Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Dünyanın en yaşlı insanı Zaro Ağa

1777'de doğdu 1934 yılında öldü. Ömrü boyunca bol bol yoğurt tüketti. Hamallık yaptı.İşte Bitlisli Zaro Ağa'nın hikayesi

13 Yıl Önce Güncellendi

2012-09-20 01:54:28

Dünyanın en yaşlı insanı Zaro Ağa

  TİMETÜRK / Murat Gerger

Dünyanın en yaşlı adamlarından Zaro Ağa'nın hayatını Gazeteci-Yazar yıllar önce şöyle kaleme almıştı:
Dünyanın kahrını ve yükünü taşıyan hamallar başlarında bir sürü olay geçtikten sonra kendi efsanevi liderleri Zaro Ağa’yı yaratırlar. 18. Yüzyılın sonuna doğru İstanbul’a gelen ilk Kürt hamallardan biri olan Zaro Ağa’nın ünü kendi döneminde dünyanın en yaşlı insanı olmasından kaynaklanır.1774 Yılında Bitlis’te dünyaya gelen Zaro Ağa 18. yüzyılın sonlarına doğru İstanbul’a gelir. Selimiye Kışlası, Ortaköy ve Tophane Camii’nin inşaatında çalışır ve tekrar memleketine döner. Memleketinde evlenir ve çok para kazanmak için tekrar İstanbul’a gelir. Askerliğini sarayda yapan Zaro Ağa, Rus Savaşı’nda memleketine döner ve Şerif Mirza Aşireti ile birlikte savaşa iştirak ederek bacağından yaralanır. Her sefer İstanbul ve memleketi arasında mekik dokuyan Zaro Ağa memleketinde yedi defa evlenir. Zaro Ağa son olarak gümrüklerde hamal olarak çalışır. Bu işte çabucak kendini gösteren Zaro Ağa kısa bir sürede hamalların kâhyası olur ve bütün iskelelerden pay alır. Zaro Ağa kendisine karşı gelenleri ilerleyen yaşına rağmen yumrukla döven bir yapıdadır. Hayatı boyunca on üç defa evlenen Zaro Ağa’nın bu evliliklerinden toplam 13 çocuğu ve 23 torunu olur. Kâhyalık vazifesinde yirmi sene kalan Zaro Ağa bir iş göremez halde olmasına rağmen hamallar tarafından sevilir ve yardım edilir. İstanbul Belediye Başkanı Operatör Emin Bey zamanında Belediye serhademesi unvanı verilir ve Zaro Ağa’ya 50 lira maaş bağlanır. 29.6.1934 Tarihinde ölen Zaro Ağa’nın ölüm haberi tüm dünya medyasını ilgilendirir, yatmakta olduğu hastane gazetecilerle dolar. Vefat ettiği zaman Ölüm haberi “Dünyanın en yaşlı adamı öldü” yerli ve yabancı basında duyurulur. Zaro Ağa bir buçuk asır yaşar ve altı önemli savaşa katılır. Yaşadığı dönemde on sultan Osmanlı İmparatorluğu’nda hüküm sürer. Zaro Ağa gençlik günlerini düşündüğünde unutamadığı yılları, 90 yaşında olduğu gençlik yılları olarak belirtir. “Niye bu kadar çok evleniyorsun” diye soranlara “ne yapalım aldığım kadınlar çabuk ihtiyarlayıp ölüyorlar, dayanamıyorlar” diye cevap verir.

Zaro Ağa’nın dünyanın en yaşlı insanı olarak kabul edilmesi bazı şirketler ve çıkar çevrelerinin işine yarar, bu nedenle Zaro Ağa’ya dünyanın değişik bölgelerini gezme olanağı doğar. Her yurt dışı gezisi bayağı yoğun ve renkli geçen Zaro Ağa, 1925 yılında İtalya, 1930 yılında Amerika ve 1931 yılında İngiltere’yi ziyaret eder. 1930 Yılında Amerika’ya gidip burada dokuz ay kalan Zaro Ağa birçok kurum ve şahsiyetle görüşür. Onunla fotoğraf çektirmek 10 dolar, öpmek ise 15 dolardır. Atatürk ile yaptığı görüşmede Atatürk’e çok iyi işler yaptığını fakat kadınlara çok fazla hürriyet verdiğini söyleyerek onu eleştirir. Geçirdiği hastalıktan sonra Etfal Hastanesi’ne yatırılan Zaro Ağa’nın ölümünden sonra cesedine el konulur. Otopsi yapılır ve uzun yaşamın sırları öğrenilsin diye beyni, ciğeri ve kalbi çıkarılarak Amerika'da incelenmeye götürülür. Naaşının geriye kalanları Eyüp Kabristanı'na defnedilir. Naşı defnedilirken torununun torunlarından biri o gömülürken, ağlıyor ve babasının “dünyasına doyamadan gitti”ğini söylüyordu…



Uzun yaşamı boyunca saltanatını gördüğü padişahları saymaktan yorulursunuz: I. Abdülhamid, III. Selim, IV. Mustafa, II. Mahmud, Abdülmecid, Abdülaziz, V.Murad, II. Abdülhamid, V. Mehmet Reşat ve Vahdettin...


 
Kabakçı Mustafa İsyanına, Yeniçeriliğin kaldırılışına, Tanzimata, Birinci ve İkinci Meşrutiyetin ve Cumhuriyetin ilanına tanık oldu.

Kırım Harbi, Rus Harbi, Plevne, Kafkas Savaşı, Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı, işgal yılları ve İstiklal Harbini yaşadı.
 

İstanbuldaki ömrünü Tophanede küçük, mütevazı bir evde geçirdi. Erken yediği akşam yemeklerinde sofrasında sadece yoğurt ya da sadece ekmekle ayran bulundururdu. Tam 100 yıl bu alışkanlığını değiştirmedi.
 
Uzun yaşamak isteyenlere; Bol bol yoğurt yeyin! derdi.
 
20 kez evlendi. Siirt ve İstanbuldaki eşlerini hiç ihmal etmedi ama çocuklarının ve torunlarının sayısını o da bilmiyordu.

İstanbulda hamallık da yaptı. Hamallar Teşkilatını o kurdu.


 


 

Haber Ara