Seküler Kürtlerle dindar Kürtlerin mücadelesi

TİMETÜRK / Haber Merkezi.

‘Diyarbakır’da 60 bin öğrenciye hangi dersleri seçmek istedikleri soruldu.

Cevaplar ilginç:

23 bini, “Hazreti Muhammed’in hayatı” dedi.

20 bini, “Kuran’ı Kerim” okumak istedi.

10 bin öğrenci “Matematik uygulamaları”nı seçti.

“Demokrasi ve İnsan Hakları”nı seçenler 5 binde kaldı.

“Kürtçe” mi? Rakam çarpıcı:

Yaklaşık 4 bin...

Yani dil dersi seçenler, din dersi seçenlerin sadece 10’da 1’i...’

Bu araştırmayı yorumlayan Vatan Gazeetsi Yazarı Sanem Altan haklı olarak bu sonuçlar üzerinden "Kürt nüfusta dindarlaşma kendi dilini okumak isteyenlerden kat ve kat fazla…" diyor ve "araştırma sosyolojik bir analizi gerekli kılıyor" diyor.

Can Dündar'da 9 Ekim tarihinde köşesinde araştırmayı şöyle yazdı:

Diyarbakır’da 60 bin öğrenciye hangi dersleri seçmek istedikleri soruldu.
Cevaplar ilginç:
23 bini, “Hazreti Muhammed’in hayatı” dedi.
20 bini, “Kur-an’ı Kerim” okumak istedi.
10 bin öğrenci “Matematik uygulamaları”nı seçti.
“Demokrasi ve İnsan Hakları”nı seçenler 5 binde kaldı.

“Kürtçe” mi? Rakam çarpıcı:
Yaklaşık 4 bin...

Yani dil dersi seçenler, din dersi seçenlerin sadece 10’da 1’i...
* * *
Bu tabloya bakıp Kürt nüfusta dindarlaşmanın etnik bilincin hayli önünde seyrettiğini söylemek, aceleci bir yorum olur.
Ama bu tablonun, ülke genelindeki muhafazakarlaşma rüzgarıyla uyum içinde olduğu söylenebilir.

Geçen hafta yayınlanan iki araştırma, bu konuya ilişkin iki önemli veri ortaya koydu.

Prof. Hakan Yılmaz’ın araştırması, toplumdaki genel muhafazakarlaşma eğilimini reddetmiyor, ancak
“muhafazakarların tutumunun daha ılımlı hale geldiğini” sergiliyor.

Prof. Yılmaz Esmer’in 22 yıldır düzenli yaptığı “Değerler Araştırması”nın sonuncusuna göre ise Türkiye, büyük ağırlıkla “muhafazakar” kimliğini koruyor. Büyük artışlar gözlenmiyor.
Araştırmaya göre “değerler bahsinde” asıl dikkat çekici değişiklik, Güneydoğu’da...
* * *
Prof. Esmer’in, Vatan’da Mine Şenocaklı’yla paylaştığı gözlemlerine göre; Güneydoğu’da Kürtlerle Türkler arasındaki ayrışma derinleşiyor.
“Türk” kimliği giderek yadsınırken, “Kürt” kimliği öne çıkıyor.
Bu gözlemi, Diyarbakır’daki okul çocuklarının ders seçim eğilimleriyle birlikte okursak dinin Güneydoğu için önemini kaybetmediği, ancak bir dönem çok kullanışlı bulunan “Müslümanlık tutkalının artık tek başına Türk’ü Kürt’e yapıştırmaya yetmediği” yorumuna katılabiliriz.

İki kimlik iç içe giriyor
Timetürk Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek ise iki kimliğin iç içe geçtiğini ifade ederek, " Gerek Can Dündar'ın gerekse de Altan'ın değerlendirmeleri oldukça önemli. Kürtlerde dini hayatın temsilcileri olan şeyhlerin, mollaların Kürt toplumunun şekillenmesindeki baskın rolleri ve “silahlı güce varabilen yorum şekilleri” iki kimliğinde nedenli iç içe girdiğinin ve incelenmesinin zorunluluğunu gözler önüne seriyor. Yaşanan tarihsel zaman dilimiyle Kürtleri İslamiyet’ten bağımsız değerlendirmek mümkün değildir. Öyle ki, en Sosyalist Kürt örgütleri bile bu temaya olumlu veya olumsuz yorum getirerek muhakkak meseleye bakma ihtiyacı duymuşlardır. Kürtler arasında namaz kılma ve oruç tutma oranı hiçbir zaman yüzde yetmişin altına düşmemiştir" dedi.

Çiçek, "Siyasal İslam tanımından hareketle yazılan ve kabul gören “Kürt İslam’ı” veya “Kürt Dindarlığı”nı incelerken tarihsel arka plana bakmadan, sağlıklı bir değerlendirmeye gitmek doğru değildir." diyerek, "Kürtlerin İslamiyet’i kabulüyle başlayan ve bugün kendini Kürt’lerde gösteren kimi uygulama ve yorumların arka planında, egemen sistem- milliyetçilik-uluslaşma ve siyasetin çok belirgin olduğunu unutmamak gerekiyor.Bugün bu sorunun cevabı: Kütler zaten dindar ama bununla birlikte bir Kürt İslamı söylemi kuvetleniyor. Buda İki kimliğin iç içe geçmesini sağlayarak geç kalınmış bir ulusçuluk yapılmasına yol açıyor." dedi.

Çiçek, Kürt siyasetinin de seküler ve dindar Kürtler arsındaki hegomonya mücadelesi ile şekilleneceğini de sözlerine ekledi.

Seküler Kürtlerle dindar Kürtlerin mücadelesi

Diyarbakır'da 60 bin öğrenci üzerine yapılan bir anket, Kürtler dindarlaşıyor mu, yoksa Kürtleşiyor mu sorusunun sorulmasına yol açtı. Can Dündar ve Sanem Altan bu soruya cevap aradı....