Zeynel Adıgüzel'in analizi:
Aslında Başkanlık yarışının başladığı günlerden beri, son gaf olayında olduğu gibi şans hep Obama'dan yana oldu. Hatta bunun için bazı Obama hayranı demokratlar "Tanrı kesinlikle Obama'dan yana" ifadesini kullanıyor. Gerçekten de başkanlık yarışının başladığı günden bu yana bu kadarı da olmaz denilecek cinsten olaylar cereyan etti. Hemen hemen hepsi de Obama lehine sonuçlandı.
Tek tek bakalım;
Göçmenler ve Romney
Her ne kadar Mitt Romney o şekilde görmek istese de Amerika sadece Cumhuriyetçilerden oluşmuyor. Her milletten insanın yaşadığı bir ülke olan Amerika'da başkan adayı iseniz göçmenlerle ilgili kurduğunuz cümlelere dikkat etmelisiniz. Ne var ki Romney bu konuda başarılı olamadı.
Yine özel bağış toplantısında Amerika'da ki Meksikalılarla ve Latin Amerikalılarla da dalga geçmeyi ihmal etmedi.
Romney, "eğer babam Meksikalı olarak doğsaydı, şimdi Latin oylarını toplayıp başkan olabilecekti" şeklinde bir espri yaptı. Ancak, Romney'nin bu esprisi ülkede 'ırkçılık' olarak algılandı.
Mitt Romney seçim konuşmalarında bugüne kadar Obama'yı sürekli Çin'e karşı yumuşak davranmakla suçladı. Defalarca Çin 'adil ticaret' üretmiyor ifadesini kullandı. Çin'e karşı daha da sert olacağını söyleyen Romney'in gelin görün ki özel sermayede çalıştığı yıllarda fabrika satın almak için Çin'e gittiği ortaya çıktı. Üstelik bu gerçeği de kendisi yine bir toplantı esnasında ağzından kaçırarak ortaya çıkardı.
Yurtdışı gezilerinden 'gaflarla' döndü
Amerikan başkan adayları için en belirleyici unsurlardan biri de seçim öncesi yapılan yurtdışı gezileri. Adaylar bu gezilerde diplomatik ve karizmatik hünerlerini sergileyerek 'eğer başkan olursam böyle yapacağım' şeklinde kamuoyunda bir imaj oluşturmaya çalışırlar.
Gelin görün ki Mitt Romney başkan adayı olarak yaptığı ilk yurtdışı gezilerinden de skandallarla ülkesine döndü.
Seyehatinin ilk duraklarından biri olan İngiltere'de Londra Olimpiyatlarını sorguladı ve tavsiyelerde bulundu. Romney aslında 2002'de Amerika'nın en kırsal eyaletlerinden olan Utah eyaletinde düzenlenen Kış Olimpiyatları'nın komite başkanlığına dayarak bu konulardaki ''uzmanlığını'' göstermek istemişti. Fakat diplomasi de bu bilgiçlik pek de işe yaramadı. Romney'in açıklaması ters tepti.
İngiltere Başbakanı David Cameron, Romney'e alınmış olacak ki ''Bir dünya başkentinde olimpiyatları organize etmek, hiçbir şeyin olmadığı bir yerde düzenlemekten daha zor'' sözleriyle çiçeği burnundan başkan adayını iğneledi.
Tabi Romney gafına yine en okkalı cevap Obama'dan gelmişti. Obama bu gaf ile alakalı ''En yakın müttefikimize hakaret etmeden olimpiyatları ziyaret edemiyorsan, Pekin ile diplomasiye hazır olmayabilirsin'' demişti.
Kudüs İsrail'in başkenti
İsrail lobileri ve Netanyahu ile özel ilişkileri olan Romney kendisi için 'normal' fakat bir ABD başkan adayı için skandal nitelikte olan ikinci 'gaf'ı da İsrail'de yaptı. "Kudüs İsrail'in başkentidir." diyerek Müslümanların tepkisi daha ilk dakikadan üzerine çekti.
İsrail gezisi sırasında her fırsatta Yahudileri övmeye çalışan Romney, Arapları ve özellikle Filistinlileri karşısına alarak ABD'de ki 3,5 milyona yakın oyu çöpe atmış oldu.
Putin, Romney ile dalga geçti
Romney'in skandal açıklamalarından bir diğeri de Rusya için. Mitt Romney yine boş bulunduğu bir esnada "Rusya bizim düşmanımız" ifadelerini kullandı. Tabi sözün yankısı çok uzun sürmedi ve Rus lider Vladimir Putin kendisine Romney'in açıklamalarının sorulması üzerine zekice bir açıklama yaparak ; "Rusya'yı düşman olarak görmesi olumsuz bir düşünce. Ancak açıksözlülüğünden dolayı Romney'e minnettarım." dedi.
Bununla da yetinmeyen Rus lider "Şunu da ifade etmeliyim ki Romney'in ifadeleri, Rusya'nın füze kalkanı sistemi konusunda ne kadar haklı olduğunu gösteriyor" diyerek mesajını vermiş oldu.
Romney ya gerçekten şansız ya da…
Yurtdışı gezilerinin Polonya durağında Romney'e bir darbe de asistanından geldi. Türkiye'deki gibi medya eleştirisinin kolay olmadığı ve meslek içi dayanışmanın olduğu Amerika'da Romney'in asistanı Amerikan medyasına küfretti.
Gezi ve Romney'in tavırlarından zaten memnuniyetsiz olan Amerikan basına bu olayla başkan adayına daha çok yüklendi. Hatta ve hatta Fox News muhabiri bile bu duruma isyan etmişti. Romney'in Obama danışmanlarınca "utanç verici" diye nitelendirilen yurtdışı gezileri de gösterdi ki Romney uluslararası sahneye hazır değil.
Romney'in 'uyuşturucu Taciri' skandalı
Aslında Mitt Romney'in gafları ve şanssızlığı daha kendisinin başkan adaylığı kesinleşmeden önce başlamıştı. Başkan adaylığı için destek arayışına çıktığı Miami'de seçim kampanyasını düzenlediği El Palacio de Los Jugos adlı restoranın sahibi 'uyuşturucu taciri' çıktı. Buna ek olarak restoran sahibinin Florida eyaletinde oy verme hakkı da bulunmuyor. Tabi olay ABD medyası için skandal nitelikte. Üstelik bu gelişmeye dair Romney ve kampanya ekibi bugüne kadar hiçbir cevap veremedi.
İsaac Kasırgası kongreyi vurdu
ABD seçimlerinde ve başkanlık yarışında 'parti kongreleri' her şeydir.Mevcut başkan adayı ve gelecekte ki adaylar en büyük hünerlerini kongrede gösterirler. Başkan eşleri kocaları için sahneye çıkar, en iyi seçim şarkıları ve sloganları seçilmeye çalışılır. Tüm bu hazırlıklardan sonra yapılan 'kongre' ABD başkanını belirlemekte en önemli etkenlerden biri olur.
Ne yazık ki Mitt Romney ve Cumhuriyetçiler için kongrede beklenildiği gibi geçmedi.
Cumhuriyetçilerin büyük bir özenle hazırlandığı ve seçimler için belirliyici nitelikte olan Florida'da ki kongreye en büyük darbe doğadan geldi. Kongre organizatörleri tarihi bir hata yaparak Florida'nın Tampa şehrinde tam da kasırga döneminde kongreyi düzenlediler. Dolayısıyla hem Amerikan medyası hem de İsaac Kasırgası bu hatayı affetmedi. Kongrenin ilk günü iptal edildi sonra ki günlerde ise organizasyon komitesi kongreyi kısa kesmek zorunda kaldı.
Obama ve Demokratların kongresi ise birkaç eksiklik ve değişiklik hariç neredeyse mükemmel geçti. Yaz boyunca anketlerde başa baş giden ikilinin puanı demokratların kongresinden sonra büyük bir farkla Obama lehine döndü.
Kongre'de ırkçı saldırı
Kongre sırasında Cumhuriyetçi adayı zora sokacak bir darbe de seçmeninden geldi. Neredeyse siyahi ve göçmen Amerikalıya az rastlanılan kongrede CNN'nin siyasi kadın kameramanına seçmenlerden bir iki tanesi yedikleri fıstıklardan birini atarak "İşte biz hayvanları böyle besleriz." şeklinde sözlü hakarette bulunuldu.
CNN televizyonu ise kameremanının başına gelen olayı doğruladı. Kongre heyeti ise konuyla ilgili özrünü dile getirdi. Bu olay Romney'i zaten neredeyse hiç oy olamayacağı siyahi seçmenlerden bir adım daha uzaklaştırmış oldu.
Romney Amerikan halkına hitap etmiyor
Cumhuriyetçilerin seçim kampanyası Obama'yı işsizlik ve ekonomi üzerinden vurma üzerine planlanmıştı. Bunun için Paul Ryan'ın başkan yardımcısı adayı ilan eden Mitt Romney bu konuda da başarılı olamadı. Kişisel servetinin yanı sıra,ekonomiye getirdiği 'vergi' ve 'sağlık reformu' üzerinden çözüm önerilerinin mantıklı bulunmaması , uluslararası ilişkilerdeki kötü performansı, bunların hepsi Obama'ya verilen bir koz ve argüman haline dönüştü.
Obama ise belirttiğimiz gibi her fırsatı en iyi şekilde değerlendirdi. Romney'in ve Cumhuriyetçilerin çözüm önerilerini Obama hep bu ifadelerle eleştirdi: "Onların politikaları zenginlere bol vergi kesintisi yapılsın, devlet hiçbir şey yapmasın, sağlık sigortasını karşılayamıyorsanız, hasta olmayın, iş kuramıyor veya okul harcını ödeyemiyorsanız, ailenizden borç alın'' mantığı üzerine kurulu."
Mitt Romney'in kişisel servetinin ve ultra-lüks yaşantısını malzeme yapan Obama bulduğu her fırsatta Romney'i kastederek ''verilen değil, kazanılan başarı''dan yana olduklarının altını çizdi.
Sonuç olarak seçimlere sayılı günler kaldı, hep birlikte sonucu bekleyip ve görelim. (sabah)