Balyoz muhasebesi
Balyoz davasında kararla birlikte yükselen toz ve duman arasında bir an durup, soğukkanlı bir değerlendirme yapmakta yarar var. Yakın tarihimizin bu en büyük derin devlet operasyonlarından birinin failleri yargılanırken ne kazanıp ne kaybettiğimiz çok önemli.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-27 15:07:15
Burada can alıcı sorun, bu iki doğrudan birini diğerine feda ederek resmi çarpıtmaya yeltenenlerin tavrından doğuyor. Yani, darbeciliğin yargılanmasının her şeyden önemli ve geriye kalan her şeyin önemsiz olduğuna inananlarla, yargılamada yaşanan sorunların her şeyden önemli ve geriye kalan her şeyin önemsiz olduğuna inananların siyasi fırsatçılığından… Oysa bu iki mutlak arasında kalan alanlar, yarınlar adına çok daha sağlıklı bir tartışma zemini sunuyor.
Balyoz darbe planı, seçilmiş hükümeti devirmek için kaos yaratmayı, kan dökmeyi hedefliyordu. Ve nitekim döktü de. Planın hedefindeki bir azınlık grubu olarak, bu suçun faillerinin cezalandırılmasının tarihi bir değeri olduğuna inanıyoruz. Yargılamada yaşanan hukuki sorunların mutlaka giderilmesi gerektiğini savunmakla birlikte, bu sorunları öne sürerek davanın meşruiyetine zarar vermek isteyenlerin yarattığı inkâr dalgasıyla aramıza net bir mesafe koyma ihtiyacı duyuyoruz.
Darbecilikle hesaplaşmak bir siyasi kültür meselesi ve Türkiye henüz bu olgunluğa erişemedi. Balyoz davası, bu hesaplaşmayı toplum olarak içselleştirmemizi sağlayabilirdi; ancak bu fırsat pek de iyi kullanılamadı. Yine de, zaman durmuş değil ve önümüzdeki Yargıtay sürecinden itibaren, yapılan hatalardan ders alarak, bu kültürü kökleştirecek adımları atmak mümkün.
Günün sonunda elde edilecek kalıcı başarı, darbeciliği mahkûm ederken, yargılamada evrensel demokratik standartlara bir adım daha yaklaşmak olacaktır.
AGOS/ Başyazı
SON VİDEO HABER
Haber Ara