TİMETURK / Haber Merkezi
Özgür-Der Ümraniye Şubesi tüm dünyayı sarsan Ortadoğu İntifadaları programı ile 2012-2013 dönemini açtı.“Ortadoğu ve İslamcılığın Yeni Dili” başlıklı ilk programa Hamza Türkmen veTuran Kışlakçı konuşmacı olarak katıldılar.
Tedbirden İktidara
Programda ilk söz Anadolu Ajansı Arapça bölümü sorumlusu olan Turan Kışlakçı’ya verildi. Yıllarca çeşitli yayın kuruluşlarında dış haberler sorumlusu olarak görev yapan Kışlakçı, son altı aylık dönemde Ortadoğu’ya yapmış olduğu ziyaretlerden bahsedip, umutlu olduğunu vurgulayarak konuşmasına başladı. Günümüzün en büyük sıkıntılarının başında Müslümanların kafa karışıklıklarının geldiğini söyleyen Kışlakçı, sözlerine şöyle devam etti:
“eskiden Müslümanlar birbirlerini yakından takip ederlerdi. Örneğin Hasan El Benna’nın kütüphanesine girdiğimde çok şaşırmıştım. Çünkü yol ve araç sıkıntılarının olduğu dönemlerde kütüphanesinde İslam coğrafyasındaki ülkelerle ilgili birçok kaynak eser vardı ve hepsi hakkında notlar almıştı. Bugünkü bir kısım tembel Müslümanlar ise yerinde oturarak bunlara ne oluyor da ayaklanıyorlar, bunların arkasında kimler var gibi intifadaları değersizleştirmeye çalışan söylemler içerisini giriyorlar.
70’li yıllardan itibaren coğrafyamızın bir çok ülkesinde diktatörler hakim oldu ve bu zalimler en fazla İslamcıları katlettiler. Bugün geldiğimiz noktada ezilen, yok edilmeye çalışılan o İslamcılar muhalefeti bırakmadıkları ve adaletli oldukları için halkın desteğini de arkalarına alarak şu an iktidar olmuş durumdular. İktidarla beraber senelerce teorik düzlemdeki kafa yormalarımızın pratiğe geçirilmesinin vakti de gelmiş oldu.
Tsunamilerin olduğu ülkelerde solcular İslamcılara yaklaşarak sizde devlet yönetimi yok o yüzden bizden faydalanın söylemlerine bürünürken, milliyetçilerde yeni vatandaşlık tanımları yapmaya çalışıyorlar. İslamcılar ise Kehf suresinden yola çıkarak şu şekilde bir yol izlemek durumundalar:
1- Surenin ilk bölümünde gençlerin tebliğ yaparken dikkatli olmaları telkin edilir. Bu aşama tedbir aşamasıdır.
2- Sonra bahçe sahiplerinden bahsedilerek çoğalmanın sıkıntılarından bahsedilir. Bu kitle olma aşamasıdır.
3- Musa ve bilge adam kıssası ile devam eder. Bu da bilgi aşamasıdır.
4- Sonra Zülkarneyn kıssası gelir. Bu da iktidar aşamasıdır.
5- Son bölümde ise Rabbimizin ikazları vardır. Bu da değerlendirme aşamasıdır.
Bu sure Müslümanların çevresel ve toplumsal yapılara bağlı olarak merhalelerinden bahseder ve tedbir ile başlayıp iktidar ile biten bir süreci gözler önüne koyar.
İslamcılar kehf suresinden yola çıkarak böyle bir yöntem izleyip iktidara gelirken, batının isteklerini ise şu şekilde sıralayabiliriz:
1- Batı İslamcıların davetçi söylemden siyasi söyleme geçeceklerini düşünüyorlar.
2- Siyasi sürece geçişle beraber silahlı mücadelelerin azalacağını düşünüyorlar.
3- İnsan hakları, demokrasi, kadının toplumdaki konumu ve özgürlükler gibi konularda İslamcıların nasıl bir yol izleyeceklerini merak ediyorlar.
Batı bir taraftan merakla bu maddelerin sonucunu beklerken, diğer taraftan da Müslüman ülkelerin birbirleriyle irtibata geçmelerinden rahatsız oldukları için aralarını açmaya çalışıyorlar.
Ciddi sıkıntıların olduğu bu gibi dönemlerde başa gelmenin çok zor olduğunu unutmamak ve her şeyin bir an da çözülmesini beklemek doğru değildir. Yıllarca baskı ve zulümlerle hem devletlerin hem de toplumların içleri boşaltılmış. Bunlara baştan doldurmak göründüğü kadar kolay bir iş değildir.”
Müslüman Olsun veya Olmasın Ortak Payda Zalimliğin Sona Erdirilmesidir!
İkici konuşmacı olarak söz alan Hamza Türkmen batılıların ayaklanmalar sonucunda liberal yapıların ağırlıkta olduğu yönetimler oluşacağını düşündüklerini fakat istedikleri gibi bir yapının çıkmadığını söyledi. Ayaklanmalar da Gazze saldırılarının çokça etkisi olduğunu söyleyen Türkmen, sözlerine şöyle devam etti:
“Gazze saldırılarında seslerini çıkaramayanlar, saldırı anında sesleri bastırılanlar sonra intifadalarla diktatörleri devirdiler ve inşallah Esad diktatörünün devrilmesi ile bu süreç devam edecektir. Müslüman olsun veya olmasın ortak payda zalimliğin sona erdirilmesidir. Dünya da bunca değişimler olurken hala her taşın altında Amerika ve Yahudilerin olduğunu düşünen Müslümanları gördükçe şaşırıyorum. Muhakkak bunlar müdahil olmak istemekteler ama bunu başaramadılar.
Turan kardeşimin dediği gibi pratiğe pek imkanımız olmadı. 20. yüzyılın başlarında cetvelle bölünen topraklarımızda ancak şimdi iktidar olabiliyoruz ve zihinlerimizde oturttuğumuz teorilerimizi artık pratiğe geçirebiliriz.
Hep siyasi söylemlere geçtiğimizden bahsediyoruz. Aslında bizim siyasetimiz namazımızla başlamıştı ve hep vardı. Namazın en önemli özelliği fahşalıktan alıkoymasıdır. Fahşadan ayrı durmamız bizim en temel siyasi söylemimiz ve pratiğimizdir. Bu bağlamda siyasetimizi Cemalettin Afgani’nin söylediği gibi beş adımda açıklayabiliriz.
1- Yeniden Kitap ve sünnete dönüş
2- İçtihat kapısını yeniden açma
3- Dini bidat ve hurafelerden temizleme
4- Şura dışı yapılara karşı duruş
5- Sömürgeciliğe, emperyalizme karşı oluşumuz bizim siyasetimizdir.
Fıkhımızda tertil üzerine Kuran okumamızla başlar. Tertil, tane tane anlayarak Kuran okumak olduğu gibi fıkıh anlamına da gelir. Tertil fıkhımızı da şu şekilde sıralayabiliriz.
1- Allah ne diyor? Ne sabitedir? Ne değişkendir?
2- Kuran karanlıklardan aydınlıklara çıkardığına göre, karanlık veya zulümat nedir?
3- Gerçek hayat ile Kuran ayetleri arasında ilişki nasıl kurulacak?
Bunlara verdiğimiz cevaplar tertil fıkhımızı oluşturur. İslamcılığın yeni dili, bu sorulara verilen cevaplar ile oluşturulacak olan siyasi yapılarda gizlidir.”
Panel soru ve cevaplar ile son buldu.
***
Özgür-Der Ümraniye Şubesinin bu yılki etkinlikleri 4 başlık altında; her Pazartesi saat 20.00’de dernek binasında yapılacak:
1-Menar Tefsiri okumaları
2-Ayetler ışığında ilmihal
3-Gündem değerlendirme
4-Gündeme bağlı paneller