İşte, Obama ve Romney'in dış politikası
Amerika'da başkanlık seçimleri yaklaşırken Demokratlar ve Cumhuriyetçilerin dış politikaya bakış açısı da ortaya çıkmaya başladı. Suriye, Afganistan, Irak, Rusya, İsrail ve El Kaide başta olmak üzere Obama ve Romney'in görüşleri birbirine oldukça zıt. Şimdi herkesin merak ettiği temel soruların başında Romney seçimi kazanırsa yeni savaşlar kapımızı çalacak mı?
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-28 17:19:45
OBAMA’NIN DIŞ POLİTİKASI
Demokrat Parti Obama Yönetimi’nin dış politikasını zayıf ve odaksız olarak niteleyen Cumhuriyetçiler’e yanıt vermeye çalışıyor. Eski Dışişleri Bakanı Madeleine Albright Amerika’nın Sesi muhabiri Carolyn Presutti’nin yaptığı söyleşide, Başkan Obama’nın dış politikasını savundu.
Suriye’de kan akmaya devam ederken Cumhuriyetçiler Demokratlar’ı katliamı gözardı etmekle suçluyor.
Demokratlarsa Cumhuriyetçiler’in Afganistan ve Irak’taki çatışmaları durdurmak istemediği, Suriye ve İran’daysa savaş başlatmaya hevesli olduğu suçlamasında bulunuyor.
Başkan Obama 2010’da Rusya’yla yeni START anlaşmasını imzaladı. Romney’e göre Obama’nın bu anlaşma Obama’nın en kötü hatası ve Rusya’nın isteklerine boyun eğmek ve Amerika’nın güvenliğini tehlikeye atmak anlamına geliyor. Demokrat Başkan Bill Clinton döneminde dışişleri bakanlığı yapan Madeleine Albright, bu iddialara karşı çıkıyor.
Albright, “Romney’nin Rusya’yı bir numaralı siyasi sorunumuz olarak görmesi geçmişte yaşamak demektir. Rusya zor bir ülke, ancak birdenbire Rusya’ya bir numaralı sorun muamelesi yapmak uluslararası durum hakkında hiçbir bilgiye sahip olmamak, 21’inci yüzyıl dünyasının sorunlarını bilmemek anlamına geliyor,” şeklinde konuşuyor.
Heritage Vakfı’ndan Brian Darling aynı görüşte değil: “Mitt Romney’nin dış politikası kesinlikle geçmişte kalmış değil. Ronald Reagan’ın dış politikasıyyla aynı çizgide: güç yoluyla barış. Ayrıca George W Bush’un güçlü yumruk ilkesine, düşmanlara saldırma ve tehditler oluşmadan yok etme temeline de dayanıyor.”
Albright’a göre iki parti arasındaki fark, Demokratlar’ın güç yerine diplomasiyi kullanmasından kaynaklanıyor: “Başka ülkeleri dinlemek, sorunları birlikte çözmek önemli. Bu Amerika’nın gücünün bir göstergesi.”
Madeleine Albright, “İki parti arasında bence çok büyük bir farklılık var. Başkan Obama uluslararası işbirliği ve diğer ülkelerle ortaklıklar açısından dünyayı olduğu gibi ve olması gerektiği gibi görüyor. Amerika’nın gücünü kabul ediyor ancak hiçbir ülkenin herşeyi tek başına başaramayacağını biliyor ve Amerika’nın gücünü, işbirliği gerektiren konularda başka ülkelerle yaptığı ortaklıklardan aldığının da farkında. Terörle mücadele, nükleer silahsızlanma, enerji, çevresel sorunlar, zenginlerle yoksullar arasındaki uçurum ya da uluslararası mali kriz. Obama bütün bu konularda işbirliğinin önemini anlıyor,” şeklinde konuşuyor.
Condoleezza Rice de Cumhuriyetçi bir yönetimde dışişleri bakanıydı. Rice, geçtiğimiz günlerde yapılan Cumhuriyetçi Parti kurultayında Başkan Obama’nın dış politikasının açık olmadığını söyledi: “Bir seçeneğimiz yok. Liderlik yapma konusunda isteksiz olamayız, geriden gelip lider olunmaz.”
Demokrat Partili eski dışişleri bakanı Albright ise Başkan Obama’nın dış politikasını destekliyor. Albright, başka ülkeleri ilgilendiren durumlarda ne zaman kuvvet kullanılması gerektiği konusunda Obama Yönetiminin doğru kararlar aldığını savunuyor: "Obama Yönetimi, Libya’da kuvvet kullanma konusunda son derece iyi hesaplanmış kararlar aldı. Bütün adımlar çok iyi düşünülerek, NATO müttefikleriyle aynı anda atıldı. Herkes ne yapılacağını, ne kadar ileri gidileceğini biliyordu. Şimdi de Suriye’ye bakıyorlar. Suriye çok daha farklı bir ülke. Çok daha farklı sorunları var. İnsani yardım, haberleşme ve iletişim alanlarında yardım, mültecilere yardım gibi konularda daha farklı yollar, yöntemler kullanılıyor. Hiçbir seçenek masadan kaldırılmıyor," diyor.
Albright Obama Yönetimi’nin Afganistan’daki savaşla ilgili politikası konusunda da şunları söylüyor: "Afganistan’daki askeri varlığımız sona ermek üzere. Başkan Obama bir takvim belirledi ve Amerika’nın Afganistan’daki askeri görevinin sona erdiğini açıkladı. Ancak Başkan bunun Amerika’nın Afganistan’ı terk ettiği anlamına gelmediğinin de altını çizdi. Bazı sivil faaliyetler, sivil toplum örgütlerinin çalışmaları uluslararası işbirliği çerçevesinde devam edecek. Afganistan’daki durum hiç de kolay değil."
Peki Amerika’nın dünyadaki imajı dört yıl öncesine göre ne durumda? Cumhuriyetçiler Obama Yönetiminin Amerika’nın dünyadaki imajına zarar verdiğini savunurken, Demokratlar, aldığı dikkatli kararlarla Başkan Obama’nın Amerika’nın imajını iyileştirdiğini söylüyor. Madeleine Albright da bu görüşte: “Herkesi ne kadar ilgilendirdiğini bilmiyorum ancak Amerika’nın imajının üç buçuk yıl öncesine göre çok daha iyi olduğuna inanıyorum. Herkes Bush Yönetimi’nin hala devam eden iki savaşta neler yaptığını, Irak’ta alınan sonucu, Afganistan Savaşı’nda ne olduğunu biliyor.”
Kasım seçimlerinden önce gerek Demokrat Başkan Obama, gerekse Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney’den dış politikayla ilgili daha çok açıklama gelmesi bekleniyor.
MİTT ROMNEY’İN DIŞ POLİTİKASI
Genellikle iş hayatındaki başarısıyla tanınan Cumhuriyetçi Başkan adayı Mitt Romney’in dış politika konusundaki eksikliği eleştiri alıyor. Romney’in dış politika danışmanı Dov Zakheim Amerika’nın Sesi muhabiri Suzanne Presto’ya Cumhuriyetçi adayın dış politika programını anlattı.
Mitt Romney, başkan olarak ilk dış ülke ziyaretini İsrail’e yapacağını söylüyor. Romney, Temmuz ayındaki İsrail seyahati sırasında Suriye Devlet Başkanı Beşir Esad’a ağır suçlamalar yöneltmişti.
Romney, “Ne Amerika’nın ne İsrail’in dostu olan Şam’daki diktatör, iktidarı elinde tutmak içinde kendi halkını katlediyor,” şeklinde konuşuyor.
Suriye güvenlik güçleri ve isyancılar bir buçuk yılı aşkın süredir çatışıyor. Dış politika danışmanı Dov Zakheim, Romney’in isyancılara yardım edeceğini söylüyor: “Romney, isyancıları silahlandırmak için ne gerekiyorsa yapacağını açıkça vurguladı.”
Cumhuriyetçi aday İsrail ziyareti sırasında İran’ı da şiddetle eleştirdi: “İran rejimini nükleer planlarından vazgeçirmek için bütün yöntemleri kullanmalıyız. Diplomatik ve ekonomik yaptırımların Tahran’ı durduracağını umuyoruz.”
İran, nükleer zenginleştirme programının barışçı amaçlı olduğunu söylüyor. Zakheim’a göre Romney, İran’ın nükleer silah üretmemesini garanti altına alacak: “Romney, taze kanla, yeni bir başlangıç yapacak ve İran’a ‘zenginleştirme yok, istisna yok’ diyecek. Tabii ki bu sözlerini de güç kullanma tehdidiyle destekleyecek.”
Demokrat Parti kurultayında, Başkan Obama rakibinin dış politikasını eleştirdi.
Obama, “El kaide yerine Rusya’yı düşman olarak nitelemesi, Soğuk Savaş döneminde çakılı kalmış olduğunu gösteriyor,” şeklinde konuştu.
Romney Rusya’nın, Amerika’nın bir numaralı jeopolitik düşmanı olduğunu söylemişti.
Rusya, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Amerika’nın desteklediği Suriye kararını engellemiş ve İran’ın nükleer programını yavaşlatmak için daha güçlü yaptırımlara da karşı çıkmıştı
Dov Zakheim, “Rusya’yla ilgili kaygımız onları düşman olarak görmek anlamında değil, çünkü öyle görmüyoruz. Rusya’yla ilgili rahatsızlığımız, insan hakları konusundaki eksiklikleri, komşularına karşı saldırgan tutumları gibi sorunlardan kaynaklanıyor,” diyor.
Romney, Afganistan’daki savaş konusunda da Başkan Obama’dan faklı düşünüyor. Ancak 2014 yılındaki çekilme planına karşı değil.
Zakheim, “Eğer ordu bunu yapmak istiyorsa, Romney de 2014’teki çekilme kararına uymaya hazır,” diyor.
Cumhuriyetçi aday Mitt Romney, Çin’i, döviz kurlarını manipüle eden bir ülke olarak tanımlayacağını defalarca söyledi. Ancak Zakheim, Romney’in Çin’i düşman olarak görmediğini belirtiyor.
Afrika konusundaysa, Zakheim, Romney’in kalkınma, sağlık ve terörle mücadele programlarına destek olmaya devam edeceğini söylüyor.
SON VİDEO HABER
Haber Ara