TİMETÜRK / Umut İslam Ayar
Ortadoğu'da yaşanan değişim süreci ve değişimin Suriye'deki yansıması gün geçtikçe daha karmaşık bir hal alıyor. Suriye'de Esed güçlerine karşı mücadele veren Özgür Suriye Ordusu'nun muhalefeti birleştirme çabaları bir yana tüm muhalif unsurların mutabık olacağı ortak zeminde buluşması gerekiyor.
Esed rejiminin türlü baskı politikalarına karşı 1 buçuk yıla ulaşan direniş süreci birçok boyutu ile sıkıntılı ve türlü imkânsızlıklar ile devam ediyor. Muhalefeti tek çatı altında toplama ve kordine etme çabalarının karşısında bir engel unsuru olan Suriye Kürtlerinin durumu ise ayrı bir muamma olarak karşımızda duruyor.
NELER YAŞANMIŞTI?
Esed güçlerinin Afrin-Kobani bölgesi başta olmak üzere Kürt bölgelerinden askerlerini geri çekmesi üzerine PYD'nin bölgede bağımsızlık ilan etmesi sonucu birçok tartışma yaşandı. Bölgede PYD'nin PKK ilişkisi üzerinden muhalefetin tamamını Esed destekçisi göstermeden tutunda, ‘Suriye Kürtlerinin rejimle bir sıkıntısı olmadığı' iddiasına kadar daha çok merkez medya tarafından birçok dezenformasyon haber ile çarpıtılmaya çalışıldı.
PYD'nin pragmatik çıkar ilişkileri üzerinden değişkenlik gösteren siyasi tutumu bu tarz yaklaşımların sergilenmesinde önemli etken olarak görülebilir. Fakat, Suriye Kürtleri ile alakalı değerlendirmeleri salt Türkiye'nin Kürt Sorunu merkezli yaklaşımlara hapsederek bir değerlendirme sunmak bölge analizi açısından birçok sıkıntıyı beraberinde getirir.
Suriye Kürtleri siyasi tarihsel serüvenleri ile alakalı elle tutulur bilgi ve dökümana sahip değiliz ne yazık ki. Daha çok Suriye İntifadası ile gündemimize giren Suriye Kürtleri üzerinden yapılan değerlendirmeleri haliyle daha çok öngörü ve niyet okuma üzerinden şekilleniyor.
SURİYE KÜRTLERİ NEDEN ÖSO'DAN AYRILDI!
Suriye Kürtlerinin yaşanan İntifada sürecinde konumlarını doğru saptamak ve bunun üzerine değerlendirmeler yapmak gerekiyor. Suriye'de yaşanan intifada sürecine karşı Kürt muhalif hareketleri içerisinde İntifada sürecini deteklemediği açıklayan ve ilkesel olarak böyle bir karar alan bir hareketen bahsetmek pek mümkün görünmüyor.
Bölgede genel olarak Talabani-Barzani ve Apo üzerinden örgütlenen örgütlü Kürt muhalif hareketi içerisinde - PYD hariç-İntifada sürecine başlangıcından bu yana sahiplenmiş ve aktif katılım sağlamıştır. PYD'nin bu noktada tavrı başkanı Salih Müslim Kürt bölgesinde zafer ilan ettikten sonra Suriye Muhalefetini batı güdümlü hareketler olarak telin etmiş Kürt hareketine ise antiemperyalist bir misyon biçmiştir.
Fakat, aradan 2 gün bile geçmeden Anf'ye verdiği röportajda Özgür Suriye Ordusu ile dost olduklarını intifada sürecini desteklediğini belirtmişti.
PYD'nin başlangıçta gösterdiği bu tutum konumunu belirlemede bir kafa karışıklığı yaşadığı ortaya çıkıyor. Ya da pragmatist ilişki biçiminin bir yansıması olarakda yorumlanabilir. Süreçten kazançlı çıkabilmek adına bu tarz değişken açıklamalar yapması PYD'nin siyasi ahlaki konumu ile alakalı ipuçları veriyordur sanırım.
Gelinen noktada Suriye Kürt ulusal hareketi çok parçalı bir nitelik arzetmektedir. İç çekişmeler ve ayrışmalar temelinde çeşitlenen bu hareketi oluşturan toplam 14 partiden söz edilmekte. Bu irili ufaklı partiler arasında gerek süreklilik, gerekse de nicelik olarak en büyüklerinin de el-Parti, PYD ve Kürt Geleceği Partisi (ŞEPAL) olduğu kabul edilmekte iken, geriye kalanların ise bu ana partilerden kopan unsurlarca kurulan marjinal oluşumlar olduğu anlaşılmaktadır.
Bu muhalif unsurlar arasında ki ilişki biçimini incelediğimizde kendi aralarında da birleşme bütünleşme sıkıntısı yaşandığı görülecektir. Suriye Kürtleri içerisinde ŞEPELA KURD gibi küçük ölçekli yapıların İntifadaya başından bu yana aktif katılım sağladıklarını ancak bölgede daha geniş ölçekte temsiliyet gücüne sahip olan 11 örgütün birleşimi ENKS ile PYD öncülüğünde oluşup PKK perspektifini taşıyan MECLİSA GEL kendi iç siyasi çekişmeler bir yana SUK ile Suriye Kürdistanının geleceğini belirleyen bir siyaset yürüttüler.
Erbil merkezli yürütülen bu diplomatik ilişkiler ilk yıllarda Burhan Galyun liderliğindeki SUK ile bir sonuç vermedi. Hatta taraflar tarafından diplomatik ilişkiler durduruldu. Başından beri Türkiye ile ilişkileri dolayısıyla SUK'a temkinli yaklaşan PYD'nin söylem gücünün Galyun'un tutumu dolayısıyla ağırlık kazanmaya başladığını görebiliyoruz. Sürecin ilk başında İntifada sürecinin Suriyeli Kürtler için bir umut ışığı olduğu açık bir durum. Bu noktada İntifada'ya karşı konumlarını incelediğimizde bunu rahatlıkla görebiliyoruz.
Nitekim yıllardır çokzor şartlar altında türlü baskı politakarına maruz kalan Kürtlerin rejime hissettiği öfke zaman zaman hissedilir biçimde bir tepkiye dönüştüğünü ve Sürekli olarak muhalif bilinci ile hareket ettiklerini görmek, bölge üzerinden yapılan değerlendirmelerin boyutuna bir yön verdiğini görmek gerekiyor.
Galyun'un bu yanlış politikaları dolayısıyla SUK ile ilişkisini kesen birçok Kürt aktivisti üyeliğini geri çektiğini biliyoruz. Bu duygusal kopuş sonrasında PYD'nin bölgede daha aktif ve belirleyici bir konuma yükseldiğini, bu durumun aynı zamanda diğer Kürt muhalif hareketleri için endişe yarattığını görmek gerekiyor. Bundan dolayı bölgede Kürt muhalefetleri arasında ki çatışmayı önlemek ve siyasal zemini dengede tutmak üzere bölge Kürtleri Barzani'nin hakemliğinde Erbil'de bir toplantı kararı aldı. Barzani ise Abdulbasit Seyda'lı yeni liderliği döneminde Suriye Kürtleri ile SUK arasında arabulucu oldu. Fakat Mısır ve Avrupa'da gerçekleşen toplantılarda ikinci bir hayal kırıklığı yaşatan süreç tekrar donma noktasına gelerek bölge muhalefetinin duygusal bir kopuşa doğru götürdüğünü söyleyebiliriz.
SURİYE KÜRTLERİNİN BİRLİK ÇABASI
Yaşanan bu iki olumsuz birleşeme çabasına rağmen SUK ile ortak hareket noktasında anlaşamayan Suriyeli Kürtler, yeni stratejilerini Kürt muhalefetini birleştirme üzerine kurdular. Bu bağlamda ENKS-MECLİSA GEL koalisyonlarının birlik siyaseti çabası rekabete dayalı siyaset arayışlarını erteleyerek Barzani insiyatifine girmeyi kabul ettiler. Bu gelişme aynı zamanda PYD'nin ekseninin PKK çizgisinden çıkarak Barzani çizgisine kaydığını ve bu eksen kaymasının bölge muhalefeti açısıdan çok önemli ayrıntılar içeridiği açık.
Erbil'de gerçekleşen birinci toplantı da 7 maddelik mutabakat metni üzerinden uzlaşan Kürt Muhalefeti ikinci toplantıda ise Suriye Kürdistan'ının geleceği ve rejim ve İntifada güçlerine karşı konumlarını belirleme ve ortak siyaset kararı aldılar. Ayrıca bu uzlaşma sonucunda PYD'nin ENKS'ye bölgede silahlı milis gücü oluşturmasına izin verdi. Ve bununla Yetinilmeyerek PYD şemsiyesi altındaki ‘Halk savunma Komiteleri' (YPG) ortaklaştırıldı. ENKS-MECLİSA GEL'in (PYD) beşerli üyesinden oluşan 10 üyeli ‘Yüksek Kürt Kurulu' isimli çatı oluşum kuruldu. Akabinde ise tartışmaların merkezi olan ve bölgede şok etkisi yaratan, 17-14 Temmuz tarihleri arasında yönetime el koyma operasyonu adımı geldi.
Suriye Kürtlerinin yönetime el koyması birçok boyutu ile -daha çok çarpıtma mantığı üzerinden - konuşulup tartışıldı. Konuyla alakalı süreç içerisinde TİMETÜRK‘te ‘Suriye İntifadası ve Kürtler' adlı bir analiz yayınlamıştık. Bundan sonrası yayınlanan analizin tekrarı olacağı için, isterseniz Kürtlerin yönetime el koyması sonrası yaşananları o makalede okuyabilirsiniz..
Referans:
Haşim Ay/Suriye Kürdistanında Neler Oluyor? sf .135/HaksözDergisi/257-258
Suriye'de PYD'nin ekseni değişti mi?
SUK ile ortak hareket noktasında anlaşamayan Suriyeli Kürtler, yeni stratejilerini Kürt muhalefetini birleştirme üzerine kurdular. Bu bağlamda ENKS-MECLİSA GEL koalisyonlarının birlik siyaseti çabası rekabete dayalı siyaset arayışlarını erteleyerek Barzani insiyatifine girmeyi kabul ettiler. Bu gelişme aynı zamanda PYD'nin ekseninin PKK çizgisinden çıkarak Barzani çizgisine kaydığını ve bu eksen kaymasının bölge muhalefeti açısıdan çok önemli ayrıntılar içerdiği açık.
13 Yıl Önce Güncellendi
2012-09-21 19:30:11
SON VİDEO HABER
Haber Ara