Dolar

34,8680

Euro

36,7266

Altın

3.036,48

Bist

10.058,47

'Türkiye’nin tehlikeli Esed ikilemi'

Stanford Hoover Enstitüsü’nde çalışan ve “Suriye İsyanı” adlı kitabın yazarı Fuad Acemi, The Wall Street Journal'da yayınlanan yazısında Türkiye'nin Arap Baharı'ndaki ve Suriye'deki rolünü değerlendiriyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-10-12 19:40:35

'Türkiye’nin tehlikeli Esed ikilemi'
TİMETURK / Fuat Acemi

Suriye sınırındaki Türk birlikleri, Beşar Esed’in ordusuyla karşı karşıya gelirken ve Suriyeli mülteciler Türkiye’ye akarken, gururlu İslamcı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Mustafa Kemal Atatürk’ün ferasetinin kadrini daha çok bilmeliydi. Modern Türkiye’nin laik kurucusu, vatandaşlarına, “Batı’ya dönmelerini, Osmanlı İmparatorluğu’nun eski topraklarını kendi kan davalarına ve geriliklerine terk etmesini” tavsiye etmişti.

Erdoğan için, Suriye’nin ölüm tarlaları Halep ve Idlib’e bu kadar yakınken, bu sıkıntıdan kurtulmanın kolay bir yolu yoktur. 3 Ekim’de Suriye’nin top mermileri Türkiye sınır kasabasına düşüp 4 çocuk 1 kadını öldürdüğünde şiddetlenen çatışma Erdoğan’ı “Savaş istemiyoruz ancak ondan uzak da değiliz” demeye sevk etti.

Gerçekten de çok uzak değil. Haziran’da Esed rejimi, Suriye’nin “karasularında” olduğunu iddia ettiği bir Türk F-4 jetini düşürerek Ankara’da infiale neden oldu. Bu hafta, Türk jetleri Rusya’dan askeri teçhizat taşıdığı şüphesiyle bir Suriye yolcu uçağı inişe zorladı. Perşembe günü Erdoğan, uçağın silah ambargosunu ihlal ederek Esed rejimine mühimmat ve savunma teçhizatı taşıdığını söyledi. NATO kısa süre önce 1952’den beri üye olan Türkiye’yi gerekirse savunacak planları olduğunu açıkladı.

Şam ve Ankara’nın epeydir araları açık. Arap dünyasında 2010-11 arasında ortaya çıkan isyanlar, Erdoğan’a muazzam bir iğva takdim etti. Yüzyıllar boyunca, 1. Dünya Savaşı’nın sonuna kadar, Tunus, Mısır, Libya ve daha yakın Suriye İstanbul’dan yönetildi. Onlara liderlik eden Arap ulusalcılığının doktrinleri artık silindi.

Bu Arap ülkelerindeki Müslüman Kardeşler için Türkiye İslamcılarının geçen 10 yıl içindeki seçim zaferleri, Türkiye’nin olağanüstü ekonomik başarısı, Erdoğan’ın dünya sahnesinde oluşturduğu otorite için imrenilecek bir modeldi. Arap (yani Sünni) sokağı, bir kahraman arayışındaydı ve Erdoğan da bu rolü oynamaya hevesliydi.

Gerçekte Erdoğan, sanayiciler ve etrafındaki ticari çıkarlar, Arap Baharı’nın gelişigüzel taraftarları değillerdi. Erdoğan, Libya diktatörü Muammer Kaddafi’ye karşı bir mücadele içine çekildi. Türkiye’nin Libya’da önemli yatırımları vardı ve başbakan onlardan feragat etmek de gönülsüzdü. Ancak NATO’yu destekledi ve sonrasında Tunus, Mısır ve Libya’yı içeren zafer turuna çıktı. İnananlar için bu Osmanlı sultanlığının ikinci dönüşüydü.

Gerçi Suriye bambaşka bir olaydı. Başlarda Erdoğan’ın Esed rejimine karşı isyanın dineceğine dair her şeye rağmen umudu vardı. Kurnaz bir siyasetçi olarak İslamcı uyanışın bayraktarlığını yaparken, aynı zamanda Beşşar Esed’in müttefiki olamayacağını anladı.

Erdoğan ve dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu, “komşularla sıfır sorun” dış politikasını ilan etmişlerdi. Ancak kötü bir mahallede yaşıyorlardı. Şam’daki tiran, ayak diredi ve ona karşı isyan da ölmedi.

Esed’in kendi (çoğunluğu Sünni) vatandaşlarına karşı savaşı, daha büyük mezhep savaşını, Sünni-Şii hizipleşmesini tetikledi. Görsel sevenler için bu; İran, Irak, Suriye ve Beyrut’taki Hizbullah egemenliğine uzanan “Şii hilali” ile Kuzey Afrika’dan Doğu Akdeniz’e uzanan Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan etrafında kümelenen blok olarak resmedilebilir.

Suriye, bu mücadelenin ödülü ve can alıcı noktasıdır. Erdoğan, Suriye mücadelesini orta düzeyde tutmak için ne kadar sıkı çabalarsa çabalasın, oradaki iç savaşın vahşeti siyasetini manen mahvetmektedir. Esed’i indirmeye ahdetmiştir fakat diktatör zorlanmamıştır. Başta kendini-korumaya takıntılı Başkan Obama olmak üzere Erdoğan’ın umudu Washington da (aynı şekildedir.) Savaş sürüncemeye girerken ve mülteciler gelirken, Türkler kaybettiklerini geri kazanmak isteyen yerlerinden edilmiş insanlara bir barınak olmanın hiç de kolay olmadığını fark ettiler.

Erdoğan, ülkesinde baskın bir şahsiyet fakat demokrasi kendi sınırlarını çizer. Havan saldırılarının ardından Suriye topraklarına yapılacak karşı saldırılara onay veren tezkere için Meclis’e gittiğinde, istediğini aldı. Ancak bu bir damga-meclisi değildi. Oylama 320’ye karşı 129 oldu. Ana muhalefet CHP ve Kürt temsilciler aleyhte oy kullandı.

Bize anlatılan tarihte, muzaffer Türk askerlerini kılıçla bir imparatorluk kurarken ve Viyana kapısına dayanırken düşünürüz ancak bu artık tarih oldu. Ülkede baskın bir pasiflik hakim. Kamuoyu yoklamaları Türklerin ezici çoğunluğunun Suriye’ye tek taraflı müdahaleye karşı olduğunu gösteriyor. Türk kamuoyunun 3’te 2’si, Suriye mülteci trafiğinin durdurulmasını istiyor. Doğruyu söylemek gerekirse Türkiye’nin mültecilere uyguladığı saygın muamele, mültecilerle uğraşan Suriye’nin Arap komşuları için bir utançtı.

Kısa süre önce Türkiye Başbakanı, “Her zaman savaşa hazır olmak gerekir. Eğer değilseniz bir devlet ve bir millet olamazsınız” dedi. Fakat Türkiye aynı zamanda uzun zamandır NATO üyesi. Türklerin Suriye’deki yükü NATO, Suriye’de uçuşa yasak bölge oluşturursa azalacak. Fakat bunun için güçlü bir ABD liderliğine ihtiyaç var ki acıdır, son zamanlarda bu mevcut değil.

Görünüşte, Türkiye Devleti Suriye rejimiyle bir savaş içine çekilmeyecektir. Erdoğan’ın idaresinin verdiği söz, halkının refahıdır. Türkiye’nin ticaretini ve turizmini baltalayacak bir savaş Ankara’daki idareciler için bir aforozdur. Yine de iş savaşa varabilir, özellikle de Esed, Ankara’nın azılı düşmanı Kürt terörist organizasyonu PKK’ya Suriye Kürdistan’ında serbestlik tanırsa.
İş bu berbat seçimlere varmak zorunda değildi: Büyük bir savaş ya da Esed’in cinayetlerine razı olmak. Kararlı bir Amerikan politikası, asker göndermeden, Suriye rejimini indirebilirdi. Türkleri bu çözümsüz ikilemden kurtarabilirdik. Aynı zamanda ülkeyi harabeye çeviren ve radikalleştiren katliamdan (18 ayda 30 bin can kaybeden) Suriyelileri de...

The Wall Street Journal da yayınlanan bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara