Saat kartvizittir mesaj verir
Günsal Saat Yönetim Kurulu Başkanı Güneş Hüner, 'Türkiye'de önceden herkesin bir saati vardı, bozulan yerine yenisini alamazdı. Şimdi insanların çok saati var ve bunlar kartvizit görevi görüyor' diyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-10-01 03:36:13
ESKİDEN SAATİ BOZULAN YENİSİNİ ALAMAZDI
Türkiye'de çok fazla saat kültürü olmamasına rağmen saat tamiri yapmanın geliştiğini söyleyen Güneş Bey 'Saati bozulan yenisini alamazdı ancak onu tamir ettiriyordu. Dolayısıyla maharet o saati yaşatmak oluyordu. İşte o zamanlar hakiki saat zanaatkârları vardı. Şimdi çok azaldılar.' diyor.
UZAKDOĞU EL İŞÇİLİĞİNİ BİTİRDİ
Güneş Hünel saatin Uzakdoğu'ya evrilmesini ise şöyle anlatıyor : 'Elektronik saatler tabiri caizse mertliği bozdu. 1960'lı yıllarda İsviçre'nin saat sektörü bu yüzden büyük bir sarsıntı yaşadı. Sonra iş Uzakdoğu'ya kaydı. Fakat her şeyin elbet aslına rücu ettiği gibi, saatte de el işçiliği ile yapılan saatlere iade-i itibar yapıldı.'
RAYMOND WEİL İLE YOLDA KARŞILAŞTIK
Güneş Hüner 1963'lerde saat tamiratı yaparak işin içine girdiğini, sonra saat yedek parçalarını Türkiye'ye getirmekle devam ettiğini söylüyor. Getirmek diyoruz ama bu hiç kolay olmamış. Saat sektöründe bir markaya ortak olarak çalışmaya başlamış. 1976 senesinde Demirel'in '70 cent'e muhtacız' dediği zamanlarda bir arkadaşı ile ortak oluyor ve saat işine giriyor. O zamanlar zor şartlar altında ithalat yapıyor. Saatte de durum aynı. Ortağı bu durumda vazgeçiyor ve Hüner Bey müşterilerine verdiği sözleri yerine getirmek uğruna büyük riske giriyor. Bavulunu toparlıyor ve dosyalarını koltuğunun altına alıyor ve
İsviçre'ye doğru yola koyuluyor. Elinde sadece birkaç adres var. İsviçre'ye varıyor ve bir firmaya gidiyor ama aradığı firma o değil. Firmaya siz napıyorsunuz diye soruyor, onlar da saat yapıyoruz cevabını veriyorlar. Türkiye'de mümessilleri de yokmuş. Güneş Bey o gün tesadüfen karşılaştığım kişi Raymond Weil'di diyor. Raymond Weil ona güveniyor ve 1976'da markanın Türkiye distribütörüğünü Güneş Bey'e veriyor. 'Dünyadaki en eski mümessilim, 36 senedir birlikte çalışıyoruz. Mösyö Weil hiç tanımadığı birine güvenerek böyle bir şey yaptı. Ben de risk aldım ve başarılı oldum' diyor Güneş Bey ve ekliyor: 'Garantili risk alınmaz, ya ölürsünüz ya kalırsınız. Kadere inanmak lazım çünkü hiçbir şeyin yüzde yüz hâkimi değiliz. Düşünürüz, gayret ederiz. Olur ya da olmaz O Allah'ın bileceği iştir. Ticarette de hep bu aklımdaydı, o yüzden yamuk işler hiç yapmadım.'
Kalite markada değil üretimdedir
Türkiye'de ilklere karşı hep bir önyargı var. Tüketiciye bir ürünü sevdirmek o kadar zor ki, bunu başarabilen güzel işler çıkarıyor. İnsanlar ismi çok duyulmuş bir ürünün en iyi ürün olduğunu düşünüyor. Mesela Rolex 150-200 yıllık bir marka, üst kademede ürünler satıyor. Bu demek değil ki Raymond Weil Rolex'den kötüdür! İkisinin de kulvarı farklı, alıcıları farklı. Fakat dikkat edin ikisi desadece saat üretiyor. Bir marka tek bir ürün üretiyorsa diğerlerine nazaran daha kalitelidir. Genelde bir ürünü isimler sattırıyor. Saatin en maliyetli kısmı tasarım aşamasıdır. Saat önceden bir ihtiyaçtı, şimdi istemeden verilen bir kartvizit oldu. Eskiden hiç saati olmayan insanlar vardı. Şimdi bize gelen müşterinin en az birkaç tane saati var. Kişinin taktığı saat, ona dair mesaj verir.
(YENİŞAFAK)
SON VİDEO HABER
Haber Ara