Türkiye-Suriye krizinde görünmeyen ayrıntı
Dün Suriye ordusunun Akçakale’de bir evi top atışıyla vurup 5 vatandaşımızı katletmesinin ardından Türkiye, değişen angajman kuralları çerçevesinde karşılık verdi. Saldırının hemen akabinde başlayan ve akşam geç saatlerde Başbakanlık açıklamasıyla teyit edilen Türk topçusunun radarla tespit edilen Suriye hedeflerine karşı ateşi bu sabah da devam etti.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-04 13:19:37
Dün gece geç saatlerde Suriye Enformasyon Bakanı Umran El Zuabi’nin “Soruşturma açtık. Türkiye’nin egemenliğine saygılıyız” sözleriyle özetlenebilecek açıklamasıyla, Suriye geri adım attı.
Bu sabah bölgeden gelen haberlere göre Türk ordusunun açtığı ateş sonucunda birçok Suriyeli asker öldü. Ancak bu haberler, Suriye resmi kanallarınca doğrulanmadı.
The Washington Post ve The New York Times
Dünkü Obama-Romney’in TV ekranlarındaki karşılaşmasının gölgesi altında Amerikan medyasında konuyla ilgili çıkan haberler, büyük ölçüde yorumdan uzaktı. ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’un açıklamalarının yanında “NATO’nun Türkiye’ye tam destek verdiğini” ancak “acil bir eyleme girmediği” söylendi.
The Washington Post, “Türklerin Suriye’yle savaş için çok az isteğinin bulunduğunu ve Suriye hükümetinin de hala kazanabileceğini düşündüğü bir çatışma içerisindeyken uluslararası bir müdahaleyi provoke etmek gibi hiçbir niyetinin olmadığı” detayına yer verdi. Ayrıca gazete, Lehigh Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü’nden Henry Barkey’in “Bu bir karşılık, savaş değil” ifadesini kullandı.
The New York Times, “olayların Türkiye’nin desteklediği şekilde Batı’nın askeri müdahalesi için baskıyı artırabilir” yorumunda bulunurken, Birleşik Devletler ile müttefiklerinin NATO’nun Libya’daki müdahalesinden çok daha fazla riskler taşıdığı için Müslüman dünyada başka bir silahlı eyleme geçmekte “ayak dirediğini” söyledi. Gazete, Ortadoğu Politikaları Washington Enstitüsü’nden Andrew Tabler’in, “Suriye’deki çatışma sınırları dışına taşıyor. Obama yönetiminin bu olayın ardından (eski) politikasını nasıl yürütebilir bilmiyorum” sözüne yer verdi.
Amerikan gazetesi haberinde Ankara’daki Akil Adamlar Merkezi adlı Think-Tank’tan Atilla Sandıklı’nın NTV’deki “Birileri Türkiye’yi çatışma içine çekmeye çalışıyor” ifadesini kullandı. Halep’teki aynı gün içinde yaşanan intihar eylemine de yer veren gazete, Suriye’deki rejim karşıtı aktivistlerin dahi bombalamayı yapanlar için “bunlar kim ise teröristtir” yorumlarını da kullandı. Son olarak Türk hükümetinin “ülke içindeki Suriye politikalarına karşıtlığı” yanında “güneydeki ekonomik darboğaz” ve “mülteci krizi” ile “bedel ödediğini” söyledi.
The Guardian ve The Independent
İngiliz gazetelerinden Guardian, bu sabahtan itibaren Türkiye-Suriye arasındaki gelişmeleri dakika dakika duyurmaya başladı. Türkiye’de şu an mecliste tartışılan tezkere konusuna da yer veren gazetenin Ortadoğu editörü Ian Black, “Türkiye dahil hiç kimse Suriye çatışmasının yayılmasını istemiyor” başlıklı analizinde, Suriye ile Türkiye arasında dün ve akşamında yaşanan gelişmelerin, “krizin gidişatını değiştirebilecek gibi görünmediğini” söyledi. NATO’nun verdiği tepkiyi “ivedi ve sağlam” olarak niteleyen Black, herhangi bir müdahalenin “kapsam ve süre” bakımından “muhtemelen sınırlı” olacağı öngörüsünde bulundu.
Guardian’ın Ortadoğu Editörü, Birleşik Devletlerin yegane kırmızı çizgisinin “kimyasal silah kullanımı” olduğunu belirterek, hiç kimsenin çatışmanın Suriye dışına çıkmak istemediği vurgusunu yeniledi.
Diğer İngiliz gazetesi The Independent ise “Türkiye Suriye bombardımanına devam ediyor” başlıklı haberinde olayları özetledikten sonra TBMM gündemindeki tezkereye vurgu yaptı. Gazete bu tezkere sayesinde Türkiye’nin Batı ve Arap müttefiklerinden bağımsız olarak Suriye’ye müdahale edebileceğini söyledi.
Haaretz, Jerusalem Post ve Yedioth Ahronoth
İsrail gazeteleri dünden beri süren Türkiye-Suriye olaylarına geniş yer verdi. Diğer dünya medyalarındaki detayların yanında Haaretz, “Türkiye’nin Suriye’ye tek başına girmekten kaçındığını” ve “Kısmi uçuşa yasak ve bölge az sayıda yabancı kara birlikleriyle uluslararası güvenli bölge oluşturulmasını istediğini” belirtti. Ayrıca gazete, Suriye’deki kaosun Türkiye’deki PKK teröristlerinin “bölgesel istikrarsızlıktan faydalanmasıyla ülke içinde kargaşadan endişe ettiği” detayına da yer verdi.
“Sınırlarını koruyacağına ant içen Türkiye Suriye’yi vurdu” manşet haberinde Jerusalem Post, diğer medya organlarındaki detaylara yer verdikten sonra “Ankara’nın çatışmayı nihayetlendiren uluslararası konsensüs eksikliğinden hüsrana uğradığı ve kendisini izole hissettiğini” öne sürdü. Türkiye’nin “uluslararası güvenli bölge oluşturulması” çabalarına da değinen gazete, Başbakan Erdoğan’ın muhalifleri Türkiye’nin silahlandırdığına dair iddiaları sürekli reddettiğini de söyledi.
Yedioth Ahronath ise “Türk saldırısında Suriye askerleri öldü” başlıklı ana sayfadan verilen haberinde, Başbakan Erdoğan’ın danışmanlarından İbrahim Kalın’ın “Suriye’yle savaşmak istemiyoruz ancak sınırlarımızı koruyacağız” sözüne yer verdi. Türkiye’nin Suriye sınırına askeri sevkiyat yaptığına dair bilgileri de paylaşan gazete, Türkiye’nin tek taraflı müdahalesine imkan verecek meclisteki tezkere konusuna da değindi.
İsrail gazeteleri Türkiye-Suriye arasında yaşanan haberlerin içinde aynı zamanda İsrail Ordusu’nun Golan Tepeleri’nden teyakkuza geçtiğini ve işgal altındaki bölgeden muhaliflerden gelecek saldırılara hazırlandığı bilgisini verdi.
Resimde kim yok?
Neredeyse tüm dünya basını ve medyası, Türkiye ve Suriye arasında yaşananlarla ilgili olarak Rusya’yı görmezden geldi. Suriye karşı tüm uluslararası diplomatik çabaları engelleyen Rusya’nın tepkisi yeni yeni netleşiyor.
BM Konseyi’ndeki bildirinin kabul edilmesine karşı çıkan Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov, “Olayın kaza olduğunu Suriye’nin kabul etmesinin önemli olduğunu” söyledi. Rus Dışişleri Bakanlığı, konseye gönderdiği metinde “BM Güvenlik Konseyi daimi üyelerine Suriye-Türkiye sınırındaki hadiseler hakkında dengeli yaklaşmaları ve tek taraflı bir bildiri kabul etmemeleri çağrısı yapıyoruz. Zaten mevcut durumda bir ortak bildiri kabul edilmesine de karşıyız” ifadelerini kullandı.
Rusya’nın Suriye ile Türkiye politikasına yaklaşımı bundan sonra hükümetin atacağı adımlarda hayati önem taşıyor.
Cumhurbaşkanı Özal’ın cenazesinin cinayet soruşturması kapsamında incelenmeye başlamasından hemen ardından Rus Devlet Başkanı Putin, ani bir kararla Türkiye’yi ziyaret karar vermişti. 14 Ekim’de Türkiye’de olacak Putin temaslarının ardından Başbakan Erdoğan ile beraber Bakü’ye gidecek.
NATO ve Türkiye yanlısı Gürcistan Devlet Başkanı Saakaşvili’nin 2 gün önce yapılan seçimleri rakibi Rus yanlısı adaya kaybetmesi de Türkiye’nin Suriye konusunda bundan sonra atacağı adımlarda göz önünde bulundurması gereken diğer bir ayrıntı olarak ortaya çıkıyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara