Somali ve dünya için nadir bir fırsat
Korsanlık ve terörizm değil devlet oluşturmak, yeni dönemde Somali’nin yeni başkanına yardım etmek için uluslararası öncelik olmalıdır.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-08 10:31:03
Avrupa ekonomik krizine, Amerikan seçimlerine, İran’ı çevreleyen ihtilafa ve Arap Baharı’nın serpintisine dair uluslararası endişelerin sağanağı altında, Somali’yi göz ardı etmemek önemlidir. Orada, uluslararası desteği hak eden nadir bir fırsat şekillenmektedir.
Somali’deki kriz sadece Afrika Boynuzu’na değil dünya ekonomisi ile güvenliğine de bir tehdit teşkil etmektedir. Dünyanın deniz ticaretinin neredeyse yüzde 50’si bu bölgeden geçmektedir. Somali’nin sahili Aden Körfezi’nden Hint Okyanusu’na kadar 3 bin kilometre boyunca uzanmaktadır. Dünya ekonomisine senelik 7 milyar dolara mal olan korsan saldırıları, Somali krizini uluslararası hale getirmektedir.
Afganistan’ın ardından, Afrika Boynuzu, uluslararası güçlerin en geniş askeri tiyatrosu haline gelmiştir. ABD, Çin, Rusya, NATO ve AB’nin hepsi korsanlıkla mücadele için bölgede deniz kuvvetleri bulundurmaktadır. Karada Etiyopya ve Afrika Birliği güçleri büyük ölçüde, başkent Mogadişu’daki anahtar noktaları korumaya ve ülkenin güneyindeki El-Şebab mücahitleriyle savaşmaya odaklanmaktadır.
Somali sorunun karmaşıklığına rağmen, son geçen iki ayda önemli gelişmeler meydana gelmiştir. İlki ülke için yeni bir anayasa yazılmasıdır. Diğeri de tüm aşiretlerin oluşmasında fikir birliği yaptığı meclise 275 vekilin atanmasıdır. Bunu zayıf ve yozlaşmış olarak tanımlanan geçici federal hükümetin dağıtılması izledi. 10 Eylül’de meclis tarihi oturumunda, yıllardır ilk kez milli birliğe işaret eden190 çoğunluk oyla yeni bir başkan seçti.
Geçen hafta Mogadişu’da Somalili siyasetçiler ve aktivistlerle görüştüm. Hasan Şeyh Mahmud’un başkan olarak seçilmesinin ardından insanlarda yaygın bir iyimserlik izlenimiyle geri döndüm. Somali Üniversitesi’nin eski rektörü olan başkan ellili yaşlardadır ve herhangi siyasi bir kavgaya dahil olmamıştır. Bunun yerine sivil toplum içinde engin çalışmaları ve milli birlik için çabalarıyla tanınır.
Ülkenin en büyük klanı Haviye’ye dahil olmasına rağmen başkan, Somali siyasetini klan sadakatlerinden kurtarılması gerektiğinden emindir. Bu arada özellikle Şebab güçlerini şehirden çekmesinin ardından Mogadişu, nispeten sakin bir iklimi yaşamaktadır. Yeni başkan seçilir seçilmez, bomba yüklü bir arabayı patlatarak yeni başkana suikast yapmak istediler. Bazı hücreleri hala Mogadişu’da aktif olmasına rağmen bölgelere hakim olmaya yetenekleri darbe almıştır. Afrika Birliği, kalelerine askeri operasyonları sürdürmektedir. Bunlardan sonuncusu çekildikleri Kismayo şehrine yapılandır. Bölgesel seviyede Etiyopya başkanı Meles Zenavi’nin ölümü, Addis Ababa ile daha dengeli bir ilişki umudunu doğurmuştur. Zenavi, hiçbir zaman Somaliler tarafından sevilmemiştir. Özellikle Somali’ye yönelik nükseden askeri müdahalesinin ardından Somalilerin arasına Etiyopya’nın imparatorluk ihtirasları korkusunu yerleştirmiştir.
Başkan Mahmud ile Mogadişu’daki başkanlık sarayındaki ofisinde görüştüm. Doğal olarak o yerin ne başkanlık ne de sarayla ilgili bir görünümü vardı. Bazıları onu Somali Villa’sı diye adlandırır. Uganda ve Somali güçleri tarafından korundan müstahkem askeri bir yerleşkenin içine yerleştirilmiştir. Neredeyse tüm devlet kurumları içindedir. Sürekli mücahit saldırılarına hedef olmaktadır.
Başkanın, omuzlarındaki muazzam sorumluluğun farkında olduğu açıktır: kurumları olmayan bir devlet; kaynakları olmayan bir hükümet; fasit savaşlarla parçalanmış bir toplum; sersemleten bölgesel ve uluslararası müdahaleler. Tüm bunlara rağmen hala iyimserdir. Görevi ise en kısa sürede, el-Şebap dahil hiç kimseyi dışarıda bırakmayacak milli bir uzlaşıyı sağlamanın yanında devletin kurumlarını kuracak bir milli birlik hükümeti kurmaktır.
Ancak ülkesi, samimi desteğin yanında araçlardan yoksundur. Somali’ye yönelik uluslararası yaklaşım, kapsamlı bir yeniden değerlendirmeyi gerektirmektedir. Bu terörizm ve korsanlık olmak üzere iki önceliğe sıkışmıştır. Bu Somalilerin çoğunluğunda uluslararası çabanın yaygın şekilde yabancı bir işgal olduğu algısına neden olmaktadır. Terörizm ve korsanlık daha temel ve büyük sorunların semptomlarıdır. Bu sorunlar; çatışmanın sürekliliği ve gerçek devlet alt yapısının yokluğudur.
Şu an uluslararası toplum, deniz ticaretini korsanlığa karşı güvence altına almak için etkisiz operasyonlara milyarlarca dolar harcamaktadır. Aynı derecede para silahlı gruplarla savaşmak ve sürekli tekrar eden kıtlık nedeniyle yer değiştiren insanlara yardım için harcanmaktadır. Fakat istikrarlı siyasi sistem inşası, devlet alt yapısının oluşturulması ve herkesi-dahil-edecek milli uzlaşı çok daha ucuz ve tüm dünya ile bölge için çok daha yararlı olacaktır.
Bu nedenle başta Somali’yle dini, tarihi ve kültürel ilişkilere sahip yeni oyuncular, bu yeni önceliklerin ilerlemesine destek olmalıdır. Engin mali kaynaklarıyla Körfez Arap ülkeleri bu rolü doldurabilir. Devrim-sonrası Mısır, Somaliler arasında yaygın bir saygınlığa sahiptir. Bu Mısır’ın uzlaşı için önemli bir etki yapmasına olanak sağlayabilir. Aynısı geçen sene Başbakanı’nın ziyaretinin ardından başlayan projelerle Mogadişu’da görünür bir varlığa sahip Türkiye için de geçerlidir. Bölgesel seviyede gelecek dönemde Güney Afrika da önemli bir rol oynayabilir.
Koordinasyon eksikliği, farklı gündemler ve çelişen güdüler nedeniyle geçmişte uluslararası çabaların büyük çoğunluğu boşa gitti. Önerilen yol yani devlet inşası ve milli uzlaşıya odaklanmak, şimdiki çabalarla çelişmemektedir. Hatta onları tamamlayacak yegane şeydir. Farklı uluslararası tarafların hassasiyetleri, bu anın değerini kullanmalarına engel olmamalıdır. Bugün Somali, yeni bir dönemin eşiğindedir. İstikrarı, toprak bütünlüğü ve halkın güvenliği için etkin bölgesel ve uluslararası desteğe ihtiyacı vardır.
Bu fırsatı kaçırmamalıyız. Eğer kaçırırsak, Somali çatışması bir virüs gibi birçok komşu ülkeyi etkileyecek ve Afrika Boynuzu’nda gerilimleri artıracaktır. Sonuç olarak küresel güvenlik ve ekonomik çıkarlar, daha derin bir kriz ve daha fazla zarar ile karşı karşıya kalacaktır.
Vadeh Hanfar, Orta Doğu halklarının ekonomik tekamülü, sosyal adaleti ve siyasi gelişimi için uzun soluklu stratejiler geliştiren Şark Forumu’nun başkanıdır.
Bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.
SON VİDEO HABER
Haber Ara