız Sarayı’ndan Dolmabahçe Sarayı’na geçer ve muayede salonunun (tören/bayramlaşma salonunun) yan tarafındaki odada bir süre oturur. 
 
Protokoldeki isimler yerlerini alır, kadınlar da salonun üstündeki dairelerden kafesli balkona çıkar. Hünkar, “Musika”nın çalacağı programa bir göz atar ve salona çıkıp tahtına oturur. 
 
Fuat Paşa ile bir süre konuştuktan sonra başını kaldırır ve orkestraya işaret vermesi ile bayramlaşma töreni de başlar. İlk olarak Sadrazam Halil Rıfat Paşa, geçip padişahın keçesini öper ve yerine geçer. 
 
Ardından protokolde yer alanlar sırası ile padişahla bayramlaşır. Protokolün bayramlaşması devam ederken, birden Dolmabahçe Sarayı’nın dev avizeleri şangır şungur sallanmaya başlar. 
 
            II. ABDÜLHAMİD DEPREMDEN SONRA EZAN OKUTTU
 
Semih Mümtaz Bey, deprem anını şöyle anlatıyor: 
 
“Sarsıntı ziyadeleşti. Avizelerden birçok parça parkelerin üzerine düşüyordu. Koca salonun camları çatlıyordu. Bir de çok kuvvetli olarak arka taraftaki camların kırılması sesleri duyuldu. 
 
Hafif bir panik başlamak üzere idi. Hünkar ayağa kalktı. İki adım kadar yürüdü. Fakat derhal döndü. Bu arada Şura-yı Devlet Reisi Kürt Sait Paşa, Hünkara doğru koşmuştu. Onu derhal yerine yolladı. Ortalığa bir işarette bulundu, tahtına oturdu. 
 
Ortalığı korkutan zelzele devam ediyordu. Muzika durmuştu. Kalabalığı dehşet istila etmişti. Bazıları kaçmak yolunu araştırıyordu. Hünkarın göremeyeceği taraflarda bulunanlar yer değiştiriyor, avizelerden uzaklaşıyorlardı. 
 
Padişah, yanında duran Müşir Fuat Paşa ile yanına çağırdığı Başkatip paşasıyla konuşuyor bazı emirler veriyordu. Kargaşalıktan korktuğu için şerrin ehvenini tercih ediyordu. 
 
Herkes de bekliyordu. Hünkarın telaş itiyadı (alışkanlığı) değildi. Fakat ne olur ne olmaz, herkes birbirine girmesin!!! 
 
Başkatip Tahsin Paşa bir dakika sürmedi, Hünkar’dan aldığı emir üzerine geri döndü, koşmaya başladı. Bir iki dakika sonra da Mabeyn-i Hümayun müezzinleri ezan okumaya başladı. Padişah ezan okunurken ayakta idi.” 
 
           CAMI KILIÇLA KIRAN PAŞA
 
 Ezandan sonra II. Abdülhamid eliyle orkestraya işaret ediyor ve bayramlaşma kaldığı yerden devam ediyor. Ne var ki protokolde bululanlarda takat kalmamıştı. Daha önce kimseye hatırını sormadan tebrikleri kabul ederken, bu kez herkese hatırını sormaya başlar ve “geçmiş olsun” temennisinde bulunur. 
 
Birara kızlar ağasını yanına çağırır, yukarı katta kadınların bulunduğu bölümde duruma ilişkin bilgi alır. 
 
Bir süre sonra, cam şangırtılarının ne olduğu anlaşılır. 
 
Semih Mümtaz Bey, sonrasını şöyle anlatıyor: 
 
“Tıbbiye feriklerinden doktor Namık Paşa, telaşından kılıcı ile camları kırmış, bahçeye fırlamış. Arkasından doktor Fevzi Paşa da kendini dışarıya atmış. İki müsahip (harem ağaları) aynı şeyi yapmış ve bunlar korkudan bağırmışlar. 
 
Hünkarın sık sık sorduğu bu imiş. Uzaktan kaçanları görmüş, kimler olduğunu öğrenmek istemiş. Öğrenince de kızmış, “Allah gazabından kaçmak aptallıktır. O nerede değildir ki nereye kaçılsın. Yakışıksız bir hareket” demiş.” 
 
            PADİŞAHIN GAZABINDAN KURTULDU
 
II. Abdülhamid, bunların cezalandırılmaları gerektiğini söyler ise de Fuat Paşa’nın araya girmesi ile bu yola gidilmez. Namık Paşa’nın Sakız depreminde çocukken enkazın altında kaldığı belirtilir ve onun etkisinin hâlâ sürdüğü hatırlatılır. Bunun üzerine Namık Paşa da öteki kaçanlar da Hünkar’ın gazabından kurtulur. 
 
“Tarihimizde Hayal Olmuş Hakitatlar”de bu tatsız olayın devamı şöyle anlatılır: 
 
“Muayede (bayramlaşma) bittikten sonra bu haberi aldığımız zaman herkes memnun olmuştu. Memnun olmuştu amma zelzelenin verdiği korku haftalarca cümleyi sersem etmişti. Fakat hamdolsun şehrin ötesinde berisinde hasar vukuat olmamıştı. Bu zelzele 1895 depremi gibi (1901) yıkıp yakmadı, hafif geçmişti.” 
 
BU DA DOLMABAHÇE'DE KURBAN MERASİMİ
 
İkinci tablo ise Sultan V. Mehmet Reşat dönemine ait. Bu olayı resimleri anlatan ise 1911 tarihli Fransız L'Illustration dergisi. 
 
Fotoğraflar, Fransız L'Illustration dergisinin 16 Aralık 1911 tarihinde yayımlandı.  Fotoğrafçı Jean Weinberg tarafından çekilmiş. 
 
Kurban Bayramı'nda (Iyd-i Adha), Dolmabahçe Sarayı'nın bahçesinde Sultan V. Mehmed Reşad'ın önünde kurban kesiliyor. Sultan Reşad duayı okurken yanında dönemin Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa, şehzadeler, paşalar ve devlet erkânı görülüyor.
 
Kurbanda kesim için tercih edilen kurbanlıklar ise Sakız koçları idi. Halit Ziya Uşaklıgil'in belirttiğine göre Sakız koçları etinin lezzeti ve gösterişli yapısından dolayı diğer koyun cinsleri arasında tercih ediliyordu. Sarayın kurbanlıkları Rami civarındaki Küçükköy'de bulunan ve 1908'e kadar görevini sürdüren Saya Ocağı tarafından getirilirdi. 
 
Bayram tebrik merasimleri 19'uncu yüzyılın ortalarına kadar Topkapı Sarayı'nda, 1867 yılından itibaren (Sultan Abdülhamid döneminde Yıldız Sarayı'nda yapılan iki bayram töreni hariç) Dolmabahçe Sarayı'nın orta kısmındaki Büyük Muayede Salonu'nda yapıldı. 
 
Bu dönemde padişahlar kurban kesmeyi bıraktı, kendileri adına kesilecek kurbanlar için hizmetkarlarını vekil tayin ettiler. Son bayram alayı ise Sultan Vahdeddin'in katılımıyla Kurban Bayramı münasebetiyle 1922 yılında gerçekleştirildi.
 
ROTAHABER
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara