Dolar

34,9464

Euro

36,7304

Altın

2.990,28

Bist

10.125,46

Suriye ve bölgesel hakimiyet savaşı

Rusya ve Türkiye, söz savaşında fakat asıl mücadele ettikleri Esed-sonrası hükümetin terkibidir.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-17 15:57:40

Suriye ve bölgesel hakimiyet savaşı
TİMETURK / David Hearst*

İki yıl geçti hala isim konusunda pazarlık ediyorlar. Arap Baharı mı? Baharlar mevsimseldir ve Mısır ile Tunus’taki geçici hükümetler Arap kışından henüz uzak olsalar da fırtınalıdır. Sovyet imparatorluğunu deviren gibi tersinmez görünen isyan dalgası sömürge-sonrası Arap dünyasının sınırlarını kasıp kavuruyorsa, devrim de uygun düşmüyor.

Devrimler, kralları devirir. Bu, sayıları bir tutam tuz kadar olan cumhuriyetçi diktatörlerin arasından geçti ancak Suudi Arabistan, Bahreyn ve Ürdün’ün kraliyet ailelerine aynı etkiyi yapmadı. Elbette kraliyet hanelerinin haklı olarak bunun hala olabileceğinden kanları donuyor. Peki, Arap uyanışına ne dersiniz? Çoğunluğu sivil 150-200 kişinin her gün öldüğü Suriye’deki sokak savaşlarının hakkını çok az kelime karşılayabilir fakat uyanış onlardan biri değil. Hava bombardımanı ve intihar saldırılarının günlük takası kadar vahşi ve soğuk bir etikete ihtiyaç var. Etnik-mezhepsel çatışma?

Sözler önemlidir. Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi günü İstanbul’daki bir konferansta BM’e ve dolayısıyla da güvenlik konseyinde veto kullanan Rusya’ya ateş püskürdü. “BM, Bosna’da ne olup bittiğini bilmediğini iddia ediyordu fakat Suriye’de bu kılıfları dahi yok” dedi.

Ancak aynı konferansta yani İstanbul World Forum’unda, eğer Suriye diğer etnik çatışmalarının yolunu izlerse, Erdoğan’ın belagatini yüksek ve askeri tepkisini düşük tutmakta haklı olabileceği de söylendi. Türkiye’nin Suriye ordusuyla sınır çatışmaları en azından Türk ordusu standartlarında duruldu.

ABD Barış Enstitüsü’nden Steven Heydemann, etnik-mezhep çatışmalarının bazı geleneksel gerçeklerini sayıp döktü: Ortalama 4 ile 4,5 yıl arası sürer; dış müdahale iç savaşın ömrünü yüzde 156 arttırır; ortalama ölü sayısı, bir tarafın askeri zaferinde 133 bin; uzlaşmayla 86 bin olur; iç savaş geçiren ülkelerin çoğu tekrar şiddet içine düşer; demokrasiye geçişlerin çoğu nihai olmaktan uzaktır.

Netice iç açıcı değil. Eğer Suriye bu yolu izlerse, şu ana kadarki 33 bin ölüm, gelecek olanın sadece başlangıcıdır. Heydemann’ın mantığı müdahale-karşıtı olmak zorunda değil. Eğer hükümet kontrolünden çıkan Suriye kırsalının yüzde 70’ine bakarsanız, diktatörlükten demokrasiye geçiş halihazırda yaşanmaktadır. Bu çatışma ne kadar uzun sürerse, hava saldırılarına açık bu nüfusun korunması için Obama’nın daha çok baskı hissedeceğini öne sürüyor.
İstanbul’dan açık ve yüksek sesle duyulan ise Esed’in devrilmesinin mesele olmadığıdır. Doğru silahlarla, iki ay içerisinde bu yapılabilir. Suriye’nin bölgesel komşularının mücadele ettiği Esed-sonrası hükümetin tertibi ve bağlılığıdır. Suriye’de verilen vekil savaş, sadece Suriyeliler için değil aynı zamanda bölgesel kontrol içindir. İran hükümeti buluştukları her zaman Türk meslektaşlarına Esed’in halkına yaptığından nefret ettiklerini anlatır. Ancak günün sonunda yerine geçen hükümete İran’ın erişmek ve etki yapmak istemektedir.

Esed’in diğer destekçisi Vladimir Putin için Suriye, basit ve sade olarak Çeçenistan’ın tekrar sahnelenişidir. Putin’in midesi sivil ölümleri kaldıracak kadar güçlüdür. (Dağıstan ve İnguşya’da hala devam eden) çatışmayı vahşi bastırmasında 200 binden fazla insan ölmüştür. Ancak Suriye’deki İslami milislerin zaferinin, Rusya’nın yumuşak Müslüman karnını radikalleştirebileceğinden kanı donmaktadır.

Putin, muhalefetin gerçekten kim olduğunu bilmiyoruz demekte haklı ya da haksız olabilir. Fakat neticede düşündüğü Rusya’dır, yeniden-şekillenmiş Arap dünyasındaki baş aşağı düşen ülkesinin itibarı değildir.
Rusya’nın ölen bir rejime olan desteği kıdemli Türk yetkilileri sersemletiyor. Bir tanesi, “Esed’in gidişinde Rusya’nın korktuğu nedir?” diye soruyor. Fakat Rusya’nın Esed’e tedarik ettiği hava savunma sistemleri parçalarını taşıyan Suriye uçağını indirerek Erdoğan, Putin’le korkak bir oyun oynamaktadır. (Game of Chicken: Ya iki taraf kaybedecek ya da biri geri adım atacak. Geri adım atan “tavuk” olacak) Her ikisi de Kafkasya’daki karşılıklı çıkarlarının Suriye sunağında kurban etmekten çok daha fazla önemli olduğunun farkındadır.

Diğer taraftaki Suudiler ise İran’la olan savaşlarında başka ülkeleri kullanmakta rüştlerini geçmişte ispat etmişlerdir. Suriye, bu bakımdan Irak’tan biraz farklıdır. Esed’i reform yapması için 6 ay yumuşak güç kullanan Türkiye için Suriye çatışması, sert güç kullanımının zorluklarını ortaya çıkarmıştır. Suriye sınırından mühimmatın geçişine izin verse de ağır silahları geçirmemektedir. Muhalifleri istim üstünde tutmaya yeterli ancak zafer için değil. Dahilde müdahale için bu kadar az heves varken, tek başına hiçbir şey yapmayacaktır. Aslında tam tersidir. İran’la bağlantı kanalını açık tutmak istemektedir.

Son söz Suriye’deki muhalefete dairdir; İstanbul’daki konferansa katılan iki örgüte. Suriye Ulusal Konseyi’nin başkanı Abdülbasıt Seyda, örgütü hala SUK’un altına girmeyi reddeden Kürt Ulusal Konseyi’nin genel sekreteri Abdülhakim Beşar’ın yanında oturuyordu. Seyda, 50 yıl önce Baasçılar iktidara gelene dek Suriye’yi çok-etnikli bir liman/cennet olarak betimledi. İnancından bağımsız her Suriyelinin hakkını garanti altına alan yazılı bir anlaşma, ulusal diyalog ihtiyacından bahsetti. Kürtler konusunda bıktırıcıydı ve diğer her şey konusunda iknadan uzaktı. Suriye’nin federal geleceğine sıkıca bağlı Beşar, rejimin devrilmesinden ziyade yerini alacak şeyin daha büyük sorun olduğunu söyledi. Haklı olabilir.


* The Guardian köşe yazarı.

Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Emlakçılar arasında silahlı çatışma: 2 ölü

Haber Ara